Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Türkler tarih boyunca katliamlara, kırımlara ve ihanete maruz kalmış bir millettir. Güçlüyken karşısında yaltaklananlar, tir tir titreyenler, bir anlık düşüşümüzden bile istifade etmişler arkalarında sakladıkları hançeri sırtımıza indirmekten çekinmemişlerdir. Mevki makam sahibi yaptıklarımız, başka milletlerin zulmünden kurtardıklarımız, sadık, necip vs. diye gördüklerimiz bile aynı şeyleri yapmışlardır.
Bu ihanet dizisinin en önemli halkalarından birini Ermeniler oluşturmaktadır. Osmanlı’yı çökertme planlarının piyonu olarak Anadolu’da yaptıkları sistem unutturmaya çalışsa da hala akıllardadır. Birinci Dünya Savaşı’nda Türklerle mücadele eden her kuvvetin bir numaralı yardakçıları bunlardan çıkmıştır. Doğu Anadolu’da Rus ordularına, Güneydoğu’da Fransız ordusuna her türlü desteği göstermiş; silahsız, savunmasız kalmış köyleri kurdukları eşkıya çeteleri ile talan etmiş, Müslüman Türk’e Anadolu’yu dar etmeye çalışmışlardır.
Anadolu’da ihanet doludizgin giderken Kafkasya’da da boş durmamışlar, Türklere ve Müslümanlara karşı her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmemişlerdir. Kafkasya’da yerleşmeye çalışan Rus çarlığının Müslüman ahaliyi dengelemek için Anadolu’dan ve İran’dan getirttiği Ermeniler, Sovyetler Birliği döneminde de aynı rolü oynamış, devrim sırasında ve sonrasında oluk oluk Türk kanı akıtmışlardır.
Her ihanetleri sonrası yedikleri tokatla dünyayı ayağa kaldırmış, feryat figan etmişler ve yaptıklarının üstünü örtmeye çalışmışlardır. Büyük güçler de bu gönüllü piyonlarının yaptıkları azgınlıkları görmezden gelmeyi seçmiş hatta desteklemiştir. Başımıza açılan sözde ‘soykırım’ oyunu bunun en önemli örneğidir.
Maalesef her durulma anında, barış dönemlerinde biz her şeyi unutmayı seçmiş, kendimize yapılanları dillendirmeyi ayıp saymış; tozpembe bir kardeşlik dostluk serabına kapılmışız. Oysaki düşman uyumamış, bir bin katıp gençlerine kin aşılamış, fırsat buldukça dünya kamuoyuna sesini duyurmaya çalışmış, yeni ihanetlere hazır olmuştur.
Örnek mi? 26 yıl önce tam bu günlere bakalım yeter. Sovyetler Birliği’nin zayıflamasını fırsat bilen Ermeniler, Dağlık Karabağ üzerindeki planlarını sahneye koymuştur. Dağlık Karabağ’da ve Ermenistan’da gösteriler düzenlemeye başlamışlar, üst düzey Ermeniler gittikleri ülkelerde ayrılıkçılık propagandasına başlamışlardı. Azerbaycan’ın o dönemki yöneticileri hala Moskova’dan medet ummaya devam etmiş, yozlaşmış kadrolar halkın gösterdiği feraseti gösterememiştir. Halk meydanlarda yaşananları protesto etmiş, bağımsızlık şiarını haykırmaya başlamıştır. Moskova’nın buna cevabı daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi sert olmuş, o meşum 20 Yanvar (Ocak) katliamı yaşanmıştır.
Densizliklerine ses çıkarılmayan Ermeniler daha da keskinleşmiş, taleplerini arttırmış; dış yardımlarla silahlanmış ve saldırganlaşmışlardır. Nihayet gösteriler çatışmaya dönmüş ve binlerce insanın öldüğü, on binlerin yaralandığı, sakat kaldığı, milyonların evinden barkından, yerinden yurdundan olduğu bir savaş başlatmışlardı. Bu savaşın en acı olaylarından biri Hocalı’da yaşanmıştır. Hocalı, stratejik öneme sahip, havaalanı olan, önemli yolların kesiştiği, Dağlık Karabağ bölgesinin başkenti olan Hankendi’ni kontrol edebilecek bir mevkideki Türk şehriydi. Bu şehrin direnişi bölgedeki diğer Türk şehirlerine de örnek olmaktaydı.
