1962 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş olan İrfan Paksoy, ilk ve orta eğitimini Kahramanmaraş’ta yapmış, lisans eğitimini Hava Harp Okulunda (Yeşilyurt-İstanbul) tamamlamış ve Eylül 1984 ayında da Hava Kuvvetlerinde subay olarak göreve ve meslekî yaşamına başlamıştır.
Meslek hayatı boyunca (1984-2015) değişik kademelerde görev yapmıştır. Bu çerçevede; Hava Kuvvetlerinin değişik birlik ve kurumlarında, Millî Savunma Bakanlığı Dış Tedarik Daire Başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığında ve Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Komutanlığında değişik kademelerde proje subayı, yönetici ve komutan olarak; Millî Güvenlik Akademisinde öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak, 1999-2002 döneminde de üç yıl süreyle Almanya’da Savunma Bakanlığı bağlısı kısa adı BWB olan Federal Savunma Teknolojisi ve Tedarik Dairesi nezdindeki Türk İrtibat Ofisinde Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen irtibat subayı olarak görev yapmıştır.
1991 yılında girdiği Hava Harp Akademisini (1) (Yenilevent-İstanbul) 1993 yılında tamamlamış (2) ve kurmay subay olmuş, 1998 yılında 69. dönem müdavimi olarak Silahlı Kuvvetler Akademisinde (3) (Yenilevent-İstanbul), Eylül 2011-Şubat 2012 döneminde de Millî Güvenlik Akademisinde (Ankara) eğitim görmüş, 2007-2009, 2011 -2013 dönemlerinde de Millî Güvenlik Akademisinde (4) öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmıştır.
2003 yılında Erciyes Üniversitesi (Kayseri) Tarih Ana Bilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Bilim Dalında başladığı doktora eğitimini 2008 yılında tamamlamış “Tek Parti Dönemi Siyaset Kültürünün Sonrasına Etkileri” başlıklı tezi ile “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Doktoru” unvanını almıştır.
Yazar Eylül 2017 ayında Ankara Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimini “1858 Arazi Kanunnâmesi Bağlamında Tanzimâttan Cumhuriyete Arazi Mülkiyet Sistemi” konulu çalışması ile 18 Ocak 2020 tarihinde tamamlamış olup Şubat 2020 ayından beri Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesinde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Yazarın 2018 yılında yayımlanmış “Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti”, 2020 yılında yayımlanmış “Bilgelik Okumaları” ve 2021 yılında yayımlanmış (müşterek bir çalışma olan) Enver Paşa (Hürriyet, Adalet, Müsâvât)” ve “Azerbaycan Aydınları” isimli araştırma-inceleme dalındaki eserleri ile yayımlanmış birçok makalesi bulunmakta olup değişik dergi ve yayın organlarında belirli aralıklarla da makâle yazmaktadır.
Yazar evli olup, iki evlat ve bir torun sahibidir.
DİPNOTLAR:
(1) Harp Akademileri bünyesinde verilmekte olan iki yıl süreli kurmaylık eğitimi YÖK ile Gnkur.Bşk.lığıjnda yapılan protokol gereği “Yönetim, Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” bilim dallarında yüksek lisans eğitimine muadil kabul edilmiştir.
(2) Yazarın Hava Harp Akademisi eğitimi esnasında “TSK’da şeffaflık ilkesinin amaç, ilke ve esasları nasıl olmalıdır?” başlıklı tezi hazırlamıştır.
(3) Yazarın (uluslararası ilişkiler, küresel ve bölgesel ilişkiler ve güvenlik, bölgesel ve küresel ekonomi, kriz yönetimi, ulusal güvenlik ve strateji konularında disiplinlerarası bir eğitim niteliğinde olan) 4,5 ay süreli Silahlı Kuvvetler Akademisi eğitimi esnasında “Hava Kuvvetleri Komutanlığının 21’inci Yüzyılda Lojistik Yapılanması Nasıl Olmalıdır?” başlıklı bir tez hazırlanmıştır.
(4) Millî Güvenlik Akademisi eğitimi asker ve sivil orta ve üst düzey yöneticilere verilmekte olan ulusal ve NATO ittifakı ölçeğinde (stratejik seviyede) kriz yönetimi ve harp yönetimi konularında teorik ve uygulama düzeyinde bir eğitimi içeren; ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte politik, askerî, ekonomik ve sosyo-kültürel gelişmeler konusunda müdavimlerine vizyon kazandıran disiplinlerarası bir eğitimdir.
