Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Geçen yazımda modern çağın Don Dişotlarından bahsetmiş ve Cervantes’in Türk cihan hâkimiyeti mefkûresinden ne kadar etkilendiğini yazmaya çalışmıştım. Konu geçen yazımdaki köşeme sığmamış ve gelecek köşelere sarkmıştı. Kaldığımız yerden devam etmeye çalışalım.
Gençlere iki metin tavsiyem olacak:
Kutadgu Bilig’i okuyun. Yıllar önce bir köşemde siyaset ve Kut Bilig (devlet bilimi, devlet bilgeliği) arasındaki farkı anlatmaya çalışmıştım. Zannederim yıl o zaman 1994’tü.
Kut Bilig (Devlet Bilgisi) Yusuf Has Hacip’te Kutadgu Bilig olmuş.
Kün-Togdı (Gün Doğdu): Kağan – Adaleti sembolize etmiş.
Ay-Toldı (Ay Doğdu): Veziri-Saadeti sembolize etmiş.
Ögdülmiş (Öğülmüş-Bilge): Vezirin oğlu-Akıl ve bilgiyi sembolize etmiş.
Odgurmuş (Zahit): Vezirin arkadaşı – Ölümü, hayatın sonunu sembolize etmiş.
Kutadgu Bilig kadim medeni Türk muhitinde asırlardan beri toplanmış ahlak, siyaset ve hukuka dair bilgilerin bir derlemesidir.
Karahanlılardan itibaren Türk devlet düşüncesi İslam’la yoğrulmuş ve bu devlet bilgisi İslamiyet’le Türk devlet anlayışı ve Türk cihan hâkimiyeti mefkûresiyle tecelli bulmuştur.
Okumayan gençliğimize ikinci tavsiyem, Osman Turan’ın Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi…
Devleti yöneteceğim iddiasında olan ve devleti yönetmek hayalinde bulunan herkesin okuması gereken iki önemli kaynak.
Her ikisi de batı ve doğu felsefesi okumaktan kendi öz devlet felsefesine ama olmuşların gözlerindeki perdeyi kaldırır umarım.
Arap ve Fars felsefesindeki siyaset (seyislik-at, deve, hayvan çobanlığı) asla Türk devlet felsefesindeki Kut’u almamıştır. Malumu alinizdir ki en büyük İslam devletleri de hep Türklerle oluşagelmiştir. Memlüklüsü, Selçuklusu, Osmanlısı…
Kut kavramı yönetme yetkisinin Allah tarafından verildiği üzerine kuruludur. Demokraside ise halk Allah’ın yeryüzündeki bir tecellisidir ve yönetme yetkisini, Allah’ın bir tecellisiyle hakana, lidere, cumhura verir.
Verdimi de Allah’ın kelamına uymayı bekler.
Türk’ün hükümdarı bir baba şefkatiyle vatandaşını korur, doyurur ve refah içinde yaşatır. Gece uyumaz, gündüz oturmaz. Çünkü Tanrı, Hakan’ı doğruluk için bu mevkie getirmiştir. Doğruluk için yaşar, her işini Allah rızasıyla yapar, nefsinin esiri olmaz.
Beyler dahi hâkimiyeti Allah’tan alırlar, halk iyi olursa bey de iyi olur. Kur’an-ı Kerim’de bunun tecellisi “Hiçbir halk, hak etmediği şekilde yönetilmez.” şeklindedir.
Kağan, hakan, lider ne derseniz:
1. Akıllı ve bilgili olmalıdır.
2. Cesaret sahibi olmalıdır.
3. Erdemli olmalıdır:
a- Dürüst olmalıdır.
b- Zeki ve uyanık olmalıdır.
c- Sabırlı ve kararlı olmalıdır.
d- Cömert olmalı aç gözlü olmamalıdır.
e- Merhametli olmalıdır.
f- İnatçı olmamalıdır.
g- Tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır.
4. Âlime ve bilime önem vermelidir.
Ana başlık vereyim. Âlim fatih yetiştirir.
Örnekler çok: Klasik batı felsefesiyle örnek verelim önce; örneğin büyük İskender’in sözü hepimizin malumudur. “Benim bedenimin babası Philip olabilir ama ruhumun babası Aristo’dur.” Uzun etmeyeyim. Hepimizin malumudur. Osman Bey’i Osmanlı yapan Şeyh Edebali, Fatih’i Fatih yapan Ak Şemsettin’dir. Fatih devrinde bilime ve bilim adamına saygı o kadar hâkimdir ki koskoca hakan Ali Kuşçu, hakanlığı bırakıp İstanbul rasathanesinde bilim yapmayı seçmiştir.
Karadeniz’in kuzeyinde Kırım’da kurulan zincirli medresede, Konya’daki öncülerinde olduğu gibi kapıda bir zincir durur. Han bile bilimin ve âlimin karşısında başını eğerek medreseye (bilim yuvasına) girer.
Atsız hocanın deyimiyle Gök sultan Abdülhamit Han bu yüzden mühendis mektepleri, harp okulları, öğretmen okulları, veteriner ve tıp mektepleri (Tıbbiyeyi Şahane) kurar.
Bu gün bunlar maalesef TV’lerde oynayan bir filmden ibaret. Bu filmde de âlim yok. Herkes hain. Bölersin üniversiteyi politik diye, olur biter. Böldüğün üniversite Fatih’ten kalma 1453’te kurulma. Tıbbiyeyi şahaneyi, baytar mektebini, mühendis mekteplerini Abdülhamit Han kurmuş; hükmü yok. Zalimin yanında âlim de yansa olur. Yeter ki siyaset kazanı kaynasın.
Kut ayrı, siyaset ayrı.
Ödgürmiş i odguralar. (Akıl ve bilgiyi yani âlimi öldürüyorlar.)
Kut bilimle yücelir, siyaset ise etimoloji açısından bile seyislik.
Sonuç olarak Cervantes’in deyimiyle âlim de lider de biraz Don Kişot olmalıdır.
Cervantes’in bu kadar mı kopya olabilir?
Allah (Tanrı), hak edene Kut’u halk eliyle verir.
Halk ise Kut’u hak edene, Türk töresinde kurultay yoluyla verir.
24 Haziran 2018 için toy günü belirlendi.
Halk ve kurultay kime Kut verirse devlet onun olacak, Allah ve dünyalık katında şüphe yok.
Hakana düşen Türk cihan hâkimiyeti mefkûresinden, Allah kelamı ve rızasından, taa Kutadgu Bilig’den gelen Türk devlet felsefesinden sapmamak.
Siyaset (çobanlık) yerine Kut’u (Yani Allah’ın (Tanrının) verdiği ilkeli devleti) koymak.
Hak edene halk kurban…
Kut hak etmeyene giderse vatan, millet ve halk kurban…
Unutmayın. Kara Kağan’ı da halk, toy, kurultoy (kurultay) seçti.
Alparslan’ı, Cengiz’i, Ertuğrul’u, Osman’ı da…
Halk Kut’un tecellisidir.
Hakan ise Kut’un sorumlusu.
Kutlu olsun…
Kut olsun…
Cihan Türk’e yurt olsun…