Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Geçen yazımda Türk aydınının müzikle batılılaşma serüvenini ele almıştım. Bu hafta 21.yüzyılda yeni gelişen algılar, yeni aydın profilleri ve Türk aydınının “www” serüveninden bahsetmeye çalışacağım.
21.yy yani yalan, yanlış, yönlendirilmiş, yanlı bilgilerin, gerçek bilim ve bilgiye baskın çıkma çağı…
İnternet çağı, bilgiye hızlı ulaşılan fakat hangi bilginin gerçek, hangisinin hayal ürünü, hangisinin yanlış veya 5.kol faaliyeti olduğunu anlayamama çağı.
Konu başlığımızdan da anlaşılacağı üzere aydının internetle imtihanı, “www” ve “www” aydınları.
İki ana tipte anlatmaya çalışacağım bu sözde aydınları:
Birinci gurup hayat bilgi ve algısı “www”dan ibaret olanlar.
Bunlar “www”daki yanlı, kesin olmayan bilgilerle kitaplar yazarlar, makaleler şekillendirirler. Buna ilginç bir örnek vereyim: Makul ve sahih kaynaklarda Kırım hanlarının şecereleri ve tahta geçişine kadar her şey bellidir. Kırım hanları Ali-Cengiz’dir yani Cengiz Han soyundandır. Şecereleri daima tutulmuştur. Çünkü Türklerin hükümran olan boyu olan eçine soyundan gelirler. Hatta bu şecere tutmaya kız evlatlar da dâhildir.
Gelelim “www” ansiklopedilerine bir bakalım. Kendini han ilan eden; makul ve mantıklı hiçbir şecerede bulunmayan onlarca baldırı çıplak görebilirsiniz. Bir tarama yapın hayrete düşeceksiniz. Bunu hatta Osmanlı padişah soyunda dahi yüzlerce uzman ve binlerce kaynağa rağmen görmek mümkün.
Bu “www” bilgileriyle oyunlar yazılır (Age of Universalis örneğinde olduğu gibi).
“www” bilgisi çoğu zaman yanıltıcıdır hatta yanlıştır. Fakat buna inanan, bu bilgiyi kaynak göstererek hatayı yayan ve kitleselleştiren yüzlerce kişi görebilirsiniz.
Peki, sorun nedir?
Bu bilgileri paylaşan ve klasik sosyal bilimler metodolojisinden nasibini almamış; hatta bilimin en temel ilkelerinden biri olan şüphecilik ve değişik kaynaklardan doğrusunu aramayan yüzlerce aydın (!).
Bu “www” ansiklopedileri bilgiyi nereden toplar?
Gönüllülük esasıyla çalışan şahıslardan toplanan bilgiler “www” ansiklopedilerine girmeden önce seçilmiş editörler (eğitim, bilgi ve salahiyeti konusunda genellikle bir ayrım gözetmeden en çok madde girenler) tarafından kontrol edildikten sonra “www”da yayımlanır. Yayımlanır yayımlanmaya ama bu seçim süreci dahi çoğunlukla şüphelidir. Bu kaynak hatalıdır, gerçek kaynak budur deseniz bile editörün inisiyatifinden öteye pek de geçemezsiniz. Bu bilgi kirliliği içinde yaşamayı öğrenirsiniz.
Birinci gurup “www” aydınları bu kirli bilgileri mutlak doğru kabul ederler. Sorgulamaz, kitaplar, makaleler yazarlar, senaryolar kurgularlar. Böylece “www” yanlışlarını meşrulaştırmaktan da öteye gider kendilerini allameyi cihan sanırlar.
Gelelim ikinci guruba bunlar “www”nun sözde aydınlarıdır. Bunlara çoğunlukla sadece “www”da rastlarsınız. Hatta sadece “www”da rastlanan branşında ve sosyal hayatta kimsenin tanımadığı aydınlar(!)dır bunlar. Bunların arasında ilkokul mezunu felsefe ulemasından(!) Arapça, eski yazı bilmeyen “www”daki meallerden dini öğrenen teoloji âlimleri(!) bile bulunabilir. Ve velinimetleri “www” üzerinden ahkâm keserler.
Kendi sayfasını kurar (çoğunlukla blog), dizerler incilerini veya “www” ansiklopedilerine girerler bilgilerini. Editör tanıdık, dalgın veya dikkatsizse bir anda parlayıverir yıldızı bu çakma aydınlarımızın. Hit alırlar yüzlerce, binlerce veya bazı programlar kullanırlar hitlerini yükseltmek için. Genellikle kalabalıkların duymak istediklerini söylerler, sosyal medyada paylaşırlar bunları ama araya sıkışmıştır her türlü inci (!), yakut (!), pırlanta (!).
İlginç tarafı Nobel adayı bilim adamlarının dahi Nobel’i alana kadar bu kadar tanıyanı, hit’i, paylaşımı yoktur “www”da. Fakat bakarsınız saatler içinde onlarla ilgili de binlerce yalan, yanlış bilgi akıvermiş “www”ye.
Daha bir gün öncesi herhangi biri bu bilim insanıyla ilgili bir metin yazmaya kalksa “www” ansiklopedilerine, editöre takılıp ya orijinal bir şey yok diye ya da bu hayat hikâyesi falanca yerde var (genellikle bu falanca yer öğretim üyesinin üniversitesindeki web sayfasıdır), bu fotoğraf dahi orada var diye, şahsi fotoğrafları şahsi internet sayfasından atıflanarak intihal olduğu gerekçesiyle ret edilirdi. Ama ödülün ertesi günü bu metinler ve şahsi fotoğraflar, sanki intihal değilmiş gibi flaşlanır. Her nasıl oluyorsa...
Toparlayacak olursak çağ dezenformasyon çağı, 5.kol faaliyetleriyle itibarlıyı itibarsızlaştırma, itibarsızı parlatma, bilimsel bilgileri yadsıtma, lekeleme çağı.
Bazı sözde aydınlar türetilir bu çağda, paylaşır dezenformatif bilgiyi, bazı sözde aydınlarda bunları gerçek sanır ve yayarlar ve konuşurlar her yerde.
Birde bakarsınız okumayan çoğunluk “www” ve sosyal medya aydını yapıvermiş bu aydınları. “www” da boy boy var bu sözde aydınlardan. Nasıl temizliyorsanız temizleyin doğru olan bilgiyi. Yılların bilimsel çalışması olan İslam Ansiklopedisi’nde dahi olmayan, belki de hiç yaşamamış din âlimimi ararsınız? Osmanlı sadrazamı mı? Şecereye rağmen türemiş Ali-Cengiz mi? Yoksa tüm sahih kaynaklarda olup da inkâr edilen Ali-Cengiz Valide Sultan mı?
Devlet büyüklerine hakaret etmek de, iftira atmak da kolaydır, devleti itibarsızlaştırmak da, terör örgütlerinin propagandasını yapmak da.
İlginç tarafı Türkiye örneğinde olduğu gibi hukukta tanımaz bu “www” dâhileri.
Güneş balçıkla sıvanmaz ama kaldırılan toz ve dumanla gölgelenir.
Yaşasın internet dezenformasyon çağı, yaşasın “www” aydınları…
Yazarın Notu: Bu günlerde dünya, sosyal medya sitelerinin seçim güvenliğini bile etkilediği konuşuluyor batıda. Bu konuya, asıl konum olan “Büyük Veri” kavramıyla gelecek haftalarda değineceğim.