Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

AZERBAYCAN CUMHURİYETİ 106 YAŞINDA

Senan Kazımoğlu

Yaklaşık iki yüz yıl önce, Rus işgali altındaki Azerbaycan'da yaşayan bazı Türk aydınlar bir hayal kurdu ve bu hayal için çalıştılar, gelecek nesillere bu hayali aktardılar. Zamanla bu hayal, dönemin koşullarına bakıldığında var olma mücadelesi haline geldi. Bu mücadele sayesinde, Müslüman doğunun ilk cumhuriyeti olan Azerbaycan Cumhuriyeti kuruldu. Sürecin işleyişi nasıldı?

Birleşik Azerbaycan'ın son büyük hükümdarı Nadir Şah'tan sonra, Azerbaycan tarihinin en kara günleri başladı. Nadir Şah'ın suikast sonucu şehit olması ve sonrasında gelen basiretsiz liderlerin ülkeyi yönetememesiyle Azerbaycan Devleti parçalandı ve bağımsız eyaletlere, yani bilinen adıyla hanlıklara bölündü. Bu bölünme, ülkeyi dış işgallere açık hale getirdi. Kaçar liderleri, bu eyaletleri yeniden bir devlet altında toplamak istediler, ancak buna muvaffak olamadılar. Daha sonra Azerbaycan, Türk devletinden Fars İran devletine dönüşecekti, bu da Kaçarların eliyle gerçekleşecekti.

Kaçarlar ile Rusya arasında Azerbaycan için yapılan savaşlar sonucunda, önce Gülüstan, sonra Türkmençay Anlaşmalarıyla, Azerbaycan fiilen ikiye bölündü. Ruslar, Azerbaycan'ı işgal altına alırken dışarıdan Ermenileri göç ettirerek, Azerbaycan toprakları üzerinde kurulacak Ermeni Devleti’nin temellerini attılar. Azerbaycan topraklarının bölünmesiyle yetinmeyen Ruslar, Azerbaycan'dan alınan toprakları Gürcistan ve Dağıstan'a da "hibe" ettiler. Ancak Azerbaycan Türkleri, tarihte devletler kuran büyük Türk milletinin bir parçasıydı ve bu millet hiçbir zaman başkalarına köle olmayacaktı. Türk milleti, tarihin her döneminde özgürlüğe kavuşacak aydınlar yetiştirdi. Azerbaycan'da da böyle oldu. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Azerbaycan aydınları, toparlanma ve kalkınma hamleleri başlattılar. Mirza Fetali Ahundov, Kerim Bey Mehmandarov, Necef Bey Vezirov, Hasan Bey Zerdabi gibi isimler bu dönemin aydınlarıydı. Aydınlarımızın gayretleri sayesinde oluşturulan birikimler, yeni dönem aydınlarına aktarıldı ve bu aydınlar, kendilerinden öncekilerden aldıkları bayrağı daha ileriye taşıdılar. Bu birikimle Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin alt yapısı oluşturuldu. Azerbaycan aydınları için bir hayal ile başlayan bu süreç, mecburiyete dönüştü. Çünkü bu süreçte yaşanan acılar, katliamlar ve soykırımlar buna mecbur bırakıyordu. İlk tökezlemede Azerbaycan’ı yutmak için hazır bekleyen komşuları vardı.

1917 yılında, 1. Dünya Savaşı'nda mağlubiyet, açlık ve sefaletle yüzleşen Rusya İmparatorluğu'nun her tarafında huzursuzluklar başladı. İmparatorluğun birçok bölgesinde iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Rusya'ya bağlı komiteler oluşturuldu. Güney Kafkasya'yı da içine alan bu süreç, bölgede Transkafkasya Komitesi'nin kurulmasına yol açtı. Daha sonra bu komite, komiserlik, sejm (meclis yönetimi) ve Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti'ne dönüştü. Özellikle sonuncusu, Osmanlı Devleti'nin baskısıyla gerçekleşti, çünkü bu yapının amacı Rus iç savaşı bitene kadar Osmanlı'yı oyalamaktı. Osmanlı, bunu bildiği için kiminle masaya oturacağını kesinleştirmesi gerekiyordu. Ancak Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti fazla uzun süre yaşamadı. Çünkü bu cumhuriyetin yönetim ve yasamasını oluşturan Azerbaycan, Gürcü ve Ermeni vekiller arasında bir uzlaşı yoktu. Azerbaycan, Osmanlı ile birlikte hareketi savunurken, Gürcü ve Ermeni vekiller Osmanlı ile savaşmak istiyorlardı. Buna ek olarak, bölgedeki Türk soykırımlarına karşı Gürcü ve Ermeni vekillerin sessiz kalması, hatta zaman zaman destek vermesi, bu yapının uzun süre devam etmeyeceğini gösteriyordu. Öyle de oldu. Gürcü vekillerin gizlice Alman mandasını kabul etmesi ve 26 Mayıs 1918'de bağımsızlığını ilan etmesi sonucunda bu yapı dağıldı. Bunun sonucu olarak da 27 Mayıs 1918'de toplanan Azerbaycanlı vekiller, Azerbaycan Milli Şurası'nı kurdu. Hemen ardından kurulan Azerbaycan Milli Şurası, 28 Mayıs 1918'de Azerbaycan Cumhuriyetinin bağımsızlığını tüm dünyaya ilan etti.

Azerbaycan Cumhuriyeti 23 ay yaşasa da, 27-28 Nisan 1920'de Rus ordusu tarafından işgal edildi. Ancak bağımsızlık ateşi bu milletin gönlüne düşmüştü bir kere. 71 yıllık esaretten sonra Azerbaycan, 100 yıl içerisinde ikinci kez, 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan etti. 18 Ekim 1991'de imzalanan bağımsızlık hakkındaki anayasaya Azerbaycan, şu maddeleri ekledi: “Azerbaycan Cumhuriyeti, 28 Mayıs 1918'den 28 Nisan 1920'ye kadar var olan Azerbaycan Cumhuriyeti'nin varisidir.” Yani Azerbaycan, 1991 yılında yeni bir devlet olarak ortaya çıkmadı. Zaten var olan bir devletin devamı olarak ortaya çıktı. İşte bunun için Azerbaycan’ın bağımsızlık günü 28 Mayıs'tır. 18 Ekim tarihi Azerbaycan’da resmi olarak Bağımsızlığın Yenilendiği Gün veya İkinci Bağımsızlık tarihi olarak kutlanır. Şu anda kullandığımız üç renkli bayrak, milli marş ve devlet arması (arma azıcık değişime uğramıştır) 28 Mayıs 1918 yılında kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti'nin sembolleridir.

Yazıyı Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucusu Mehmed Emin Resulzade’nin gençliğe hitabesiyle bitirmek istiyorum:

“Ey gençlik! Senin uhtende (sorumluluğunda) büyük bir vazife var. Senden önceki nesil yoktan bir bayrak, mukaddes bir ideal remzi yarattı. Onu bin müşkülatla yükselterek dedi ki: “BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ!” Elbette ki, sen onun bu ümidini kırmayacak, bugün parlamento binası üzerinde Azerbaycan Türklerinin yanık yüreklerine inmiş bu bayrağı tekrar o bina üzerine çekecek ve bu yolda ya gazi ya da şehit olacaksın!”