PKK’lı teröristlerin Kerkük mahallelerine yerleşmeye başladığı haberleri geliyor. Kerkük’te neler oluyor ve oluşan tehlikenin boyutları nelerdir?
Kürtlerin sözde bağımsızlık referandumunun üzerinden artık bir yıl geçti. Geçtiğimiz yıl tam bu günlerde Kerkük’te rahatça dolaşan teröristler, Türkmenlerin uluslararası ve yerel girişimleri sayesinde Kerkük ve Tuzhurmatu gibi iki önemli bölgeden 16 Ekim 2017 tarihinde çıkarılmışlardı. Gerekçesi ise PKK desteği ile yol güden Peşmerge güçlerinin Türkmenlere yaptığı zulümler, yok saymalar, suçsuz Türkmen vatandaşlarının canlarına ve mallarına kast etmesi idi. 14 yılı aşkın bir süredir Türkmenler varlık mücadelesi vermiş, kendilerini bu bölgede yok sayma politikaları, soykırım ve asimilasyonlara karşı zafere ulaştırmışlardır.
Bilindiği üzere 2014 yılında IŞİD’in Kerkük şehir merkezinin etrafına çok yaklaşmasından dolayı geçmiş Kerkük Valisi Necmettin Kerim sayesinde Kerkük’e giren Peşmerge güçleri ve bunların ardından her yerde dolaşan PKK’lı teröristler, burada kalıcı olmak için ne kadar çaba gösterseler de başarılı olamadılar.
Ucu açık bir şekilde Kerkük’e sızmakta başarılı olamayan teröristler, Irak hükümetinde bulunan kişilerin siyasi çıkarları doğrultusunda tekrar Kerkük’e sızdırılmaya çalışılıyor. 16 Ekim 2017 tarihinden beri Kerkük’ten çıkan teröristler, sessizce Türkmen mahallelerinde evler kiralamaktalar.
Geçtiğimiz günlerde Irak Türkmen Cephesi Kerkük Teşkilat Sorumlusu Sayın Mehmet Seman Ağaoğlu da bu konuya çok dikkat çekmişti. Yayınlamış olduğu demeçte “Terör örgütü PKK yeniden Kerkük’ün çeşitli semtlerine yerleşmeye başladı.” diye bir cümle kurmuştu.
Kerkük’ten çıkan Peşmerge ve asayiş gruplarının yavaş yavaş Kerkük’e döndüklerini de belirtmek isteriz. Bunların yanında bu iki grubun arasında bulunan ve tek amacı Irak Türkmen Cephesi ile Türkmen vatandaşlarını hedef almak olan terör örgütü PKK’nın da olduğunu söylemekte fayda vardır. Türkmen vatandaşlarının açıkça tehdit edildiğini de vurgulamak gerekmektedir. Şayet PKK burada eski gücüne kavuşmuş olursa eğer, tek amacı Türkmenleri hedef almak olacaktır. Bizim sakındığımız tek mesele, siyasi ittifaklar doğrultusunda Bağdat’ın Erbil ile anlaşması ve Kerkük’e tekrar Peşmerge ile asayiş güçlerinin geri dönmesidir. Eğer bu iki güç geri dönerse bunların içinde bulunan teröristler de aynı şekilde döneceklerdir.
Irak devleti neden böyle bir şeye göz yumuyor? Yaşanan acılardan ders çıkarılmadı mı?
Irak devleti aslında bu olaylara göz yummamaktadır. Irak devleti derken İran yönetiminde olan Irak devletini kast etmekteyiz. Tam tersi Irak devletinin bilgileri doğrultusunda bu olaylar gerçekleşiyor. 16 Ekim tarihinde Kerkük’ten çıkarılan bu güçler, Türkmenleri oyalamak için çıkarılmışlardı. Ardından seçimlere hilenin karışması da bu olaylara bağlantılı bir mesele idi. 6 Kürt vekilin Kerkük’ten parlamento meclisine gitmesi Irak hükümeti ile Kürtlerin çok önceden anlaştığı bu oyunun bir parçasıydı.
Öte yandan Sincar’ı da terör örgütünden temizleyeceğiz sözü de yine Irak hükümetinin kurmuş olduğu yalanlardan birisidir. Teröristler hâlen Sincar’da varlıklarını sürdürüyorlar. Bu inkâr olunamaz bir gerçektir.
Sincar’da bulunan teröristler, tamamı Türkmen olan Telafer’e de girip Türkmenlerin Türkiye ile olan en büyük bağlantısının olduğu yeri de işgal etmek istiyorlardır. Sincar’da bulunma sebepleri de budur.
Sincar’da bulunan teröristler Telafer’deki Türkmenleri kuşatma altına alıp, Kerkük’e yerleşmeye çalışan teröristler ise Kerkük ve Tuzhurmatu’daki Türkmenleri sarıp, Türkiye’den alamayacakları intikamı Türkmenlerden almak gayesindedirler.
Irak Türkmen Cephesi ne gibi tedbirler alıyor? Türkmenler kendilerini nasıl koruyacaklar?
Irak Türkmen Cephesi bu olaylar karşısında sessiz kalıyor deyimini kullanmamız asla uygun olmayacaktır. Şu anda Kerkük’te bulunan Terörle Mücadele Timi ile sürekli irtibat içinde olan Türkmen yetkililer PKK’nın Kerkük’e girişleri ile ilgili raporları Terörle Mücadele ekiplerine iletmektedir. Önümüzdeki günlerde ne gibi bir sonuç alınacak ve ne gibi olaylar ile karşı karşıya kalacağımızı da sadece zaman gösterecektir.