“Ey Türk oğlu! Bu beldede senin için her şey var,
Bu toprağın her adımı senden bir parça saklar.”
Rauf Raif Denktaş
Giriş
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş her ne kadar siyasî kimliği ile tanınmış müstesnâ bir devlet adamı ise de özel meraklarından biri de şiirdir. 1924 doğumlu Denktaş on sekiz aylıkken annesini, on sekiz yaşındayken de babasını kaybetmiş, bu iki elim hâdise ve bundan sonra yaşadığı acılar onun iç dünyasını hisli ve zengin kılarak bunları kaleme dökmesini sağlamıştır. Makale bağlamında ve gazetenin sınırlılıkları kapsamında Denktaş’ın kısa bir öz yaşamının ardından yoğun bir millî duyarlılık içeren ve hayat dersi veren nazma dökülmüş duygu ve düşüncelerinden örnekler sunulacaktır.
Merhum ve Gazi Denktaş’ın Kısa Öz Yaşamı (1924-2012)
İngiliz sömürgesi Kıbrıs’ın güneybatısında ve 1974 sonrasında da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kesiminde bulunan Baf’ta doğmuş, ilkokul ve liseyi İstanbul Arnavutköy’de Fevzi Çakmak Lisesi’nde tamamlamış, daha sonra Kıbrıs’a geri dönerek Lefkoşa İngiliz Okulu’na gitmiş ve 1941 yılında bu okuldan mezun olmuştur.
Yazı yazmaya meraklı olduğundan İngiliz Okulundan mezun olur olmaz Kıbrıs davasının kendisi öncesindeki öncü şahsiyeti olan Dr. Fazıl Küçük’ün ‘Halkın Sesi’ adlı gazetesi için yazılar yazmaya başlamış, aynı zamanda Gazimagosa’da tercümanlık yapmış, akabinde bir süre mahkemelerde memurluk ve İngiliz okulunda öğretmenlik yapmış, daha sonra 1944 yılında İngiltere’ye giderek orada hukuk eğitimi almış, 1947 yılında mezun olduktan sonra Kıbrıs’a geri dönerek avukat olmuş, bir süre avukatlık yaptıktan sonra savcı olmuş, yaptığı başarılı görevlerden dolayı 1956 yılında başsavcılığa yükselmiştir.
27 Kasım 1948 yılında Kıbrıs Türkleri tarafından hazırlanan ilk mitingde Dr. Fazıl Küçük’ün yanında hatiplik yapmış, Kıbrıs Türklerinin çıkarları doğrultusunda Faiz Kaymak (1904-1982) ve Dr. Fazıl Küçük’ün tasvibi ile Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Kongresinde başkanlık yapmış, Ada’daki İngiliz yönetiminin baskıları ile emekliliğe ayrılmasına altı ay kala savcılık görevinden istifa etmiş, 1949 yılının ortalarına doğru yeniden avukatlık yapmaya başlamış, yine aynı yıl Aydın Hanım ile evlenmiştir.
1955 yılında (Adanın tamamını ilhak edip Yunanistan’a bağlamak isteyen ve Türklere karşı terör eylemleri yapan Rum) EOKA Örgütüne karşı Kıbrıs Türklerinin direnişine öncülük etmiş, ardından hükûmetteki görevinden istifa ederek 1 Ağustos 1958 tarihinde birkaç arkadaşı ile Türk Mukâvemet Teşkilatını (TMT) kurmuş, aynı yıl Rum tedhişçilerin Türk köylerine saldırması ile Dr. Fazıl Küçük ile birlikte Ankara’ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun yanına görüşmeye gitmiş, yapılan görüşmeler sonucunda Denktaş, Kıbrıs’a Türk askeri gönderilmesi önerisinde bulunmuştur. Böylece 1959 yılında Zürih, Londra ve 1960 Antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın hazırlanmasına katkıda bulunmuştur.
