1962 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş olan İrfan Paksoy, ilk ve orta eğitimini Kahramanmaraş’ta yapmış, lisans eğitimini Hava Harp Okulunda (Yeşilyurt-İstanbul) tamamlamış ve Eylül 1984 ayında da Hava Kuvvetlerinde subay olarak göreve ve meslekî yaşamına başlamıştır.
Meslek hayatı boyunca (1984-2015) değişik kademelerde görev yapmıştır. Bu çerçevede; Hava Kuvvetlerinin değişik birlik ve kurumlarında, Millî Savunma Bakanlığı Dış Tedarik Daire Başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığında ve Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Komutanlığında değişik kademelerde proje subayı, yönetici ve komutan olarak; Millî Güvenlik Akademisinde öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak, 1999-2002 döneminde de üç yıl süreyle Almanya’da Savunma Bakanlığı bağlısı kısa adı BWB olan Federal Savunma Teknolojisi ve Tedarik Dairesi nezdindeki Türk İrtibat Ofisinde Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen irtibat subayı olarak görev yapmıştır.
1991 yılında girdiği Hava Harp Akademisini (1) (Yenilevent-İstanbul) 1993 yılında tamamlamış (2) ve kurmay subay olmuş, 1998 yılında 69. dönem müdavimi olarak Silahlı Kuvvetler Akademisinde (3) (Yenilevent-İstanbul), Eylül 2011-Şubat 2012 döneminde de Millî Güvenlik Akademisinde (Ankara) eğitim görmüş, 2007-2009, 2011 -2013 dönemlerinde de Millî Güvenlik Akademisinde (4) öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmıştır.
2003 yılında Erciyes Üniversitesi (Kayseri) Tarih Ana Bilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Bilim Dalında başladığı doktora eğitimini 2008 yılında tamamlamış “Tek Parti Dönemi Siyaset Kültürünün Sonrasına Etkileri” başlıklı tezi ile “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Doktoru” unvanını almıştır.
Yazar Eylül 2017 ayında Ankara Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimini “1858 Arazi Kanunnâmesi Bağlamında Tanzimâttan Cumhuriyete Arazi Mülkiyet Sistemi” konulu çalışması ile 18 Ocak 2020 tarihinde tamamlamış olup Şubat 2020 ayından beri Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesinde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Yazarın 2018 yılında yayımlanmış “Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti”, 2020 yılında yayımlanmış “Bilgelik Okumaları” ve 2021 yılında yayımlanmış (müşterek bir çalışma olan) Enver Paşa (Hürriyet, Adalet, Müsâvât)” ve “Azerbaycan Aydınları” isimli araştırma-inceleme dalındaki eserleri ile yayımlanmış birçok makalesi bulunmakta olup değişik dergi ve yayın organlarında belirli aralıklarla da makâle yazmaktadır.
Yazar evli olup, iki evlat ve bir torun sahibidir.
DİPNOTLAR:
(1) Harp Akademileri bünyesinde verilmekte olan iki yıl süreli kurmaylık eğitimi YÖK ile Gnkur.Bşk.lığıjnda yapılan protokol gereği “Yönetim, Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” bilim dallarında yüksek lisans eğitimine muadil kabul edilmiştir.
(2) Yazarın Hava Harp Akademisi eğitimi esnasında “TSK’da şeffaflık ilkesinin amaç, ilke ve esasları nasıl olmalıdır?” başlıklı tezi hazırlamıştır.
(3) Yazarın (uluslararası ilişkiler, küresel ve bölgesel ilişkiler ve güvenlik, bölgesel ve küresel ekonomi, kriz yönetimi, ulusal güvenlik ve strateji konularında disiplinlerarası bir eğitim niteliğinde olan) 4,5 ay süreli Silahlı Kuvvetler Akademisi eğitimi esnasında “Hava Kuvvetleri Komutanlığının 21’inci Yüzyılda Lojistik Yapılanması Nasıl Olmalıdır?” başlıklı bir tez hazırlanmıştır.
