Konuk Kalemler

Tüm yazıları
...

Irak Türkmenleri: Geçmişten Günümüze Siyasi Deneyim, Sorunlar ve Gelecek Perspektifi

Firas Ağaoğlu

Herkesçe malumdur ki, Irak 2003 sonrası yeni bir anayasal demokratikleşme sürecine girmiştir.

Türkmenler 90’lı yıllardan beri aktif olarak katılarak siyasi mücadeleye girmiş, yeni deneyimlerle; dernekler, vakıflar ve siyasi partiler kurmuşlardır. Akabinde 1995 yılında, yeni bir deneme sayılacak olan, çatı niteliğine haiz bir yapı üzerinde anlaşarak adını “Irak Türkmen Cephesi” (ITC) koymuşlardır. ITC, Türkmenler arasında millî mücadelenin yönetildiği bir kurum hâline gelmiştir.

Saddam rejiminin devrilmesi sonrası, uzun yıllar azalan umut yeniden tazelenmiş ve herkes güzel günler, umut vadeden bir gelecek beklemiştir. Irak’ta her kesimi bir grup ya da parti temsil etmektedir. Türkmenleri de Irak Türkmen Cephesi temsil etme iddia ve istidadını ortaya koymuştur. Zayi olan millî hakları almaya çalışıp ezilen mazlum milletin sesi olmaya gayret göstermiştir.

Yukarıda belirttiğim gibi, uygulama aşamalarında siyasi tecrübelerin zayıflığından kaynaklanan birtakım eksiklikler yaşanmıştır. Ülkedeki diğer gruplar (Araplar ve Kürtler) gitgide kendilerini iyi bir şekilde geliştirerek insan kaynağı yetiştirmeye önem verdiler ve bu minvalde de devam etmektedirler. Adı geçen gruplar merdivenin basamaklarını hızla tırmanırken, başlangıçta onlarla hemen hemen aynı seviyede olmamıza rağmen biz aynı yerimizde kaldık ve gittikçe de basamakları tersine inmeye başladık.

Millet, savaştan yeni çıkmış olması nedeniyle, bu durumu sorunun baş gösterdiği günlerde bariz bir şekilde fark edememiştir. Belki de bunun farkında olmuyoruz ya da farkına varılmasını istemiyoruz. Bu şekilde devam ederse (öyle görünüyor ki öyle de devam edecek) sonumuz daha kötü olacaktır. Bu durumun nedenleri çoktur. En barizi de genç kabiliyetleri yetiştirme kıtlığıdır. Var olan yetişmiş gençleri ise siyasi ve sosyal sahadan uzaklaştırma peşinde bir politika da devam etmektedir.

Irak Türkmen Cephesi 90’larda kurulmuş ve o zor şartlar altında vizyonu ve misyonu belirlenmiştir. Ancak gelmiş olduğumuz ve içerisinde bulunduğumuz durum ciddi bir şekilde tartışılmalıdır. Çünkü hâl böyle giderse 10 yıl sonra durumumuz daha kötü olacaktır. Bu durumu bir otomobile benzetirsek yanlış olmaz. Şöyle ki; 80 model bir araç sahibiyiz, durmadan bu aracı kullanıyoruz. Araçta bir arıza yaşandığında direkt suç veya kusurun şoförde olduğu düşünülerek şoför değiştirilip yola devam ediyoruz. Aracın verdiği arıza ve eksiklerine bakmıyoruz. Ancak gerçekte ise hem araç eskidi hem de yollar değişti! Kısacası aracımız yenilenmeli, değişmelidir. Sadece şoför değiştirerek eski araçla yola devam edilemez. Israrla bu araçla devam edilirse bu araç yolda kalır ve başka araçlar yerine geçer!

Uzun lafın kısası, iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor. İyi yaptıklarımızla elbette övünelim, ancak kaçınmadan da hatalarımızdan ders çıkartalım.

Gerçek ve samimi bir şekilde millî davayı düşünen herkes taşın altına elini koymalıdır; aksi halde, bu gidişatla kişi veya kişiler değil, bir halk yok olur!

Eksikliklerimiz çoktur. Bu eksiklikler ele alındığında sıfırdan her şey konuşulmalı, güncel sorunlar günlerce uzmanlar tarafından değerlendirilmelidir.

Gerçekçi olmamız gerekiyorsa, doğru dürüst halkı ikna edecek bir hedefimiz olmadığı gibi kurumsal nitelikte çalışılmış kısa, orta ve uzun vadeli planlarımız da yoktur. Bütün işlerimiz genellikle bugün düşünülüp yarın uygulanmaktadır. Bir milleti ayakta tutmak için kritik hedefleri belirleyip halkı bu gerçekçi hedeflere inandırmak önemlidir.

Sonuç olarak, yazıda Irak Türkmen Cephesi’ni eleştirmiş olabiliriz; ancak bu eleştiri, millî mücadelemizin tek kalesi ve önemli bir temsilcisi olan ITC’yi destekleme ve geliştirme çağrısı olarak anlaşılmalıdır.