1963 yılı Aralık ayında başlayan ve tarihe “Kanlı Noel” diye geçen Rum saldırılarının şiddetle devam ettiği 1964 yılı, Kıbrıs Türk toplumunun var olmakla, yok olmak arasındaki çizgide olduğu, Denktaş’ın “İkinci bir Girit olmayalım” diye dua ettiği bir dönem olmuştur. 26 Şubat 1964 tarihinde Londra’da başlayan Birleşmiş Milletler (BM) görüşmelerinde Kıbrıs’taki Türk toplumu adına BM Güvenlik Komisyonu’nda konuşma yapan Denktaş 18 Mart 1964 tarihinde Ankara’ya dönmüşse de Londra’daki bahse konu komisyonda yaptığı konuşmadan dolayı Ada’ya dönüşü Makarios tarafından yasaklanmış ve böylece Denktaş’ın Ankara’daki zorunlu ikâmet yılları başlamıştır.
1970 yılı seçimlerinde Türk Toplumu Meclisi Başkanlığı’na getirilen Denktaş böylece siyaset hayatına atılmış olur. 1973 yılına kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı olarak görev yapmıştır.
13 Şubat 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilan edilmesinin ardından devlet ve meclis başkanlığında da görev alan Denktaş, anayasanın gerekleri doğrultusunda 1976 yılı seçimlerinde devlet başkanlığına getirilmiştir. 1981 yılı seçimlerinde ikinci kez iktidar olan Denktaş, 15 Kasım 1983 tarihinde KKTC’nin ilan edilmesinin ardından yeniden cumhurbaşkanlığı görevine getirilmiştir. 1990 ve 1995 yıllarında yapılan seçimlerde de ikinci ve üçüncü kez cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. 2005 yılı seçimlerinde bazı nedenlerden dolayı aday olamayan Denktaş, cumhurbaşkanlığı koltuğunu Mehmet Ali Talat’a (d. 1952) bırakmıştır. Organ yetmezliği nedeni ile Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi altına alınan Rauf Denktaş 13 Ocak 2012 yılında 88 yaşında hayatını kaybetmiş, Aydın Denktaş da 63 yıllık hayat arkadaşını. Merhum Denktaş 17 Ocak 2012 tarihinde yapılan devlet töreninin ardından Lefkoşa’daki Cumhuriyet Parkı’na defnedilmiştir.
Kıbrıs Türklerinin bayraklaşan ismi Merhum ve Gazi Denktaş’ın Saadet Sırları (1941), Ateşsiz Cehennem (1944), Criminal Cases (1953), 12'ye 5 Kala (1965), Akritas Planı (1972), A Short Discourse of Cyprus (1972), The Cyprus Problem (1973), Cyprus Triangle (1981), Gençlerle Başbaşa (1981), Kur'ân'dan İlhamlar (1986), Gençlere Öğütler (1988), İmtihan Dünyası, Yarınlar İçin, Kıbrıs Girit Olmasın, A Handbook of Criminal Ca-ses-1955, Cyprus Problem in a Nutshell-1983, Kadın ve Dünya - Woman and The World-1985, UN Speeches on Cyprus-1986, Seçenekler ve Kıbrıs Türkleri-The Options and The Turkish Cypriots-1986 ve Cyprus, An Indictment and Defence-1987 adlı kitapları bulunmaktadır.
Şiirlerinde Vatan Sevgisi ve Millî Çoşku
Hayatını Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve bağımsızlığına adamış Denktaş’ın bu adanmışlığını kendisiyle yapılan bir seri yazı dizisi sonucu on dört-on beş yaşından itibaren yazmış olduğu şiirlerde görmek mümkündür. Denktaş ilk şiirini Kıbrıs Türk gazetelerinden Söz gazetesinde yayımlandığını belirtir.
Denktaş ilk şiirlerinde ‘Akın Yılmaz’ takma adını bazen ‘R.D.R’ kısaltmalarını kullanmıştır ki aslında bu kendi isminin yani Rauf Raif Denktaş kısaltmasıdır. Ancak bu kısaltmada da ‘R.R.D’ yerine ‘R.D.R’ şeklinde bir kısaltmayı tercih etmiştir.
Denktaş’ın şahsiyetinin şekillenmesinde, milliyetçi bir insan olan babası hâkim Raif Bey ile öğretmenlerinin özellikle de hocası Turgut Sarıca’nın rolü büyüktür. Denktaş hem Türklük fikriyle beslenir hem de dinî bilgiler öğrenir. Yazdığı şiirlerde de milliyet ve maneviyat kavramlarının duygularının izleri karşımıza çıkar.