(4) Millî Güvenlik Akademisi eğitimi asker ve sivil orta ve üst düzey yöneticilere verilmekte olan ulusal ve NATO ittifakı ölçeğinde (stratejik seviyede) kriz yönetimi ve harp yönetimi konularında teorik ve uygulama düzeyinde bir eğitimi içeren; ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte politik, askerî, ekonomik ve sosyo-kültürel gelişmeler konusunda müdavimlerine vizyon kazandıran disiplinlerarası bir eğitimdir.
Tarih, ibret alanlar için çok önemlidir. Tıpkı ok atacak bir yay gibi ne kadar geriye çekerseniz okun o denli ileriye gitmesi misâli, tarihte de ne denli geriye gidilir ve ibret alınırsa, mevcut duruma ilişkin değerlendirme ve geleceğe ilişkin öngörüler de o denli isâbetli olur.
Genel Savaşa Evrilen Avrupa
Avrupa’da 19. yüzyılın sonlarından itibaren büyük devletler arasında meydana gelen bloklaşmalar ve gittikçe artan anlaşmazlıklar yaşlı kıtayı hızla genel bir savaşa sürüklemiş, Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük1 Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu2 uyruklu bir Sırp tarafından öldürülmesiyle Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında yükselen siyasî tansiyon 28 Temmuz’da iki ülke arasında savaş3 çıkmasına, akabinde de bu ülkelerin doğrudan/dolaylı dâhil oldukları ittifaklar nedeniyle de bu savaşın bir hafta zarfında önce Avrupa’da, sonra da dünyada genel bir savaşa evrilmesine neden olmuştur.
Daha önce İngiltere, Rusya ve Fransa nezdinde yaptığı ittifak girişimlerinden sonuç alamayan Osmanlı Devleti şartların bir gereği olarak 2 Ağustos’ta Almanya ile Savunma ve İşbirliği Antlaşması imzalamış, ardından da Avustuya-Macaristan ile de benzeri bir antlaşma imzalanmıştır.
Hesapta Olmayan Yenilgi(ler)
Savaşın başlamasını izleyen bir ay zarfında önce Fransa’yı, ardından da Rusya’yı saf dışı etmeyi planlayan Almanya 6-10 Eylül’de gerçekleşen Marn Muharebesi’nde Fransız-İngiliz kuvvetleri kaşısında aldığı yenilgi üzerine Batı Cephesindeki durum siper savaşına dönüşmüş, Galiçya Cephesinde de müttefiki Avusturya-Macaristan, Ruslar karşısında ağır yenilgiler almıştır.
Osmanlı Devletinin Savaşa Girmesi
Marn yenilgisi savaşın uzayacağı anlamına geldiğinden Avrupa’nın ortasında adeta kuşatılmış olan müttefiki Avusturya-Macaristan ile birlikte düşmanlarına karşı savaşmak zorunda kalan Almanya, Osmanlı Devleti’nin acilen savaşa girmesi için baskıda bulunmaya başlamıştır.
Başlayan savaşın kıta geneline yayılma sürecinde Akdeniz’de İngiliz savaş gemilerinden kaçarak 10 Ağustos’ta Çanakkale Boğazı’na girerek sığınma talebinde bulunan Goeben ve Breslau isimli iki Alman savaş gemisinin Osmanlı Devleti tarafından siyasî bir manevrâ olarak satın alındığı açıklanmış, takiben bunların mürettebâtına Osmanlı bahriyesine ait kıyafetler giydirilmiş, bu gemilerin komutanı Tümamiral Wilhelm Anton Souchon4 koramiral yapılarak Osmanlı Karadeniz Filosu Komutanlığına atanmıştır.
Osmanlı Devleti, savaşa hazırlıklı olarak girmek için mümkün mertebe zaman kazanmaya, Almanya da Osmanlı Devleti’nin acilen savaşa girmesini sağlayıp Mısır’a ve Kafkasya’ya cenahına saldırtarak Batı, Doğu ve Güneydoğu Avrupa Cephelerinde kendi yükünü hafifletmek istiyordu.
