Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

ADIM KİMLİĞİMDİR

Senan Kazımoğlu

Bir süredir Türkiye’de millet anlamında ucube “Türkiyeli” kavramını yeniden ısıtıp servis etmeye başladılar. Biliyorsunuz ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değilim, o yüzden belki bu konuyu gündeme getirmemi garip karşılayabilirsiniz. Ancak ben büyük Türk milletinin bir ferdiyim ve bu milletin bir parçası olmam hasebiyle devletim olarak gördüğüm Türkiye'nin bütün meseleleri benim meselemdir. Bu konunun fikri altyapısı ve detayları konusunda büyüklerimizden yazı beklediğimiz için konuya çok fazla inmeyeceğim. Ancak yazı o konuyu da ilgilendirdiği için böyle bir giriş ile başladım.

Türk milleti için milli kimlik meselesi aslında 100 yıl öncesinden halledildiği bilinse de bu mesele bizim için Göktürkler ile bitmiştir. Zira bugün Türkolojik bir yapıdan öteye geçmeyen Göktürk anıtları bunun birer şahididir. Göktürk anıtlarını atalarımız Türk diline hizmet olması için yaptırmamıştır. O anıtlar Türk milleti için birer nasihat örneğidir. Fakat biz nasihatten ders almadığımız için 1400 yıl önceki anıtlarda belirtilen sorunlar ile yine uğraşıyoruz. Atalarımız bunu bildiği için sözlerini taşa kazıttılar, yine de ders almadık. Milletini çok iyi tanıyan Bilge Han bu eksikliğimizi taşlara şöyle işledi:

“Türk milleti, tokluğunun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orada mahvoldun, yok edildin.”

Yukarıda da söylediğim gibi, 1400 yıl öncesinde bile atalarımız Türk milletinin adı için mücadele etmiş ve bunu da anıtlarda belirtmişlerdir:

“Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye gece uyumadım, gündüz oturmadım. Aç milleti doyurdum, çıplak milleti giydirdim. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Dört bir tarafa ordu sevk ettim. Devletimi değerli kıldım.”

O zamanlarda da günümüzde olduğu gibi “Türk” adını unutanlar vardı. Atalarımız bunu da taşlara kazımışlar:

“Bazı Türk beyleri Türk adını bırakıp Çince adları almaya başlamışlar. Çin kağanına boyun eğmişler. Tam elli yıl, işlerini güçlerini Çin kağanına vermişler, ona hizmet etmişler.”

İşte o zamanlarda Çin adını ve kültürünü benimseyen zihniyet, bugün de hortlayıp Türklüğün simgesi olan “Bozkurt” işaretine karşı çıkıyor. Bilmeyenler için şöyle özetleyeyim, A Milli Takımımızın futbolcusu Merih Demiral, Avusturya ile oyunda gol sevincini bozkurt yaparak kutlamıştı. Bu kutlama da Batı'yı rahatsız etmiş olacak ki, Almanya Dış İşleri Bakanı açıklama yaparak hazımsızlığını dile getirdi. Bunun sonucunda hemen UEFA, Merih Demiral’a soruşturma başlattı. Biz zaten her türlü fikre “fikir hürriyeti” deyip konu biz olunca düşmanca tavır alan Batı’yı biliyoruz da, ya içimizdekilere ne oluyor? Ha, içimizdekilerin bazılarının Türk olmadığını biliyoruz. Türk olmayanlara bir şey de demiyorum. Onlar zaten kendi görevini yapıyorlar. Benim sözüm Türk olup da bu işarete karşı çıkanlaradır. Bu zihniyet bin yıl önce de kendi adlarını bırakıp Çin adı alan zihniyettir. Yine aynı zihniyet, bugün “Türküm” diyemedikleri için “Türkiyeliyim” gibi ucube bir kelime üretenlerdir. Yazıyı Azerbaycan Bağımsızlık Harekatının Lideri Ebulfez Elçibey’in meşhur sözüyle noktalıyorum: “Türk değilim” diyene karşı sakın ısrar etmeyin. Allah’ın bahşettiği şerefi istemeyen şerefsize biz zorla şeref verecek değiliz.”