Denktaş’ın yazdığı ilk şiirlerde ‘Ziya Gökalp, Türkçülük fikri ve Kızıl Elma’ etkisi çok belirgindir. O dönemde kaleme alınan şiirlerine örnek olarak 29 Nisan 1942 tarihinde yazdığı ve 6 Mayıs 1942 tarihinde Halkın Sesi gazetesinde yayımlanan ‘Bozkurtların Sesi’ şiiridir.
BOZKURTLARIN SESİ
Kaynaksız bir seliz biz, hiç dinmeden akarız.
Akışımız derindir, sessiz akan sularız.
Yoksa da yağmurumuz doldursun kaynağımızı.
Çekilen setler yine kesemez hızımızı.
Köpüren bir ateşiz, ateşten erleriz biz.
Bu ateşi kül etti azgın sular, hepimiz,
İrkilmeden bahtımız sönen bu ateşlere
Demlerinden kül olan adsız kalmış bu erlere.
Düştüm şimdi ben yola, bir acıyan ararım.
Bir gün olacak yine ses verecek gök tanrım.
Sesimizi boğan sis bizi söndüren sular
Uykumuzdan dağılıp hep buhar olacaklar.
Uyanırken bu gençlik önümüzde coşacak,
Hissiz kalan kalbimiz yaşla dolup akacak,
Bu ateşli yaşlarla tekrar parlayacağız.
Ta ezelden ün salan bozkurtlar olacağız.
Denktaş’ın erken dönem ‘Bozkurt ve Türklük’ temalı bir başka şiiri de ve 20 Temmuz 1942 tarihinde yazdığı ve Kıbrıs’ın Söz gazetesinde çıkan ‘Bozkurt’ adlı şiiridir.
BOZKURT
Hız aldık rüzgârlardan, ses aldık boralardan
Fırtınalar şaşırttık, yıldırımları geçtik
Yenilmez azmimizle kurtulduk saltanattan
Başımıza bir güneş, bir ateş, bir alev seçtik.
Güneş otları yaktı, ateş yangınlar yaptı
Her bir gönlün ateşi bir gönülde toplandı
Toplanan bu ateşle kelepçeler eridi
Kararmış ufkumuzda parlak güneş belirdi.
Ufkumuzu ağartan, gönlümüzde yer açan
Sönmez ateş ile ruhlara ışık saçan
Ebedâ Atamızla millet şefimiz oldu
Türklük bu iki baştan serbestisini buldu.
Başımızda o güneş, gönlümüzde o ateş
Sönmeyen bir alevle arşa kadar gideriz
Ergenekon’u aşan şanlı bozkurt bizleriz
Bozkurtları biliriz kendimize candan eş.
Ebedâ: Ebediyyen
Denktaş’ın milliyetçi bir insan olarak karakterinin şekillenmesinde Ada’daki İngiliz sömürge yönetiminin Türk bayrağı, ulusal bando, kırmızı-beyaz renk yasakları kadar Rumların hasmâne tutumu etkili olmuştur. Denktaş 3 Nisan 1943 tarihinde bir Rum gazetesinin (Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı demek olan) Enosis çığlıkları üzerine bu hadsizlere ‘Kim Demiş’ adlı şiiri ile cevap vermiştir.
KİM DEMİŞ
Kim demiş ki benim için bu beldede âti yok,
Kim demiş ki “bu toprakta Türk oğlunun hakkı yok.”
“Bu diyarlar sizin için etmez” diyen câhil kim?
Haykırırım, cevap versin, bizi fazla gören kim?
Ey Türk oğlu! Bu beldede senin için her şey var,
Bu toprağın her adımı senden bir parça saklar.
Türk kanıyla kızıl güller veriyorken bu diyar,
“Ümit yoktur bu beldede Türk’e” diye kim demiş?
Bu topraklar senin için yeşerirken burada,
Ataların destanları inilderken sularda,
Kim demiş ki “yabancısın ey Türkoğlu bu yurtta”.
“Bu toprakta emeğin yok, çekil burdan” kim demiş?
Ey asîl Türk! Bu sözleri söyleyecek herkesin,
Demir gibi yumruğunu vur başına inlesin
Bu toprakta atan kalpler nerden gelmiş dinlesin.
