Söyleşiler

BU NÜFUS SAYIMI, BÜTÜN IRAK’IN HUZURUNU BOZACAK Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var
Türkistan halkı son damla kana kadar direnecektir

Türkistan halkı son damla kana kadar direnecektir

Aminullah Nail Khangeldi ile Güney Türkistan’daki millettaşlarımızın yaşamış oldukları sıkıntıları ve son dönemde Afganistan hükümetinin uyguladığı politikaları konuştuk.

Güney Türkistan diye adlandırdığımız bölge tam olarak neresidir? Bölgenin jeopolitik olarak öneminden, hangi ülkelerle komşu olduğundan, yeraltı zenginliklerinden, bu bölgede yaşayan Türk nüfusun oranından ve Türklerin yaşamış olduğu sıkıntılardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Güney Türkistan bugünkü Afganistan’ın kuzey ve kuzeydoğusunda bulunup, 9 vilayete sahip bir Türk yurdudur. Jeopolitik olarak eski İpek Yolu üstündedir. Tarih boyunca onlarca imparatorluk bu bölgede kurulmuş ve bu bölgeden yönetilmiştir. Doğudan çok az Hindistan ile; kuzeydoğudan Doğu Türkistan ve Tacikistan ile; kuzeyden Özbekistan ile; kuzeybatıdan Türkmenistan ile; doğu, güney ve güneybatı tarafından Afganistan ile komşudur. Yeraltı zenginliği olarak petrol, gaz, demir, altın, mücevherat, uranyum, kömür ve daha nice el değmemiş zenginliklere sahiptir. Güney Türkistan’da yaklaşık 12-15 milyonluk bir Türk nüfusu yaşamaktadır. Çoğu çiftçi ve bağ işleriyle meşgul olan Türklerin sıkıntıları ise babadan kalma mülklerinin faşist Afgan devleti tarafından Afgan göçebelerine yapılandırılmış ve ellerinden alınmış olmasıdır. Dava eden herkes ya diri diri yakılmış ya kurşuna dizilmiş ya da kırılmadık kemikleri kalana kadar işkenceye uğramışlardır.

Daha evvelki yıllarda makul ve muteber bir din anlayışının hâkim olduğu bu topraklarda, önce Taliban’ın daha sonra da IŞİD’in ‘radikal dini söylemler ile’ bölgedeki İslamiyet anlayışını tahrip ettiğini biliyoruz. Orta Doğu topraklarından el çektirilen IŞİD, bugün Güney Türkistan’da varlığını sürdürüyor. Himayelerinin ABD’de olduğunu bildiğimiz bu örgütlerle bölgede ne yapılmak isteniyor? Güney Türkistan’da yaşayan Türkler bu durum karşısında nasıl bir savunma geliştirmiş durumdalar?

Türkistan halkı bin yıl öncesinden Gök Tanrı ve Şaman inancından İslam dinine geçmiş ve Hanefi mezhebine dâhil olmuştur. Faşist Afgan devleti Türkistan’ı ele geçirmek için yüzlerce yıl silahlı mücadele vermiş fakat Türk milletinin yurdunu alamamışlar. Sonraları inanç ve akide hilesiyle bu temiz yürekli Türkistan halkını kandırmış ve içine sızmıştır. Milletimiz yine de, yurt ve özgürlüğün elden gidişi söz konusu olduğunda akıllanmışlar ve bir arada durmayı başarmışlardır. Fakat İsrail soylu Afganlar (Peştunlar) tarihi destekçileri İngiliz, İsrail ve Amerika ile el ele her türlü isim altında kâh mücahit olup, kâh Taliban ve IŞİD maskesi altında bir takım dini misyonlar ile Türkistan’ı işgal etme ve Türk neslini yok etme peşindeler. Türkistan halkı ecdadı gibi düşmana bir karış toprak vermemek için son nefes, son mermi ve son damla kana kadar savaşmaya ve direnmeye devam edecektir.

Güney Türkistan’ın lideri ve hali hazırda Afganistan Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı olan Raşit Dostum’un bir yılı aşkın zamandır Türkiye’de olması bir zaruret hali midir? Bölgede yaşayan Türkler Dostum’un bir an evvel ülkesine dönmesini istiyor ve bu istikamette gösteriler düzenliyorlar.  Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına rağmen Dostum’un ülkeye girişine izin verilmediği noktasındaki iddialara siz ne diyorsunuz?

