Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.
20. yüzyıl Türk fikir ve edebiyat hayatının en renkli simalarından birisi kuşkusuz Hüseyin Nihal Atsız’dır. Yaşadığı dönemde eserleri, fikirleri, duruşuyla sadece Türkçülük fikriyatının savunucuları tarafından değil, tahmin edilenden fazla bir kitleyi etkilemiştir. Son yıllarda Atsız’ın fikir ve eserleri kamuoyunda fazlasıyla rağbet görmeye devam ediyor. Atsız’ın yayınlanmayan eserleri basılmaya başlandı, hakkında yazılan kitaplar çoğaldı. Bir derginin Atsız Özel Sayısı hemen tükeniyor. [1] Bu minvalde genç araştırmacı Zeynel Abidin Polat’ın hazırladığı “Atsızlı Söyleşiler” kitabı geçtiğimiz haftalarda yayımlanmıştı. Biz de bu kitap hakkında kısa bir tanıtım yazısı yazmayı uygun gördük.
Eser, Zeynel Abidin Polat’ın, Atsız’ın (yol) arkadaşı, öğrencisi, hizmetinde bulunmuş 20 kişi ile yaptığı söyleşilerden oluşmaktadır: Dursun Yıldırım, Yücel Hacaloğlu, Sevgi-Mustafa Kafalı, Nezih ve Gündoğdu Saruhanoğlu, Ahmet Bican Ercilasun, Osman Fikri Sertkaya vs.
Söyleşiler birisi hariç yüz yüze gerçekleşmiştir. Sorulan sorular genelde aynı kalıpta olup bazen söyleşinin akışı içinde farklılık arz etmiştir. Polat, söyleşiye katılanlara, 44 Olayları, Atsız’ın şahsiyeti, evdeki günlük yaşamı, edebiyatçılığı, tarihçiliği, maddi durumu, dine bakışı, din anlayışı, son eserinin akıbeti, kardeşi Necdet Sancar ile farklılık ve benzerliği, cenazesine katılıp katılmadığı, Türkeş ile arasındaki anlaşmazlık, Atsız’a milletvekilliği teklifi götürülüp götürülmediği, Atsız ve eserleriyle yolunun kesişmesi sonrası süreç, yaşadığı ilginç ve önemli hatıralar konulu soruları sormuştur.
Öncelikle söyleşilerin gerçekleştiği tarih göz önünde alındığında seçilen isimler yerli yerindedir. Birkaç kişiyle çeşitli sebeplerden söyleşi yapamadığını belirtir Polat. Alınan cevapların önemli bir kesiminin doyurucu olduğunu belirtebiliriz. Her söyleşinin aynı nitelikte olmamasının muhtelif nedenleri vardır muhakkak. Misal Atsız ile az görüşen ve okudukları üzerinden tanıyanların verdiği cevaplar dikkat çekmektedir. Beri yandan, bu insanların en gencinin 70 yaşında olduğunu göz önünde almamız gerekir.
Söyleşilerde herkesin hemfikir olduğu konular şunlardır. Atsız’ın çok iyi bir Türkçesi bulunmaktadır. Yazdığı yazılarda imlaya çok dikkat eder. Kitaplarında hiçbir imla yanlışı olmadığını Muhiddin Nalbantoğlu belirtir. Çığır açan bir edebiyatçı ve tarihçidir. Yazdıklarıyla yaşantısı birebir örtüşen az sayıdaki yazar ve aydınlardan birisidir. Nezaketli, görgülü, çelebi bir insandır, 19-20 yaşındaki gençlere dahi bey, hanım ve siz diye hitap eder. Kimseye eyvallahı olmayan, haksızlık kimden gelirse gelsin haykıran, dürüst bir karakter sahibidir. Sevgi Kafalı bu konuda bir anekdot anlatır. Atsız ile sohbet ederken, hangi kitaplarını okuduğunu sorar, “Dalkavuklar Gecesi” romanını okumadığını, onun dışındakileri okuduğunu söyleyince, Atsız, söz konusu kitabın çıktığı gün bittiğini, piyasada olmadığını, yayınevinin bu kitabı tekrar basalım dediklerinde, “para kazanmak için kitap yazdı” gibi bir algı oluşmaması için Atsız’ın bunu kabul etmediğini belirtir. (s.66) Kardeşi Necdet Sancar da iyi bir fikir adamıdır. Atsız daha içe kapanık, Sancar daha sosyaldir. Atsız yazılarında sevdiklerine sıcak davranır, Türk düşmanlarına karşı kılıcı çok keskindir, oysa günlük hayatta sert değildir. Espritüeldir, şakayı, misafir ağırlamayı çok sever, evine geleni-gideni çoktur. Öğrencilere değer verir. Kendi çantasını kendisi taşır, hatta misafirin bol olmasına rağmen “bu durum entelektüel faaliyetlerimizi gerçekleştirmemizi engelliyor” dahi dememiştir. Söz konusu bu duruma oğlu atıfta bulunarak, “Birtakım densizler vaktini çalmasalardı, daha fazla eser verirdi…” demiştir. Mütevazı birisidir, bir lise öğrencisi dahi kendisine mektup yazsa mutlaka cevabını verir. Misal Yücel Hacaloğlu, lise talebesi olarak kendisine Trabzon’dan mektup yazıp bir fotoğrafını ister. Talebeye fotoğrafını gönderir. Söyleşiye katılanların tamamına yakını önce eserlerini okumuş, sonra kendisiyle tanışmışlar.