1992 yılının 25 Şubat’ını 26’sına bağlayan gece Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, Hankendi’nde konuşlandırılan eski Sovyetler Birliği 4. Ordu 23. Tümeni’ne bağlı 366. motorize alayın 10 tank, 16 zırhlı araç, 9 savaş otomobili, 180 askerî uzmanının katılımı ve kalabalık bir insan gücüyle Hocalı kentini kuşatmıştı. En modern silahlarla saldıran Ermeni kuvvetleri, Hocalı kentini bütünüyle harap etmişlerdir. Çok sayıda ağır askerî gerecin kullanılması sonucunda şehir tamamen tahrip edilmiş, yakılıp yıkılmış, şehir nüfusu ise olağanüstü bir acımasızlıkla katledilmiştir. Katledilenlerden çoğu kafası kesilerek, gözleri oyularak, derisi soyularak, canlı canlı yakılarak ve diğer işkencelerle öldürülmüştür. Bu soykırımı eylemi sonucunda resmî verilere göre 613 kişi katledilmiştir ki bunlardan 63’ü çocuklar, 106’sı kadınlar, 70’si ise yaşlılardır. 8 aile tamamen mahvedilmiştir. 56 kişi özellikle acımasız işkenceler sonucunda öldürülmüştür. 27 aileden yalnızca 1 kişi hayatta kalmış, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ebeveynlerinden birini, 230 aile ise reisini kaybetmiştir. 487 kişi sakat bırakılmıştır ki bunlardan da 76’sı çocuklardır. Bunların dışında, 1275 kişi esir edilmiştir ve esirlerden 150’sinin akıbeti halen bilinememektedir. Bu rakamlar resmi olarak açıklananlardır ancak öldürülenlerin sayısının bunun çok üstünde olduğu ifade edilmektedir. Dönemin Sosyalist Azerbaycan yönetimi infial uyandırmamak için önce olayı gizlemeye çalışmış sonra da kayıp sayısını az vermiştir.
Bugün yaşanan olayların Ermenilerin 1918-1920 yıllarında Bakü’de, Guba’da, Şamahı’da, Kürdemir’de, Lenkeran’da, Şuşa’da, İrevan Guberniyasında, Zengezur’da, Nahçıvan’da, Şerur’da, Ordubad’da, Kars’ta ve diğer bölgelerde uyguladıkları toplu katliamlardan bir farkı yoktur. Tarih tekerrür etmiştir çünkü biz yaşananlardan ders alamamışızdır. Hala çeşitli siyasetçi, devlet adamı, aydın vs. “Ermenilerle bir sorunumuz yoktur.” diyorsa o dersi yine almadığımız anlaşılmaktadır. Hele buna benzer sözler topraklarının %20’si işgal altında olan Azerbaycan’dan geliyorsa durum daha da vahimdir.(1)
Hocalı’da yaşananlar katliam denerek geçiştirilemez, Hocalı olayı bir soykırımdır. Duygusal ifadeler değildir bunlar, açıp bakınız BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırmasına İlişkin Sözleşmesini, burada yer alan ‘milli, etnik, ırki veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme’, bunu planlı ve hiyerarşik şekilde yapma, soykırım kastıyla yapma gibi hemen tüm kıstaslar Hocalı’da gerçekleşmiştir.
Sözde Ermeni soykırımı iddialarının yerli savunucuları, tehcir edilen Ermenilerin sayılarındaki abartı her vurgulandığında sayının ne önemi var diye savunmaya geçerken, Hocalı’da yaşananları küçük göstermeye, katledilenlerin sayısını az bulmaya meyletmektedirler.
Hocalı’yı kana bulayanlar bugün Ermenistan Devlet’inin başındadır. Bu devlet teröristlerce yönetilmektedir. Dönemin Ermenistan Savunma Bakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan “Hocalı’dan önce Azerbaycanlılar Ermenilerin sivillere dokunmayacağını düşünüyordu. Biz bu algıyı kırdık.” diyerek Ermeni yönetiminin bu katliamı bilinçli şekilde gerçekleştirdiğini itiraf etmiştir. Bu insanlık dışı olayın failleri cezasız kalmamalıdır. Bu bedel ödetilmedikçe Hocalı’da soykırım her gün sürüyor demektir.
(1) Örnek bir ifade için bkz. http://olke.az/news/detail/azerbaycan-ve-ermeni-xalqlari-dusmen-deyil-eli-hesenov-47624