Son Mahkûmiyete Giden Yolda Belgeleriyle Yaşananlar
Geçtiğimiz günlerde Türkçülüğün yılmaz kalemşoru Atsız üzerine yapılmış bir çalışma daha Post Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Profesör Doktor Sebahattin Şimşir imzası taşıyan “Atsız Son Mahkûmiyet ve Türkçüler” adlı bu çalışma ile Nihal Atsız’ın ömrünün de son dönemlerine denk gelen son yargılanması “belgelerle” okuyucusunun dikkatine sunuldu.
Bahsimize konu olan kitap, müellifinin, niçin bu kitabı neşrettiğini anlattığı önsöz ile başlıyor. Bu kısımda görüyoruz ki Türkçülük hâlâ çeşitli yollarla engellenmek istenmekte ve Atsız kimi çevreler tarafında korkulan bir kişi olmaya devam etmektedir. Aslında bunda şaşılacak bir şey olmadığını kitabın 61 ve 62. sayfasına geldiğimizde, Moskova’da toplanmış bir kongrede alınan kararlardan (… fikrinize uymayan ve komünist temayülü olmayanların bütün şöhret, itibar ve otoritelerini yıkmaya çalışacaksınız) öğreniyoruz. Bu durum bize, yıllardır, ülkemizde daima sol fraksiyon yazarları gündemde tutulup şaşaalı reklamlarla okuyucuya servis edilirken millî minvalde kalem oynatanların görülmezden gelinmesinin sebebinin cevabını da veriyor.
Kitap; Atsız’ı yargılanma sürecine taşıyan Ötüken dergisindeki yazıların verilmesiyle devam edip bu yazılara gelen tepkilerle, davanın açılması ve alınan karar ile Atsız lehine harekete geçen Türkçülerin cumhurbaşkanlığına gönderdiği dilekçe ve telgraflarla son buluyor. Kitabın ilk kısmı olan Ötüken dergisinde çıkan yazılar zaten malumumuzdur. Fakat gelen tepkiler dikkate şayandır. TBMM gibi kutlu bir mekânda Tarık Ziya Ekinci adlı TİP üyesinin olayları nasıl çarptırarak anlattığını ilk defa bu kitapta okuyoruz. Yine Cumhuriyet Senatosunun 88. Birleşiminde söz alan Selahattin Cizrelioğlu’nun yaptığı konuşmanın mahkeme sürecinin fitilini nasıl ateşlediğini görüyoruz. Bir insanın haklı iken nasıl haksız duruma düştüğüne yine bu satırlarda şahit oluyoruz. Üstelik Atsız’ı maske yaparak perde arkasından Türkçülere duydukları kini Nihal Atsız’ın vefatından yaklaşık 6 ay sonra CHP İstanbul Senatörü Mehmet Feyyat’ın gündüm dışı söz alarak meclis kürsüsünden nasıl kustuğunu görüp iliklerimize kadar donup kalıyoruz.
Şimşir’in kitabına aldığı ve Türkçü olan bizlerin mutlak surette ders çıkarması gereken Atsız aleyhine yayınlanan bazı bildirilerin satır aralarında “Türkiyelilik” gibi ucube kavramların bazı bölücü zihniyetlerde ne kadar eskiye dayandığını görüyoruz. Kitap pek çok açıdan okunmayı hak ediyor.
Yukarıdaki satırlarda bahsi geçen Moskova’daki komünist kongresinde alınan kararlardan bir tanesi büyük Türkçü Atatürk’ün bugün bazı çevreler tarafından niçin solcu (!) imiş gibi lanse edildiğinin de cevabı niteliğinde olsa gerek.
Alınan o karar: Halkın çok sevdiği ve millete kabul ettirilmiş olan kahramanları yıkmak zor olacağından onları kendinize bayrak yapacak, onların fikirlerini kendi açınızdan yorumlayacaksınız.
Bugün Türkiye’de olan budur.