Söyleşiler

BU NÜFUS SAYIMI, BÜTÜN IRAK’IN HUZURUNU BOZACAK Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var
Doğru bildiği yolda yani Türk milleti için ilerledi

Doğru bildiği yolda yani Türk milleti için ilerledi

‘Türk Milliyetçiliği ve Dündar Taşer’in Fikir Dünyası’ kitabının yazarı Siirt Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Çatak ile büyük dava adamı Dündar Taşer’i ve onun fikir dünyasını konuştuk.

Sayın Çatak geçtiğimiz dönemde ‘Türk Milliyetçiliği ve Dündar Taşer’in Fikir Dünyası’ adlı kitabınız Töre-Devlet yayınlarından piyasaya çıktı. Öncelikle bilmeyenler için temel bir soruyla başlayalım. Dündar Taşer kimdir?

Dündar Taşer 1925’te Gaziantep’te dünyaya gelmiştir. Dündar Taşer öğrenimin bir bölümünü Gaziantep’te tamamladıktan sonra Kuleli Askeri Lisesi’ni okumak için İstanbul’a gitmiştir. Liseyi bitirdikten sonra Harbiye’den mezun olarak 30 Ağustos 1944’te tank asteğmeni olarak göreve başlamıştır. 1960’a kadar da farlı birliklerde görev almıştır. 27 Mayıs 1960 ihtilaline, arkadaşı Suphi Karaman’ın vasıtasıyla girmiş olup, yine onun desteği ile Milli Birlik Komitesi’nde yer almıştır. Tank. Bnb. Dündar Taşer’in Milli Birlik Komitesi’ndeki görevi, iktisat komisyon üyeliği olmuştur. 27 Mayıs darbesinden beş buçuk ay sonra, 13 Kasım 1960 sabahı, Taşer ve 13 arkadaşı MBK üyeliğinden düşürülmüştür. 14’ler den biri olarak Dündar Taşer – Rabat’a devlet müşaviri olarak görevlendirilmiştir. Gerçekte bu bir görev değil, sürgün cezası idi. Taşer bir süre Fas’ta görev yaptıktan sonra, sağlık sorunları nedeniyle kendi isteği ile İsviçre’de görevine devam etmiştir. Ülkeye döndükten sonra, 31 Mart 1965’te Ahmet Oğuz’un Genel Başkan olduğu CKMP’ye Taşer’le birlikte yine 14’lerden olan Alparslan Türkeş, Ahmet Er, Rıfat Baykal, Muzaffer Özdağ katılmıştır. 8- 9 Şubat 1969 tarihinde Adana’da yapılan 9. Kurultay’ında CKMP Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüştürülmüştür. Genel Başkan Alparslan Türkeş olmuştur. Dündar Taşer, Muzaffer Özdağ, Osman Yüksel Serdengeçti de MHP’nin Genel Başkan Yardımcılığına getirilmiştir. Bunlara ek olarak Taşer 1969’da Devlet gazetesinde dedesinin adı “Hüseyin Sebahattin” mahlasıyla) yazıya başlamıştır. Dündar Taşer, 13 Haziran 1972 de talihsiz bir kaza sonucunda vefat etmiştir.

Size göre Dündar Taşer’in Türk fikir hayatındaki önemi nedir?

Dündar Taşer, II. Dünya Savaşı’nın etkisiyle ülkemizde meydana gelen ekonomik, siyasi, toplumsal sıkıntıyı derinden hissetmiş sonrasında ise ihtilali birebir yaşamış ve on dörtler olarak da yurt dışına sürgün edilmiştir. Farklı görev ve kademelerde yer alarak siyasi bir hareketinin önderlerinden olan, çalışan, çabalayan, sürekli okuyan Dündar Taşer kısaca geniş bir bilgi birikimine ve yaşam tecrübesine sahiptir. Taşer, düşünen, fikir üreten, ayrıca olaylara farklı açılardan bakabilen değerli bir insandı. Türk tarihinden ders çıkararak o zamanki hataları gösteren veya bunlara dayanarak milletimizin geleceğe dair hata yapabileceği unsurları belirtmekte ise ustaydı denilebilir. Taşer fikirlerini ortaya koyarken Türk milletinin özünü içeren temel kavramlara özellikle değinmiştir. Bir yandan bu kavramların millet tarafından algılanan eksik taraflarını giderip kavram karmaşasına mâni olurken, bir taraftan da milletimizdeki çalışkanlığı, cesareti, özgüveni arttırmaya yönelik olan yazılarını kaleme almıştır. Bunların hepsini ve doğru bildiklerini karşılık beklemeden bağlı olduğu Türk milletiyle paylaşmıştır. Bunları yaparken maddî olanakları, makamı, şan ve şöhreti düşünerek yapmamıştır. Eğer ki bunları düşünseydi o zamanki İsmet İnönü’nün tabii senatörlüğünü tereddüt etmeden kabul ederdi. Fakat kendisi bunu yapmayarak, doğru bildiği yolda yani Türk milleti için ilerledi. Kısacası, Taşer’in fikirlerini değerli kılan aslında onun mücadelesi milletine karşılıksız duyduğu o ulvi değerdir.