Alman baskısı Eylül ayında daha da artmış, bu çerçevede Almanya’nın Osmanlı Devleti’ne yapmakta olduğu silah ve cephane sevkıyatı ile Almanya’dan talep edilen beş milyon altın tutarındaki kredi, Alman taleplerinin karşılanmasına bağlı kılınmıştır. Osmanlı Devleti’nin bu çâresiz durumu nedeniyle Harbiye Nâzırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa5 savaşa girme planını öne almış, kendisi ile Alman Genelkurmayı arasında sağlanan mutabakat gereği Osmanlı Donanması 29 Ekim’de Karadeniz’deki Rus liman kentleri ve deniz üslerine taarruz etmiş, bu da Rusya ile Osmanlı Devleti arasında savaş hâlinin başlamasına sebep olmuş, 1 Kasım’da Rus birlikleri Kafkas sınırından taaruza geçmiş, ertesi gün de Rusya, Osmanlı Devletine resmen savaş ilan etmiştir.
Kafkas Cephesindeki Durum
Kafkas sınırına mücâvir bölgeleri savunmaktan sorumlu (destek unsurları da dâhil olmak üzere 189.562 mevcutlu) Hasan İzzet Paşa6 komutasındaki 3. Ordu’nun ciddî lojistik eksiklikleri vardı. Buna mukâbil Rusların Kafkasya’da toplam 160.000 kişilik donanımlı bir kuvveti mevcut olup buna da vekâleten General Aleksandr Myshlayevski komuta ediyordu.
Kafkas Cephesindeki Rus birlikleri 1 Kasım sabahı 3. Ordu Bölgesinde tüm sınır boyunca Osmanlı sınırını geçerek ilerlemeye başlamış, 5 Kasım sabahı da Köprüköy’e ulaşmıştır.
İlk Muharebeler
Hasan İzzet Paşa, Rusların üstün kuvvetlerle taarruzu hâlinde savunma muharebesinden, Enver Paşa da taarruzî harekâttan7 yanaydı. Bu çerçevede Başkumandanlık Vekâletinin emri gereği 3. Ordu birliklerinin taarruzuyla başlatılan ve 6-8 Kasım’da gerçekleşen I. Köprüköy Muharebesi sonucu Rus birlikleri Köprüköy sırtlarına, 11-12 Kasım’da gerçekleşen II. Köprüköy Muharebesinde de Rus kuvvetlerini Azap sırtlarına kadar atılabilmiş, 16-17 Kasım’da gerçekleşen I. Azap Muharebesinde de önemsiz bir başarı sağlanmış, takiben Kafkas Cephesinde nispî bir durgunluk dönemi başlamıştır.
Sarıkamış Harekâtına Doğru…
3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’yı görevden almayı düşünen Enver Paşa 6 Aralık’ta bu görevi önerdiği 1. Ordu Komutanı (Alman) Mareşal Liman von Sanders’ten olumlu cevap alamayınca bizzat cepheye giderek durumu görmek isterse de Meclis-i Vükelâ (Bakanlar Kurulu) bunu uygun görmez. O sıralarda gerek bölgedeki kimi valiler ile İttihatçı zevâtın Enver Paşa’ya gönderdikleri gerçekçi olmayan telgrafların ardından Enver Paşa, Binbaşı Hâfız Hakkı Bey’i8 26 Kasım’da cepheye gönderir. Ertesi gün yarbaylığa terif ettirilen Hâfız Hakkı Bey Erzurum’a vardıktan sonra kısa aralıklara İstanbul’a gönderdiği iki raporda, İstanbul’dayken Kafkas Cephesinde taarruzî bir harekât için ilkbahara dek beklenilmesini savunuyor olmasına rağmen tam aksi yönde görüşler belirtir. Bu raporların ardından Enver Paşa Gnkur. II. Başkanı (Alman) General Schellendorff9 ve Gnkur. Hrk. Ş.Md. (Alman) Yarbay Feldman ile 12 Aralık’ta Erzurum’a gelir. Enver Paşa İstanbul’da iken yapılması planlanan Sarıkamış Harekâtına itiraz etmeyen Hasan İzzet Paşa, harekâtın belirginleşmesi üzerine aleyhte tutum alır ve bu konudaki düşüncelerini de 18 Aralık’ta telgrafla 3. Ordu’ya yayımlar, aynı gün akşam Başkumandanlık Vekâletine gönderdiği telgrafla da görevinden istifa eder. Ertesi sabah bu telgrafı alan Enver Paşa, istifa talebini kabul eder, 3. Ordu’nun komutasını da kendisi üstlenir.
