Söyleşiler

BU NÜFUS SAYIMI, BÜTÜN IRAK’IN HUZURUNU BOZACAK Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var
Türkmenler kendi ata topraklarında söz sahibi oldu

Türkmenler kendi ata topraklarında söz sahibi oldu

Gazeteci Reşat Salihi ile Irak seçimlerindeki oy hırsızlığını ve 28 günlük ‘Mavi Bayrak’ direnişini konuştuk.

Türkmenler Irak’ta yapılan seçim sonuçlarına karşı çıktılar ve 28 günlük bir eylemi, geçtiğimiz günlerde sonlandırdılar. Türkiye’de de her anı yakından takip edilen direnişinizi ve genel anlamda sürecin ayrıntılarını bizimle paylaşır mısınız? Irak ve bilhassa Kerkük seçimlerinde neler oldu?

Irak’ta geçtiğimiz Mayıs ayının 12’sinde gerçekleşen seçimler, Irak Türkmenleri için tarihi bir gündü. Seçimlere katılım oranı Türkmenler tarafından çok fazla idi. Osmanlı Hanedanlığı’nın bu bölgeden çekilmesinin ardından yüz yıldır işgal altında olan Türkmenler toprakları, sonunda tam olarak kendilerine geçmese de Türkmenler kendi ata topraklarında söz sahibi olmuşlardı.

Irak’ın genelinde Türkmenler, Irak’ı bölücülerden koruyan, Irak’ın toprak bütünlüğünü sağlayan ve herkese karşı gerçek vatanseverliği gösteren bir etken olmuştu. Geçtiğimiz yıllarda Irak’ın güneyinde yaşayan bir Arap vatandaşına Türkmenlerin kim olduğuna dair bir soru sorsaydın, Türkmenleri tanıtması çok zor olacaktı.

Fakat son dönemlerde Türkmen milleti, az önce de dediğimiz gibi Irak’ı birleştiren bir etken olmasından dolayı hem uluslararası hem de Irak’ın iç kamuoyunda tanınmaya başlandı.

Seçimlerin gerçekleştiği 12 Mayıs günü bütün Türkmen mahallelerinde genç, yaşlı, kadın ve erkek herkes milli Türkmen kıyafetlerini giymiş, seçime, büyük bir zafere ulaşır gibi gidiyordu. Geçtiğimiz dönemlerde baskı ve yok sayma politikalarına maruz kalan Türkmenler, seçimlere katılım sayısında yok denecek bir sayıda idi. Bu seçimde ise her şey çok farklı gelişiyordu. Geçtiğimiz yıllara nazaran bu seçimde Kürt ve Arap tabanlarından ses bile çıkmıyordu. Seçim günü Kürt ve Arap mahallelerini dolaşma fırsatım oldu ve kendi gözlerimle gördüm ki, o bölgelerdeki seçim merkezlerinin önü yok denecek kadar az bir kalabalığa sahipti.

12 Mayıs günü sabah 07.00’da başlayan seçim maratonu akşam saat 18:00’a kadar sürecekti. Daha saat öğlen 12:00 iken Türkmenler seçimi kendilerinin kazanacaklarından emin bir şekilde Kerkük’ün cadde ve sokaklarında zafer naralarını atıp, öz soydaşlarına güven ve refahı temin edeceklerini herkese gösteriyorlardı.

Türkmenlerin kutlama alanlarına kasıtlı olarak gönderilen Kürt Yurtseverler Birliği (KYB)’ne bağlı gençler, Türkmenleri kışkırtmak adına flamalarını sallayıp, kendi sloganlarını haykırmaktaydılar. Türkmenlerin, bu kışkırtmalarına karşı geleceklerini tahmin bile edemeyen KYB’li gençler, eski husumete ve rekabete dayanan öfke ile ummadıklarını buldular ve o bölgelerden geriye araç ve bayraklarını bırakarak kaçtılar.

Saat 18:00’ı geçtikten sonra ise elektronik hırsız KYB, seçim merkezlerinde bulunan ve içlerinde oyların bulunduğu flaş belleklere daha önceden hazırlamış oldukları kendi adaylarının oylarını yerleştirdiler. Türkmen gözlemcilerimizin sayesinde son anda bizlere yetişen bu oy çalma, hırsızlık haberi ile birlikte kutlama alanında olan bütün Türkmenler, oldukları bölgeden direkt olarak Yüksek Seçim Komiserliği’nin bulunduğu daireyi kuşatma altına aldı ve orada bulunan, bu hileye alet olan memurların tamamını içeride kıstırdı.

Bunun üzerine bu hilelerin sadece Kerkük’te KYB tarafından değil, Irak’ın genelinde de yapıldığı ortaya çıktı. Süleymaniye’de hilesini ulu orta gösteren KYB, orada da elektronik hırsızlığını tescillendirdi. Erbil’de ise Mesut Barzani başkanlığındaki Kürt Demokrat Partisi (KDP) oy kullanan Peşmergelerin tamamında hilesini yapmış oldu ve bu elektronik hırsızlıkta “Ben de varım!” diyerek kendisini gösterdi.