“Türk’e yer yok bu diyarda, çıksın, gitsin” kim demiş?
Âtî: Gelecek
Denktaş’ın şiirlerindeki temel motiflerden biri de “bayrak ve bayrak sevgisi”dir. Bunu da 1942 yılında yazmış olduğu “Albayrak” başlıklı şiirinde de görmek mümkündür.
ALBAYRAK
Hasretken bunca yıldır kavuştuktu sana biz,
Seni ilk gördüğümüz gün titrediydi kalbimiz,
Kanımıza karıştı al rengin kaynayarak;
Şimdi nerelerdesin sallansana Albayrak?
Hürriyetin timsâli bayrağımız sallansın,
Onu gören her Türk'ün göğsü yine kabarsın,
Gölgelesin vatanı neşe ile sallanarak
Fakat hani nerdedir, dalgalan Albayrak?
Onun kızıl rengiyle kalbimiz tutuşurken,
İçime serin verdi, gölgesinde yattım ben,
O gölgede yatarken ruhum kaçtı uçarak,
Gitti aramak için dalgalanan Albayrak.
Gel dalgalan bayrağım, al gölgende yatayım,
Kızıl rengin altında bir er gibi yaşayım,
Gel gölgele toprağımı neşe ile sallanarak
Fakat nerelerdesin güzel sevimli bayrak?
Denktaş’ın bayrak-albayrak sevgisini gösteren ve üslup bakımından daha da akıcı, yoğun ve dolgun bir söyleyişe ulaştığı şiiri ‘Benim İki Bayrağım Var’ adını taşır. Ömrünü Kıbrıs Türklüğüne adayan ve içindeki büyük Türkiye sevgisiyle Türkiye’yi daima ‘Anavatan’ olarak anan Denktaş için önderliğin simgesi olan Türkiye ve KKTC bayrakları da kutsaldır ve ayrılmaz ikilidir. Denktaş, Kıbrıs Türk Varoluş Mücadelesi’nin sonuçlanmasında 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsız KKTC’nin ilan edilmesinde ve bugünkü KKTC bayrağının şekillenmesinde birinci derecede payı bulunan kişidir. (Bu bölümle ilgili sosyal medyadan gelen itirazlar üzerine metnin sonuna açıklama yapılmıştır. 16/01/2022)
BENİM İKİ BAYRAĞIM
Benim iki bayrağım var.
Biri ana, birisi kız.
Benim iki bayrağım var.
İkisinin de bağrında
Namusumdur ayla yıldız
Biri damarlarımda kan
Biri alnımda aktır
Benim iki bayrağım var
Birisi gönül yarası
Biri tükenmeyen aşktır
Biri yüreklerde sabır.
Biri yaştır kirpiklerde.
Denktaş’ın Hayat Dersi Veren Bir Şiiri
Denktaş, oğluna armağan ettiği ‘Oğluma Öğütlerim’ adlı şiiri de aslında hayata bakışını, yaşantı ve mizacını da verir gibidir.
OĞLUMA ÖĞÜTLERİM
Gıpta etme paraya,
Düşme sakin sefâya,
İşinde tutumlu ol,
Dayan daima cefâya.
İmanına dayan sen,
Kuvvetine inan sen,
Fakat sakın saldırma,
Ortada sebep yokken.
Yalana sapma sakın,
Düşmanlarından sakın,
Herkesi dost bil de sen,
Daima güleryüz takın.
Saat gibi durmadan,
Gece gündüz çalışan,
Temiz kalpli insan ol,
İmrensin sana bakan.
Sonuç
Şiire genç yaşta başlayan ve her zaman şair olmak iddiası taşımadığını bilhassa ifade eden Denktaş aslında Türk siyaset tarihinde İslamiyet öncesi dönemlerden günümüze dek pek çok örneğini gördüğümüz Yusuf Has Hacip, Fatih Sultan Mehmet, Kanunî Sultan Süleyman, Bülent Ecevit ve benzeri devlet büyüklerinin şiirle uğraşması geleneğinin yani “şair devlet adamı” tipinin bir devamıdır. Onun şiirlerini şahsî hayatı, iç duygulanmaları, Türklük duygusu ve Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesi şekillendirdiği söylenebilir. Anı, tarih ve siyaset alanlarında da pek çok kitaba imza atan Denktaş, şiir vadisinde de toplumcu, hamâsî ve milliyetçi şiirin 20. Yüzyılda Kıbrıs Türk edebiyatındaki ve genel anlamda da Türk şiirindeki takipçilerinden biri olarak kabul edilebilir. Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Arif Nihat Asya gibi Türk şairlerden özellikle beslenen Denktaş kendine özgü bir söyleyiş tarzına da ulaşmış, akıcı ve yalın bir şiir dili yakalamıştır.
