Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Bilginin en az petrol, doğal gaz, madenler kadar değerli bir zenginlik kaynağı olduğu artık kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçekliktir. Buna bağlı en büyük sorunumuz ise bilgi kirliliğidir. Veri kaynaklarını ellerinde tutanlar, istedikleri gibi işleyip bizlere sunmaktalar. Ellerinde bulundurdukları basın-yayın ve iletişim kanalları aracılığıyla istedikleri gibi algımızı yönetmektedirler. İletişim teknolojilerinin gelişimi bizleri bir bilgi bombardımanına tutmaktadır. Dolayısı ile doğru bilgiye ulaşmanın önemi artmıştır. Bu gazetenin sizler için, doğru bilgiye ulaşmanızda ciddi bir kaynak olacağına inanmaktayız.
Millî Devlet Gazetesi’nin, her şeyi Türk için ve Türk’e göre ele alacağımız; Türk’ün gözü ile Türk’ün işi, Türk’ün birliği ve Türk’ün fikriyatı için çalışacağımız bir zemin olacağına inancımız tamdır.
Türk Dünyası ile ilgili haberler gazete sayfalarında sık yer almamaktadır. Gazetemizin temel amaçlarından biri bu eksikliği gidermektir. Gözden ırak olanın gönülden de ırak olacağı hasebiyle, Türk Dünyası’nı hep merkeze koyacağız.
Yazılarımızda Türkistan’da ki gelişmelere değineceğiz. Mümkün olduğu kadar “Orta Asya” terimi yerine Türkistan kullanılacaktır. Bölgenin tarihi ve gerçek adı budur. Tanrının Türk’e bahşettiği bu coğrafyayı milliyetsizleştirmek, kimliksizleştirmek; kendi senaryolarına uygunlaştırmak için başkalarının uydurduğu bir ifadedir Orta Asya.
İlk yazımızın konusu Kazakistan’da gerçekleştirilecek olan alfabe değişikliği olacak. Nazarbayev’in 12 Nisan 2017 tarihinde cumhurbaşkanlığı resmi internet sayfası akorda.kz’da yer alan makalesinde ülkenin artık Latin alfabesine geçişini başlatacağını belirtmiştir.(1) Rahmetli hocamız Prof. Dr. Turan Yazgan, “dünyada hiçbir dilin iki alfabesi yoktur. Yalnız Türkçenin 30 çeşit Kiril alfabesi, 4 çeşit Latin alfabesi vardır”, diyerek acı bir noktayı işaret ederdi. Türk Dünyasında dilde, fikirde, işte birliğin ancak alfabe birliği ile gerçekleşeceğini bıkmadan usanmadan ifade ederdi. Türkistan ve Kafkasya’da ki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazandıkları ilk yıllarda Kiril alfabesinin yerine Latin alfabesine geçiş çalışmaları yapılmış, 8–10 Mart 1993 tarihlerinde 6 bağımsız Türk Cumhuriyetinin devlet temsilcilerinin Ankara’da toplandığı Alfabe-İmla Konferansında 34 Harfli Latin esasındaki alfabeyi “Ortak Türk Alfabesi” olarak kullanımı kabul edilmiştir. Ancak bu karar doğrultusunda bir ilerleme kaydedilip kaydedilmediği sorgulanmalıdır. Sovyet sonrası dönemde ilk olarak Azerbaycan 25 Aralık 1991’de Latin alfabesine geçiş kararı aldı ve on yıllık aşamalı bir süreçten sonra 1 Ağustos 2001’de tümüyle Latin harflerine geçmiştir. Türkmenistan 12 Nisan 1993’te Latin alfabesine aşamalı geçiş kararı almış, tümüyle geçiş 1 Ocak 2000’de gerçekleşmiştir. 