Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

TÜRK DÜNYASINDA ORTAK ALFABE MESELESİ

Senan Kazımoğlu

 

Dil, bir milletin birliğini ve bütünlüğünü sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Bir millet, kendi arasında aynı dili konuştukça aynı gönlü paylaşır ve bağları daha da sıkılaşır. Bunun tam tersi olduğunda, yani dil bütünlüğü bozulduğunda, iletişim zayıflar; iletişim zayıfladıkça araya soğukluklar, ön yargılar ve yanlış anlaşılmalar girer. Bu sebeple dil bütünlüğü önemlidir. Hele ki günümüzde dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmış Türk milleti için...

Türk milleti arasında gönül bağlarını kırma adına dil birliğini bozmak için çalışanlar, eski zamanlarda da vardı, şimdi de var. Tabi ki gelecekte de böyleleri var olacaktır. Bizim sıkıntımız, onların var olması değil; bizim bunun karşısında ne yaptığımızdır.

Dil birliğini sağlamanın en önemli adımlarından biri de harf birliğinin sağlanmasıdır. Bu iş, 100 yıl önce şimdikinden çok daha kolaydı. Çünkü bundan bir asır önce harf birliği konusunda pek sıkıntı yaşamıyorduk. Tabii o zamanlarda da bu birliği bozma adına Türk milletinin başına bela olan Rus misyoner Nikolay İlminski gibi çalışanlar vardı. Ancak bunun karşısında bizim de İsmail Gaspıralı, Hasan Bey Zerdabi gibi aydınlarımız oldu. Sonrasında Türk dünyasının büyük kısmını işgal eden Sovyetler Birliği, Türk milletinin bir araya gelememesi için İlminski’nin sistemini aynen uyguladı. Gürcü ve Ermenilerin dahi harflerine dokunmayan Sovyet rejimi, Türk topluluklarını kendine bağlı devletçiklere bölmüş ve bu devletçiklerin her biri için ayrı ayrı alfabe programı uygulamıştı. Türk devletlerini Arap alfabesinden Latin’e geçiren Sovyetler, Türkiye Latin alfabesini kabul edince de Latin’den Kiril alfabesine geçmişti. Ancak burada da bütünlüğü bozmak için her bir Türk devleti için ayrı ayrı Kiril alfabesi uygulamış ve zaman içerisinde bu harflerde de değişiklikler yapmıştı. Çok şükür, Türk devletleri bağımsızlıklarını ilan edince durum değişmeye başladı. İlk başta Azerbaycan hemen Latin alfabesine geçti, ardınca Özbekistan ve Türkmenistan onu takip etti. Yakın zamanda da Kazakistan’ın Latin alfabesine geçmesi beklenmektedir. Büyük ihtimalle onu Kırgızistan takip edecektir.

Gelelim asıl konumuz olan Ortak Türk Alfabesi meselesine. Türk dünyası için Ortak Türk Alfabesi çalışmalarına ilk olarak 1991 yılında başlandı. O tarihten günümüze kadar, resmi veya resmi olmayan şekillerde bu toplantılar birkaç kez daha yapıldı. En son toplantı da 9-11 Eylül 2024 tarihinde Bakü’de gerçekleşti. Bu toplantıda alınan ortak alfabe kararın benzeri 1993 yılındaki toplantıda zaten alınmıştı. Yani karar eski kararın yenilenmiş halidir. Ancak eski toplantılardaki kararların neredeyse tamamı da uygulanmadığı için değişen bir şey olmadı. O dönemdeki haberlere bakıldığında, aynen günümüzdeki gibi “Türk Dünyası Ortak Alfabeye Geçiyor” diye haberler yapılmıştı. Ancak sonucu malum. Şimdi de aynı haberler yapılıyor. Bu da bende sadece gündem olması için yapıldığıyla ilgili fikir uyandırıyor. Tabi sadece bundan dolayı da değil. Böyle düşünmeme neden olan başka sebepler de var ki, bunlara misal olarak haberin detayının olmamasını gösterebiliriz. Evet, karar var ancak detay yok. Yani bunun nasıl yapılacağı ve en önemlisi, bu kararın Türk Devletler Teşkilatı tarafından kabul edildikten sonra nasıl uygulanacağıyla ilgili hiçbir bilgi yok. Mesele, ortaya bir alfabe çıkarmaktan çok, onun uygulanıp uygulanmayacağıdır.

Haberi yapılan alfabe konusunda da farklı görüşler var. Bir kısım kişiler, 34 harften ibaret olan yeni alfabenin tamamının Türk devletlerinde uygulanacağı görüşündeler. Diğer bir kesim, mevcut harflerin Latinceye geçenler için değil, hâlâ Kiril alfabesi kullanan ve Latin’e geçmek isteyenler için olduğunu; Latinceyi kullananları ilgilendirmediği fikrindeler. Başka bir kesim ise bu harflerin ortak harfler olduğunu ve Türk ülkelerinde hangi sesler varsa o ülkenin o harfi alacağını düşünüyor. Kısacası, isteyen istediğini alır mantığı. Yani sıfıra sıfır, elde var sıfır.

Belki bu konudaki eleştirimi sert bulabilirsiniz ama 33 yıl sonra geldiğimiz nokta bu olmamalıydı. Harf konusunda alınacak karar radikal olmalı, benim fikrimce. Yani 34 harf kabul edilmişse ve bu harflerin temsil ettiği sesler, o ülkenin resmi Türkçesinde olmasa bile ağızlarda mevcutsa, yeni bir alfabe değişikliğine gidilmesi gerekir. Tüm Türk dünyasının 34 harfi kullanması gerektiğini düşünüyorum. Elbette bu benim düşüncem. Bu işin sonunun ne olacağını hep beraber bekleyip göreceğiz.