Bu vesile ile vefatının onuncu yıldönümünde Gazi ve Merhum Denktaş’ı saygı ve rahmetle yâd ediyorum.
KAYNAKLAR
---; Aydın Denktaş’ın Hayatı, Haber Kıbrıs, 2.2.2019, https://haberkibris.com/aydin-denktasin-hayati...-2019-02-02.html.
---; “Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş”, https://kktcb.org/tr/cumhurbaskanligi/cumhurbaskanlari/rauf-raif-denktas, Erişim Tarihi: 25.07.2019.
---; “Rauf Denktaş Kimdir?”, https://www.biyografi.net.tr/rauf-denktas-kimdir/, Erişim Tarihi: 29.07.2019.
---; “Son dakika... Rauf Denktaş'ın eşi Aydın Denktaş hayatını kaybetti”, Hürriyet, 5.11.2021.
Arıklı, Güven; “Denktaş ve Şiir”, Kıbrıs Manşet, 12.1.2017, https://www.kibrismanset.com/denktas-ve-siir-makale,1045.html
Arslan, İbrahim; “Rauf Denktaş’ın Şiir Dünyası”, https://www.academia.edu/18970330, Erişim Tarihi: 23.01. 2018.
Erol, Hande; “Rauf Denktaş’ın Ankara’daki Zorunlu İkamet Yılları ve Faaliyetleri (1964-1968)”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 2.
Gömeç, Saadettin Yağmur ve Gökçe, Mustafa; Yalnız Kurt: Toros, Ankara 2020, https://www.researchgate.net /publication/347440619_Yalniz_Kurt_Denktas_Kibris_Milli_Mucadelesi_TMT_ve_Basin_Faaliyetleri
Güler Emre, “Basında Rauf Raif Denktaş ve Kıbrıs Mücadelesi”, BAYTEREK | Uluslararası Akademik Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2020 (Aralık) / Cilt: 3 / Sayı:2
Işıklar, Kemâl İnanç; “Rauf Raif Denktaş”, https://www.academia.edu/39288382/Rauf_Raif_Denktaş, Rauf Denktaş Armağanı
Sosyal medya üzerinden gelen birtakım itirazlara yönelik 16/01/2022 tarihli açıklama:
Millî Devlet gazetesinin yazarlarından İrfan Paksoy tarafından kaleme alınmış ve gazetenin de 13 Ocak 2022 tarihli sayısında yayımlanmış “Rauf Denktaş ve Şiirlerindeki Vatan Sevgisi” başlıklı makalede yer alan “Benim İki Bayrağım Var” başlıklı şiir, makalenin sonundaki “Kaynakça” kısmında da yazılı olan İbrahim Arslan’ın “Rauf Denktaş’ın Şiir Dünyası” isimli makalesinden alıntılanmıştır. Sayın Arslan’ın makalesinin uzanımı https://www.academia.edu/ 18970330 şeklinde, makaleye erişim tarihi de 23.01.2018’dir. Bu uzanımdan (bugün de) makaleye erişildiğinde, makalenin başlığının altındaki “İbrahim Arslan” isminin hemen altında “Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü” ifadesinin yazılı olduğu görülecektir. İnternet üzerinden yapılan araştırmada da Sayın Arslan’ın hâlihazırda Girne Amerikan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olduğu görülmektedir.
İnternet üzerinden erişilebilen Sayın Arslan’a ait makalenin beşinci sayfasının ortasında “Benim İki Bayrağım Var” başlıklı şiir için tek paragraf hâlinde sekiz satırlık bir açıklayıcı bilgiden sonra şiir başlamakta ve şiir bir sonraki sayfanın baş tarafında sona ermektedir. Bu şiire ilişkin açıklayıcı bilgileri içeren bahse konu paragrafta şiirin Rauf Denktaş’a ait olduğu ifade edilmektedir. Bu makale ve şiir için söz konusu alıntı yapılırken Millî Devlet gazetesinde yayımlanan makalenin yazarı nezdinde de söz konusu kaynak ve şiire ilişkin bilgiler hakkında tabiatıyla herhangi bir tereddüt ve şüphe söz konusu olmamıştır.