1993’te kabul edilen 30 harfli ilk alfabede 1995 yılında değişiklik yapılmış ve sürecin başındaki alfabe kurultaylarında belirlenmiş olan 34 harflik ortak Türk alfabesinde bulunmayan harflere de yer verilmiştir. Özbekistan 2 Eylül 1993’te Latin alfabesine geçme kararı almış, 29 harflik bir alfabe belirlemiş ve tam uygulamaya 2005’te başlayacakken süreyi 2010 yılına kadar uzatmıştır. Sadece bağımsız cumhuriyetler değil özerk Türk cumhuriyetleri de Latin alfabesine geçmeye çalışmışlardır. Gagavuzlar 13 Mayıs 1993’te, Kırım Tatarları 31 Temmuz 1993’te, Karakalpaklar ise 26 Şubat 1994’te Latin harflerine geçme kararı almıştır. Gagavuz ve Kırım Tatar Latin alfabeleri, ortak Türk alfabesine oldukça yakındır, ancak Karakalpak Latin alfabesi için aynı şeyi söylemek zordur. Tataristan, sürecin en başından beri, ortak Türk alfabesi yönünde alınan bütün kararlarda olumlu görüş bildirmiş hatta 15 Eylül 1999’da Latin kökenli ortak Türk alfabesine geçmeyi kabul etmiştir. Buna göre Tatar alfabe yasası 1 Eylül 2001’de yürürlüğe girecek ve 1 Eylül 2011’de tamamen Latin alfabesine geçilecekti. Ancak Putin’in Rusya içerisinde Kiril dışında bir alfabe kullanımını yasaklaması ile bu çaba akim kalmıştır. Alfabe değişimleri bizim istediğimiz anlamda Türk Dili’nin tek alfabesi olmalı anlayışını getirmemiştir. Alfabe belirlenmesi ilmi değildir, asıl belirleyici olan siyasettir. Türk dünyasında ortak bir alfabe geliştirme çabalarının kadük kalmasının sebebi yeterli siyasi destek bulamamasıdır. Ortak alfabe bir avuç aydın veya akademisyenin yazılarındaki kullanımla sınırlı kalmıştır. Latin kökenli alfabeyi kabul eden Türk Cumhuriyetleri de komisyonların önerdikleri yerine kendi belirledikleri harfleri kullanmayı tercih etmişlerdir.
Alfabe medeniyet dairesini tespit eden bir araçtır. 15. Yüzyıla kadar Türkistan coğrafyasının büyük bir kısmında Eski Türkçe Runik yazısı kullanılmıştır. 10.- 20. Yüzyıllar arasında İslam dinin etkisi ile Arap alfabesi kullanılmıştır. Ruslar, Türkistanlılar diğer Türk halkları ile iletişim kuramasınlar ve İslam kültür dairesinden çıksınlar diye ortak kullandıkları Arap alfabesinden Latin alfabesine geçirtmiş; Türkiye’nin de Latin alfabesine geçmesinden sonra Kiril alfabesini kullandırtmıştır. Kazakistan 1929- 1940 yılları arasında Latin alfabesini kullanmış, 13 Kasım 1940 tarihinde yürürlüğe giren bir kanunla Kiril alfabesini kullanmaya başlamıştır.
Nazarbayev, 2007 yılında Kazakistan’ın Latin alfabesine geçişinin bir süreç işi olduğunu, 70 yıl Kiril alfabesinin kullanıldığını, devletlerinde 100’den çok etnik grubun bulunduğunu ve kendilerinin istikrar ve barışa ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Ancak 2050 yılına kadar bu geçişin olacağını vurgulamıştı. Şimdi 2025 yılında evrimin tamamlanacağı belirtilmektedir. 2018 yılı itibarıyla ders kitaplarının Latinize edileceği duyurulmuştur. Günümüzde bazı Kazak aydınları Latin alfabesine geçişin Rus emperyalist etkisinden çıkış anlamına geleceğini belirtmektedir. Bir kısmı ise bu değişimin maliyetinin yüksek olduğunu ifade etmektedir. Ülkeleri birbirlerine yaklaştıranın harfler değil çıkarlar olduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Değişim hiçbir yerde kolay değildir, karşı çıkanlar her zaman olacaktır. Ancak tüm eksikliklerine rağmen Kazakistan’da atılan adım Türk dünyası için önemlidir.
(1)http://www.akorda.kz/en/events/akorda_news/press_conferences/course-towards-the-future-modernization-of-kazakhstans-identity