Herkese malum olduğu üzere yaklaşık bir hafta önce kendilerini Filistin destekçisi gibi gösteren bir grup, sözde Gazze taassubuyla Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin Türkiye’deki ofisine saldırdı. Grup, bu faaliyetini sözde “SOCAR’ın İsrail’e petrol satmasına tepki” olarak yaptıklarını iddia etti. Bu saldırının tarihi de manidar. Zira birkaç ay önce Azerbaycan ve Türkiye Enerji Bakanlarının ikili görüşmelerden sonra, Azerbaycan’dan Türkiye’ye aktarılan doğal gazın süresi konusunda uzlaşma sağladılar. Bu uzlaşmayı resmiyete dökmek için de 4 Haziran tarihinde SOCAR ve BOTAŞ arasında imzalanan anlaşmaya göre, süresi 2024 yılının sonlarında bitecek olan gaz anlaşması 2030 yılına kadar uzatıldı. Yani 2030 yılına kadar Türkiye’nin büyük ölçüde gaz ihtiyacını SOCAR karşılayacak. Ayrıca aynı toplantıda Türkmenistan’dan Azerbaycan üzerinden gelen Türkmen gazının Türkiye’ye güvenli şekilde ulaşması ve transiti konusunda da gerekli anlaşmalar imzalandı. Ne hikmetse SOCAR saldırıları bu anlaşma zamanlarına tevafuk etti. SOCAR’a yapılan saldırıların da boşuna olmadığını düşünüyoruz. Son birkaç yılda Türkiye’nin esas gaz ithalatçılarından olan İran, Türkiye ile ters düşünce hemen gaz kartını ortaya atarak ve boru hatlarındaki arızaları bahane ederek Türkiye’ye aktarılan gazı kesiyordu. Bunun son örneği de 2022 yılının Ocak ayında yaşandı. Kışın ortasında İran “arıza var” diyerek Türkiye’ye gelen gazı tamamen kestiklerini duyurmuştu. Böyle zamanlarda Türkiye’nin imdadına SOCAR koşuyor ve Türkiye’ye aktarılan gazın hacmini artırıyor. Son birkaç yılda bu defalarca yaşandı. Bu şekilde SOCAR, Türkiye’nin en büyük gaz tedarikçilerinden birisi oldu. İşte şimdi planları tutmayınca aynı SOCAR’a saldırmaya başladılar.
Gündemde SOCAR olduğu için konuya SOCAR’dan girdim ancak biz biliyoruz ki bu mesele SOCAR’dan bile daha büyük. Zira İsrail’in Gazze’ye saldırdığı ilk andan beri asparagas haberler ve yalan yanlış montajlı fotoğraflar ile Azerbaycan’ın sanki İsrail’in yanında yer almasıyla ilgili algı oluşturmaya çalıştılar. Süreci takip edenler iyi bilir, daha ortada petrol meselesi falan yokken Azerbaycan’a saldırılar başlamıştı. Tabii o zamanlar elle tutulacak bir şey olmadığı için ve Türkiye’deki insanların Azerbaycan sevgisinden dolayı bu saldırılar zaman içinde zayıflamaya başlayınca fitne ateşinin yeni adı “SOCAR” oldu.
Şunu kısaca açıklama getireyim ki evet, Azerbaycan’ın İsrail ile iyi ilişkileri var. Azerbaycan, daha yeni yeni kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir devlet olduğu için şu an devletlere karşı “denge” siyaseti gütmektedir. Misal olarak söyleyecek olursak Ukrayna meselesinde Türkiye gibi Azerbaycan’ın da Rusya ile iyi ilişkilere sahip ama aynı zamanda Ukrayna’ya da yeri geldiğinde destek gösteriyor. İsrail ile ilişkiler konusunda Azerbaycan Cumhurbaşkanına yöneltilen bir soru üzerine Aliyev: “İsrail ile iyi ilişkilerimizden bahsedildi. Evet, doğru. Fakat bu, İran veya Filistin ile ilişkilerimizi etkileyen bir faktör olmamalıdır. Duruşum tamamen açıktır. Yine de uluslararası hukuka dayanarak, Filistin halkının kendi devletine sahip olma isteklerini tam destekliyoruz. Çeşitli kuruluşlarda, İslam İşbirliği Teşkilatları dahil olmak üzere, girişimlerle çıktık ve birçok durumda çeşitli etkinliklere katıldık. Biri diğerini dışlamamalıdır.”
Gelgelelim son günlerde SOCAR saldırısı ve sonrasında özellikle sosyal medyada Azerbaycan’a yapılan saldırılara. Maalesef bu defa trol hesaplar değil, hatta bazıları onaylanmış mavi tikli hesaplar saldırıyor. Çoğu da Türkiye’de bazı kesimler tarafından sözüm ona hacı-hoca tayfası diye tanınan kişiler ve onların destekçileri. Azerbaycan ve Azerbaycan Türklerini küfürle itham edenler mi dersin, bize “dinsiz” diyenleri mi ararsın ya da Azerbaycan’a “kalleş” diyenleri mi görürsün, işte ağızlarındaki ve kalplerindeki tüm nefreti kusuyorlar. Üstelik bunu öyle Azerbaycan hükümetine falan değil, topyekûn Azerbaycan Türklerine söylüyorlar. Benim sözüm işte bu kesimedir, Allah’a ve Ahiret gününe zerre kadar inancınız varsa, açın Kur’an-ı Kerim’i ve Hucurat Suresi 6. ayeti okuyun. Okuyun da ondan sonra Rabbimizin dediği şekilde hareket edin. Yüce Kitabımızı açmaya dahi tenezzül etmeyecekler için ben buradan ayeti söyleyerek yazımı bitireyim:
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6)