Azerbaycan'da meşhur bir atasözü var "Özge atına minen tez düşer" diye. Bu atasözü Türkiye'de de "Eğreti ata binen tez iner" şeklinde söylenir. Atasözünün anlamı kitaplarda "Geçici olarak başkasının malını ve yetkisini kullanan kişi, çok geçmeden bu mal ve yetkiyi asıl sahibine bırakacaktır" şeklinde ifade edilmiştir. Bahsi geçen atasözü Azerbaycan'da gerçekleşti.
Geçenlerde Azerbaycan’ın Karabağ dışında da Ermenistan’ın işgal ettiği bölgelerinin olduğu ve bunları geri istediğini yazmıştım. Yine aynı şekilde Karabağ’da geçici olarak konuşlandırılan Rus ordusunun Azerbaycan’dan çıkarıldığını sizlere ulaştırmıştım. Bugün bu gelişmelerden sonra Azerbaycan’da nelerin yaşandığını aktarmaya çalışacağım.
Önce şunu söyleyeyim ki Azerbaycan’ın istediği köyler konusunda sevindirici haber geldi. Azerbaycan sınırlarına birleşik olan 4 köy kayıtsız şartsız Azerbaycan’a iade edildi. Diğer Ermenistan sınırları içersindeki köylere gelince onların meselesi sonraki sürece bırakıldı. Köyler Azerbaycan’a iade edildikten sonra, ilk defa Azerbaycan ve Ermenistan sınırının küçük bir kısmı belirlendi. Yine ilk defa Azerbaycan ve Ermenistan ilk defa bir konuda müzakere yoluyla anlaştılar. Tabi ki bunun öncesinde Azerbaycan’ın demir yumruğunu unutmamak gerek.
Bu olumlu gelişmelere rağmen Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in birkaç gün önce uluslararası bir toplantıda söyledikleri de dikkat çekti. Aliyev, isim vererek bazı devletlerin Ermenistan’ı silahlandırarak Azerbaycan’a karşı savaşa tahrik ettiklerini söyledi. Aliyev’in ilgili konuşması şu şekilde: “Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı bize karşı silahlandırıyor. Bunu açıkça yapıyorlar ve hatta bize bir şeyler kanıtlamaya çalışıyorlar. Biz de oturup bekleyemeyiz. Bu tavrımızı Ermeni hükümetine ve bugün Ermenistan'a sahip çıkmaya çalışan taraflara açıkça ilettik. Kendimize yönelik ciddi tehdit görürsek ciddi önlemler almak zorunda kalacağız.”
Diğer meseleye gelince Azerbaycan ve Rusya liderlerince alınan karar ile Karabağ’a konuşlandırılan geçici Rus birliklerinin zamanından önce Azerbaycan’ı terk ederek geri çekilmeye başladıklarını duyurmuştuk. Bu geri çekilme bazılarının iddia ettiği gibi sadece belirli noktalarda değil, Karabağ’ın tamamında gerçekleşti. Bu noktalardan birisi de savaştan hemen sonra Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmayla işgalden kurtarılan Ağdam şehrinde konuşlandırılan Türkiye-Rusya Ortak Gözlem Merkeziydi. Karabağ’a yerleşen Rus birliklerini Azerbaycan halkı asla kabullenmedi. Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Rus ordusunun Azerbaycan halkına yaşattıkları onca acıdan sonra Azerbaycan Türklerinin Ruslara zerre kadar inancı yoktur. Bu sebeple hem halk, hem de Azerbaycan hükümetinin ısrarıyla bir anlamda da garantör gibi sayılacak Türk askerinin de Karabağ’da bulunması gerekiyordu. Ancak Ruslar mümkün olduğu kadar Türkiye’yi bölgeden uzak tutmaya çalıştı. Fakat bu olmayınca ancak Türkiye-Rusya Ortak Gözlem Merkezi’ne razı oldular. Bu merkezin esas işi Karabağ’ı İHA başta olmakla çeşitli elektronik araçlar ile izlemek, bölgeden gelen bilgileri analiz ederek ateşkesin uygulanmasını sağlamaktı. Maalesef Karabağ zaferinden sonra Ermenilerin tüm yasadışı faaliyetleri ve Rusların bu faaliyetlere olan katkıları konusunda bırakın önlem almayı ses getirecek bir açıklama bile yapamayarak Azerbaycan halkının gözündeki etkisini kaybetti. Üstelik merkezle ilgili yapılan haberlerde işyerinde Rus ve Türk askerlerinin satranç ve tavla oynadığı görüntüler halk tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Azerbaycan’ın Karabağ’ın tamamını aldığı 20 Eylül 2023’ten sonra zaten işlevsiz olan bu gözlem merkezine de gerek kalmamıştı. Rus Ordusunun Karabağ’ı boşaltması üzerine sıra gözlem merkezine geldi. Azerbaycan Cumhuriyeti resmi tören ile hem Türk hem de Rus gözlem merkezi üyelerini taltif ederek, Türk ve Rus bayraklarını yine tören ile buradaki komutanlara iade etti. Böylece Türkiye-Rusya Ortak Gözlem Merkezi faaliyetini durdurmuş oldu.
Sonuç olarak Azerbaycan işgalden kurtardığı köylerde ve Karabağ’da Rus karakollarının boşalttığı tüm karakollarda üç renkli bayrağını yeniden dalgalandırmaya başladı. Böylece yıllar sonra her karış toprağında kendi devlet egemenliğini yeniden tesis etti. Darısı gözü yolda olan tarihi başkentimiz Tebriz’e olsun.