Harekât öncesinde 3. Ordu’nun komuta kademesi;
- 3. Ordu Komutanı Enver Paşa,
- 9. Kolordu Komutanı İhsan (Sökmen) Paşa,10
- 10. Kolordu Komutanı Albay Hâfız Hakkı Bey ve
- 11. Kolordu Komutanı da Galip (Pasinler) Paşa’dan11 oluşmaktaydı.
Harekât Planına göre 3. Ordu’nun amacı;
11. Kolordu cephesinde Rusları sabit tutarak oyalaması, 9. ve 10. Kolordular ile Allahuekber Dağları üzerinden yapılacak ve bir soldan çevirme ile Sarıkamış civarında Rusların yanına ve arkasına sarkılarak kuşatması suretiyle yenilgiye uğratılması, sonra da Kars’ın alınmasıydı.
Sarıkamış Harekâtı
22 Aralık’ta Enver Paşa 3. Ordu’ya ileri harekât emrini verir. Oltu yakınlarında gerçekleşen ilk çarpışmalarda Rusların geri çekilmesiyle mevzî bir başarı kazanılır. Harekâtın meteorolojik açıdan bu denli zorlu şartlarda başlatılmasının esas sebebi Rusları hazırlıksız olarak yakalamaktı. Ancak 3. Ordu’nun olumsuz kış şartlarında bir harekât yapabilme imkânı yoktu.
İlk gün hava hayli soğuk, zemin karlı ve yollar buzlu olmakla birlikte en azından açık olması bir avantajdı ama ertesi günden itibaren bağlayan kar yağışının şiddetli rüzgârla birlikte tipiye dönüşmesi görüş mesafesini yok etmiş ve suhûnet -15 derece’ye düşmüş, bu şartlar yürüyüş kollarının hızını giderek yavaşlatmış, giderek artan sayıda askerin yürüyüş kolundan kopmasına ve donma vakâlarına sebep olmuştu. Enver Paşa ve 3. Ordu karargâhı da 9. Kolordu ile birlikte Bardız’a doğru ilerlemekteydi.
Harekât Planında Yaşanan Sapma
Harekât planına göre kuşatma kollarının Rus kuvvetlerinden fazla açılmadan ilerlemesi gerekiyordu. En kuzeyden kuşatma harekâtına başlayan Albay Hafız Hakkı Bey komutasındaki 10. Kolordu, 23 Aralık’ta Oltu’yu ele geçirmiş, bunun ardından harekât planı gereği Sarıkamış istikâmetine yönelmesi gerekirken mağlup edilen iki alaydan ibâret bir Rus kuvvetini takip ederek Oltu-Ardahan istikâmetinde taarruz planı dışına çıkması sonucu Allahuekber dağlarının kuzey yamaçlarına doğru yönelmiş, bu durum ise kuşatma cephesinin hayli genişlemesine, bağlı birliklerin Sarıkamış’a ulaşabilmek için sert kış şartlarında Allahuekber dağlarını aşmak zorunda kalmasına ve bu manevrâya katılan 20.000 askerin 16.800’ünün Allahuekber dağlarında donarak şehâdetine sebep olmuştur. Bu facia, Sarıkamış Harekât’ının başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olan hataların en büyüğüdür.
