1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.
İletişim:apuhan@outlook.com
İktidarın iddia ettiği şekilde bir finansal operasyon Türkiye’ye 2001 yılında yapılmıştı. İktidarı değiştirmeye yönelik olarak kurgulanmış ve uygulanmıştı.
Bugün başımıza gelenler de bir operasyon mudur? Sayılabilir.
Ancak burada amaç iktidarın iddia ettiği gibi değildir. Sürekli borç istediğimiz yapılar “Türkiye iyice savunmasız kaldı, bir parça etlerini de biz koparalım” diyerek para kazanmaya oynuyorlar. Türkiye’de tedbirlerini alıyor. Almasın mı? Yani, biz üretemedik, kazanamadık, sizin sıcak paranıza teslim olduk o halde siz kafanıza göre takılın mı desin? Elbette hayır.
Anlatmak istediğim: Düşene vuran çok olur. Bu küresel finans çevreleri böyle kan emerek beslenirler. Sen güçlenip, gürbüzleşmezsen, aldığın borçları da betona yatırırsan, adam kayırırsan gelip dişlerini sana geçirirler. Sonuç itibariyle işleri bu noktaya gelir.
Burada iktidara düşen yarınları planlamak, bu yaşanılanlardan ders almak ve tekrar bu hatalara düşmemektir.
2001 yılında Erdoğan’ın yaptığı eleştiriler aklımızda. O zaman hiç operasyon varmış gibi davranmayan Erdoğan’a şimdi böyle bahanelerin arkasına sığınmak yakışmıyor.
***
Bartu Soral üstadımız TV’de açıkladı. Hocamız teknik olarak sınırı çizdi. Ben hatırlatıyorum: Bugün Türkiye’nin yapacağı şey acilen servet vergisi almaktır.
Servet üzerinden alınan vergilerin GSYH içindeki payları:
Türkiye %1
Fransa % 4.4
Kanada % 3.9
İngiltere % 4.2 (A. Aba)
Bizim bu ülkelerden neyimiz eksik? Bu verginin isabet edeceği kesimler belli. Kimlerin ödeyeceği belli.
Bu aynı zamanda bir toplumsal mutabakatı da beraberinde getirir. Yardım kampanyalarına gerek yok. Türkiye için bugün, yıllardır kime fazladan ne verdiyse şimdi fazlalıkları geri alma zamanıdır.
***
Türkiye acil olarak hem içeride hem dışarıda güveni tesis etmeli. Güven varsa çarklar döner, güven yoksa çürümeye yüz tutar. Bir kez daha yazayım:
Hem içeride hem dışarıda “Türkiye bu işi başaracak” dedirtmeliyiz. Çin için 10 yıl önce ne diyorduk? “Adamlar gümbür gümbür geliyor” İşte bütün dünyaya bunu Türkiye için dedirtmeliyiz. Şu an bu güveni sağlamaktan başka çıkar yolumuz yok. Belki de tek geçerli akçemiz bu.