Bir dava adamı olarak Taşer’in Ülkücü Hareketteki önemi, tesiri ve katkıları nelerdir?

Bilindiği gibi ülkemizde kendisine o kadar çok Ülkücüyüm diyen bir kesim var ki inanılır gibi değildir. Bana göre en basit anlamda ülkemizde Ülkücüleri üçe ayırabiliriz. Birincisi rakı masası kurup bir eline tespih alıp, diğer eliyle bozkurt işareti yaparak görsel şov yapmayı sevenler. İkincisi makamı, şanı şöhreti sevip bunun popülasyonunda ve menfaatinde olanlar. Üçüncüsü ise, ülkesine nasıl daha fazla faydalı olabileceğini düşünerek bunun için daha fazla çalışma ve eğitim ihtiyacı duyan bunları yaparken de asıl gücünü maneviyattan alan kişilerdir. Bu kişiler bilimin, sanatın, düşüncelerin, sanatın, estetiğin, teknolojinin vs. gelişimini isterler ve bunun için her türlü mücadeleyi verirler.

Dündar Taşer ilk ikide belirtildiği gibi sahte bir Ülkücü değildi. Gerçek bir Ülkücüydü ve bu ülke için gerçek Ülkücüleri yetiştirmek istiyordu. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” atasözünü biliriz. Bu bizim aslında Ülkücü ölçerimiz olmalıdır. Taşer’in yaptığı işler ortadadır ve Ülkücü olduğunun bir kanıtıdır.

Dündar Taşer’in rahmetli eşi Asuman Taşer’le yaptığım röportajda, hareketin amacını anlatmak için Dündar Taşer’in evde yaptığı toplantılarda veya Türk Ocakları’nda ilk başlarda bir veya iki kişinin katıldığını; Taşer’in aynı heyecan ile her toplantıya katıldığını dinleyici sayısını, yaşını, niteliğini hiçbir zaman küçümsemediğini her bir bireye saygı duyarak, özenle yılmadan davasını anlattığını ve o bir- iki kişinin zamanla yüzlere, binlere ulaştığını belirtmiştir.

Dündar Taşer’in devlet hassasiyetini hepimiz biliyoruz. Sizce onun devlet anlayışını nasıl tarif edebiliriz?

Taşer’e göre, dünyada Türk’ün bulunduğu her toprak parçası vatandır. Ayrıca, asıl vatan toprağını bulmak için formül üretmiştir. Ona göre, nerede evliya kabri varsa orası da Türk toprağıdır. Dündar Taşer’e “Vatan mı önemlidir, devlet mi?” diye sorsalardı, tereddütsüz ‘devlet’ derdi. Ona göre milli görüşümüzde vatan, asli ve en esaslı unsur değil; hâkimiyet sembolü olan bayraktır. Bayrak nereye gidiyorsa Türk de oraya gitmiştir. Türk ancak bayrağın dalgalandığı yani devletin hâkim olduğu yerlerde yaşayabilmiştir. Onun çekildiği yerde yaşayamamıştır. Taşer’e göre, Türk milleti için en önemli ve en büyük müessese devlettir. Bunun içindir ki, devlet ile Türk iç içedir. Atalarımızın belirttiği gibi “Başsız börk, ilsiz(devletsiz) Türk olmaz.” Türk milleti ile alakalı herhangi bir şeyi, onun devletinden ayrı düşünmeye imkân yoktur. Devlet aynı zamanda birlik ifadesidir. Birlik kavramında nizam, intizam, kuvvet ve kudret manaları da vardır. Birliğin söz konusu olduğu yerde itaat ve sadakat vardır. Dündar Taşer’in belirttiği gibi “Doğruda birlik, doğrudur. Yanlışta dahi birlik doğrudur. Çünkü bizatihi birlik, doğrudur”.