Ruslar, 24 Aralık akşamı sağ cenahtan büyük kuvvetlerle kuşatılmakta olduklarını anlayınca geç saatlerde ana cephedeki taarruzu durdurur, bilâhare Sarıkamış’ı tahkim edecek faaliyetlere başlar. Eşzamanlı olarak Tiflis’e gitmek üzere Aras vadisinden yola çıkmış iki takım cesâmetindeki Rus birliği de Türklerin kasaba yakınında görülmeleri üzerine Sarıkamış’ta alıkonulur.
Kritik Gece…
25 Aralık sabahı Bardız’dan Sarıkamış’a hareket eden 9. Kolordunun 2.000 kişilik öncü kuvveti bitkin bir hâlde akşama doğru Sarıkamış’a 3-4 km mesafede ve kasabanın kilit noktası olan Bardız geçidine ulaşır. Ruslar, Sarıkamış’ın ana savunma hattını Bardız geçidinde oluşturmuştu. O esnâda Sarıkamış’a taarruz etmek üzere olan Türk kuvvetleri ile burayı savunacak olan Rus kuvvetleri sayıca eşit durumdaydı. Türk kuvvetlerinin aç ve yorgun olması her ne kadar Rus kuvvetleri açısından önemli bir avantaj ise de Sarıkamış’ı savunacak Rus birlikleri de derme-çatma unsurlardan ibaretti. Bardız geçdinin kontrolü, kasabanın zaptını kolaylaştıracağından akşam saat 19.00 sularında başlayan taarruz sonucu gece yarısı geri atılan Rus kuvveti Sarıkamış’a doğru çekilir. Onları takip eden iki Türk bölüğü de Sarıkamış’ın yanıbaşındaki Yukarı Sarıkamış köyü yakınlarına dek ilerler. Kuşatmanın tamamlanması ve zafere ulaşmak an meselesiydi. Ancak Bardız’dan beri Enver Paşa’ya muhalefet eden İhsan Paşa bu kez de gece taarruzuna alışık olmayan birliklerin istirahati için taarruzun durdurulmasını teklif eder. O zamana dek İhsan Paşa’nın muhalefetine direnen Enver Paşa taarruzun durdurulmasını emreder. İşte bu büyük bir hata olur. Bunun üzerine 29. Tümen ile (o esnada muharebe alanına gelen) 17. Tümen, Sarıkamış sırtlarında gecelemek zorunda kalınca sabaha dek donma nedeniyle mevcutlarının yarısından fazlasını kaybeder. Oysa, gece taarruzuna devam edilebilseydi Sarıkamış’ın zaptı mümkün olacağı gibi, bu denli kayıp da söz konusu olmazdı. Bu kritik fırsatın değerlendirilememesi Türk kuvvetleri için başarısızlığın başlangıcı olur.
25-26 Aralık gecesi Rus takviye kuvvetleri peyderpey Sarıkamış’a ulaşınca sabahleyin Rus kuvvetlerinin mevcudu 4.000 kişiye ulaşır. Sarıkamış yakınlarındaki (artık başarı şansını yitirmiş) Türk kuvvetleri 26 Aralık’ta gün boyu azim ve cesaretle taarruzunu sürdürür. Bu esnada Allahuekber dağının Sarıkamış’a mücavir güney yamacına ulaşan 10. Kolordu bakiyesi (kısmî donma nedeniyle savaşamaycak 640 kişi dışındaki) 2.560 kişilik yorgun kuvvet ilerlemeye devam etmiş, 27 Aralık’ta Selim yakınlarına ulaşan öncü kollar Rus ordusunun can damarı durumundaki Sarıkamış-Kars demiryolunu tahrip etmiştir. Bu durum gerçekte Ruslar için artık ciddî bir tehlike oluşturmasa da Rus cenahındaki paniği daha da artırır. Harekâtın başından beri ümitsizlik içerisindeki General Myshlayevski, Rus kuvvetlerinin kurtuluş şansı kalmadığına inanarak Tiflis’e kaçınca komutayı dirâyetli bir komutan olan General Nikolay Yudeniç12 üstlenir.
