Söyleşiler

BU NÜFUS SAYIMI, BÜTÜN IRAK’IN HUZURUNU BOZACAK Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var
Adalar alenen Yunan askerine teslim edilmiş

Adalar alenen Yunan askerine teslim edilmiş

Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’a işgal altındaki Türk Adaları’nı ve yapılması gerekenleri sorduk.

Sayın Yalım, ilk Türk adası ne zaman işgal edildi ve daha sonra süreç nasıl devam etti?

Yunanistan, Doğu Ege Denizi’ndeki adalarımızı Ekim-Kasım 2004’den itibaren fiilen işgal etmeye başladı. İlk olarak Aydın İl sınırları içindeki Eşek ve Bulamaç adalarını işgal eden Yunanistan eş zamanlı olarak diğer adalarımızı da işgal etti.

CHP milletvekili Onur Öymen tarafından, 26 Kasım 2004’de, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e soru önergesi verildi. Önergede, “Türkiye’ye yakın bazı kayacıklara Yunan bayrağı dikildiği belirtilerek, anılan yerler Dışişleri ve Genelkurmay Başkanlığı listesinde yer alan adalar mı?” sorusu soruldu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül soru önergesine cevap vermedi. Gül, Türk adalarına Yunan bayrağı dikildiğini zımnen kabul etti. Bu belgeler, işgalin 2004’de başladığını gösteren somut belgelerdir.

Mevcut durum itibarıyla 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığı Yunan işgali altında. Adalarımızda Yunan bayrakları ile birlikte Bizans bayrakları da dalgalanıyor.

Basına verdiğiniz mülakatlarda Yunanistan’ın işgal ettiği adalarımıza askeri üs kurduğunu ifade etmiştiniz. Şuan bu adalarda durum nedir?

Adalarımızda 7 Yunan Kara Üssü, 4 Yunan Deniz Üssü ve 2 Yunan Helikopter Üssü olmak üzere toplam 13 Yunan Askeri Üssü ile üslerde görevli 5 binden fazla Yunan askeri, faaliyetlerini sürdürüyor.

Yunanistan adalarımıza top, uçaksavar ve havan gibi ağır silahlar ile zırhlı araçlar yerleştirdi. Yunan Askeri Üslerindeki silahların namlusu Türkiye’ye çevrilmiş durumda.

Bahsettiğiniz işgal edilen 18 Türk adası ve 1 Türk kayalığı vatan toprağı olmasının yanında Türkiye için stratejik önemi nedir?

İşgal altındaki 18 Türk Adası ve 1 Türk kayalığına sadece kara parçası olarak bakmamak gerekir. Adaların etrafındaki karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge gibi deniz yetki alanları var. Ege Denizi’ndeki deniz yetki alanlarımız yani egemenlik alanlarımız Yunanistan tarafından gasp edilmiş durumda. Ayrıca adaların etrafında petrol ve doğal gaz var. Yunanistan adalarımızı işgal etmek suretiyle Ege Denizi’ni Yunan gölüne çevirdi. Türkiye’nin Ege Denizi’ndeki hareket alanı kısıtlanmış durumda.

Konuyla ilgili hükümet nezdinde ne gibi çalışmalar yaptınız ve sonuç ne oldu?

