Söyleşiler

BU NÜFUS SAYIMI, BÜTÜN IRAK’IN HUZURUNU BOZACAK Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var
Kırım Tatarları kendi vatanlarını terk etmek zorunda bırakılıyorlar

Kırım Tatarları kendi vatanlarını terk etmek zorunda bırakılıyorlar

Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha ile Rusya Federasyonu tarafından işgal edilen ve dört yıldır işgal altında tutulan Kırım’ı ve işgâlin perde arkasını konuştuk.

Kırım’ın işgalinin dördüncü yılındayız. Bu konuda Sayın Büyükelçi, Ukrayna Devleti’nin uluslarası platformdaki faaliyetleriyle ilgili bizlere kısaca bilgi verebilir misiniz? Bir başarı sağlanmış mıdır? Ukrayna, uluslarası kamuoyunun dikkatini çekebilmiş midir?

Bu faaliyetlerimizin tam olarak başarılı olduğunu ne zaman söyleyebiliriz? Yabancı ortaklarımızla beraber Kırım’ı geri aldıktan sonra ve Kırım’ı işgalden kurtardıktan sonra bu faaliyetlerimizin tam olarak başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bugünlerde ise Kırım’ı geri almak için yaptığımız faaliyetlerden bahsedebiliriz.

Her şeyden önce Kırım’ın yasa dışı işgalinden başlayacak olursak en etkin araç olarak ‘Kırım yaptırım paketi’nden bahsedebiliriz. Biz yaptırım paketini siyasi ve hukuki boyuttan değerlendiriyoruz. Rusya Federasyonu’nun iyimser değerlendirmelerine rağmen, “Bu yaptırımlar bize pek dokunmuyor, bizim için pek bir şey fark etmiyor.” demesine rağmen onlar için konforun olmadığı bir alanın oluştuğunu görebiliyoruz. Bu yüzden bu günlerde en önemli şey bu yaptırımlara devam etmek ve onları güçlendirmektir. Tabi birkaç ülke resmi olarak bu yaptırımlara katılmasalar bile Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini sürekli destekliyorlar ve bu desteklerini devamlı olarak dile getiriyorlar. O yüzden bu uluslarası dayanışmaya devam etmekte fayda vardır. Bu yaptırımlar Kırım’ı işgalden kurtarmak için son derece önem taşımaktadır.

İkinci konudan bahsedecek olursak bu tabi ki de ‘uluslararası hukuk’tur. Ukrayna devamlı olarak uluslararası mahkemelere başvuruda bulunuyor. Bu başvurularla Rusya’nın, ilgili değerlendirmeye alınması için elimizden geleni yapmaktayız. Aynı zamanda yapmış oldukları eylemlerin sorumluluk taşıması için bu başvurular önem taşıyor. Sonuçta burada uluslarası hukukun ihlali söz konusudur. Şu an Kırım’ın çevresinde bulunan serbest ekonomik bölge tamamen Ukrayna’ya ait. Rusya yasa dışı olarak orada gaz çıkışı yapmaktadır. Bu da uluslarası hukuka aykırı bir durumdur. Uluslarası hukuk anlaşması çerçevesinde yapmış olduğumuz başvurularda biz bunlardan bahsediyoruz.

Üçüncü konu ise ‘insan hakları’ konusudur. Son zamanlarda bu durum Kırım’da etkin bir şekilde kötüleşti. İnsan haklarının ihlali de söz konusu. Özellikle bir sürü insan takibe alınıyor, her şeyden önce Kırım Tatarları bu takibe alınıyor. Kırım Tatarlarının yanı sıra Ukrayna yanlısı olan bütün insanlar takibe alınıyor. Şuan Kırım ve Ukrayna, tarihi zamanlarda yaşanmış olan trajedi günlerinin tekrarını yaşıyor. Kırım Tatarları kendi vatanlarını terk etmek zorunda bırakılıyorlar ve sürekli farklı baskılara uğratılıyorlar. Tutuklamalar, gözaltına almalar, kaybolmalar ve öldürmeler de söz konusudur. Şu an Kırım’da toplam kırk siyasi mahkûm bulunuyor. Bunların çoğu Kırım Tatarı. Hepsi siyasi görüşlerinden dolayı tutuklandı. Bununla beraber üç yüz kişi gözaltına alındı ve bir sürü de kaybolma söz konusu. Bütün bu olaylarda her şeyden önce Kırım Tatarlarının kaderi söz konusudur. Rusya, Kırım’ı işgal ettikten sonra uluslarası hukuka bağlı olan güvenini sarstı. Bu yüzden Rusya’nın sorumluluk üstlenmesini sağlamak gerekiyor, Kırım’ı işgalden kurtarmamız gerekiyor ve Ukrayna’yı geri almamız gerekiyor. Kırım Tatarlarının ve diğer halkların insan haklarını geri alıp, o haklarını sağlamamız gerekiyor. Bu yüzden uluslarası dayanışma ve destek son derece önemlidir. Kırım meselesinin ilk satırda olması da şart. Susmak da, bu suçu örtmek anlamına gelir.

