İletişim: sakinoner@hotmail.com
Bağımsızlığımızı, egemenliğimizi ve millî kimliğimizi korumak istiyorsak, tüm halkımıza, Türkçenin doğru ve güzel kullanımını ve zenginliklerini öğretmeliyiz. Türkçe sevgisini, bilincini ve duyarlılığını geliştirmeliyiz. Milletçe bir “Türkçeye Saygı ve Sevgi seferberliği” ilan etmeli ve dilimize her yönden sahip çıkmalı, onu tehdit eden her türlü unsura karşı koymalıyız. Bunun bir gereği olarak, öncelikle, gelişmiş bazı Batı ülkelerinin yaptığı gibi, acilen milli dilimizi, Türkçemizi bir yasa ile koruma altına almalıyız.
İngilizcenin Fransızcayı tehdit etmeye başlaması üzerine, Fransız aydınları hemen dillerini koruma çabası içine girmişlerdir. Bunun üzerine devlet yönetimi harekete geçmiş, Fransa Başbakanı ve Kültür Bakanı, Fransız dilinin kullanımına ilişkin bir yasa tasarısı hazırlatmışlardır.
Fransızcayı koruma yasası üzerine
Fransız yasa tasarısının hazırlanma gerekçesinde şu görüşlere yer verilmiştir:
“Bu yasa tasarısının amacı, Cumhuriyet’in dilinin Fransızca olduğu ilkesini bir kez daha vurgulamak ve ülkemize, dil ile ilgili olarak şimdiye kadar yürürlükte olanlardan daha tam ve daha kesin bir mevzuat kazandırmaktır. Ayrıca bu yasa tasarısı, Fransa’ya, kaynağı olduğu ve resmî işlerde Fransızcayı seçmiş elliye yakın ülkenin ortaklaşa kullandığı bir dile karşı sorumluluğunu daha iyi yerine getirebilmesi için yardımcı olmayı da amaç edinmiştir.”
Metinde, belirli durumlarda Fransız dilinin kullanılmasının zorunlu olduğuna dikkat çekilmekte, böylelikle Fransızcanın tüketiciler, ücretliler ve halk için bir hak olduğu vurgulanmaktadır. Yasa tasarısında, tüketicilerin, ücretlilerin, hak sahiplerinin ve halkın kendilerine verilen bilgileri anlayabilmeleri esas alınmıştır.
Ayrıca Fransızcanın milli sınırlar içindeki faaliyetlerde, özellikle de eğitimde ve radyo, televizyon yayınlarında doğal olarak başvurulan dil olabilmesi için hangi koşullarda zorunlu olacağı belirtilmektedir. Ürünlerin sunulmasıyla ilgili Fransızca açıklamaların yanında, yabancı dildeki çevirilerinin de her zaman yer alabilmesi öngörülmektedir.
Türkçeyi koruma yasası üzerine
Dilin milli hayattaki önemine inanan Türk aydınları olarak on yıl önce aynı Türk dilinin kullanılması ve korunması konusunda “Türkçenin Kullanımı ve Korunması Yasası” adıyla 21 maddelik bir yasa taslağı hazırladık. Bu taslak bundan önceki yasama dönemlerinde milli hassasiyeti olan milletvekilleri vasıtasıyla Meclise sunulmuştur. Fakat süresi içinde yasalaştırılamayarak kadük duruma düşmüştür.
Bu yasa tasarısının maddelerinde; hangi alanlarda Türkçe dışında dil kullanılmayacağı belirtilmektedir.
Madde 1. Resmi ve özel kurum ve kuruluşlar ile firma adlarında, tabelâ ve reklâmlarda Türkçe dışında bir dil kullanılamaz.
Madde 2. Her türlü ticarî ve sınaî ürün adlarında, Türkçe dışında bir dil kullanılmaz. Tipik ürün adları ve çok geniş bir kitle tarafından tanınan yabancı marka adları için bu hüküm uygulanmaz.
Madde 3. Bir mal, bir ürün veya bir hizmetin sunuluşunda, tanıtılmasında, kullanma ve yararlanma kitapçığında, garanti sınırlarını ve şartlarını belirleyici açıklamalarda ya da bunlarla ilgili fatura ve makbuzlarda Türkçe’nin kullanılması mecburidir. Yabancı bir kelime veya deyimin Türkçe karşılığı varsa, bunun kullanılması zorunludur. Yazılı, sözlü, görsel ve işitsel olarak yapılan her türlü reklâm veya tanıtım için aynı hükümler uygulanır.
Madde 4. Halkı bilgilendirmek amacıyla kamuya açık yerlerde veya taşıtlarda her türlü yazı ve ilân Türkçe olarak yazılır. Bu yazı ve ilânlarda Türkçe karşılığı varsa, yabancı dilde bir deyim veya kelimeye yer verilemez.
Madde 5. Yabancı dillerde verilen yerli ürün ve işyeri isimleri 6 ay içinde Türkçe’ye çevrilir.
