Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Devlet imkânlarını ülkeyi refaha kavuşturmak ve sosyal adalet sağlamak için değil, daha çok saltanat sistemini korumak ve iktidar sahiplerinin geleceğini garanti altına almak esasına göre kullanan zihniyet siyasi Emevi zihniyetidir.
Emevi iktidarında devlet himayesinde ve hatta kontrolünde olan bazı âlimler, yani bir kısım ulema, güç odakları ise daha çok iktidarın fiillerini meşrulaştırmak için oluşturulan bir sınıf olarak o dönemin acı gerçeklerindendir.
Hak ve hakikate değil, muktedirlere hizmeti kurtuluş ‘doğru yol’ zanneden bir anlayışın bürokratik hâkimiyeti oluşmuştu.
Karmaşa olmasın, gidişat bozulmasın vs. vs. diyerek fasık da olsa yöneticiye, ulul emre itaat edilmesi gerektiğini düşünenlerin hâkim olduğu düzen… Hâlbuki gerçek İslam, her şartta zalime, haksızlığa ve yanlışa karşı koymak gerektiğini öngörmekte idi... Lakin tevil ettiler… Dini kendilerine göre yorumladılar. Muaviye Hazretlerinin bir bildiği vardır dediler. O dönemde aklı önemseyen, haksızlığa ve yanlışlara eyvallah demeyenler de vardı elbette.
Ama itham edildiler, suçlandılar, halk nazarında itibarsız hale sokuldular. Muhalefet edenlere küfretmek ve hakaret etmek meşru bir durum olmuştu. Muaviye, yaptığı hiç bir anlaşmaya uymadı. Dün ak dediğine kara, dün kara dediğine ak diyerek maslahatı idare yolunu seçti… Hatta Muaviye, Hz. Hasan’ın can yoldaşlarına ittifak teklif etti. Hasan’a karşı söz söyleyin, ona lanet edin, sizi serbest bırakacağım diyerek siyaset yaptı.. Kabul etmeyenleri harcadı.
Ve... Muaviye sonunda muhalefeti böldü. Hz. Hasan ordusundan Ubeydullah b. Abbas komutasındaki 12 bin kişilik bir grup Muaviye safına geçti. Muaviye, dün düşman gördüklerini sırf kendi iktidarını korumak için yanına almıştı. Artık İslam dünyasının bugün yaşadıklarının temelleri atılmış oldu. Çözüm, her şartta haksızlığa ve yanlışlara, despotizme dur demek icap ederdi. Muaviye’nin itikadı ile ilgili olumsuz bir kanaatim yoktur. Ancak Muaviye’nin siyaset tarzı ile ilgili yanlışları şöyle sıralayabilirim:
1-Emevi İslam Devletinin hükümdarı Muaviye; Kendisine karşı olanları İslam’a ve devlete karşı olmakla eş değer görürdü.
2-Tam adalet (Adaleti Mahza) yerine eksik adaleti (Adaleti İzafi) tercih ederdi.
3-Ahkâm-ı Din, Hakaik-ı İslamiye yerine, siyasetin merhametsiz mukteziyatlarını, yani siyasi gerekçeleri tercih ederdi.
4-Fikir ve düşünce yerine mugalata yapardı.
5-Kur’an-ı Kerim’i kendisine siper yapardı.
6-Kendisine körü körüne bağlı fanatikler grubu oluştururdu.
7-Kendisine körü körüne itaat eden silahlı güçler oluşturmuştu.
8-Kimdir, nedir diye bakmaz, siyaseten etkili olan kanaat önderlerini kendi yanına çekmekte mahirdi.
9-Türlü taktiklerle ve tuzaklarla muhalifleri yanına çekerdi veya yanında olmaya mecbur ederdi.
10-Yetkileri dağıtmış olmasına rağmen, her konuda son sözü kendisi söyler, merkeziyetçi bir yönetim uygulardı.
11-Kritik durumlarda hemen yorumlara (tevillere) başvurarak konunun özünden uzaklaşırdı.
12-İyi niyetlerden hemen faydalanır, iyi niyetli yaklaşımları kendine mal ederdi.
13-Şeriat hükümlerini siyasilere pek uygulamazdı.
14-Şeriat hükümlerine bazen kendisi de uymazdı.
15-Siyasi anlaşmalarına çoğu kez uymazdı.
16-Her konuda vaatlerde bulunurdu, sonucu hesap etmeden vaat ederdi.
17-Halkı memnun edebilmek için iyi polis, kötü polis uygulaması yapardı.
18-Tedrîci davranırdı. Kafasındaki planı kimse bilmez ama o kendi planını aşama aşama uygulardı. Şeffaf değildi. (Hedefe basamak basamak yürürdü.)
19-Psikolojik baskı ve sindirme faaliyetlerinde bulunurdu.
20-Çok acımasız ve yıpratıcı propaganda yöntemleri uygulardı.
21-Kendi siyasi istikbali için cömertçe harcamalar yapardı.
22-Şair ve hatiplerden istifade ederdi.
23-Asabiyetten faydalanırdı, etnik farklılıkları öne çıkarır ve sonra kabileler, gruplar arası denge politikası güderek her kesimi kendisine itaat eder hale getirirdi.
24-Muhalif grupları birbirine kırdırmak, muhalifleri birbirine düşürmek ve kendisi diri tutmak politikasını uygulardı.
25-Kabileler arası denge için siyasi ödül, siyasi taviz ve ceza politikası Muaviye’nin en önemli taktiklerindendi.
26- Siyasi komplolar kurardı.
27-Tehdit ve gözdağına çok sık başvurarak ikilem oluştururdu.
28-Toplumun dikkatini çekmek için askerî mücadele ve müdahalelerde bulunurdu.
29-Öldürme, siyasî infaz ve suikastlar düzenlerdi.”
NOT: Bu yazı okuduğum bir makale özetidir.
Yukarıda yazdığım özellik ve uygulamalar yüzünden İslam dünyası bugün bile derin acılar içindedir. Bugün bazı İslam ülkeleri hala bu mantık ve yöntemlerle idare edilmektedir.