Terse Dönen İbre…
28 Aralık’ta Sarıkamış’ı kuşatan 9. ve 10. Kolordu bakiyesi birliklerin toplam mevcudu aç ve perişan hâldeki 5.000 kişiden ibâretken Sarıkamış’taki Rus kuvvetlerinin mevcudu 15.000 kişiye ulaşmıştı. Buna rağmen Türk taarruzu sebatla devam etmiş, bir ara Sarıkamış’a girmeyi başaran öncü kuvvetler Sarıkamış sokaklarında başlattıkları süngü taarruzu nedeniyle Ruslara önemli kayıplar verdirmiş, ancak Rusların uzun menzilli topları, orman içerisine mevzilenmiş olan Türk birliklerini yerlerinden kıpırdayamaz hâle getirdiğinden, yardım alamayan öncü kuvvetler, Sarıkamış’ta birkaç yüz şehit ve yaralı bırakarak çekilmek zorunda kalır.
Rus Karşı Taarruzu
General Yudeniç, Türk taarruzunun sona ermesinin ardından 1 Ocak 1915’te Türk kuvvetlerine karşı bir kuşatma harekâtı başlatır.
Rusları cepheden zorlayan 11. Kolordu’nun da mevcudu 1 Ocak’ta 4.000’e inmişti. Rus taarruzu başladığında mağlubiyetin kaçınılmaz olduğunu anlayan Enver Paşa 9. Ve 10. Kolordu bakiyesi (mevcudu da yaklaşık 1.500 kişiye düşen) birlikleri “Sol Cenah Kuvveti” adıyla birleştirir, Albay Hâfız Hakkı’yı mirlivalığa terfî ettirerek bu birliğin komutanlığına atar, 3 Ocak’ta da cepheden ayrılarak Erzurum’a hareket eder. Ertesi gün 9. Kolordu karargâhına gelen Hâfız Hakkı Paşa , bu vahim tablo üzerine hemen ricat13 emri vermiş ise de İhsan Paşa da dâhil olmak üzere 9. Kolordu karargâhı ve 28. Tümen Ruslara esir düşer. 9. ve 10. Kolordu bakiyeleri de dağ yollarından Erzurum’a doğru çekilir. Enver Paşa 6 Ocak’ta taarruz düşüncesinden vazgeçer, 8 Ocak’ta da 11. Kolordunun mevzilerini korumasını emreder. 8 Ocak’ta İstanbul’a geri dönmeye karar veren Enver Paşa 3. Ordu K.lığını Hâfız Hakkı Paşa’ya devreder, 9 Ocak’ta da heyeti ile birlikte İstanbul’a dönmek üzere cepheden ayrılır.
16 Ocak’ta başlayan şiddetli kar ve tipi Rusları da takipten alıkoyar. Fakat ertesi gün hava açılınca Rusların takibi tekrar başlar. 19 Ocak’ta Sarıkamış taarruzuna başlanılan hatta geri gelinir. Ruslar da artık Türk birliklerini daha geriye atmaya çalışmaz. 19 Ocak’ta da General Yudeniç takip harekâtını durdurur.
Tarafların Zâyiatı
Sarıkamış Harekâtında tarafların zayiatına14 bakılacak olunursa Gnkur.Bşk.lığı Harp Encümeninin tespitlerine göre 3. Ordunun (şehit, esir, yaralı ve hasta olmak üzere) toplam zayiatı 57.000 kişidir. Rus Generali Maslofski’nin tespitlerine göre de Rus ordusunun toplam zayiatı (esir düşen 2.000 kişi hâriç) 30.000 kişidir.
Harekâttan Alınacak Dersler
Sarımakış Harekâtından alınacak dersler nelerdir acaba?
