Şevket Apuhan

Tüm yazıları
...

Tarih boyunca dört büyük endüstriyel devrim yaşanmıştır

1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.

İletişim:apuhan@outlook.com

Şevket Apuhan

Su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgâhların kullanılmasıyla başlayan dünya endüstriyel devrimler tarihi, Henry Ford’un üretim bandı tasarımı ve elektriğin seri üretimde kullanılmaya başlanması ile devam etmiş ardından 1970’lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlanmasıyla yeni bir dilime girilmiştir.

Her endüstriyel devrim yaşandığı toplumda sosyal ve iktisadi değişimlere de yol açmış, şartlara uyum sağlayacak şekilde yaratılan insan bu değişimlere ayak uydurmayı başarmıştır.

Bu defa yavaş yavaş kendisini gösteren ve keşfetme aşamasında olduğumuz 4. Endüstri Devrimi ise daha öncekilere benzememekte, beraberinde getireceği yenilikler ortaya çıkmaya başladıkça, adeta insana olan ihtiyaç sorgulanmaktadır.

Söz konusu teknoloji ötesi devrimin insan emeğini en aza indireceği yani üretim aşamalarında insana olan ihtiyacı ortadan kaldıracağı düşünüldüğünde, sosyal hayatın bundan ne denli etkileneceği gibi bir sorun da karşımıza çıkmaktadır.

Öyle ki, geçtiğimiz günlerde Çinli bir şirket robotları kullanarak 650 olan işçi sayısını 60’a kadar düşürmüş, üretim yüzde 250 artarken üretim hatası yüzde 80 oranında azalmıştır.

Üretim açısından düşünüldüğünde gerçekten büyük bir devrimle karşı karşıya olduğumuzu gösteren bu örnek karşımıza sorgulanması gereken yeni ve çok önemli bir sorun çıkarmaktadır: İstihdam oranlarını tepetaklak eden bu arzın hangi taleple karşılanacağı. Yani robotlaşmanın işinden ettiği insanların, nasıl talep oluşturabileceği.

“Her devrim kendi çocuklarını yer.” sözünden yola çıkarak, insanların ürettiği robotların insanların geleceklerini ellerinden alacağını da söyleyebilir miyiz?

Bu sorunun cevabını da insanoğlunun şimdilik robotlara gördürmeye başladığı işleri inceleyerek arayabiliriz.

Şimdiye kadar robotların dâhil edildikleri iş sahalarının bazıları şunlardır:

-Aşçılık

-Sekreterlik

-Hemşirelik-Doktorluk

-Gazetecilik

-Öğretmenlik

-İşçilik-Ustalık

Şunu da eklemeliyiz ki 4. Endüstri Devriminin ortalarında savaştıklarını göremesek de orduların içerisinde robotlardan oluşan birlikler olacağı ve 21. yüzyılın sonlarında veya 22.yüzyılın başlarında bu robot birliklerin savaşlarda belirleyici bir rol oynayacakları da artık kesin gibidir.

Şüphesiz, bu devrim sadece robotlaşmadan ibaret değildir.

Yemek artıklarından tarım gübresi üretebilen makinalar, güneş enerjisiyle çalışan ve sürücüye ihtiyaç duymayan otomobiller ve Dubai’nin önümüzdeki çok yakın bir zaman diliminde kullanmaya başlayacağını duyurduğu drone taksiler gibi yenilikler hayatımıza girip kurulu dengeleri temelden sarsarken yine bu dönemde uzay yolculukları sıradan bir hal alacaktır.

Bütün bu ileri teknolojikleşmenin gerisinde kalan sektörler ve milletlerin kurulacak yeni sistemde hayat haklarının olmayacağı ise çok açıktır.

Dünya, sorunlarıyla beraber büyüyen ileri teknolojinin insan hayatına nasıl etki edeceğini düşünüp istihdam problemi başta olmak üzere oluşacak sorunlara çare ararken, bu fırtınanın dışında kalan organizasyonlar ve milletler neye uğradıklarını bile anlamadan büyük bir küresel tsunami ile karşı karşıya kalacaklardır.

Özellikle Türkiye gibi henüz Sanayi Devrimi’ni dahi gerçekleştirememiş bir ülkenin gerçek beka sorunu Endüstri 4.0’ı da kaçırmak ve içerisinde olamadığı gelişmelerin sonuçlarına, dışarıdan katlanmak zorunda kalması olacaktır.

İnsanlar hayatlarını kolaylaştırmak ve daha mükemmele ulaşmak için kendi elleriyle bir canavar mı yaratıyorlar bilinmez, ancak gerçek olan bir şey var ki bu sürecin varacağı nokta neresi olursa olsun, ülke olarak bunun dışında kalmamız bir felakete davetiye çıkaracaktır.