Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Konuya vâkıf olanlarca bilindiği üzere Osmanlı modernleşmesi Sultan II. Abdülhamid döneminde çok farklı bir boyut aldı. Modernleşmenin altyapısı olarak tasavvur edilen eğitim, maliye, ulaşım, haberleşme, sağlık, sanayi, ticaret ve ziraat alanındaki atılımlar çok önemlidir. Bu anlamda günümüzdeki köklü kurum ve müesseselerin önemli bir kısmının temelleri sultanın iktidarına nasip oldu. Yine birçok teknik aletin icat edilmesi ve hızlı bir şekilde yayılması bu döneme tekabül eder. Fotoğraf makinesi de bunlardan sadece biridir. Sultan II. Abdülhamid’in ve sarayın fotoğrafa ve fotoğrafçılığa bakışıyla ilgili kabaca fikir sahibi olunabilecek iki çalışmaya sözü getirmek istiyorum.
Sultan II. Abdülhamid’in on binlerce fotoğraftan oluşan “Yıldız Fotoğraf Albümleri”, arşivde uzun yıllardır gün yüzüne çıkmayı bekliyormuş. IRCICA ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş yetkililerinden oluşturulan bir komisyon tarafından gözden geçirilip uzun bir emek sonrası birkaç fotoğraf albümü oluşturuldu. Önemli tarihi belge niteliğindeki “Sultan II. Abdülhamid Arşivi İstanbul Fotoğrafları” ve “Sultan II. Abdülhamid’in Arşivinden Dünya” isimli çalışmalar 2008 yılında yayınlandı.
Sultan II. Abdülhamid arşivi İstanbul fotoğrafları(1)
Çalışmanın başında Dr. Hidayet Nuhoğlu ve Orhan M. Çolak tarafından “Osmanlı’ya Fotoğrafın Girişi” bir makale şeklinde sunulur. Burada Türkiye’ye fotoğrafın nasıl girdiği, saray ve çevresinin fotoğraf ile tanışıklığı, Yıldız Fotoğraf Arşivi vs. gibi konular açıklanır. 576 fotoğraftan oluşan albüm hem Türkçe hem de İngilizcedir. Albüm; manzaralar, saraylar, camiler, türbeler, çeşmeler, abidevi yapılar, kışlalar, hastaneler, okullar, kamu yapıları, müzeler, törenler, yabancılar, tesisler, sosyal yaşam, surlar, spor etkinlikleri, 1894 depremi konularına göre tasnif edilmiştir. Çalışmanın sonunda fotoğrafları çeken fotoğrafçıların özgeçmişi verilmiştir. Bazı fotoğrafçılık kurumları hakkında da bazı bilgiler mevcuttur.
Fotoğrafçılar ve fotoğraflar hakkında bazı ayrıntılar
Devrin çok önemli fotoğraf stüdyosuna sahip olan “Abdullah Kardeşler” den Abdullah Bey sonradan Müslüman olmuş bir Ermeni’dir. Kitaptaki fotoğrafçıları Müslim-gayrimüslim diye tasnif ettiğimizde, Abdullah Bey’i de eklediğimizde Türk ve Müslüman fotoğrafçılar sayının yarısını oluşturur. Burada gözlerden kaçmayacak nokta şöyle ifade edilebilir. Gayrimüslim fotoğrafçılarının tamamının fotoğraf stüdyosu bulunmaktadır. Bazıları birkaç nesil devam eder. Yine bazıları saray fotoğrafçısı olarak görev yapar, muhtelif sebeplerden saraydan uzaklaştırıldığında tekrar stüdyosunun başına geçer. Dönemin yangınlarından bazı stüdyolar da nasibini alır. Değişik sebeplerden kapatılan fotoğrafhaneler tekrar açılır. İsveçli Berggren Guillaume çok uzun yıllar İstanbul’da fotoğrafçılık yapar, burada da vefat eder. Öldüğünde –muhtemelen vasiyeti gereği- fotoğraf makinesi de kendisiyle beraber gömülmüştür (s.32). Buna benzer örnekler gayrimüslim fotoğrafçıların tamamına yakınının profesyonel olduğunu bizlere anlatır. Müslüman fotoğrafçılara baktığımızda Abdullah Bey’in dışındaki Müslüman fotoğrafçıların hiçbirisinin fotoğraf stüdyosu yoktur. Çoğunluğu saray ve ordu tarafından geçici olarak görevlendirilmiştir. Örneğin, mülazım-ı evvel Mehmed Beyler, 1891’de yapılan Moda Kayık Yarışlarında sadece fotoğraf çekmiştir. Behzat ve Hazım Beyler İran Şahının 1900 yılındaki İstanbul ziyaretini çekmekle görevlendirilmiştir. Özel fotoğrafhanelerin dışında devletin Matbaa-i Bahriye Fotoğrafhanesi, Çini Fabrika-i Hümayunu Fotoğrafhanesi, Yıldız Sarayı Fotoğrafhanesi gibi kurumları hakkında çeşitli bilgiler verilmiştir. Sarayın fotoğrafçı kadrosunda bulunanların çoğunluğu gayrimüslim fotoğrafçılardır. Sultan’ın iktidarının ileriki yıllarında Yıldız Sarayı Fotoğrafhanesi kurulunca gayrimüslim fotoğrafçıların yerine bazı Türk subaylar görev almıştır.
