Azerbaycan, tarih boyunca bulunduğu stratejik konum ve yeraltı zenginlikleri dolayısıyla başka devletlerin iştahını kabartmış ve bu topraklarda savaş hiç eksik olmamıştı. Hal böyle olunca, bu topraklar da kendi kahramanlarını yetiştirmiş ve gelenek nesillerden nesillere aktarılmıştı. Dede Korkut’un da dediği gibi: "Alemde şer, Oğuz'da er tükenmez." İşte size bir Oğuz eri, Azerbaycan Millî Kahramanı Asif Meherremov ya da bilinen adıyla Fred Asif.
Asif Meherremov, 26 Temmuz 1952 yılında Karabağ’da bulunan Ağdam şehrinde dünyaya geldi. Daha çocuk yaşlarından itibaren futbol ve boks ile ilgilendi. Okulu bitirdikten sonra Ağdam’da bulunan bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı. Genç yaşlarda çok atik ve yerinde duramayan biri olan Asif, 1971 yılında Ağdam’da bir sinemada çıkan kavgaya karışması nedeniyle hapsedildi. 8 aylık hapishane hayatından sonra normal hayatına geri döndü. Aynı yıllarda, Ağdam’daki sinemada gösterilen yabancı bir filmin oyuncusuna benzediği için arkadaşları ona Fred Asif lakabını taktılar. 1980 yılında çalışmak için arkadaşlarının yanına Moskova’ya gitti. Döndüğünde ise artık iş gücü olan bir restoran sahibiydi.
1980’li yılların sonunda Ermenilerin Karabağ’da başlattıkları ayaklanmalar, Rusya’nın da desteğiyle 1990’lı yılların başında Azerbaycan ve Ermenistan arasında savaşa dönüştü. Halkının zor durumuna Asif kayıtsız kalmadı. Asif, kardeşleri ve arkadaşlarıyla birlikte 15 Kasım 1991 yılında gönüllü “Hak Cephesi” taburunu kurarak savaşa atıldı. Bu tabur, tek başına birçok köy ve kasabayı Ermeni işgalinden kurtardı.
Hocalı Soykırımı duyulunca taburuyla beraber Asif hemen bölgeye intikal etti. Ermenilerden kaçmayı başararak Ağdam’a gelen Hocalı sakinlerini kurtarmak için Askeran’dan Ağdam’a doğru güvenli bir koridor oluşturulmasını sağladı. Hocalı’ları ilk karşılayan da Asif’in taburu oldu.
Asif çok cesaretli birisiydi. Bir keresinde Hocalı’nın Aranzemin köyünü kurtarırken Asif, Ermenilerin sadece ateş açtıklarında saklandıkları yerden çıktıklarını gördüğü için onlar ateş açınca tek başına düşman üzerine hücuma kalktı. Bunu yukarıdaki tepelerden izleyen Azerbaycan Millî Kahramanı şehit Şirin Mirzeyev, Asif’in cesaretine hayran kalarak “Bunu ancak fanat (fanatik, deli) yapardı” demişti.
1992 yılı, Asif’in kahramanlığının ortaya çıktığı yıl olmuştu. Karabağ’dan çıkmayarak siyasete katılmayan, sadece topraklarını koruyan Asif, Karabağ’daki cephaneliğin başka amaçlar için kullanılacağını öğrenince cephaneliği basıp silahların kaçırılmasına izin vermemişti. Aynı yıl, Azerbaycan tarihindeki ilk askeri mayın arama birliğini de yine Asif kurdu. Yine aynı yılın mart ayında, taburuyla beraber Füzuli şehrini düşmana teslim etmeyen de Asif’ti.
24 Haziran 1992 yılında ağır yaralansa da tam iyileşmeden 4 gün sonra, 28 Haziran’da yapılan başka bir savaşta tekrar ağır şekilde yaralandı. Ağır yaralanması ve ameliyat sırasında akciğerlerinin soğuk almasından dolayı kısa sürede Asif’e verem teşhisi konuldu. Fakat o, asla savaşmaktan geri durmadı. Ara ara hastaneye tedavi için yatırılsa da kendine gelir gelmez soluğu yine cephede alıyordu.
23 Temmuz 1993 senesinde Ağdam işgal edildi. Haberi tedavi sırasında alan Asif’in durumu daha da kötüleşti. Hastalığına ve çektiği acılara rağmen cepheye dönen Asif, 27 Ekim 1993 tarihinde Ağdam’ın Şelli köyü için yapılan savaşa katıldı. Fakat artık bayılacak duruma gelince tedavi olmak için Kırım’ın Yalta şehrine gönderildi. Vücudu çektiği acılara dayanamayan Asif, 1 Temmuz 1994 yılında Kırım’da tedavi gördüğü sırada vefat etti.
1992 yılındaki kahramanlıklarından dolayı Asif’e, 7 Aralık 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey tarafından “Azerbaycan Millî Kahramanı” unvanı verildi. Ancak Asif, bu unvanı kabul etmedi. Asif bu taltifi kabul etmemesini şu sözlerle açıklıyordu:
"Azerbaycan'ın büyük bir bölgesi işgal edilmiş, birçok insan esir alınmış. Göğsüme madalya takıp kahramanım diye övünemem. Savaşı zaferle bitiririz, bayrağımızı Erivan'a dikeriz, ondan sonra kahramanlık meselesine bakarız."
“Azerbaycan Millî Kahramanı” unvanı ve madalyası, Asif’e ancak 1998 yılında onun adına annesine takdim edildi.
Azerbaycan’ın gerçekten vatan için savaştığını ve Ermeniler gibi kadınlar, yaşlılar ve çocuklara dokunacak kadar canilik yapamayacağını Azerbaycan Millî Kahramanı Fred Asif’in şu sözlerinden anlayabiliriz:
"Her zaman Allah'a dua ettim ki, attığım kurşun çocuğa, hastaya, yaşlıya, kadına isabet etmesin."
Yine Asif:
"Benim halkım Ermenilerin yaptığını yapmış olsaydı ve ben halkım adına silah alıp savaşsaydım, namussuz olurdum."
Bu sözleri ilk okuduğumda aklıma Hocalı celladı, çocuklar üzerinde canlı kanlı deney yapan Ermeni ideolog ve doktor Zori Balayan geldi. O, Ermenistan’ın ideologu ve güya doktordu. Asif ise Azerbaycan’ın askeri ve Millî Kahramanı. Sizce de farkımız ortada değil mi?