Bize Dündar Taşer’in şair ve yazar yönünden de bahseder misiniz?

Taşer edebiyat, tarih (sadece Türk Tarihi değil Dünya Tarihi) ve klasik Türk müziği alanında kendini çok iyi yetiştirmiştir. Yabancı dil olarak da Fransızcayı iyi derecede bilmekteydi. Özellikle, Türkçülüğe ait eserleri ve şahsiyetleri okumuş olan Taşer, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı, Şeyh Galip gibi Türk düşünürlerinin fikirlerini de özümsemiştir.

Asuman Taşer’in belirttiğine göre, Dündar Taşer tarih hakkında bir konu okuyacaksa mesela, okuduğu kişi Atilla olsun. Atilla’nın seveni sevmeyeni her ne çeşit olursa olsun, Atilla hakkında yazılmış bütün kitaplarını toplar, bir koliyle eve gelip gece gündüz getirdiği kitapları okurmuş. Bir konu hakkında bir iki kitapla yetinmez konuyu teferruatlı bir şekilde öğrenirmiş. Kitap okumadan asla uyumaz hatta eve çok geç saatte gelse bile muhakkak kitap okurmuş.

Edebiyatta Fuzuli’yi, Divan şiirlerini, Mesnevi’yi, Yunus Emre’yi vs. bildiğinden konuşmalarında da bunu ustalıkla kullandığı ve klasik Türk müziği parçalarını çoğunu güfte ve besteleriyle bildiği bilinmektedir.

Taşer, toplantılarla veya görüşmelerde insanlarla fikirlerini paylaşmaktaydı; lakin ulaşamadığı, düşüncelerini anlatamadığı milyonlarca insan vardı. Bunların bir kısmına ulaşmak için Devlet gazetesinde, Hüseyin Sebahaddin mahlasıyla yazmıştır.

Türk milleti Dündar Taşer’i neden bilmeli ve tanımalıdır?

Fikir adamı, dürüst, güvenilir, zeki, lider, çalışkan, manevi değerleri güçlü, kararlı olduğu için tanımamız gerekmektedir.  Türk milletine ve kültürüne neden bu kadar bağlı olduğu keşfetmemiz için tanımamız gerekmektedir. Asker, siyasetçi, yazar, ihtilalci olarak tecrübelerinden faydalanmak için tanımalıyız. Kavramları somutlaştırmak için kullandığı müthiş tarihi örnekleri görmek için tanımalıyız. Çoğumuzun (bayrak, vatan, millet, devlet, eğitim gibi) tam olarak bildiğimizi sandığımız kavramları; onun sayesinde farklı açıdan görmek istiyorsanız tanımamız ve bilmemiz gereklidir. Kendisinin bırakmak zorunda olduğu zorlu yolda yürümeye devam etmek istiyorsak Dündar Taşer’i bilmemiz ve tanımamız gerekmektedir.

Merhum Taşer’in millet anlayışından kısaca bahsedecek olursak neler söylersiniz?

Taşer’e göre millet, yapma bir varlık değildir. Hiçbir şekilde kahramanlar, âlimler ve sanatkârlar bir millet meydana getiremez. Millet, binlerce sene içinde kanın, imanın, duyguların birleşmesi ile yoğrulmuş ve ortak kıymet hükümleri billurlaşmış, ortak davranışlar sergileyen, sevinci ve üzüntüyü birlikte tadan, birbirinden haberi yokken de, birbiri gibi olan bir varlıktır. Milleti oluşturan unsurlar ise din, lisan, anane, romantizmdir. Romantizmi biraz açarsak, Dündar Taşer romantizmi iman unsuru kadar değerli görüyordu. Taşer’e göre millet özünde romantizmi ihtiva eder. Eğer bu romantizm kaldırılırsa millet de biter. Bu romantizm, millete duyulan aşk derecesindeki sevgidir. Seven insan ihanet etmez. Bunun içindir ki milleti oluşturan unsur içinde romantizm vardır.

Dündar Taşer’e göre bir milliyetçilik anlayışından bahsedebilir miyiz?