Donbass’la ile ilgili birkaç şey söylemek ister misiniz? Anlaşıldığı kadarıyla bu hafta (20 Şubat) Ukrayna’da bu konuyla ilgili bir karar alındı. Bu konuda bilgi verirseniz çok seviniriz.

Bu bir karar değildir. Cumhurbaşkanımız tarafından imzalanmış bir yasaydı. Entegrasyonla ilgili bir karardı. Bu yasa Rusya’nın yapmış olduğu faaliyetlerin bir değerlendirmesini yapmak ve hukuki araçlar sunmasını sağlamak içindir. Aynı zamanda Donbass’ın Ukrayna’ya geri dönebilmesi içindir. Şunu da eklemek isterim. Kırım’ın Ukrayna’ya dönmesi için, Ukrayna sadece barışçıl, siyasi, hukuki yolları kullanmak istemektedir. Biz stratejik yöntem olarak Rusya Federasyonu ila normal komşu ilişkilerimizi sürdürmek istiyoruz. Fakat böyle bir durum bunu engelliyor. Fakat stratejik idaremizle normal komşu ilişkilerimizi sürdürmek isteriz.  Bunlar normal karşılıklı iki komşu ülkenin arasında olması gerektiği gibi olmalı.

O zaman biz Kırım’la ilgili devam edelim. Bildiğiniz gibi Rusya’da seçimler olacak ve bu seçimlere giderken muhalif adaylar vardır. Bunlardan Grigory Yavlinsky Rus siyasi hayatında önemli bir isimdir. Seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Putin’le görüşen Yavlinsky, Kırım için uluslararası bir konferans yapılmasını ve bu konferansta Kırım için yeniden referandum kararı alınmasını önermektedir. Bu teklif Putin’in de dikkatini çekmiş görünüyor. Seçimden sonra Yavlinsky’nin Kırım meselesiyle ilgili doğrudan temsilci olarak atanması ihtimali söz konusudur. Rus kamuoyunda böyle bir bilgi dolaşıyor, böyle bir beklenti de var. Bu teklifler, bu tartışmalar Ukrayna tarafından nasıl algılanıyor veya siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Her şeyden önce Kırım meselesinin Rus iç siyaseti boyutunda görüşülmesini istemiyorum. Çünkü Kırım,  uluslararası hukukun bağlamında değerlendirilmelidir ve Rus siyasetçilerinin bu ilişkilerini değerlendirmek doğru olmaz. Bütün bu olanlardan sonra Rusya tarafından gelen bütün teklifler, kilit uluslarası hukuk oyuncularını içermeden bizim tarafımızdan bir güven uyandırmamaktadır. Şovenizm çıkarımların ışığında her şeyin ne kadar çabuk değiştiğini görebiliyoruz. Bunların en basit örneği Donbass’daki barış komitesi. Bir taraftan bu şekilde dile getiriliyor, diğer taraftan da inanılmaz farklı bir yankı uyandırılıyor. Bu yüzden burada değişmeyecek tek durum Kırım’ın Ukrayna’ya geri dönmesidir. Bütün uluslarası hukuk normları da bunları gerektiriyor ve er ya da geç bunların olacağına inanıyorum. Rusya bunu kabul etmek zorunda kalacaktır. Biz bugün kullanılan uluslararası hukuk araçlarına ve uygulanmış olan uluslararası hukuka göre hareket edelim. Bu şekilde doğru bir yol izlemiş oluruz. Sonuç olarak Münih konferansında Sayın Cumhurbaşkanınızın söylediği cümleye atıfta bulunmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Ankara’nın yakınlarında Midas anıtı var. O, bir zamanlar kraldı. Neye dokunursa her şey altın oluyordu. Buna paralel olarak Rusya neye dokunursa her şey alt üst oluyor, her şey dağınık hale geliyor.