Genelkurmay Başkanlığında, 2009 yılının başında yapılan toplantıda işgal altında olan adaların boşaltılması için hükümet direktifi talep edildi. Ancak AKP hükümeti buna yanaşmadı. Çünkü adalar AKP hükümetinin bilgisi dâhilinde işgal edilmiş. Yani adalar alenen Yunan askerine teslim edilmiş. 2011 yılından itibaren işgal kamuoyuna duyuruldu. Görsel ve yazılı basın yoluyla hükümetten Yunanistan’a nota verilmesini ve adaların boşaltılmasını talep ettim. Ancak AKP hükümeti Yunanistan’a müzik notası bile vermedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen 11 Aralık’ta işgal altındaki adaları hatırlattığı TBMM’deki konuşmasının ardından Yunan Savunma Bakanı Panos Kammenos, Kılıçdaroğlu’na hitaben “gel de al” dedi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Yunan Savunma Bakanı Kammenos’un “gel de al” sözleri tam bir küstahlık ve yüzsüzlük örneğidir. 1923 Lozan Antlaşması, 04 Ocak 1932 Türk-İtalyan sözleşmesi ve 1947 Paris Antlaşması’na göre hâlihazırda Yunan işgali altında olan 18 ada ve 1 kayalık Türk toprağıdır. Kılıçdaroğlu, “2019’da geleceğim ve o adaların tamamını alacağım.” diyerek küstah ve sahtekâr Kammenos’a gereken cevabı verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyaretinde sarf ettiği Lozan Antlaşması’nın güncellenmesine yönelik isteğini içeren sözlerini nasıl değerlendirirsiniz?

Erdoğan, 2004 yılında 18 Türk Adası ve 1 Türk kayalığını Yunan askerine teslim etmek suretiyle Lozan Antlaşmasını Yunanistan lehine fiilen güncelledi. Erdoğan fiilen yaptığı güncellemeyi kitabına uydurmaya yani Lozan’a monte etmeye çalışıyor. Ancak akıntıya karşı kürek çekiyor. Çünkü güncelleme adı altında işgali Lozan’a monte etmek mümkün değildir.

Sayın Yalım, geçtiğimiz günlerde Girit Adası’yla ilgili bir iddiada bulundunuz ve adanın dörtte üçünün Türkiye’ye ait olduğunu söylediniz. Bu durum nasıl olmuştur ve iddianızla ilgili neler söylemek istersiniz?

Girit Adası’nın hukuki statüsü, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması, 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması olmak üzere toplam dört antlaşma ile belirlenmiştir. Anılan antlaşmalara göre Girit Adası’nın sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir.

Girit Adası, 1913 Londra Antlaşması’nın 4.Maddesi ile Müttefik Devletlere ( Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan) verildi. Antlaşmaya göre Girit Adası üzerinde dört devletin paylı mülkiyeti vardır. Yunanistan’ın Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyeti yoktur. Girit Adası’nın etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştır.

Lozan Antlaşması’ndan sonraki süreçte, Bulgaristan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından yazılı ve fiili olarak; Sırbistan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak; Karadağ da Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak feragat etmiştir.

Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ tarafından yapılan feragat (vazgeçme), Yunanistan lehine yapılmamıştır. Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’ın Girit Adası üzerindeki toplam dörtte üçlük payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan dörtte üçlük pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür.

Osmanlı Devleti’nin hak ve borçları küllî halefiyet yoluyla Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiştir. Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası’nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar, Osmanlı Devleti’nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.

Son olarak gerek işgaldeki adalarımızın durumu, gerekse de Kıbrıs başta olmak üzere pek çok milli meseledeki tavizkar tutum nereye kadar devam edecek? Hem Türk milletini hem de hükümet yetkililerini ilerde neler bekliyor?

Erdoğan, Annan Planı kapsamında 2004 yılında KKTC topraklarının dörtte birini Rumlara vermeyi taahhüt etti. Referandumda Rum tarafı ‘hayır’ oyu verince Erdoğan’ın planı suya düştü. KKTC topraklarının dörtte birini Rumlara veremeyen Erdoğan, Ekim-Kasım 2004’te 18 Türk Adası ve 1 Türk kayalığını Yunan askerine teslim etti. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin ilk ve en büyük toprak kaybını yaşadı. Türkiye batıdan bölündü, anayasanın 3.maddesi fiilen değiştirildi. Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçildi. İzmir, Aydın ve Muğla illerimiz birisi Türk diğeri Yunan olmak üzere ikişer vali ve ikişer belediye başkanı tarafından yönetiliyor.

Sorunların çözümü için iktidara milli bir hükümetin gelmesi gerekir. Türk milleti, milli bir hükümeti iktidara getirirse sorunların hepsi çözülür. Aksi halde Türkiye parçalanmaya devam eder.

Diğer Söyleşiler