Oğuzhan Saygılı

Tüm yazıları
...

Allahaısmarladık: Çanakkale Savaşı’nda Bir Şehidin Günlüğü

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Oğuzhan Saygılı

Milli Devlet gazetesinde kısmet olursa düzenli olarak kitap tanıtım yazıları yazmaya devam edeceğiz. Güncel eserlerle ilgili yazılarımız devam etmekle birlikte güncelliğini yitirmeyen, bizleri titreten eserler de yazdıklarımızın önemli bir bölümünü oluşturacak inşallah. Bu minvalde emsali onlarca, hatta yüzlerce eserden daha öğretici, daha etkileyici ve daha kalıcı bir eseri gündeme getireceğiz. [*] Her ne kadar söz konusu eser kamuoyunda hak ettiği karşılığı bulup gündem oluştursa da; İbrahim Naci’nin, ‘Allahaısmarladık’ adlı eserini gün yüzüne çıkaran Lokman Erdemir - Seyit Ahmet Sılay’ın bu anlamdaki hikâyesi biz fakirin yazı yolculuğunda mihenk taşı hükmündedir.

Günlüklerin yayına hazırlanmasını Lokman Erdemir ile Seyit Ahmet Sılay üstlenir. Erdemir Hoca, Çanakkale Savaşları üzerine yoğunlaşmış ciddi bir akademisyendir. Söylemeye gerek yok ancak belirtmek gerekir ki, bu konuyla ilgili yazdığı ve hazırladığı onlarca makale ve eseri bulunmaktadır. Beri yandan Seyit Ahmet Sılay, Çanakkale Savaşlarının ve emektarlarının ruhunu diriltmeye kendini adamış ve bu alandaki kurumların yapamadığını, tek başına ordu misali yapan dertlilerimizdendir. Evini, dünyanın en büyük sivil Çanakkale Harbi Malzemeleri Müzesi’ne çeviren bir yürektir. Müzesinde 5500 civarında obje bulunmaktadır. [**] 

Teğmen İbrahim Naci, İstanbul’dan cepheye intikal ederken aldığı defterin ilk sayfasına ailesinin adresini yazıp: “Bu defter kimin eline geçerse bir şehit hürmetine yukarıdaki adrese göndersin…” diye not düşer. Eser, merhumun İstanbul’dan ayrıldığı 24 Mayıs 1915’ten, şehit olduğu 21 Haziran 1915 tarihine kadar günü gününe, hiç aksatmadan yazdığı günlüklerden oluşur. İbrahim Naci ailesinin adresini belirtirken ismini defterin başına yazar. Günlüklerde son güne kadar hiçbir yerde ismi ve imzası yoktur. Adeta şehit olacağını sezmiş gibi son gün ismini yazar, imzasını atar. Son cümlesi de: “Allahaısmarladık” tır. Yarım kalan günlüklerin sonuna Bölük Komutanı Yüzbaşı Bedri Efendi’nin ‘Hamiş’ başlıklı bir notu yazılıdır. İbrahim Naci’nin cesareti, kalitesi ve adanmışlığına dair düşüncelerini dile getirir Bedri Efendi. İlginçtir ki, ismini ve künyesini yazdıktan sonra son cümlesi nokta ile değil “,” ile devam etmektedir. Bedri Efendi şehit olur. Bunun altına da Tabur İmamı ve Kâtibi de Bedri Efendi’nin de şehit olduğuna dair not düşüp imza atarlar.

29 günün yaklaşık 10 günü cepheye intikal için yolda geçer. Yol boyunca gözlemlerinde duygu yoğunluğu ve çevreyle ilgili gözlemleri daha yoğun bir şekilde hissedilir.