Kamuoyunda Atsız’ın dinsiz, ateist, şaman vs. gibi iddialar çok gündeme gelmiştir. Söyleşilere katılan herkesin Atsız’ın dini problem olarak görmediğini, dinciliğe ve din istismarına karşı olduğunu belirtir. Atsız’ın sosyolojik ve kültürel olarak Müslüman olduklarına şahitlik edeceklerini vurgularlar. İsa Yusuf Alptekin’in oğlunun cenaze namazını kıldığını, beri yandan Fetih Gemuhluoğlu gibi bir tasavvuf ehli gönül adamının Atsız’ın çok kez namaz kıldığına şahit olduğunu belirtir Nurettin Pakyürek. Kamuoyunda Atsız’ın şamanlığına dair iddialarda, şamanlık üzerine yaptığı esprilerin gerçek olarak algılanmasının da büyük payı olduğu düşünülebilir.
Atsız’ın bugün yanlış anlaşılmasında, çapsız, ufuksuz, vizyonsuz vs. gibi yargılarla tanınmasında sevenlerinin de çok vebali olduğunu düşünüyoruz. Kendisine kimden gelirse gelsin, bir mektup gelmişse, kesinlikle cevap yazan bir insan olduğunu belirtmiştik. Bildiğimiz kadarıyla bu mektuplar Yücel Hacaloğlu ile Adile Ayla tarafından kitap halinde yayımlandı. Hacaloğlu’nun mektupların kitaplaşması noktasında birçok insanın mektupları kendisine vermediğini belirtir. Bazı öğrencilere mektup yazmasına rağmen, cevap verilmediğini de öğreniyoruz eserden.
Atsız’ın “Siyaset taviz verme sanatıdır” cümlesinden hareketle yaşadığını, bunun için DP ve AP’den gelen milletvekili tekliflerine olumsuz cevap verdiğini, Türkeş ile arasındaki küskünlükte de bunun etken olduğunu belirtir katılımcılar.
Atsız’ın Fenerbahçeli olduğunu, Atatürk’ü bir kez gördüğünü Hacaloğlu belirtir. Ruh Adam’daki karakterlerden birisinin Türkeş olduğunu Nalbantoğlu söyler. Bozkurtlar kitabının 3. Cildinin yazılmaya başlandığını ve yarım kaldığını, Bozkurtlar romanındaki “Kürşad” isimli bir şahsiyetin olmadığını, kendisine sorduğunu Sertkaya belirtir. Söyleşiye katılanların arasında Atsız’ın öğrencisi olan tek kişi Erk Yurtsever’dir. Derslerinde propaganda yapmadığını, derste bir öğrencinin bilerek “Göktürkler” yazarken “k” yerine “t”yi yazması sonucu Atsız’ın kıyameti kopardığını vurgular Yurtsever. Atsız ve arkadaşlarının 1952’de Fatih Sultan Mehmet’in türbesinin temizliğini yaptığını biliyoruz. Bu temizlik ekibinin içinde Yurtsever’de varmış. Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın ölümü sonrası, “Dr. Kıvılcımlı’ya sahip çıkın. Solcu komünist olabilir ama Türk’tür her şeyi Enternasyonalist değildir.” dediğini Gündoğdu Saruhanoğlu anlatır.
Söyleşilerde Yağmur ve Buğra Atsız’ın hayırsız evlat olmalarına dair epey iddia bulunmaktadır. Bunların bir kısmının iletişim eksikliğinden olduğunu düşünülebilir. Bu minvalde söyleşi yapılanların arasında Atsız’ın evlatlarının da olması gerektiğini düşünüyoruz. Kitabın Atsız literatürüne önemli bir katkı olduğunu değerlendirilebilir. Atsız’ın bir değer olduğuna inanan herkesin ilgisini çekeceğini belirtebiliriz.
[*] Milli Mecmua’nın ilk sayısı Atsız özel sayısıydı. Dergi yetkilileri, bu baskının bitince 2. Baskıyı çıkardıklarını beyan ettiler.
[*] Söyleşi: Zeynel Abidin Polat, “Bozkurtlar Konuşuyor: Atsızlı Söyleşiler”, Mayıs 2018, 272 s., İstanbul, Historia Yayınları, ISBN 978-975-6587-42-3