Bahse konu bilgilerden hareketle Millî Devlet gazetesinde yayınlanmış olan bahse konu makalede kullanılmış olan mevcut kaynaklara ve bilhassa da mezkûr kaynağa istinaden Merhum Denktaş’a ait olmayan (yahut ait olmadığı ifade edilen) bir şiiri Denktaş’a aitmiş gibi sunma gayreti içinde olunmadığı son derece açıktır. Diğer yandan makalenin Millî Devlet gazetesi kanalıyla yayımlanması sonrasında Sayın Serkan Akgöz tarafından sosyal medya kanalıyla bahse konu şiirin Merhum Denktaş’a değil de (Merhum) Mustafa Kayabek’e ait olduğu ifade edilerek, hem Merhum Denktaş’ın hem Merhum Kayabek’in hatırasına hürmeten bu konuda düzeltme yapılmasına ilişkin beklenti ve ümid dile getirilmiştir.
Sayın Akgöz’ün paylaşımında değindiği bahse konu şiirin (Merhum) Mustafa Kayabek’e ait olduğu iddiası ile ilgili olarak internette yapılan kısa araştırmada ulaşılan birkaç sonuç aşağıdadır.
- https://www.erzurumpost.com/benim-iki-bayragim_2278m.html şeklindeki uzanımda yer alan Sayın Mustafa Duman’a ait “Benim İki Bayrağım” başlıklı makalede bahse konu şiirin Merhum Hüseyin Atsız’ın çıkardığı “Ötüken” dergisinin sorumlu yazı işleri müdürü ve Atsız’ın nezdinde çok değerli bir insan olan Merhum Mustafa Kayabek’e ait olduğu belirtilmekte, bu şiirin kimi kaynaklarda ve kamuoyunda Denktaş’la birlikte anılır olması hususunda da herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Sayın Duman’ın makalesinde bahse konu şiir, Sayın Arslan’a ait kaynaktakine nazaran iki kıta daha uzun olup ilave kıtalar da aşağıdadır:
Biri Anamur’da gurup
Biri Girne’de şafaktır
Benim iki bayrağım var
Biri yurdumun tapusu
Biri kan bedeli, haktır
Biri dudaklarımda duam
Biri gözlerde amindir
Biri güneş gibi sıcak
Biri ay gibi serindir
- https://www.antoloji.com/benim-iki-bayragim-var-siiri/antolojim-uyeler/ şeklindeki uzanımda anılan şiirin müellifi olarak Mustafa Kayabek zikredilmektedir.
- Hürriyet gazetesinin 19 Ocak 2012 tarihli sayısının internetteki https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/benim-2-bayragim-var-19718950 şeklindeki uzanımda yer alan “Benim İki Bayrağım Var” başlıklı haberin altındaki metin de “Şiir, yazar ve şair Mustafa Kayabek’in. Türkiye ve yavruvatan bağını anlatan şiiri Kayabek göndermiş, Denktaş çok beğenip, ilk kez 2002’de Bayrak Radyo Televizyonu’nda seslendirmişti. BRT Genel Müdürü Özer Kanlı’nın, “Denktaş’ın ağzından yayınlamamızı isteyen yüzlerce telefon aldık, yayınlamaya devam edeceğiz” dediği şiir şöyle: …” şeklinde.
- Amerika’nın ilk Türkçe internet gazetesi olan Alaturka Online’a ait internetteki https://www.alaturkaonline.com/benim-2-bayragim-var/ şeklindeki uzanımda da yukarıdaki ifadenin aynısı mevcut.
- Kitap Şuuruna ait https://www.kitapsuuru.com/adsiz-bir-kahraman-mustafa-kayabek/ uzanımından erişilecek Sayın Ömer Karabayır tarafından yazılmış “Adsız Bir Kahraman Mustafa Kayabek” başlıklı makalede de bahse konu şiirin Merhum Kayabek tarafından Merhum Denktaş’a ithaf edildiği ve bu şiirin de Merhum Denktaş tarafından seslendirildiği ifade edilmektedir. Sayın Karabayır bahse konu makalesinde paylaştığı bilgileri Serkan Akgöz’ün 2017 yılında Bozkurt Yayınlarından çıkan “Adsız Bir Kahraman Mustafa Kayabek” isimli kitapla da desteklemektedir.
