Şevket Apuhan

Tüm yazıları
...

​​​​​​​Suçüstü yakalandılar

1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.

İletişim:apuhan@outlook.com

Şevket Apuhan

Virüs, belki de gecikmiş bir doğumun sanal sancıları gibi insanlığı esir aldı.

Devletin ne anlama geldiğini hatırlattı, denetimsizlikten azgınlaşmış piyasanın ahlaksızlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Sınırların önemini ve birliklerin aslında bir rüyadan ibaret olduğunu ispatladı.

Yeni bir dünya doğuyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Virüs bizleri doğruladı.

Güvenli gıdanın, tohumundan makinasına kadar milli tarımın önemini binlerce yazı yazsak anlatamazdık. Virüs anlattı.

Roma sokaklarında Rus askerî konvoyları gezip güvenliği sağlıyor. Ne NATO ne AB, İtalya’ya dönüp “Siz ne yapıyorsunuz?” diye sormuyor daha doğrusu soramıyor.

İnsanlar devletlerin yaşam alanlarına müdahale etmesini istiyorlar. İnsanlar devletlerin hayatlarını kısıtlamasını istiyorlar. Ortalarda devletin hakimiyetini sorgulayan kimseler gözükmüyor.

Ve dahası devletler şirketlere el koyuyor, ağır cezalarla tehdit ediyor ve o devlete her fırsatta kükreyen aslan gibi şirketler şimdi kediye döndüler. Çünkü herkes her şeyi gördü. Para kazanmak için insan canını yok sayan, daha çok kazanmak için insan onur ve haysiyetini ayakları altında çiğneyen şirketler aniden yanan ışıklarla beraber, sahnede bütün çıplakları ile seyirciye yakalandılar. 

İnsanlar can derdine düşmüşken maskeleri stoklayan, insanlar biraz oksijene muhtaçken oksijen tüpünü ucuza üreten rakipleri ile kavgaya tutuşabilen, “kurumumuzun adı lekelenir” diye hastane kapılarını insanlara kapatan şirketler insanlığa rezilce suçüstü yakalandılar. 

New York Valisi ne dedi:

“Tıbbi malzeme üreten bütün şirketler kamulaştırılmalı. 70 cent olan maskeyi 7 dolara satıyorlar. Biz almazsak başka ülkeye veriyorlar.”

Evet siz almazsanız başka ülkeye satarlar. Gözünüzün yaşına bile bakmazlar. 

Peki biz bu çukurdan nasıl çıkacağız? 

Aslında öğrendiklerimiz, senelerdir yazdıklarımız ve söylediklerimiz. Yine hatırlatalım:

Türkiye, en ufak tohumdan en az tüketilen tarım ürününe kadar her şeyi kendisi üretecek. 

Gerekirse milyonlarca dolar harcayıp ilaç ve aşı sanayini yüzde yüz yerli ve milli hale getirecek. 

İktisadi pazarını hassasiyetle koruyacak, kalemle çizilmiş sınırların üzerine bir de sağlam duvarlar örecek.

Karma ekonomi modelini yeniden planlayarak uygulayacak ve bir üretim devrimi gerçekleştirecek. 

Dünyanın durumu buna müsait. Yeni sistemin getirecekleri bunun önünü açmaya çok uygun. Bir şeyi bilmeliyiz: Virüsler çağı, virüs savaşları çağı başladı. Sert tedbirler alanlar ayakta kalacak. Küreselleşme ile arasına her anlamda mesafe koyabilenler kazanacak. Şirketler hukuku yırtılıp bir kenara atılacak, devletler hukuku hüküm sürecek.