İstanbul fotoğrafları hakkında bazı malumatlar
Fotoğraflarda Sultan döneminde açılışı yapılan çeşme ve okullar, İran Şahının ziyareti, 1894 depreminin tahribatı ve tekrar inşası, Almanların yaptığı çeşme, yapılan spor etkinlikleri dikkat çeker. Müslüman İstanbul’a yönelik abidevi eserlerin tamamı fotoğraflanmıştır. Tarihi ve kültürel eserlerin önemli bir kesiminin yanında eğitim kurumları, karakollar, yabancı sefarethaneler vb. birçok yerin fotoğrafı bulunmaktadır. Manzara fotoğraflarının dışında insani dokusu olan fotoğraflar çok olmasa da vardır.
Bazı fotoğraflar dikkatimi fazlasıyla celp edip beni epey düşündürdü. Bunların bir kısmını şöyle sıralayabilirim: 1888 yılında Galata rıhtımındaki bir kayıkta asılı ay yıldızlı bayrak, bayrağımızın Cumhuriyet öncesinde de var olduğuna dair bir görüntü idi. Fotoğrafların içerisinde muhtemelen en eski olanı Sultan’ın Abdülaziz’in Avrupa seyahati dönüşü Avusturya’da dinlenirken çektirdiği, şehzade Abdülhamid’in de içinde bulunduğu fotoğraftı. Fotoğraflarda göbekli Müslüman erkeklerin olmaması dikkat çekiciydi. Orta yaşın üzerinde bazı makam sahiplerinin dışındakilerde sakal yok denilecek kadar azdı diyebilirim. Güneşli havada şemsiye kullanan erkeklerin çoğunluğu, açılışlarda halkın olmaması, kadın olsun erkek olsun hiç kimsenin başı açık ve boş olmaması ilginçti. Fotoğraflara göre İstanbul’da bulunan karakollar diğer askeri birliklere göre çok daha küçüktür. Galata’da bulunan Voyvoda Karakolhanesi’nin ismini çok tuhaf buldum. Karakolun önündeki birkaç şapkalı da muhtemelen gayrimüslim olsa gerek.
Sultan II. Abdülhamid’in arşivinden Dünya(2)
Bu fotoğraf albümünün editörlüğünü Hakan Yılmaz yapmıştır. Albüm, dünyanın 29 ülke ve bölgesinden çekilmiş 238 fotoğraftan oluşmaktadır. Doğu Türkistan, Tataristan, Türkmenistan ve Azerbaycan’a ait sadece birer fotoğraf bulunmaktadır. Osmanlı’nın son 30-35 yıllık döneminde Almanya ile yakın işbirliğine girdiği malumdur. Fotoğraflar da buna işaret eder. En çok fotoğraf 51 adetle Almanya’ya aittir. Abdülhamid muhaliflerinin karargâh ülkesi Fransa hakkında 18 fotoğraf mevcuttur. Döneminde savaştığı Yunanistan’ın 8, Rusya’nın da 4 fotoğrafı vardır. Doğu ülkelerinde portre fazlalığı, Batı ülkelerde ise tarihi ve kültürel eserlerin yoğunluğu dikkat çekicidir.
Fotoğrafçılara gelince; Hüsamettin Bey, Pascal Sebah ve J.X. Raoult İstanbul’u fotoğraflayan fotoğrafçılardır. Bunun dışındaki fotoğrafçılar ise dünyada hatırı sayılır fotoğrafçılar arasındadır. Örneğin Giorgio Sommer 1872’de Vezüv Dağının patlaması sırasında çektiği fotoğraflarla dünyada ün salmıştır. Bazı fotoğrafçıların aynı zamanda ressam olması dolayısıyla Japonya ve Almanya’ya ait fotoğrafların bir kısmı renklendirilmiştir.
Sultan II. Abdülhamid’in entelektüel birikimi hakkında uzmanlar hemfikirdir. Fotoğrafa olan ilgisi neticesinde büyük “Yıldız Fotoğrafhanesi” oluşturulmuştur. Bu fotoğraflarla İstanbul canlı kayıt altına alınmıştır. Sultan öbür taraftan gidip göremediği ülkeler için fotoğraf sipariş ettirip dünyayı takip etmiştir. Sultanın bu gayretinin gözden kaçmaması gerekir diye düşünüyorum. Öbür taraftan günümüz İstanbul’u ile fotoğrafların çekildiği dönemdeki İstanbul’u mukayese fırsatı sunan bu eserin İstanbul sevdalılarınca ilgi göreceğini umuyorum. Son olarak baskısı, kalitesi, cildi ve editörlüğüyle göz dolduran bu albümlerin gün yüzüne çıkmasına vesile olan başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları A.Ş ile IRCICA yetkililerini tebrik eder, emeği geçenlere şükranlarımı sunarım. Böylesi güzel yayınları tarafıma ulaştıran Emekli Albay Nevzat Çalışır Ağabeyime de çok teşekkür ediyorum.
(1) “Sultan II. Abdülhamid Arşivi: İstanbul Fotoğrafları”, 682 sayfa, 2008, İslam Tarihi Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, www.kultursanat.org
(2) “Sultan II. Abdülhamid’in Arşivinden Dünya”, Editör: Hakan Yılmaz, 328 sayfa, 2008, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, www.kultursanat.org