Gerek hava şartlarının, gerekse de imkân ve kabiliyetlerin hiç de uygun olmadığı bir zamanda yapılan Sarıkamış Harekâtında 3. Ordu’nun kayda değer bir kısmı zayiâta mâruz kalmış, acımasız kış şartlarına rağmen Türk askeri bu harekâtta insanüstü sabır, sebat, ve cesâret sergilemiştir. Nitekim harekâta ilişkin gelişmeleri günü gününe kaydeden General Nikolski de hatırâtında Türk askerinin kahramanlığını övmüştür.
Çinli bilge ve stratejist Sun Tzu’nun (M.Ö. 544-496) da hâlâ bir askerî klasik olma niteliğini koruyan “Savaş Sanatı” isimli eserinde de belirttiği gibi (günümüzde de geçerli olmak üzere) bir harekâtın başarısı için komutan, stratejisini belirlerken kendi durumu ve düşman durumunu karşılaştırmalı, arazi ve hava durumunu dikkate almalıdır; aksi hâlde başarısızlık kaçınılmaz olur. Sarıkamış Harekâtında da öyle olmuştur.
Harbin sonucu milletin mukadderatına tesir edeceği için bir harpte emir-komuta birliği önemlidir. Bu çerçevede komutan karar verene dek alt kademe görüşlerini usulünce ifade eder, ancak karar ver(il)dikten sonra bu karara muhalefet etmek yanlıştır, suçtur ve başarısızlığa da kapı aralar. 25-26 Aralık gecesi İhsan Paşa ve diğer komutanların Enver Paşa’ya muhalefeti nedeniyle taarruzun durdurulması örneğinde olduğu gibi.
Sonuç
Tarih, ibret alanlar için çok önemlidir. Tıpkı ok atılan bir yay gibi ne kadar geriye çekerseniz okun o denli ileriye gitmesi misâli, tarihte de ne denli geriye gidilir ve ibret alınırsa, mevcut duruma ilişkin değerlendirme ve geleceğe ilişkin öngörüler de o denli isâbetli olur.
Son söz; Sarıkamış şehitleri ve gazilerinin kabirleri nur, ruhları şâd, mekânları cennet ve makamları da yüce olsun…
SONNOTLAR:
1- Arşidük, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun Avusturya kolunun hükümdarlarına verilen isimdi. Kral ve grandük arasındaki bir unvandır. Latince archi ve dux kelimelerinden türemiştir.
2- 1866 yılında Prusya-Avusturya Savaşı yenilgisi ve Alman Konfederasyonunun dağılmasından sonra prestijini kaybeden Avusturya İmparatorluğu, genel olarak Ausgleich adıyla bilinen 1867 Avuturya -Macaristan Antlaşması ile ikili monarşi oluşturmuştur. Böylece Avusturya İmparatorluğu; Avusturya ile Macaristan ‘İkili Krallık’, yani Macaristan’ın Avusturya ile eşit haklara sahip ve iç idaresinde tamamen serbest bir krallık olarak devletin yarısını teşkil ettiği, Avusturya İmparatorunun aynı zamanda Macaristan Kralı olduğu dualizm esası üzerine yeniden düzenlenmiştir. Sağlanan uzlaşı ve düzenleme sonucu yeni hükûmet altyapısı oluşmuş, 8 Haziran 1867 tarihinde Avusturya İmparatoru Franz Joseph, Budapeşte’de Macaristan krallık tacını giymiş, böylece, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu adıyla İmparatorun temsil ettiği ortak çatıda ikili monarşi kurulmuştur. Antlaşmanın öne çıkan bazı maddelerine göre; Avusturya-Macaristan’ın Viyana ve Budapeşte olmak üzere iki başkenti şehri olacak, her iki bölgenin ayrı başbakanı ve ayrı parlamentosu olacak, Avusturya-Macaristan birleşik kalacak, ordu ve donanma ortak bir dışişleri bakanı tarafından kontrol edilecekti. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu çatısı altında varlığını sürdüren devletin kurucu iki unsurundan/halkından 24 Ekim 1918 tarihinde Macarların, 30 Ekim’de de Avusturyalıların cumhuriyetle yönetilecek ayrı birer devlet kurmaları sonucu İmparatorun şahsında somutlaşan ikili birlik şeklindeki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu da tamamen dağılmış oldu.