Madde 6. Bu yasanın 1., 2., 3. ve 4. maddelerinde öngörülen ibarelerin, ilânların ve yazıların bir ya da birkaç yabancı dil ile birlikte sunulması durumunda, Türkçe metnin yabancı dildeki metni kadar kolay okunur, dinlenir ve anlaşılır nitelikte olması gerekir.
Madde 7. Bir Türk vatandaşının taraf olduğu sözleşmeler, konu ve biçimleri ne olursa olsun, Türkçe yazılmak zorundadır. Bu sözleşmelerde, Türkçe karşılığı varsa, yabancı dilde bir deyime veya kelimeye yer verilmez. Yukarıdaki bentte öngörülen sözleşmeler bir veya birkaç yabancı ortakla birlikte imzalanmışsa, zorunlu olan Türkçe nüshadan başka, bir ya da birkaç yabancı dildeki nüshalar da aynı şekilde geçerli olabilir. Birinci bendi ihlâl eder biçimde imzalanan sözleşmeye taraf olanlardan birisi, yabancı dildeki bir hükümden bu hükme karşı çıkan kişi zararına yararlanamaz.
Madde 8. Yazışma ve görüşmelerde Türkçe kullanılmadığı takdirde, Türkiye’de Türk uyruklu gerçek ya da tüzel kişilerce hiçbir gösteri, toplantı yahut kongre düzenlenemez. Katılanlara programı sunmak amacıyla toplantıdan önce ve sonra dağıtılan belgelerin Türkçe kaleme alınması gerekir ve bunların bir veya birkaç yabancı dile yapılmış çevirileri de olabilir. Yabancı dildeki bildiri metinlerinin yanında, zorunlu olarak, en azından Türkçe özetlerinin de bulunması gerekir. Bu hükümler, yalnızca yabancıları ilgilendiren gösteri, toplantı ve kongrelerle, Türkiye’nin dış ticaretini geliştirmek amacıyla yapılan gösteriler için uygulanmaz.
Madde 9. Yazılı olarak yapılan iş sözleşmeleri Türkçe kaleme alınır. Bunlarda, Türkçe karşılığı varsa, yabancı dilde bir deyime veya kelimeye yer verilmez. Sözleşmeye konu olan iş, Türkçe karşılığı olmayan ve yalnızca yabancı bir kelimeyle belirlenebilen bir iş ise, sözleşmeye yabancı kelimenin Türkçe açıklaması da eklenir. Eğer ücretli bir yabancı ise ve sözleşme yazılı olarak yapılmışsa, ücretlinin istekte bulunması durumunda sözleşme, bu kişinin ulusal diline çevrilir. İki metin arasında uyuşmazlık varsa, yabancı ücretlinin dilinde kaleme alınan metin geçerli sayılır. İşveren, bu maddedeki hükümlere aykırı olarak imzalanmış bir sözleşmenin özel şartlarından ücretli aleyhine yararlanamaz, bu yüzden şikâyet hakkı doğabilir.
Diğer maddeler ise özetle şöyle:
9. maddede; yazılı olarak yapılan iş sözleşmelerinin, 10. maddede; iç yönetmeliklerin alınacağı ifade edilmektedir.
11. madde; eğitim, sınavlar ve yarışmalar ile resmi ve özel eğitim kurumlarında yapılan tezler ve bilimsel yazılarda, yabancı dil ve kültürlerin eğitimi yönünden gerekli oldukları kanıtlanan ve öğretim üyelerinin yabancı ortak profesör ve davetli olmaları dışında Türkçe olacağı belirtilmiştir.
12. madde; basın ve yayın organları ile ilgilidir. Bu maddede, basın ve yayın organlarındaki yayın ve reklamlarda, orijinal dildeki sinema eserleri ile görsel ve işitsel eserler dışında kalan bu tür eserlerde Türkçenin kullanılacağı hükmü yer almaktadır.
13. maddede; bir ürünün yabancı dildeki imalat, ticaret ve servis markasının kullanımının, kamu hukukuna bağlı tüzel kişilere yasak olduğu belirtilmiştir.
14. maddeden 21. maddeye kadar olan maddeler, Türkçe kullanımı konusunda belirtilen yasaklara uyulmaması halinde yapılacak yasal işlemleri kapsamaktadır.
21. madde ise, yürürlük maddesi olup, bu maddelerin hangi durumlarda ihlâl edildiğini belirtilerek Yönetmeliğin yayımı tarihinde, yasanın ise Resmi Gazete’de yayım tarihinden altı ay sonra yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir.
Türkçenin korunması milli bir görevdir. Türk kamuoyunu bu yasaya sahip çıkmaya, tartışarak eksikliklerini gidermeye ve yasama organı olan meclisimize taşımaya ve 24 Haziran 2018’den sonra oluşacak TBMM’nin yeni vatansever üyelerini de bu taslağın yasallaşmasına katkıya davet ediyorum. Unutmayalım ki, dil, milli kimliğimizdir.
Türkçenin Kullanımı ve Korunması Yasa Tasarısı Türk milletine hayırlısı olsun.