Söyleşiler

BU NÜFUS SAYIMI, BÜTÜN IRAK’IN HUZURUNU BOZACAK Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var
Türkiye ve Yunanistan ilişkileri tarihin en kritik dönemini yaşıyor

Türkiye ve Yunanistan ilişkileri tarihin en kritik dönemini yaşıyor

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Gözde Kılıç Yaşın ile Yunanistan’a yönelik askerî casusluk iddialarıyla başlayan FETÖ’cü askerlere iltica hakkı tanınmasıyla iyice tırmanan Türkiye-Yunanistan krizini konuştuk.

Geçtiğimiz günlerde yaklaşık beş buçuk aydır tutuklu bulunan iki Yunan askerini serbest bıraktık. Yunan askerlerinin serbest bırakılmasının nedeni nedir?

Konu bir yanıyla hukuki bir süreç olarak değerlendirilmeli, iki Yunan askeri Edirne’de askeri yasak bölgede yakalandıkları ve cep telefonlarında da bölgeye ait görüntüler olduğu için ‘askeri yasak bölgeye girmek’ ve ‘askeri casusluk’ suçlamasıyla tutuklanmış, yargılama başlamıştı. Koşulları gerçekleşmiş ki beş buçuk aylık tutukluluk halinden sonra tutuksuz yargılanmak üzere de serbest bırakıldılar. Tutukluluk halinin devamı için de sona erdirilmesi için de belli bazı hukuki prosedürün yerine getirilmesi gerekiyor. Hukuki süreçler, salt kitap, kanun üzerinden yürümez ve doğrusu bu olmasa da siyasi gelişmelerden etkilenir, tüm dünyada benzer olaylar görülür. Buna benzer sınır geçme olaylarında yargılamaya, tutuklamaya gitmeden belki bir ön incelemeyle serbest bırakma uygulamasının karşılıklı uygulandığı muhakkak. Özellikle sınıra çok yakın bölgelerde. Bu sefer sürecin uzaması, askerlerin cep telefonlarındaki görüntülerin niteliğiyle de ilgili olabilir ancak ilk akla gelen Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki gerginliğin bu meseleye etki etmiş olması oldu. Yunanistan, terör faaliyeti içinde oldukları ve darbe girişiminde bulundukları belgelenen FETÖ mensubu askerleri iadeye yanaşmamakla bu kapıyı açtı.

Yunanistan’ın elinde 15 Temmuz darbe girişiminde rol oynayan FETÖ’cü firariler bulunuyor. Bizim bu askerleri geri isteme talebimize bir türlü olumlu cevap vermiyorlar. Bunun nedeni ne olabilir?

Yine siyasetin hukuku kullandığı bir durum söz konusu. Önce şu belirlemeyi yapalım: FETÖ’cü teröristler ilk değil. Yunanistan zamanında kendi topraklarında ASALA için de PKK için de askeri eğitimlerin, silah kullanma, patlayıcı ve bomba imal etme siyasi eğitimlerinin verildiği kamplar açmıştı. Benzerleri Kıbrıs Rum Kesimi’nde de var. PKK’ya tahsis edilen kampların tamamen kapatılıp kapatılmadığını bilmiyoruz. DHKP-C’ye de benzeri desteği Yunanistan her daim verdi. Şu anda da FETÖ’cü askerler dışında iadeye yanaşmadığı DHKP-C’li teröristler de Yunanistan’da bir nevi koruma altında. Yunanistan PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın yasadışı sınır geçişlerine, saklanmasına yardım etmişti; nihayetinde Kenya’daki Yunanistan elçiliğinden Hollanda’ya götürülmek üzereyken teröristbaşı yakalanmıştı. Terör örgütlerinin finansmanı da verilen desteğin bir parçası... Öcalan’ın ifadesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin helikopterlerine saldırıda kullanılan füzelerden bahisle “Tanesi 18 bin dolara satılan Strella füzelerini, Yunanistan’ın finansmanıyla aldık.” ibaresi de yer alıyor.

ASALA, PKK, DHKP-C, FETÖ tümünün ortak noktası Türkiye devleti ve milleti aleyhine hareket eden terör örgütleri olması. Keza eskiden bu yana Yunanistan, dış politikasında da “Düşmanımın düşmanı dostumdur.” anlayışıyla hareket eder, örneklendirmeye gerek yok sanırım. Bu gerçekten hareket edildiği zaman, FETÖ’cü teröristlerin Yunanistan’da tutulmak istenmesi şaşırtıcı mı? 4 ya da 8 asker de değil, haklarında yakalama emri çıkarılan FETÖ bağlantılı 1800 kişi bugün Yunanistan’da korunuyor. Hangi Yunanistan? Yabancı tahammülü olmayan, mültecileri denizde ya da Meriç’te batırmaya çalıştığı kamera çekimleriyle tespit edilmiş Yunanistan; Afganistanlı ya da Suriyeli mülteci kamplarını yakmaya çalışan aşırıların bulunduğu Yunanistan... Hangi Yunanistan? Batı Trakya Türklerinin kendilerini ‘Türk’ diye tanımlamasına tahammülü olmayan, vatandaşlık haklarını ihlal eden, Batı Trakya dışındaki Türkleri ise tamamen yok sayan Yunanistan, Türkiye’de terör faaliyetlerinde bulunmuş ‘Türk’lere neden sahip çıkar? Adalet, hukuk, insan hakları için mi? Kim inanır buna?