Elbette bahsedebiliriz. Dündar Taşer’e göre milliyetçilik; milletini sevmek, yüce tutmak, onu saymak, yüceltmek için gayret ve fedakârlık etmektir. Milli vasıf ve değerleri, milli davranışları muhafaza ve devam ettirmektir. Başka bir milliyetçilik tanımı da milli kültürü ve milli olma şuurunu koruma, yaşatma arzu ve iradesidir. Bir milliyetçinin kendi devletinden başka dışarıda devleti olmaz. Bütün dünyası kendi devleti olmalıdır. Bir Fransız milliyetçisinin ya da İngiliz milliyetçisinin Türk milliyetçisiyle dost olmasına imkân yoktur. Çünkü milliyetçilik kutsal bir bencilliktir, egoizmdir. Milliyetçi olan şunları düşünür. Benim milletim en iyi, benim milletim en yüksek, benim milletim her şeyin en güzeline layık olmalıdır. Her şey benim milletim içindir. Yani başka milletin milliyetçisi ile bir başka milletin milliyetçisinin dost olmasına imkân yoktur.

Marks’a göre din, milliyet, devlet gibi kavramları burjuvaların uydurduğunu, hâkim sınıfların sömürülerini sürdürmek için icat ettiği şeyler olduğunu, izah ve ispat etmeye çalışmıştır. Milliyetçiler için kutsal olan mefhumlar, Marks için sömürü amacından başka bir şey değildir.

Türk milletine bağlı, vatanını seven milliyetçi insanlar kasıtlı olarak; faşist, gerici, yobaz, fitneci, cani, katil gibi çirkin ve küçültücü imalarla hem milliyetçilik değeri hem de milliyetçi fedakâr insanlar yıpratılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca, milliyetçi liderlerin etnik grupları keseceklerine ezeceklerine inanılmamalıdır. Bu iftiralar milliyetçiliğin vasfına aykırıdır. Milliyetçiler, sevinci, tasası aynı olaylarda aynı tezahür eden, gönlü gözü yurda bakan bütün insanları himaye edecektir. Huzur ve emniyet içinde bulunduracaktır. Vatandaşları kabiliyetlerine göre yetkili, sadakatlerine göre şerefli, gayretleri nispetinde refahlı, hizmetleri nispetinde de yüce tutacaklardır.

Son olarak Taşer’in Türk’e nasıl bakıyordu? Onun Türklük anlayışı neydi?

Taşer, “Türk milliyetçisiyiz, Türkçüyüz” deyip Türkçülüğü şu şekilde tanımlamaktadır: Türkçülük, Türk milletini sevmek, Türk milletinin yaşaması, yükselmesi, Türk kültürünün korunması, yükseltilmesi için hizmetinde bulunmaktır.

Peki Taşer, ‘Türk’ deyince ne anlıyordu? Önce Türk’ün çeşitli tanımlamalarına baktığımızda bunlar:

-Mensubu olduğumuz ve bununla övünç duyduğumuz milletin adı Türk’tür.

-Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşı olan herkese Türk denir.

-Türk milleti, Türkiye devletinin kurucusu ve sahibi olan insan unsurunun ismidir vs.

Bu tanımlamaların yanında Taşer, Türk’ü şu şekilde tanımlıyor; Türklük şuur ve kültürüne sahip kişi veya toplum Türk’tür. Türk milleti, zaman ve mekâna tabii olmaksızın, Türklük kültür ve şuuruna sahip beşerî bir unsurdur.

Soyu, ırkı Türk olan pek çok kişi veya toplum, yabancı millet ve kültürlerin hizmetinde bulunmuşlardır. Bunlar, Türklük şuurlarını kaybetmeye ve hizmetinde bulundukları milletin kültürünü benimsemeye, ona katılmaya başladıkları andan itibaren Türk sayılmazlar. Aksine, soyları Türk olmayan pek çok kişi ya da toplum Türk milletinin hizmetine girmiş, Türk kültürünü ve şuurunu benimsemişlerdir. Bunlar da diğerlerinin aksine ‘Türk’türler.

Taşer, millileşmeyi milliyetçilik açısından çok önemli görmekte olup, sanatın, ilmin ve ekonominin Türkleştirilmesi gerektiğini belirtir. Bize, bizden olmayan, dışarıdan yapılan tesirlerle bir biçim verilmek istenirse bundan hiçbir netice ve şekil meydana gelmez. Bunun sonucunda, Türk milliyetçisi, milleti millet yapan unsurları yani millileştirmeyi gayet iyi bilmelidir. Asıl benliğine kavuşturmayı, ona sonradan eklenmiş, ondan olmayan öz benliğine aykırı yamalardan kurtarmak, Türk milliyetçisinin görevleri arasında da olmalıdır. Kısaca Türk, cemiyet kumaşındaki yırtıklarını, kendi ipliği ile örmelidir.

Diğer Söyleşiler