Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Türk geostratejisi açısından Bir Kuşak Bir Yol (OBOR)
Bizim yazı dizisinin önemi bir kez daha ortaya çıktı. ABD Çin ile pazarlıklara başladı bile.
ABD ile Çin ticaret savaşının temeli, ABD Başkanı Donald Trump’ın 1 Mart 2018’de ilan ettiği kararla birlikte çelik ithalatında yüzde 25, alüminyum ithalatında yüzde 10 gümrük vergisi uygulamaya başlamasıyla atıldı. Washington’ın 6 Temmuz 2018 ‘de Çin’den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki 800’den fazla ürüne yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulama kararıyla seviye atlayan ticaret savaşının en önemli konu başlıklarından biriyse inovasyon. Alında ana sebep de bu ABD inovasyon alanında üstünlüğünü kaybetmeye başlaması sebebiyle ciddi kaygılar taşırken; Çin kendi gelişim seyrine karşılık ABD’nin ek vergi listelerinin havacılık, telekomünikasyon ve yapay zeka gibi kulvarlarda uyguladığının altını çiziyordu.
Çin de 34 milyar dolarlık ABD ürününe yüzde 25 gümrük vergisi getirerek ABD’ye misilleme yapmakta gecikmedi. Çin ayrıca DTÖ’yü de bilgilendirerek, serbest ticaret konusunda diğer ülkelerle çalışmaya devam edeceğini de bildirdi. Çin Menkul Kıymetler Düzenleme Komisyonu ise ekonomiyi girilen ticaret savaşına hazırlamak için daha fazla yabancı ticaretine izin vereceğini duyurdu.
Bu savaşın ekonomiyi küresel çapta etkilemesi çok olası. Çünkü karşılıklı vergi konulan ürünler çoğunlukla dünya tedarik zincirleriyle bağlantılı. Bu da, dünya çapında pek çok ürün fiyatının aniden fırlayabileceği anlamına geliyor. ABD’nin gümrük düzenlemelerini yalnızca Çin’e değil, AB ve Rusya’ya karşı da bir pazarlık unsuru olarak tuttuğu göz önünde bulundurulduğunda, sürecin ABD’yi ekonomik ve siyasi olarak yalnızlaştırması ihtimal dışı sayılamaz.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile ABD Başkanı Donald Tump’ın Aralık ayında düzenlenen G20 Zirvesi esnasında ticaret savaşında 90 günlük ateşkese varmalarının ardından iki ülkeden heyetler ilk kez bir araya geldi. Çin’in başkenti Pekin’de yapılan ve iki gün sürmesi planlanan ticaret müzakereleri bir gün uzatıldı.
Çin Dışişleri Bakanlığından 9 Ocak 2019’da yapılan açıklamada ise ticaret müzakerelerinin tamamlandığı doğrulanırken, ayrıntıların yakın tarihte duyurulacağı bildirildi. Sözcü Lu Kang, müzakerelerin uzamasının tarafların istişarelere yaklaşımındaki ciddiyeti gösterdiğine işaret ederek, “Görüşmeden olumlu sonuçlar çıkarsa bu hem Çin hem de ABD için faydalı olacağı gibi, küresel ekonomi için de iyi bir haber olur.” diye konuştu.
İki ülkenin 1 Mart itibarıyla bir anlaşmaya varamaması durumunda ABD’nin Çin’den ithal ettiği 200 milyar dolar tutarındaki ürüne yönelik gümrük tarifesini açıkça yüzde 10’dan 25’e yükseltmesi bekleniyor.
Türk dünyası ne yapıyor peki?
Kırgızistan ve Kazakistan’daki yollar Çinliler tarafından geliştiriliyor.
Çin Hindistan’ı Çin’e, Moğolistan-Rusya’yı Çin’e, Merkez ve Batı Asya’yı Çin’e, Hindi Çini Yarımadası’nı Çin’e, Pakistan’ı Çin’e, Bangladeş-Hindistan-Myanmar’ı Çin’e, Avrupa’yı Çin’e bağlayan yollar peşinde.
Dün bütün yollar Roma’ya çıkar denirdi. Bu gün bütün yollar Çin’e çıkacak anlaşılan.
Bütün bunların sebeplerini geçmiş yazılarımda da anlatmaya çalıştım.
Daha önce de arz ettiğim üzere büyük bir demir yolu projesi söz konusu. Bunun yanında enerji nakil hatları da büyük resmin ayrıntıları. Hatta Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün, Çanakkale Köprüsü’nün, 3. Havalimanının, Marmaray bağlantılı Bakü-Tiflis-Kars, Edirne-Kars Demiryolu projeleri hatta kanal İstanbul Projesi’nin bu büyük projenin birer parçası olduğu yazılıyor çiziliyor.
Çin ile Türkiye arasındaki ticarette Türkiye’nin konumu “Bir Kuşak Bir Yol – One Belt One Road”(OBOR) projesinin enerji güzergahının ortasında olma avantajını da kullanarak doğu ile batı arasında ticaretin merkezi olma özelliğini taşıyor.
Özetle batıya giden yol bin yıl öncesinde de olduğu gibi bizim üzerimizden geçiyor.
Avantajlar biz de bu yollar üzerinden dünyaya bağlanıyoruz. On yıllardır beceremediğimiz Bakü-Tiflis-Kars, Edirne-Kars aksı bize Türk dünyasına karadan ve güvenli bir yol sunacak.
Asıl dezavantaj ise açıkça yol olmak.
Bu yollar kontrol edilebilinirse, vergilendirilebilirse kısa dönemli avantajlar sağlayacağı kesin. Fakat uzun dönemde avantaj üretebilenin hatta çağın stratejik malını üretenin olacak.
ABD ve Avrupa bu uzun dönem avantajını elinde tutmak istiyor. Onlar için en büyük tehdit inovasyon ve teknoloji.
Jeostratejik avantajın Çin’in eline geçmesindeki tek engel çağın katma değerini üretmek. Türkiye ve Türk dünyası ancak yüksek teknolojiyi üreterek bu ticaret savaşlarından çıkabilir; jeostratejik avantajını kullanabilir.
Aksi taktirde yol ve pazar olacaktır.
Dün de olduğu gibi…
Bu günün ekonomik savaşlarının çok kısa bir zaman içinde de sıcak savaşlara dönmesi de çok muhtemel görünmektedir.
Olabildiğince bu yazı dizisini tarih, ekonomi ve strateji bilimleri ışığında olabildikçe bilimsel kalmaya gayret ederek geliştirmeye çalıştım. Yoksa hamasetle söylenecek çok söz var.
Sürç-i lisan eylediysek affola. Birilerinin rahatını bozduğumuz kesin inşalla cambaza bakanların kafasını bir parça tehditlere çevirebilmişizdir.