Günlüklerde savaşa - cepheye dair oldukça fazla malzeme bulunmaktadır. İbrahim Naci, özelikle iaşe, beslenme, yenilen yemekler hakkında ziyadesiyle bilgi verir. Yer yer askerin üç öğün yemek yediğini, iaşenin mükemmel olduğunu ve yenilen yemekleden bahseder. İstanbul’a yakın olması hasebiyle I. Cihan Harbi’nin diğer cephelerinde yaşanan iaşe sıkıntısının, Çanakkale Cephesi’nde yaşanmadığını günlükler vesilesiyle söyleyebiliriz.

İbrahim Naci’nin günlüklerinin her satırına inanmış bir ruh hali hâkimdir. Çok nadir de olsa milleti için bu kadar fedakârlık yapmasına rağmen milletten bu fedakârlığın karşılığını alamadıklarına ya da alamayacaklarına dair şüpheleri bulunmaktadır. Misal; yol güzergâhındaki karşılaştığı yerlerde İslam ahalisinin, yanlarından ‘kurbanlık kuzu gibi geçen askerlere!’ bir yakınlık göstermediğini,  bir su ikramında dahi bulunmadığına; beri yandan da Rum köylü kadınlarından birkaçının, eşi askerde olduğu için kolları kopana kadar askere su taşıdığına değinir.

İbrahim Naci, savaş şartlarında metruk halde bulunan bazı şehit mezarlarından bahsederken, kendi akıbeti sonrası da böyle bir tablonun ruhunu örseleyeceğini belirtir. Bu bölümleri okuyan taşlaşmamış kalplere adeta “Şehitlerimize olan vefa borcunu çabuk ödeyiniz.” emri gelmektedir. Kitabın gün yüzüne çıkmasına vesile olan Seyit Ahmet Sılay da ilişikteki cümleleri okuduğunda İbrahim Naci’nin hikâyesini anlatmak, öğretmek için yemin eder. Seyit Ahmet Sılay’ın bu konudaki gayretleri üst makamlardan karşılık bulur. Orman ve Su İşleri Bakanlığı kitaba sponsor olur. Kitap onlarca dile çevrilir. İki yüz bin civarında basılıp özellikle okullara ve gençlere ulaştırılır. Bahse konu olan satırlar aynen şöyledir: “Şimdi düşünüyorum. Şehit olursam ben de mi böyle solgun yapraklı birkaç kel ağacın dibine gömülüp terk edileceğim. Fakat bu ne kadar merhametsiz ne kadar feciydi. Bu bakalım bana da aynı akıbeti mi göstereceksin? Yoksa sevdiklerime kavuşmaya müsaade edecek misin? Bu yakın olacak mı Yarabbi?” (s.118)

21 yaşında bir gencin günlükleri olarak baktığımızda duygu yoğunluğu ve kaleminin edebi kıvamı dikkat çekmektedir. Günlüklerin kitaplaşma hikâyesi yazının kudretine inanmayanlar için okkalı bir tokat mesabesindedir” denilebilir. Teğmen İbrahim Naci ve Yüzbaşı Bedri Efendi’nin aziz ruhlarını diriltenlere selam olsun, var olsunlar. Dönemle ilgili birinci sınıf günlük okumak isteyenler bu esere başvurabilir. [***]

[*] Teğmen İbrahim Naci, “Allahaısmarladık: Çanakkale Savaşı’nda Bir Şehidin Günlüğü”, Yayına Hazırlayanlar: Lokman Erdemir- Seyit Ahmet Sılay, 160 s., 2013, İstanbul, Yeditepe Yayınevi

 [**] Seyit Ahmet Sılay’ın özgeçmişi hakkında bu linkten istifade edilebilir. http://www.canakkalemuzesi.com/includes/inchakkimizda2.asp

[***] Eseri okumayanlara en azından “İbrahim Naci’nin Günlüğü” isimli iki bölümden oluşan 35 dakikalık bir televizyon programının videosunu izlemelerini hararetle tavsiye ederiz. Videolara ihttps://www.youtube.com/watch?v=bmeTicNFXaM, https://www.youtube.com/watch?v=n-OliOSNUPk linklerinden ulaşılabilirsiniz.