- Sayın Atilla Çilingir 13.01.2021 tarihinde Kocaeli Aydınlar Ocağına ait http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/ Yazilar/YaziDetay/11820 uzanımında yer alan “Can Liderim Denktaş” başlıklı makalesinde de bahse konu şiirin “kendi (Merhum Denktaş’ın) kendi sesiyle okuyarak, ilk kez 2002’de Kıbrıs’ta BRTV’de seslendirdiği; Sn. Mustafa Kayabek’e ait, o çok sevdiği şiir ile” ifadesinde de belirtildiği üzere söz konusu şiirin Merhum Kayabak’e ait olduğu ifade edilmektedir.
Bahse konu şiirin müellifinin kim olduğuna ilişkin bu kabil örnekleri artırmak mümkündür.
Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde bayraklaşan bir isim olan Gazi ve Merhum Denktaş’ın aziz hatırasına hürmeten Millî Devlet gazetesi adına bir yetkili ile gazete yazarlarından İrfan Paksoy arasında 12 Ocak 2022 tarihinde sağlanan teati sonucu Merhumun vefatının 10. yıldönümü münasebetiyle gazetenin Denktaş’ın öz yaşamı ve vatan sevgisine yönelik kimi şiirlerini içeren bir makale hazırlanması kararlaştırılmış, hazırlanan makale ertesi gün de Milli Devlet gazetesinde yayımlanmıştır. Millî bir duyarlılığın ifadesi olan böylesi bir faaliyet gazete adına isabetli de olmuştur. Bu itibarla Milli Devlet gazetesini münhasıran kutlarım.
Bir gazete için kaleme alınan / alınacak bir yazının / makalenin bilimsel bir makale gibi olmayacağı, hakemli dergi için hazırlanmış bir makale tarzında olamayacağı, dipnot v.s. kullanılmayacağı gayet açıktır. Kaldı ki gazetede yayımlanan bahse konu makalenin hazırlanması esnasında Sayın İbrahim Arslan’ın “Rauf Denktaş’ın Şiir Dünyası” isimli makalesi, adı geçen makale yazarının Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde görevli olmasına önem atfedilerek ve Millî Devlet gazetesi için kaleme alınan makalenin öznesi ve konusunun da Kıbrıs Türklüğü ile ilgili olmasından hareketle Sayın Arslan’ın makalesinden alıntılanan bilgiler kullanılmıştır. Şiire ilişkin Sayın Arslan’ın makalesindeki bilgilere ilaveten internet üzerinden yapılan araştırmada yukarıda sunulan örneklerde de görüldüğü üzere söz konusu şiirin Merhum Kayabek’e ait olma ihtimâli daha güçlü görünmektedir. Sayın Serkan Akgöz’ün 2017 yılında Bozkurt Yayınlarından çıkan “Adsız Bir Kahraman Mustafa Kayabek” isimli eseri incelendiği takdirde şiirin müellifinin Merhum Kayabek olduğuna ilişkin daha somut bilgilere de erişilmesi de mümkündür.
Bu detaylı açıklamalardan hareketle Sayın Akgöz’ün sosyal medyadaki paylaşımından murad edilen beklentinin hâsıl olduğu umut edilir. Millî Devlet gazetesinde yayımlanan makalenin muradı, Sayın Akgöz’ün sosyal medyadaki paylaşımına konu olan hususun leh ya da aleyhinde bir iddia maksadı gütmemekte; bilakis ve sadece Gazi ve Merhum Denktaş’ın vefat yıldönümü münasebetiyle aziz hatırasına hürmeten kendisinin anılması ve bu konuda gazete okuyucuları nezdinde de bir farkındalık oluşturmaktır. Diğer yandan belki de başka bir yazının konusu olabilecek Merhum Atsız da Merhum Kayabek de (en azından milliyetçi camia nezdinde) fikirleriyle ve icraatlarıyla ziyadesiyle saygıyla layık insanlar olup ruhları şâd mekanları da cennet olsun.
Sağlık ve esenlik dileklerimle bilgilerinize sunarım.
Dr. İrfan Paksoy