Büyük ve ulu liderimiz General Raşit Dostum Türkistan’ın, Türkistan halkının ve Türk milletinin ana dilini, 300 yıllık esaretten kurtarmaya önderlik etmiş, bu uğurda destansı mücadeleler vermiştir. Her şeyiyle yok edilmeye mahkûm edilen Türk milletini kısa sürede zirveye taşımış efsane bir liderdir. Türkistan vilayetlerinden Kunduz vilayetini Afgan devleti illegal örgüt olan Taliban’a bir günlüğüne devredip, vahşi Taliban şehri yağmalayıp, Türkleri kurşuna dizmiştir. Türk  kadın-kızlarına tecavüzde bulunmuş ve çokça kızı seks kölesi olarak Taliban’ın karargâhlarına götürmüştür. Aynı olayın Afgan devleti tarafından Faryab vilayetine planlandığını öğrenen General Dostum olay gerçekleşmeden önce insani facianın önünü almak için Cumhurbaşkanı yardımcılığı koltuğundan inmiş, askeri üniforma giyerek Faryab’a doğru yola çıkmıştır. Faşist Afgan devleti 13 kilometrelik yola mayın döşemiş ve iki tarafta  yüzlerce teröristle liderimiz Dostum’a pusu kurmuştur. Elliye yakın şehit vererek bu tuzaktan kurtulan General Dostum bu tuzağın hesabını sormuştur. Ve faşist Afgan devleti esası olmayan ‘işçi’ desisesi ile ulu liderimizi ülkeden uzaklaştırmış. Ve bölgede IŞİD-Taliban yerleştirme projesine devam etmiştir.

Ellerinden arazileri alınan, iktisadi manada yokluğa mahkûm edilmek istenen bölgedeki Türkler, hem bu duruma karşı hem de senelerdir siyasi ve sosyal haklarının gasp edilmesi sebebiyle barışçıl gösteriler düzenlediler. Bu gösterilerin kanlı şekilde bastırılmak istendiği ve bölgedeki Türklerin ileri gelenlerinin kaçırılıp şehit edildiği noktasında gelen haberler doğru mudur?

Maalesef ki doğrudur. 300 yıldan beri arazilerimiz gasp edilmeye devam ediliyor. Maalesef ki bundan yüz sene öncesine kadar zulüm  ve zorbalık ile gasp etmeye çalışmışlar, bunu pek başaramamışlar. Sonra da başka kötü planlarla daha sinsi bir şekilde Türk halkını aldatmış ve Türklere ait olan evlerin, arazilerin ve diğer taşınmazların devlet arşivlerine yapılan kayıtlarını kasıtlı olarak hatalı girmiştir. Zaman içerisinde görülmüştür ki, Türklerin evleri arazi olarak kaydedilmiş, şahıslarına ait olan toprakların ise yarısından fazlası devlet tarafından sahiplenilmiştir. Eğitimden yoksun o zamanki ecdadımız olayın aslından habersiz arazilerini ekip biçmeye devam etmiş. 50 sene sonra alım satım veya miras dağıtma konusunda devlete tapu amaçlı başvurduğunda “Bu arazi sizlere ait değil. Sizlerin mülkü bu kadarcık.” diyerek konuyu kapatmıştır. Başkaldıran ecdadımız, dediğimiz gibi ya diri diri yakılarak öldürülmüş ya da işkence altında kemikleri kırılarak milletimizin tamamına korku salınmıştır. O günlerden beri kin ve öfkeleri dinmemiştir. Afgan siyasetçileri, yazarları ve sıradan vatandaşlar da dâhil olmak üzere medyalarda “Özbekler Özbekistan’a gitsin, Türkmenler Türkmenistan’a gitsin, bu topraklar Afganların.” diyerek açıkça söylemlerde de bulunmaya ve her fırsatta Türkleri tehdit etmeye devam etmektedir.

Bildiğimiz kadarıyla Afganistan’da pek çok ülkenin askerlerinden oluşan bir NATO kuvveti uzun yıllardır görev yapmaktadır. Bu kuvvet kapsamında Türkiye de Afganistan’da asker bulundurmakta ve ülkenin demokratik şartlar altında yeniden inşa sürecine çeşitli alanlarda katkı sunmaktadır. Ülkede bulunan Türk askerleri, Güney Türkistan olarak adlandırdığımız bölgede de varlık göstermekte midir? Bölgede yaşayan Türklerin askerimizden talepleri nelerdir?

NATO’daki Türk askerlerimizi bilerek Güney Türkistan bölgesinde görevlendirmiyorlar. Doğrudur ki Türk askerleri NATO’daki başka ülkelerin askerlerinden farklı olarak eğitim ve insani yardım sahasında -okul, içme su tesisleri, yol ve köprü- fazlasıyla katkıda bulunuyorlar. Fakat bu yapılanların hepsi Peştunlar için ve onların yurtlarında. Türk kardeşlerimiz maalesef ki NATO’daki Türk askerimizin hizmetinden yararlanamıyorlar. Türkiye en azından Afganistan’daki askerlerinin bir kısmını Türkistan bölgesine kaydırabilmeli ve buradaki Türklerin dertlerine çareler aranmalıdır. Biliyoruz ki, Türk askeri o bölgede olursa bugün yapılan pek çok zulüm ve haksızlığın ortadan kalkacağı kesindir.