Karadeniz’in güvenliği bağlamında bir soru sormak istiyorum. Çünkü Ukrayna ile ilgili ilişkilerde deniz güvenliğini önemlidir. Kırım sorunu bağlamında geçen sene 2017 ‘de bu konuyla ilgili bir toplantı da oldu. Karadeniz’in güvenliğinden sorumlu bütün ülkeler bu toplantıda vardı. Aynı zamanda Kırım’ın silahlandırılmasını nasıl görüyorsunuz, bunun önlemi nasıl alınır?

Bu soru için çok teşekkür ederim. Çünkü bu soru özellikle Karadeniz bölgesinde bulunan ülkeler için önemli ve günceldir. Bize göre ve birçok uzmanın fikrine göre bu işgal siyasi ve askeri bir amaç taşımaktadır. Rusya’nın “Biz Kırım’da kendi vatandaşlarımızı korumak istiyoruz. Onlara yönelik gerçekleştirilen Ukraynalılaştırma politikasından Rusları kurtarıp kendi kültürlerini rahatça yaşamalarını istiyoruz.” şeklindeki açıklamalar işgalin asıl amacını gizlemeye yöneliktir. (İşgalin) Ana amacı ise askeri ve siyasi boyut taşımaktadır. Kırım’ın işgali o bölgenin jeopolitik peyzajını tamamen değiştirdi. Dahası Kırım’ın işgali Karadeniz bölgesindeki güvenliği değiştirdi ve yok etti. Rusya, Kırım bölgesinde güçlü, silahlı kuvvetlerini bulundurulup, aynı zamanda orada yerleştirilmiş olan askeri silah sayesinde, Karadeniz bölgesinde tekel jeopolitik hâkimiyeti kazanmış oldu. Aynı zamanda bölgedeki deniz yollarını engelleyerek ve askeri, siyasi tehlikeler oluşturarak, S400 ve nükleer silahlar bulundurup büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Böylece Türkiye başta olmak üzere Karadeniz bölgesinde bulunan ülkelere Kırım’ın işgali bir tehlike arz etmektedir. Çünkü yavaş yavaş askeri bir üsse dönüşüyor. Bu yüzden Rusya Federasyonu faaliyetleri neticesinde oluşacak olan bütün tehlikelerin farkında olmamız gerekiyor. Aynı zamanda devamında hangi sonuçlara yol açabileceklerini bilmemizde fayda var.

Türkiye-Ukrayna arasındaki işbirliğini değerlendirecek olursak biz her alanda çok aktif bir işbirliği yapıyoruz. Karadeniz bölgesindeki özellikle askeri, teknik ve güvenlik mekanizmalarında ilişkilerimizin daha da derinleşmesini istiyoruz. Bu işbirliğini geliştirmek için Türkiye ile devamlı olarak müzakerelerimiz ve fikir alışverişimiz söz konusudur. Bu bağlamda örnek olarak geçtiğimiz sene Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Türkiye’yi ziyaretini söyleyebiliriz. Biz de bu sene karşılık olarak Türkiye Deniz Kuvvetleri Komutanı’nı Ukrayna’ya bekliyoruz. İki ülke ve bölgede bulunan ülkeler, bu işbirliğine gerçekten ihtiyaç duymaktadırlar. Özellikle Rusya’nın tekel jeopolitik hâkimiyeti şartlarında böyle bir işbirliği muhakkaktır.

6 Mart 2018’de Bakü’de yapılacak Türkiye, Azerbaycan ve Ukrayna görüşmesinde hangi konulara, hangi alanlara önem verilecek?

Bu ilk toplantı olacağı için metin henüz tam olarak hazır değil. Fakat tabi ki ulaşım sektörüne önem verilecek. Çünkü Bakü-Tiflis-Kars demiryolu söz konusu şu sıralar. Buna benzer konular yer alacak. Enerji sektörü de bizim için önemli. Özellikle TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) Projesi, o yüzden bu da gündemde olacak ve tabi ki güvenlik durumu da söz konusu olacaktır. Bunun yanı sıra şu an ikili görüşmelerde hangi konular varsa aynı şekilde onlar da ele alınacak ve bu konuların ne kadar geçerliliği olabilir diye de bakılacak.

Sayın Büyükelçi Türkiye ile Ukrayna arasında özellikle Karadeniz güvenliği alanında gerçekleştirilen işbirliğinden ve ikili ilişkilerin yoğunluğundan bahsettiniz. Türkiye ile Ukrayna arasındaki ilişkileri Kırım meselesi ekseninde değerlendirirsek Türkiye’nin, Kırım’ın işgali konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorunun çözümü noktasında Türkiye yeterli katkıyı sunuyor mu?