Çünkü bu mesele karşısında sessizce kalacaksak eğer kendi sonumuza şimdiden göz yummuş dememiz tam yerinde olacaktır. Irak’ın krallık döneminde Türkmenlere ‘Osmanlı kalıntısı’ söylemi çok yaygındı. Cumhuriyet döneminde Saddam başa geçtiğinde Türkmenlere karşı soykırımlar, asimilasyonlar, Türkmen bölgelerini Araplaştırma politikaları, idamlar ve daha nice bu yönde girişimler... Bu kadar zor günlere dayanan Türkmen milleti 14 yıl da Kürt zulmüne maruz kalmıştı. Ta ki 16 Ekim 2017 tarihine kadar. Bu günlerde ise tekrar Kürt baskıcı politikasını üzerimize emrivaki siyaseti ile uygulamak istemektedirler. Ancak bu sefer umuyoruz ki Türkiye’den de tam desteği alıp Irak hükümetinin içinde yeni kurulacak kabinede bize de önemli bir yer verileceğini düşünmekteyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti konunun ciddiyetinin farkında mı ve oluşan tehditle ilgili attığı herhangi bir adım var mı?
Irak Türkmen Cephesi olarak bu olaylar çok yakından takip edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkmen milletvekillerinin görüşmesinde de bu olaylar kendilerine açıkça belirtilmişti. Türkmeneli’nin dört bir etrafının düşmanlar ile çevrili olduğu söylemini Sayın Erdoğan’a bizzat iletmişlerdi.
Türkiye’nin 16 Ekim 2017 tarihinde gerçekleşen Kerkük’te merkezi hükümetin kendini bu bölgede boy göstermesinde büyük bir katkısı vardı. Irak Türkmen Cephesi yetkilileri ile sürekli bağlantılı olan Türkiye Cumhuriyeti üst düzey yetkililerinin, her zaman Türkmen milletinin menfaati başta olmak üzere bütün Irak toplumuna eşit şekilde yaklaştığını da dile getirmemizde fayda vardır.
İran, Irak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaklaşa yaptığı oturumlarda 16 Ekim 2017 tarihinden sonra Kerkük, tekrar Bağdat’ın kontrolüne geçmişti. Ancak Irak hükümetinin içinde aşırı İran yancısı hatta İran piyonu olan bazı kişiler, Kürt Yurtseverler Birliği (KYB) ile birlikte hareket edip Kerkük’te tekrar PKK’yı etkin bir hale sokmak istemektedirler. Önümüzdeki günlerde Irak hükümeti kurulacak ve hükümetin başına gelecek olan büyük koalisyon kim olacaksa Kerkük’ün kaderini de o tayin etmiş olacaktır.
Irak’ta hükümet kurma çalışmaları ne aşamadadır? Türkmenlerin hak ve hukuku için çalışmalar yapan ITC bu çalışmalarda nasıl bir vaziyet alıyor? Türkmenlerin içinde bulunduğu Reform ve İmar Koalisyonu’nun yeni hükümette bulunma şansı nedir?
Yeni kurulacak hükümet için şimdilik sadece iki koalisyon oluşmuş durumda. Birincisi Irak Türkmen Cephesi’nin de içinde bulunduğu Reform ve İmar Koalisyonu, ikincisi ise Yapım Koalisyonu. Açıkça söylemek gerekirse bizim Irak Türkmen Cephesi olarak Reform ve İmar Koalisyonu’nu seçmemizin sebebi Kürtlere taviz vermemelerinden kaynaklanmaktadır. Kürtler şimdilik herhangi bir koalisyona katılmasa da Reform ve İmar Koalisyonu’na katılmaları söz konusu bile değildir.
Daha çok İran yancısı olan Yapım Koalisyonu, Kürtleri de içinde barındırırsa eğer, o zaman büyük koalisyon olma şansına erişmiş olacaktır. Şayet Kürtler kendi başlarına bir koalisyon kurarlarsa bu bizim için de daha faydalı olacaktır.
Kürtler zaten Cumhurbaşkanlığı görevini kendilerine mâl etmiş durumda. Irak devleti tarihinde bu dönem Türkmen bir Cumhurbaşkanı adayı kendini meydana attı. Türkmen Milliyetçi Hareketi Başkan Yardımcısı Sayın Abbas Bayatlı yirmi dört adayın yarışacağı maratona kendisini de kattı. Ancak Irak hükümetini şeffaflığı neticesinde ve hiç bir vatandaşı bir diğer vatandaştan üstün görmemesi üzerine Sayın Abbas Bayatlı’yı bu Cumhurbaşkanlığı adaylığından çıkardı. Gerekçe ise Cumhurbaşkanlığı görevi sadece Kürtlerin hakkıdır. Türkmen birisi gelip bu göreve talip bile olamaz. Abbas Bayatlı Beylerin bu süreci şimdilik askıya alındı ancak kendisi hakkını aramak için Ulusal Mahkeme’ye başvurdu.
Konumuza dönecek olursak, Reform ve İmar Koalisyonu’nun hükümette bulunma şansı Kürtlere bağlı bir meseledir. Kürtler eğer Yapım Koalisyonu seçmez ise Reform ve İmar Koalisyonu başa geçecektir. Ben şahsen bu konudan pek umutlu olmasam da Reform ve İmar Koalisyonu’nu seçmemiz bunca yanlışın arasında doğru olan tek şeydir demek istiyorum.
Önümüzdeki günlerde hem Türkmen milletinin siyasi kaderi olacak hükümetin kurulması hem de hükümet kurulduktan sonra Kerkük’ün sosyal kaderi belirlenmiş olacaktır. Diğer kesim başa geçerse eğer, PKK eskisi gibi Kerkük’te cirit atmaya başlayacaktır.