Atina Temyiz Mahkemesi’nin bu askerler için önce iade etme kararı aldığı, sonra devreye siyasi hesapların girdiği yaklaşımı da doğru. Çipras’ın daha makul ve mantıklı ilişkiler kurmak istediği ama Yunan derin devletinin hesaplarına uymak zorunda kaldığı, ABD ve Almanya’nın hesaplarının da belirleyici olduğu da birer gerçek. Ama burada Yunanistan, başkalarının hesabı için mi kullanılıyor yoksa kendi çıkarları için başkalarının hesaplarını bizzat kullanıyor mu sorusunun cevabı, herhalde kazan-kazan politikası yürütüyor olacaktır. Mesele salt FETÖ mensubu teröristler olsaydı, belki ABD ve Almanya siyasetine uymak zorunda kaldı yorumu yapabilirdik ama öncesi de var; öncesi de yine bazı ülkelerin siyasetiyle uyuşuyor ve en önemlisi Yunanistan bu sürecin parçası olmada çok belli ki istekli.

Bu gelişmeler Türk-Yunan ilişkilerini nasıl etkiler?

Türk-Yunan ilişkileri zaten özellikle FETÖ’cü teröristlerin Yunanistan’la bağı ortaya çıkınca gerildi. ‘Bağ’ olarak tanımlıyorum çünkü kaçakların ilk hamlede, ilk şokta seçtikleri yerin Yunanistan olması ve Yunanistan’ın terör örgütleriyle geçmişten gelen bağı, FETÖ’cülerle de darbe girişimi öncesinde de bir bağları olabileceğini gösteriyor. Zaman geçer ve bu bağ daha net tanımlanabilir hale gelir. Unutmayalım Balyoz ve Ergenekon sahte davaları sürecinde de gelişmeleri ‘özel’ bir merakla takip eden ülkelerin başında Yunanistan geliyordu. Balyoz Davası adı altında askeri savunma planları doğrudan basın aracıyla aslında tüm dünyanın bilgisine servis edilmiş olmadı mı?  Devletin kozmik odasına girilmedi mi? Balyoz Davası sürecinde Yunanistan Genel Kurmay Başkanı, ortaya çıkan belgelere baktıklarında savunma planlarındaki hataları gördüklerini ve ciddi bir plan değişikliğine gittiklerini açıklamıştı. Şimdi her iki dava süreci için de FETÖ sorumlu gösterildiğine göre görünenden daha derin bağların söz konusu olduğu ortaya çıkacaktır. Mesele 8 kaçak teröristten daha büyük ve önemli. Ama coğrafyan kaderinse ve Yunanistan komşunsa önlemlerini de buna göre alman gerekiyor. Bu önlemler alınmıştır, farz ediyoruz. ‘Bundan sonrası’ndan ziyade ‘bugün’ önemli ve bugün Trump’ın Washington ziyaretinde Çipras’la görüştükten sonra ABD’nin Doğu Akdeniz politikasında Yunanistan’ı en önemli müttefiki ilan ettiği, Yunanistan’a savunma finansmanı sağladığı sürecin içindeyiz. Bugün, Türkiye’ye ait adaların Yunanistan tarafından önce iskâna açılıp sonra da işgal edildiği sürecin içindeyiz. Bugün, AB ve ABD’den Kıbrıs Rum Kesimi’nin haksız ve hukuksuz şekilde kendi münhasır ekonomik bölgesi ilan ettiği alanda petrol ve doğalgaz aramasına ses çıkarmama çağrısını Türkiye’ye telkin ettiği sürecin içindeyiz. Türkiye ve Yunanistan ilişkileri tarihin en kritik, en uzlaşmadan uzak dönemini yaşıyor zaten. Önlemlerin çoktan alınmış olduğunu farz ediyoruz, sanırım eylem zamanından bahsetmek gerekir. Türkiye’nin de kozları var, dostları var, Türkiye’nin de henüz kapağını açmadığı dosyaları var, hesabı var.

Diğer Söyleşiler