Bizleri ilgilendiren ve hilelerin en çok yapıldığı yer Kerkük’te ise. Türkmenler 3 sandalye kazanmalarına rağmen bunun kendi haklarının olmadığını söyleyip haklarının tamamını istemekteydiler.

‘Mavi Bayrak’ adını verdikleri kutlu direnişi başlattılar ve Kerkük’te bulunan sandıkların tutulduğu depo önünde nöbet tutmaya başladılar. Nöbet tutan Türkmen vatandaşların sayısı gün geçtikçe herkesin tahmininin aksine çok daha fazla oldu ve orada bulunan ana caddenin kesilmesi ile birlikte Kerkük’teki hayat tamamen başka bir hal aldı.

Türkmen genç, yaşlı, çocuk, kadın ve erkek herkesin yer aldığı ve Kerkük hayatını önemli ölçüde etkilediği bu protesto gösterisi, Türkmenlerin ne kadar vatansever olduğunu ve zalime başkaldırmada haklı olduklarını, ülke vatandaşlarının tamamına göstermiş oldu.

Kerkük ile Bağdat karayolunu kapatan Türkmenler, Kerkük’teki sosyal ve ticari hayatı tamamen etkilemiş oldu. Bu sayede ise Türkmen esnaflar ve Türkmen devlet memurları da işlerini boykot edip, gece gündüz demeden direnişlerine devam ettiler.

Bağdat’ta oyların bulunduğu depoya düzenlenen saldırıda ve çıkan yangında Türkmen oyları da yandı mı?

Sandıklar Türkmenlerin sayesinde Bağdat’a taşınmaktan engellendi ve daha güvenli olan Türkmenlerin elinde kaldı.

Bağdat’ta hile yapan diğer kesimler yine iş başındaydılar. Kendi hile yaptıkları oyların tutulduğu depoyu ateşe verdiler. Hile yapan Bağdat’ta ki Araplar ise sandıkların elle sayılacağını bildikleri için başka bir oyun hazırlayıp sandıkları yaktılar veya yaktırdılar. Türkmenler ise sandıklarının Bağdat’a taşınmaması yönünde aldıkları kararın ne kadar doğru olduğunu da ispatlamış oldular.

Bu sırada boş durmayan ve Yüksek Seçim Komiserliği ile ortaklaşa hırsızlığını yapan KYB pes etmemiş, ısrarına devam ediyordu. 28 gün en barışçıl yollar ile protesto düzenleyen Türkmenlere terörist lafını kullanarak, böyle bir deyimi de ortaya atmıştır. KYB’nin yine bu sözünü kullanan Yüksek Seçim Komiserliği Başkanı Riyaz El Bedran ise, aynı şekilde protesto düzenleyenlerin terörist olduğunu dile getirdi. Bunu kaçırmayan Irak medyası ise Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salihi ile Yüksek Seçim Komiserliği Başkanı Riyaz El Bedran için bir televizyon programı ayarlattı ve bu programda herkes delilleri ile her şeyini ortaya dökecekti. Elinde hiç bir somut veya soyut delil olmayan Riyaz El Bedran, kullandığı terörist lafını Türkmenler için tekrar kullanmış ve bu sefer belirli bir kesimin adını getirmeden bütün Türkmenleri terörist olarak tanıttığında Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salihi, haddini aşmaması konusunda El Bedran’ı ikaz etti ve bütün deliller ile seçimlerde hilelerin nasıl yapıldığını ortaya çıkardı. Bunun üzerine program sonlanmadan stüdyoyu terk eden El Bedran stüdyodan ayrılıp, haksız olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Bu olayların gerçekleştiği süreç içerisinde Türkiye’nin ve Türkiye’yi Irak’ın içinde temsil eden Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız’ın da rolünü inkâr etmek nankörlüktür. Türkmenlerin her anında yanında olan Fatih Yıldız, bu zor süreçte de bulunduğu makamı kullanarak Türkmenlere kutlu direnişlerinde yardım edip, görüşmeler yaptığı siyasi parti ve liderleri ile Türkmenlere destek çıkılması yönünde hepsinden söz almıştır. Örneğin Irak üzerine seçimlerde birinci gelen Mukteda El Sadr ile görüşmesinde Türkmenlere destek verilmesi sözünü aldı. Bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaşarak, Erdoğan’ın telefon ile Mukteda El Sadr’ı araması ve bu desteği davet ettirmesi, Türkmenler için büyük bir moral olmasının yanı sıra gerçekten de Türkmenlerin anavatanı rolündeki Türkiye’nin, Türkmenleri ne kadar düşündüğünü herkese göstermiş oldu.

Bundan sonraki süreci nasıl görüyorsunuz? Türkmenler Kerkük’te haklarına kavuşacaklar mı?

