Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

AGİT MİNSK GRUBU MESELESİ

Senan Kazımoğlu

Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı veya kısa adıyla AGİT, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan Soğuk Savaş döneminin bir ürünüdür. AGİT, 1 Ağustos 1975 tarihinde Helsinki’de 33 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada’dan devlet ve hükümet başkanları tarafından imzalanan “Helsinki Nihai Senedi” ile kurulmuştur. Dünyanın en büyük bölgesel teşkilatlarından olan bu örgüt, Soğuk Savaş sonrası da faaliyetlerine devam etmiştir. Özellikle bölgedeki çatışmalar ve anlaşmazlıkların barışçıl yönde çözülmesi yönünde sorumluluklar üstlenmişlerdir. Azerbaycan kamuoyu da teşkilatı daha çok bu yönüyle tanıdı.

Azerbaycan’ın teşkilata üyeliği 1992 yılında, yani Karabağ Savaşı'nın yeni başladığı yıllarda gerçekleşti. Aynı yılın Mart ayında yapılan Helsinki zirvesinde ise Karabağ Savaşı'nın barışçıl bir şekilde müzakereler yoluyla halledilmesi yönünde anlaşmaya varıldı. Yine bu amaç için Belarus’un başkenti Minsk’te bir konferans toplanması yönünde karar alındı. Fakat bu konferans hiçbir zaman toplanmadı. Karar alındığı 24 Mart 1992 yılında Azerbaycan’ın sadece iki şehri işgal altındaydı, toplantıdan iki ay bile geçmeden arka arkaya iki şehir daha işgal edildi. AGİT, işgali önlemek bir yana, tepki bile vermedi. Teşkilatın Minsk toplantısı yapılmasa da grubun adı AGİT’in Minsk Grubu olarak belirlendi. Grup, ancak Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Mayıs 1994 tarihindeki ateşkesinden yedi ay sonra faaliyete geçti. Yani Karabağ ve çevresindeki şehirlerin işgali tamamlanıp Azerbaycan’ın gücünü topladığı zaman...

Teşkilatın 5-6 Aralık 1994 tarihinde Macaristan’da düzenlenen zirve görüşmesinde grubun liderliği konusunda eş başkanlık sistemi kabul edildi. Bu şekilde grubun ilk eş başkanlığına Rusya ve Finlandiya getirildi. Bu zirveden bir yıl sonra ise grup liderliğini İsveç ve Rusya üstlendi. 1996 yılından sonraysa günümüze kadar liderlik, Rusya, ABD ve Fransa’dan oluşan üçlü başkanlık sistemine geçti. Grubun alt biriminde Almanya, Belarus, İsveç, İtalya, Hollanda, Portekiz, Türkiye ve Finlandiya gibi ülkeler bulunsa da bunlar etkisiz olup başı yukarıdaki üç ülke çekiyordu. Düşünebiliyor musunuz, gruba başkanlık yapacak üç ülke güya Karabağ meselesinde tarafsız olacak ve sorunu müzakereler yoluyla halledecekti. Bilmeyenler için hatırlatalım, üçlü başkanlıkta temsil edilen birinci ülke Rusya, Karabağ sorununu başlatan ülke; diğer ABD ise Ermeni Lobisinin doğrudan siyasete müdahale ettiği devlet; en sonuncusu Fransa ise diğer ikisinden daha beter. Çünkü Fransa, hem Ermeni lobisinin kontrolünde, hem de özellikle İkinci Karabağ Savaşı ve sonrasında tüm uluslararası hukuk ve anlaşmaları hiçe sayarak, üzerine aldığı tarafsızlık misyonunu çiğneyip Ermenistan’a açıktan destek oldu. Sadece bu gerçekler bile gruptan çözüm çıkmayacağını belli etti.

AGİT’in Minsk Grubu'nun harekete geçmesinden günümüze kadar geçen zamana bakınca teşkilatın faaliyetlerinin pek iç açıcı olmadığını görüyoruz. Grup, dünyanın farklı merkezlerinde toplanıp çözüm için türlü türlü öneri paketleri ve teklifler ortaya koydu. Çözüm diye sunulan bazı tekliflerin uluslararası hukuka ve daha önce kabul edilen ilkelere ters olduğu gözlemlendi. Üzerinde anlaşılan bazı meselelerde dahi Ermenistan’ın son anda grubu ve kararlarını hiçe sayacak şekilde hareket etmesi ve teşkilatın buna sessiz kalması, örgütün işlevsizliğini ortaya koyuyordu. Artık Azerbaycan kesin olarak biliyordu ki, AGİT’in Minsk Grubu çözüm için değil aksine Karabağ işgalini ebedi kılmak için vardı. Grup resmen Azerbaycan’ı oyalıyordu. Örgüt, Azerbaycan’ın Karabağ’ı silah gücüyle alamayacağına o kadar inanmıştı ki, artık kendileri de meselelerden uzaklaşmışlardı. Ancak Azerbaycan Karabağ’ı unutmadı ve zamanı gelince, yıllardır AGİT’in masada yapamadığını kendi imkânlarıyla, ordusuyla yapıp BM’nin Karabağ ile ilgili uygulanmayan dört maddesini yerine getirdi. İkinci Karabağ Savaşı başladıktan sonra AGİT’in Minsk Grubu harekete geçerek ilk başta Azerbaycan’ı durdurmaya çalışsa da başarılı olamadı. Daha sonrasında var gücüyle barış sürecinde yer almaya çalışsa da artık Azerbaycan buna karşı çıkmıştı çünkü grubun verdiği bütün paket tekliflerini Azerbaycan zaten yerine getirdi. Karabağ’ı Azerbaycan kendi gücüyle aldığına ve Ermenistan’ın da bunu kabullendiğine göre grubun faaliyet göstermesinin bir anlamı yok. Fakat hâlâ batıdaki bazı merkezler yeniden grubu aktifleştirmek ve bölgedeki istikrarsızlığı uzatmayı hedefliyor. Sırf bundan dolayıdır ki, Azerbaycan, Ermenistan ile yapılacak olası barış anlaşmasının şartı olarak birlikte talepte bulunup grubu resmen sonlandırmasını talep ediyor.

AGİT’in Minsk Grubu'nun bize öğrettiği şudur: Her ne olursa olsun kendi işini kendin göreceksin. Özellikle vahşi batıdan destek beklemeyeceksin. Akif’in tanımlamasıyla “tek dişi kalmış canavar” batıdan bize hayır gelmez. Biz bunu Srebrenitsa Soykırımı'nda da gördük. Bir Azerbaycan atasözünde de söylendiği gibi: “Oğlum, sana öğüt, buğdayını özün öğüt.”