İletişim: omurpasha@hotmail.com
Güney Türkistan, Türkistan’ın yakın tarihindeki bölünme olgusunun sonuçlarından en fazla etkilenen bölgeler arasındadır. Bu coğrafyanın, Doğu Türkistan’dan sonra en zor durumda olan bölgesi olarak da nitelendirilebilir. 19. yüzyılda Türkistan’da gerçekleşen işgaller, bölgenin farklı devletler arasında parçalanmasına sebep olurken bu durumdan payını alan Güney Türkistan, kuzeydeki kültürel hinterlandından koparak Afganistan sınırları içerisinde kalmıştır. 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşen bu ayrışma, Güney Türkistan Türklerini kuzeydeki soydaşlarından fiziki olarak koparırken Peştun ve Farslar arasında kalarak kültürel bir taarruza da uğramalarıyla sonuçlanmıştır. Farsça ve Arapça gerçekleşen eğitimler pek çok Türk topluluğunu kendi kültüründen uzaklaşmak durumunda bırakmış; Türkçe, yalnızca halkın kendi arasındaki gündelik dilde yaşama alanı bulmuştur. Bu durumun dilin gelişimi üzerinde yaratabileceği sorunlar aşikârdır. Bunun yanında Güney Türkistan son bir asırda ciddi bir demografik taarruza sahne olmuştur. 19. yüzyılın sonunda Rusya-Afganistan sınırının çizilmesinin ardından, Afganistan sınırları içerisinde kalan Güney Türkistan, önce eyalet isimlerinden silinmiş ardından bölgeye Peştun göçü teşvik ve hatta zorla tazyik edilerek bölgedeki Türk demografik hâkimiyeti sarsılmıştır. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen bölgedeki Türk varlığı günümüze kadar devam etmiş ve görüldüğü üzere milli bir farkındalığın yeşermesine vesile olmuştur.
Son haftalarda Güney Türkistan üzerinde artan Taliban baskısı, bölgedeki Türklerin durumunu yıllar sonra tekrar Türk kamuoyunun gündemine taşımıştır. ABD’nin bölgeden çekiliyor oluşunun, yaklaşık 20 yıldır dağlara çekilen ve büyük ölçüde kan kaybeden Taliban için ciddi bir hareket alanı sağlayacağı öngörülebilir. Taliban’ın ABD tarafından devrilişi sırasında “Kuzey İttifakı” olarak isimlendirilen ve içerisinde Güney Türkistan Türklerinin de olduğu milis gücünün etkisi bilinmektedir. 2001’deki ABD operasyonu sırasında Kuzey İttifakı, ABD saldırısının adeta kara gücünü teşkil etmişti. Söz konusu bu durum, ABD’nin bölgeden çekilmesi sonrasında kuzey bölgelerini (Güney Türkistan) Taliban’ın intikam hareketleri açısından açık hedef haline getirebilir. Taliban’ın mevcut siyaseti ve tehditleri göz önünde bulundurulduğunda bu durumun yüksek bir olasılık taşıdığı görülmektedir.
Afganistan’da ortaya çıkacak yeni konjonktürün ilk aşamada Güney Türkistan Türkleri açısından olumlu olmayacağı aşikâr, ancak bölgede önemli bir aktör olan Türk ordusunun, Türkiye’nin ve diğer Türk devletlerinin almaları gereken tedbirleri almaları halinde Taliban tehdidi, Güney Türkistan Türkleri için atılabilecek bazı adımlara meşruiyet kazandırması açısından bir fırsata dönüşebilir. Burada önemli olan nokta, bölge halkının zarar görmesine izin vermeden atılması gereken adımların gerçekleştirilmesi olacaktır. Benzer bir durumdan aylar önce Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik tacizlerinde bahsetmiştik ve nitekim o tacizlerin verdiği meşru savunma hakkı öngördüğümüz gibi Karabağ’ın kurtarılmasıyla neticelendi. Afganistan’daki durum kendine özgü bazı faktörleri taşısa da; bölgedeki Türklerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kendi kültürlerini geliştirmelerine fırsat tanınması ve her şeyden önce insan hak ve özgürlüklerinden her bir insanın hak ettiği gibi yararlanabilmelerinin önünün açılması açısından uygun bir zemin ortaya çıkarabilir. Burada Türk Konseyi’ne ve Türk devletlerine tarihî bir görev düştüğünü söylemeye gerek dahi yoktur. Birinci Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın Afganistan’a subaylar ve öğretmenler göndermeleri boşuna değildir. Bu bölge, Türk tarihinin ve kültürünün beşiği olan büyük bir coğrafyanın parçasıdır ve bu coğrafyadaki Türk kültürü tüm terk edilmişliğine ve maruz kaldığı dış saldırılara rağmen hala yaşamaya devam etmektedir. Bölgedeki Türk kültürünün ihyası için alınması gereken tedbirleri uzun uzadıya sıralamaya gerek yoktur, yapılması gerekenler daha önceki yazılarda da tüm Türk kültür havzaları için sıklıkla bahsettiğimiz (eğitsel, kültürel, siyasi, askeri vb.) tedbirlerdir. ABD’nin çekilmesinin ardından, “genç” Afganistan karşısında Taliban’ın tekrar güçlenme olasılığı veya “genç” Afganistan’ın Türklere yönelik olası baskıcı politikaları, Türk kültürünün kalan izlerini de ortadan kaldırabilir. Güney Türkistan, Doğu Türkistan’ın düştüğü çaresizlik içerisine sürüklenebilir. Bu yüzden Türk tarihi, bugün bağımsız Türk devletlerinden bir görevi yerine getirmesini beklemektedir.