Son yıllarda maddî ve manevî değerlerimize karşı bir gevşeme, ilgi eksikliği ve vurdumduymazlık dikkat çeker hale geldi. Geçenlerde Yeniçağ gazetesinde yer alan iki haber beni çok düşündürdü. Bunlardan birincisi tamamen bir vefasızlık örneği ile ilgilidir. Sosyal medyada ve değişik yerlerde verilen ilanlarda değerlerimizin kıymetini ve anlamını kavrayamayan bazı zavallılar ve gerçek cahiller dedelerinden veya büyüklerinden kendilerine kalan en önemli şeref madalyasını satışa çıkarmışlar ve ilanlar vermişlerdir. O güzelim altın madalyalar şimdi değişik fiyatlarla alıcısını bekliyor. Aslında bu şerefli madalyanın piyasa fiyatı olmaz. Grama göre değerlendirilemez. Onun manevi değeri tahmin edilemeyecek kadar yüksektir. O güzelim madalyalar şimdi değişik fiyatlarla maalesef alıcısını bekliyor. İstiklal Harbimizin şehit ve gazileri bu madalyaları hak edenler mezarlarında rahat değildirler. Ama gelin görün ki bazı insanlarımız güzel hasletlerimizi kaybetmişlerdir. O şerefli madalyanın değer biçilemez anlamı belki genç nesillere anlatılmamış da olabilir. Maalesef manzara budur ve acıdır.
Acaba bu aziz şehit ve gazilerimiz kabirlerinden doğrulup ne olup bittiğine bir baksalar; vatanı değişik cephelerde savunup şehit olanlar ve gaziler eminim ki hayrete düşebilir; acaba biz yanlış bir iş mi yaptık; acaba Türkiye’de miyiz diye perişan olacaklardır. Millî Mücâdele ve bağımsızlık için canımızı verdik ama bizden sonra gelen nesiller bunun farkında bile değiller diyebilirler. Ekonomik bağımsızlığımızın yabancı ipotek altına girip girmediği tartışıldığı günümüzde içerde bağırıp çağırmanın fazla anlamı kalmıyor.
Bu acı haberi gazetede görünce duvarda cam çerçeve içindeki harp malulü gazi babamın madalyasına gözüm ilişiverdi ve kendisini rahmetle andım. Oğlu olmaktan da gurur duydum.
İkinci haber ülkemizde uçuk ve garip fikirler peşinde yerli Keynes’e özenenler var. Bunlar gerçekten iktisatçı olmayanların dolduruşuna gelerek yanlışlar yapa yapa kendilerini ekonomist ilan ediyorlar. Dolar çıktı faiz indi maçı pahalıya mal olmuş, Merkez Bankası beş defa dolar satışı yapmıştır. Bu önemli bir kayıptır. Daha sonra ise TL dövize bağlanarak vatandaşın zararı giderilmeye çalışılmıştır. TL, Türkiye’nin egemenlik göstergesidir.
KKTC Türk Lirası’nı kullanıyor. TL’nin aşırı değer kaybetmesi onları da zora sokmuştur. Bunu fırsat bilen Kıbrıs Rum Kesimi işsiz kalan, geçinemeyecek duruma düşen Türkleri Güneye davet etmişler, 900 Avro karşılığı iş verme teklifinde bulunmuşlardır. İçerden KKTC’nin altını oyma, egemenlik haklarını çiğneme oyunları KKTC için ve tabii ki Türkiye için çok tehlikelidir. AB üyeliğini haksız ve yasadışı ele geçiren Rum Kesimi yeni vatandaşlar kazanma peşindedir. Bunlar hem KKTC’ye hem de bize karşı ileride kullanılabilir. Bu da bize ülkenin kaynaklarının iyi kullanılması, israftan ve yanlış politikalardan uzaklaşılması gerçeğini göstermektedir.