Irak’ın üzerinde oynanan kirli oyunlar ve yabancı eller, amaçlarına ulaşmadan bütün oyunları bozulmuşçasına geri çekilmek zorunda kaldılar. Ancak bunun yanında Irak hiç bir zaman rahata ermediği için, bu dönemi de atlattık dememiz pek uygun olmaz. Seçimlerde gerçek ve kesin sonuçları görmediğimiz takdirde olayların bittiğini söyleyemeyiz.

Elle sayım daha yapılmadı. Yapılacağını da ben kendi gözümden pek gerçekçi görmüyorum. İşin içine yabancı güçlerin de alet olması ve Bağdat’ta bulunan sandıkların yakılması ile birlikte bu seçim tekrarlanacaktır diye tahmin ediyorum. Seçimlerin tekrarlanması da elle sayılması da yine bizim için avantajdır. Biz gerçeklerden kaçmayıp, haklı olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Gelecek dönemde yeni bir bela çıkarılmadığı takdirde bu dönem Türk’ün dönemi olacaktır deyip sözümü burada noktalıyorum.

Mavi Bayrak direnişinin hemen hemen her gününde saldırılar olmaya devam etti. Bu şartlar altında demokrasi mücadelesini nasıl verdiniz?

Kutlu Ramazan ayının gelmesi ile birlikte Kerkük’te, daha Mayıs ayında olmamıza rağmen 40 dereceyi bulan sıcaklıklar yüzünden milletin katılımının az olacağı kanısına varıldı. Fakat durum yine şaşırtıcı bir vaziyete geldi ve milletin kalabalıklığı gün geçtikte artmaya başladı. Irak Türkmen Cephesi’nin desteği ile gerçekleştirilen ‘Mavi Bayrak’ direnişi, Ramazan’a aldırış etmeden hep gücünde kaldı. Türkmen aileler ilk başlarda yemeklerini evlerinde yapıp, oruçlarını öz soydaşları ile birlikte açmak için iftar vakitleri protesto alanına gelip yemeklerini bu alanda yiyorlardı. Daha sonra ise Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salihi’nin girişimleri sonucu Türkmen işadamlarına yapılan tekliflerde, aileler için iftar ve sahur yemekleri ayarlandı.

Bu zor şartlar altında geçen kutlu nöbet ‘Beled el nifak vel şikak’ bölgesi Irak’ta olmasından dolayı daha zor bir hal aldı. Her gün tehditlere maruz kalan Türkmen vatandaşlar, ilk önce güvenlik zafiyeti yüzünden protesto alanında silahlı saldırılara maruz kaldılar. Haklı direnişi kabul etmeyen pis güçler ve kirli eller, Türkmenlerin yakın gelecekte elde edecekleri başarıların gelişinden haberdar olacaklardı ki, bu durumu bozma kalkışmalarına başladılar. Silahlı saldırıların ardı arkası kesilmedi.

Bunun yanında evinden protesto alanına arabası olmadığı için yürüyerek gelmek zorunda olan Yaşar Bayraktar adlı vatandaşımız, kasıtlı olarak bir araba kazasına maruz kaldı. Millî Türkmen kıyafeti Zubun ceketi kanlar içinde şehit düştü.

Bayraktar sözcüğü Osmanlı zamanında bayrağı en önde taşıyan aile için kullanılmıştı. Yaşar Bayraktar ise adına yakışır bir şekilde “Hem ölümsüzlüğü tadıp yaşadı hem de bayrağı cennete en önde taşıyan kişi olarak tarihe adını, altın harfler ile yazdırdı.”

Direnişimizin ilk şehidi Yaşar Bayraktar’ın ardından Kerkük yasa boğuldu. Protesto alanında kendisi için taziye merasimi kuruldu. Hayrına ise yemekler dağıtıldı. Şehit verdikleri için yasa boğulan Türkmenlere bir darbe de bölücülerden geldi. Aynı anda iki roketin bölgeye düşmesi sonucu bir Türkmen genç kızımız bacağından yara aldı, ancak çok şükür ki daha fazla zarara uğramadan bu saldırıyı da atlatmış olduk.

Bu sırada Irak Meclisi’nde başta Erşat Salihi ve Hasan Turan olmak üzere Türkmen milletvekilleri parlamentoyu ayağa kaldırırcasına ve Irak’ın tarihini yeniden yazarcasına bir kararın onaylanmasını sağladılar.

Evet... Türkmenler istediklerine ulaştı. Sandıklar yeniden el ile sayılacaktı ve bu sayede hak yerini bulup, kimin doğru kimin yanlış olduğu gözükecekti. Bu tarihi kararı başaran Türkmen lider ve vekiller, protesto alanına katıldıkları sırada halk içinde kahraman olarak karşılandılar. Bu zaferi gerçekleştiren Türkmen lider ve vekiller protestoları sonlandırmayı planladılar ve 28 günlük kutlu bir direnişin ardından, zor geçen bir sürecin ardından protestoyu sonlandırdılar.

Bu protesto nöbetini sonlandırdılar dedik ancak nöbet millete kapalı bir şekilde sürecek, sadece siyasi gözlemcilerin gözetiminde sandıklar yine korunmaya devam edilecektir.

Diğer Söyleşiler