Oğuzhan Saygılı

Tüm yazıları
...

Edebiyatın Çanakkale’yle İmtihanı: Arıburnu ve Seddülbahir’de On Gün

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Oğuzhan Saygılı

Son 150 yıllık harp tarihimiz incelendiğinde, cepheye katılan asker-subaylarımızın eğitimli, diplomalı ve talebe asker sayımızın zirvede olduğu savaş, kuşkusuz Çanakkale Savaşları’dır. Çok önemli ve eğitimli bir kitlenin bu savaşlara can suyu verdiğini biliyoruz. Edebiyat ve sanatçılarımızın Çanakkale Savaşları hakkında yazıp çizdikleri muhakkaktır. Ancak, bu önemli kitlenin cepheyle birebir teması noktasında çok önemli bir kaynak esere atıfta bulunacağız: Beşir Ayvazoğlu’nun; “Edebiyatın Çanakkale’yle İmtihanı.” [*] 

Devrin Harbiye Nezareti’nin daveti üzerine bir gurup şair, yazar ve sanatçı; savaşın devam ettiği sırada Çanakkale’ye yapılan bir geziye katılır. [**] Ayvazoğlu, bahse konu bu eserinde bu geziyi ayrıntılarıyla anlatır. On gün süren gezinin Türk edebiyatına katkısını irdeler. Heyete girmeyenlerin niçin davet edilmediğini veyahut davet edilse dahi niçin katılmadıklarına dair belgeler üzerinde muhtelif değerlendirmelerde bulunur.

Geziye katılanların genç ve milliyetçi cenahtan olmaları dikkat çekmektedir. Abdülhak Hâmid (Tarhan), Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Süleyman Nazif, Cenab Şahabeddin, Halit Ziya (Uşaklıgil), Tevfik Fikret, Yahya Kemal (Beyatlı), Mehmet Akif (Ersoy), Sami Paşazade Sezai gibi önemli edebiyatçılar gezide yoktur. Gezi sırasında M. Akif ve Ahmet Hikmet’in yurt dışında görevli olduğunu, bazılarının hasta olduğunu, bazılarının da ideolojik kaygılar ile çağrılmadığını, çağrılmış olsalar da katılmadıklarını belirtir yazar.

Geziye katılan heyetten bazılarının gezi sonrası suskun kaldığını, bazılarının; şiir, makale ve kitaplardan bölümler yazdığını, ancak kalıcı eserler doğmadığını öğreniyoruz. Gezinin hükümet tarafından tertip edilme gerekçesi de kalıcı eserler yazılmasına vesile olmaktan ziyade asker ve halkın maneviyatını yükseltmeye yönelik yazılar beklenmesidir. Bu kısmen de olsa başarılmıştır.

Yazar, Çanakkale’de Ahmet Haşim’in ihtiyat zabiti olarak görev yaptığını, Çanakkale Savaşları’na dair hiçbir şey yazmadığını, dost sohbetlerinde geçiştirici şeyler anlattığını, bunu da gezi heyetine tepki olarak, sessiz kaldığına dair bir değerlendirmeye tabi tutar. Balkan Savaşları’na gönüllü olarak katılan şair, Emin Bülent (Serdaroğlu)’in bu savaşa da gönüllü gelenlerden olduğunu dile getirir. [***] Edebiyatçı Dr. Fahri Celal’in de askerlik görevini Çanakkale’de yaptığından bahseder.

Heyete katılmayan genç edebiyatçılardan Yusuf Ziya’nın; “Akından Akına” isimli risalesinin on bin adet basılıp ve satın alınıp cephede dağıtıldığını, kendisine de yüklü miktarda telif verildiğini, bunu da her ortamda ballandıra ballandıra anlattığını, bu tarz dedikodularından dolayı edebiyat camiasında tepki topladığını da belirtir yazarımız.

Ayvazoğlu’nun eserlerinden birisini dahi okuyanlar, yazarın titizliğini hemen fark eder. Bu alanda yayımlanmış, bizim bildiğimiz, müstakil ilk eser. Konuya ilgi duyan okurlara tavsiye edebiliriz.

Son olarak, genelde harp tarihi, özelde Çanakkale Savaşları’nın edebiyatımıza cılız yansıması üzerine Peyami Safa’nın ağır eleştirilerini önemsiyoruz. Son söz olarak, sözü Safa’ya bırakıp yazımızı sonlandırıyoruz.

“Bizim harp edebiyatımız tamtakırdır. Sebebi meydanda: Şairlerimizden ve nâsirlerimizden hiçbiri geçen büyük harpte cepheye gitmedi. Kimi hastaydı, kimi filân paşanın kanadı altındaydı, kimi de müecceldi. Bunlardan bir kısmını Çanakkale’ye seyirci sıfatıyla götürüp getirmişlerdi. Ecnebi gazetelerin harp muhabirleri kadar bile tehlike bölesine sokulmayan bu üdebâ-yı kirâm hazerâtı, orada rejinin kodamanlara mahsus ekstra sigaralarını tüttüre tüttüre, kardeşlerinin göz bebeklerini düşman mermilerinin nasıl söndürdüğünü bir müddet seyrettiler ve bu manzaradan yorulunca, kafacıklarında ikişer, üçer makalelik sathî ve hafif bir intiba stokuyla İstanbul’a döndüler. Makaleler yazıldı, bitti; unutuldu, gitti. Bir tanesinin bile burnu kanamadığı için bu üdebanın arasında hiç değilse bir Dorgeles veya bir Duhamel çıkmasını bekleyemezdik.” (s.209).

 [*]  Beşir Ayvazoğlu: “Edebiyatın Çanakkale’yle İmtihanı: Arıburnu ve Seddülbahir’de On Gün”  212 sayfa, 2015, Kapı Yayınları, ISBN 978-605-5147-01-3

[**] 16 kişiden oluşan heyette şair, yazar, ressam, sanatkâr ve bestekâr bulunmaktadır. Bu isimler: Yusuf Razi (Bel), Ömer Seyfeddin, Celâl Sâhir (Erozan), Mehmet Emin (Yurdakul), Enis Behiç (Koryürek), Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Ali Canip (Yöntem), Orhan Seyfi (Orhan), Ağaoğlu Ahmet, Çallı İbrahim, Hıfzı Tevfik (Gönensoy), Hakkı Süha (Gezgin), Nazmi Ziya (Güran), Ahmet Yekta (Madran),Müfid Ratib, İbrahim Alaettin (Gövsa).

[***] Emin Bülent Serdaroğlu: “Garbın cebîn-i zâlimi affetmedim seni/ Türk’üm ve düşmanım sana kalsam da bir kişi” dizesiyle tanınır.