Her şeyden önce Türkiye’nin; Kırım meselesi, Ukrayna toprak bütünlüğü ve Ukrayna’nın egemenliği konusunda göstermiş olduğu değişmez tutumu için çok minnettarız. Biz işgalin ilk gününden bu yana bu desteği hissediyoruz. Bu destek üst düzeyde de dile getirilmektedir. İşgalin ilk gününden beri aldığımız dayanışma ziyaretleri ve üst düzey ziyaretler için teşekkür ederiz. Bu tutumun değişmeyeceğini biliyoruz. Türkiye Kırım’daki seçimleri tanımadı ve kabul etmedi. BM’de alınan bütün kararlarda Türkiye’nin payı çok büyük. Geçtiğimiz sene Kırım Özerk Cumhuriyeti’ndeki insan hakları durumuyla ilgili Stockholm’da düzenlenen etkinlik ve BM Genel Kurulu’nun Kırım’a yönelik kararında da Türkiye’nin katkılarından dolayı çok minnettarız. Tüm uluslararası platformlarda Türkiye’nin Ukrayna’ya vermiş olduğu destekler bizim için son derece önemlidir. Kırım’da baskıya uğratılan Kırım Tatarlarının, insan haklarının kalması konusunda Türkiye’nin vermiş olduğu destek de çok önemlidir. Ekim 2017’de yaşanmış olan bir olayı bir daha hatırlatmak isterim. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın teşvikleri ve destekleriyle beraber yasa dışı olarak Kırım’da tutuklanmış iki siyasi tutuklu, Ahtem Çiygöz ve İlmi Ümerov haftaiçi serbest bırakıldı ve kendi vatanına kavuştu.

Kırım işgalini tanımayıp sabit tutumuna devam ederek Türkiye, Kırım’dan çıkmış olan gemilerin Türkiye’deki limanlara girmesini yasakladı. Kırım’da var olan deniz taşımacılığı yasaklanmış oldu. Biz bu desteği hissediyoruz. Bundan çok minnettarız ve Türkiye ile çalışmaya devam ediyoruz. Bu durum iki devlet arasındaki söz konusu olan stratejik ortaklığımızın tamamına yansımaktadır. Örnek olarak Kırım’ın işgalinden sonra Karadeniz havzasındaki deniz ticareti hacimleri çok bariz şekilde düşüş gösterdi. Bu konuları Ukrayna Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nde gündeme getirdi. Türk iş dünyasını Ukrayna’daki limanlarla deniz taşımacılığı yapmaya davet ediyoruz. Şu an iki ülke arasında hem kargo hem de yolcu gemisi olarak sadece Haydarpaşa ve Odessa’daki liman arasında bağlantı söz konusu. Türkiye’deki ve Ukrayna’daki diğer limanlar arasında da bağlantı kurulmasında fayda var. Aynı zamanda Türk iş dünyasını Ukrayna’da yakın zamanda özelleştirilecek olan Kherson ve Skadovsk limanları özelleştirmesine davet ediyoruz.

Kırım’ın işgalden kurtarılması noktasında Ukrayna Hükümeti ile Kırım Tatar Milli Meclisi arasındaki işbirliğinin boyutu nedir?

Ukrayna Parlamentosu ve Kırım Tatar Milli Meclisi çok yakın bir işbirliği ve etkileşim içerisindedir. Bunun en büyük temsili de, Kırım Tatar liderlerinden Mustafa Kırımoğlu ve Rıfat Çubarov Ukrayna meclisi milletvekilleri olmasıdır. Bununla beraber geçtiğimiz sene kurultayın 100. yılı Verkhovna Rada’da kutlandı ve iki kurumun birbirine ne kadar yakın olduğunu da göstermiş oldu.

Son olarak uluslararası hukuk ve siyasal konjonktür izin verir de Kırım işgali sona erer ve nihayetinde Kırım tekrar Ukrayna’ya iade edilirse, Kırım’da nasıl bir statü planlanıyor? Kırım’a özerklik verilecek mi? Oradaki Tatar ve Rus kökenlilere özerk haklar verilecek mi? İstikrarlı bir yapıya kavuşması için neler yapılacak?

Ukrayna’da şu an anayasa süreci devam etmektedir. Bizim yasalarımıza göre Kırım’ın özerk bir statüsü var. Kırım Tatarları ile beraber biz yeni bir yasa düzenliyoruz. Bu değişiklikler kabul edilirse Kırım Tatarları özerk statü taşıyacaktır. Kırım Ukrayna’ya döndüğünde özgür, eşit, adil şartlar sağlanacak ve halklar ırkına, dinine bakılmaksızın eşit bir şekilde ve özgürce yaşayabilecekler.  

Diğer Söyleşiler