Afganistan devletini uzun yıllardır Peştunların yönettiğini ve ABD başta olmak üzere emperyalist devletlerle uyum içinde çalıştıklarını biliyoruz. Son yıllarda bilhassa Türklerin yaşadığı Kuzey illerine Peştun kabilelerinin yerleştirildiğini ve bunların devlet tarafından silahlandırılıp özel olarak korunduğunu hatırladığımızda; Irak’ta Türkmenlere uygulanan zorla göç ve asimilasyon politikalarının bir benzerinin burada yapılmak istendiğini söyleyebilir miyiz?

Maalesef ki doğrudur. Koçi veya Naqıl adı altında, genelde Pakistan sınırlarındaki Peştunları silahlandırıp, toplu şekilde getirip Türklerin tarlalarına yerleştiriyorlar. Tıpkı İsrail’in Filistin’e, Çin’in Doğu Türkistan halkına yaptığı gibi. Bu göçebelerin hepsine her türlü silah taşıma ruhsatı da verilmiş bulunuyor. Bu uygulamanın, bölgenin ve bölgede yaşayan Türklerin hayrına olmadığı çok açık. Açıkça ve türlü art niyetler beslenerek bu bölgeden Türkler uzaklaştırılmak isteniyor. Bakıldığında bu toprakların Batı Türkistan’a uzanan bir güzergâhın da kalbinde olduğunu söylemekte fayda var.

Güney Türkistan’da yaşayan Türkler arasında tam manasıyla bir siyasi birlikteliğin varlığından bahsetmemiz mümkün müdür? Fikir ayrılığına sebep olan hadiseler nelerdir?

Güney Türkistan’da yaşayan Türkler yüzlerce yıl birbirinden ayrı ve gayrı tutulmuş, birbirine yakınlaştırılmamıştır. Bu, Türkler üzerine yürütülen kasıtlı politikanın bir parçasıdır. Özellikle Özbekler ve Türkmenler birbirlerini adeta düşman bellemişlerdir. Oymaklar, İlhanlar, Hazar’lar dil olarak asimile edilmişler ve bu politikalarında ne yazık ki büyük oranda başarılı olmuşlardır. Son yıllarda bölgede yaşayan Türklerin tamamı bu oyunun farkına vararak birbirlerine yakınlaşmaya başlasa da bu birlik ve beraberlik henüz istenilen düzeyde değildir. Afgan devletinin uzun yıllardır sürdürdüğü politikaların neticesinde aslen Türk olan, ama zihin dünyası kararmış ve mankurtlaşmış pek çok kardeşimiz bulunmaktadır.

Güney Türkistan’ın Afganistan devletinden taleplerini birkaç madde de özetleyecek olsanız neler söylersiniz?

Güney Türkistan’ın, aslında Afganistan devletinden istediği şudur ki, ya Türk halkının malına, mülküne ve namusuna tecavüzden elini çeksin ve Afganistan’da yaşayan başka halklar gibi eşit bir şekilde davransın. Emniyeti ve güvenliğimizi temin edemiyorsa bıraksın; biz kendimiz, kendi yurdumuzun ihtiyaçlarını gidermeye muktediriz çok şükür. Afganlar ve Afgan devleti her türlü şer oyunlarına bir an önce son verip haddini bilsin. Artık Türk halkının sabrı taşmıştır.

Bölgede yaşayan millettaşlarımızın Türkiye’ye bakış açıları ve Türkiye’den beklentileri nelerdir?

Türkistanlı kardeşleriniz hiçbir zaman aslını ve neslini yetirmemiş ve en çok da kimliğini korumak uğruna savaşmış, devletin bütün kara propagandalarına, baskı ve zulümlerine rağmen bunu korumayı başarmıştır. Biz Türkistanlı kardeşleriniz her daim Türk milletinin güçlü bir Türkiye’si olmasını arzu etmişizdir. Türkiye ne kadar güçlü olursa Türklük âlemi de o kadar güçlü olur. Türkiye Cumhuriyeti TİKA Kurumu, Türkistan’ı da kendi vatanı bilmiş ve her sahada hizmet ve yardımda bulunarak milli ve kardeşlik görevini hakkıyla yerine getirmiştir ve getirmeye devam etmektedir.

Allah Türkiye ve Türk kardeşlerimizden ebediyen razı olsun.

 

 

Diğer Söyleşiler