Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
Şair-Yazarların ev kurmaları, kurdukları yuvaları daim kılmaları genelde zor olmuştur. Evlilik yapanların hatırı sayılır bir kısmının eşiyle ayrıldığını biliyoruz. ‘Bayrak Şairi’mizin de ilk evlilik sonrası, uzunca bir süre mutluluk aradığını; “Ne şiirden ne de şöhrettendir/Mutluluk Arif’e Servet’tendir” mısralarını okurken eşi Servet Hanım ile mutlu bir hayatı olduğunu tahmin ediyorduk. Şairlerin aşkları hep gündemi işgal etmiştir. Ancak eşine âşık olup ömür boyu mutlu olanlar devede kulak hükmünde kalmıştır. [*]
Arif Nihat’ın eşine yazdığı mektuplardan oluşan eser geçtiğimiz ay yayımlandı.[**] ‘Sevgi Mektupları’nın kitaplaşma hikâyesini merhumun kızı Fırat Asya’dan öğreniyoruz. Mektupların ezici bir çoğunluğu, Arif Nihat’ın Servet Akdoğan’ın kalbini kazanıp evliliğe kadarki dönemini kapsar. Arif Nihat, bu mektupları kendisinin vefatı sonrası ‘Sevgi Mektupları’ ismiyle yayımlanmasını istemiş. Yazar, 1975’te vefat edince eşi Servet Hanım da çocuklarına: “Ben öldükten sonra kitap haline getirin.” diye vasiyet etmiş. Bu vasiyetten dolayı mektuplar kitap haline getirilmiştir.
Arif Nihat’ın, babasız, annesiz, dedesiz bir çocukluk geçirmesi; yokluk ve sefalet ile iç içe yaşaması ve akabinde huzursuz bir evlilik yapması, kendisini oldukça yıpratmıştır. Mektuplarda sadece Servet Hanım’a değil, Servet Hanım’ın ailesine de inanılmaz bir saygı var. Adana’da görev yaptığı okulda Servet Hanım’a âşık olur. Yazar tarafından, ilk on dört aylık zamanda gönderilen mektupların önemli bir kesimi Servet Hanım’ın öğretmenler odasındaki dolaba konulmuştur. Mektupların bir kısmı da Arif Nihat’ın Diyarbakır, Malatya ve Edirne’den eşi Servet Hanım’a gönderdiği mektuplardan oluşmaktadır.
Arif Nihat Asya’nın mektuplarındaki duygu yoğunluğu yanardağdan çıkan lavlar gibi denilse yeridir. Arif Nihat’ın ilk evliliğinin resmi olarak geç sonuçlanması, Servet Hanım’ın hastalığı dolayısıyla farklı şehirlerde bulunması ve temkinliliği gibi etkenler nişan ve evlilik sürecini uzatmış. Servet Hanım’ın temkinli yaklaşımı, yazarı yer yer daha fazla üzmeye, çok az da hayal kırıklığına sevk etmiştir.
Mektupların bir şairin elinden çıktığı belli oluyor. Yazar, 28 Eylül 1942’de Malatya’dan eşine gönderdiği mektuba şöyle başlar: “Biri Servet yavrum, biri Fırat yavrum; biri küçük Servet’im, biri büyük Servet’im, benim süt kokulu yavrularım. Birisi yavru Fırat’ım, bir aydan beri annesi, benim yıllardan beri annem, öteki bir aylık bebeğim; birisi sarışın, biri kumral; biri Servet Asya, biri Fırat Asya, benim ruhları süt beyazlığında yavrularım…”(s.168)
Arif Nihat’ın nesirlerini okuyanların karşılaşacağı akıcı üslup mektuplarda da göze çarpmaktadır. Evlilik öncesi yazılan mektuplarda, sonrasına göre sosyal hayattan daha cılız bahsedilmektedir. 96 adet mektubun geneli deneme tadında, birkaçı da şiirdir. ‘Sevgi Mektupları’ tür olarak Cengiz Dağcı’nın eşi hakkında yazdığı ‘Regina’ kitabına benzemez ancak, aynı ruh ikizi gibi denilebilir.
Günümüzde bütün kavramlar gibi ‘aşk’ın, ‘sevgi’nin de kirletildiği konusunda herkes hemfikirdir. Bu kavramların tekrar yaşatılması gerektiğini düşünen, akleden, tertemiz aşkların hikâyesini, mektuplarını merak edenler için ‘Sevgi Mektupları’nı tavsiye edebiliriz.
[*] Bizim bildiğimiz birkaç Şair-Yazar var: Bahaeddin Özkişi-Fatma Özden, Dostoyevski-Anna, Cengiz Dağcı-Regina arasındaki aşk ve mutluluk dikkat çekicidir. Bunların içinde Dağcı’ların evliliği çok uzun sürer, diğerleri on küsur yıl diye hatırlıyorum. Bu evlilik ve aşklarla ilgili şu eserlere göz atılabilir. Anna Dostoyevski, “Fyodor Dostoyevski”, 2004, Remzi Yayınevi; Cengiz Dağcı, “Regina”, 3.Baskı, 2017, Ötüken Neşriyat; geçen yıl Bahaeddin Özkişi ile ilgili bir program yapmıştık. Programa Özkişi’nin eşi Fatma Özden Hanım telefon ile katılmış. Evlilik ve mutluluklarıyla ilgili görüşlerini beyan etmişti.
[**] Arif Nihat Asya,, “Sevgi Mektupları”, Ekim 2017, İstanbul, 181 s. Ötüken Neşriyat, ISBN 978-605-155-620-8