3- Savaş: Bir devlet veya devletler grubu tarafından, millî güç unsurlarının tamamının veya bir kısmının kullanılması suretiyle icrâ edilen ve taraflarca savaş niteliği kabul edilen, kuvvet kullanılmasını içeren, düşmanca niyet ve/veya eylem. Savaşların sınıflandırılmasında genel eğilim, savaşın baskın özelliğine göre tanımlanmasıdır. Ancak bir savaş nadiren tek bir özellik taşır. Örneğin, bir savaş, alan bakımından “yerel/mevzi, bölgesel, sınırlı, genel savaş”, katılan kuvvetler bakımından “koalisyon harbi”, kullanılan vasıtalar bakımından “sınırlı savaş” özelliğini taşıyabilir.
4- Amiral Wilhelm Anton Souchon (1864-1946). 1914-1917 yılları arasında Alman Akdeniz Tümen K.lığı ile Osmanlı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur. Komuta ettiği Osmanlı Donanması, Karadeniz sâhillerinde bulunan Rus kentlerini bombalamış, bu olay da Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesine ve Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesine sebep olmuştur.
5- Enver Paşa (1881-1922). Tarihe “Enver Paşa” olarak geçmiştir. Asker, devlet adamı ve İttihat ve Terakkî (İvT) Fırkası meşhur üçlüsünün en genci olmakla birlikte en ünlü üyesidir. 1899 yılında Harp Okulunu bitirmiş, 1902 yılında da Harp Akademisini kurmay yüzbaşı rütbesiyle bitirerek merkezi Selanik’te bulunan 3. Orduya atanmıştır. 1906 yılında Manastır’da İvT Cemiyetine girmiştir. Makedonya’daki 1908 Ayaklanması’nın liderlerinden biri olarak ün yapmış, 1908 yılında II. Meşrutiyet’in İlanından sonra İvT Cemiyetinin Merkez Komitesi üyesi olmuştur. 1909 yılında Askerî Ataşe olarak Berlin’e gönderilmiş, 1911 yılında Trablusgarb Savaşı’na ve 1912 yılında da Balkan Savaşı’na iştirak etmiştir. 3 Ocak 1914 tarihinde tuğgeneralliğe terfi etmiş, 11 Ocak 1914 tarihinde de Harbiye Nâzırlığına, ek görev olarak da Gnkur.Bşk.lığına atanmıştır. Sarıkamış’ta Ruslar karşısında hezimet yaşamıştır. 1 Eylül 1915 tarihinde tümgeneralliğe, 22 Ekim 1917 tarihinde korgeneralliğe terfî etmiştir. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda yenilmesi üzerine imzalanan Mondros Mütârekesi’nin ardından 1-2 Kasım 1918 gecesi diğer İttihâtçı liderlerle beraber ülke dışına kaçmış, ardından Divân-ı Harbe verilerek askerlikten ihraç edilmiştir. Ülkeden ayrılmasından sonra Bakü’de toplanan Doğu Milletleri Şurâsı’na katılmış, Batum’da Türkiye Şurâları Partisi’ni kurmuş, 4 Ağustos 1922 tarihinde Belcivan (Tacikistan) yakınlarında Bolşevikler ile girdiği çatışmada şehit olmuştur.
6- Hasan İzzet (Arolat) Paşa (1871-1931). 1890 yılında Harp Okulundan teğmen olarak, 1893 yılında da Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuştur. 19 Ekim 1912 tarihinde mirlivâ (tümgeneral), 31 Ağustos 1914 tarihinde ferik (korgeneral) olmuştur. I. Balkan Savaşı’nda Çatalca Ordusunda tümen komutanı, kolordu komutan vekili ve kolordu komutanı olarak görev yapmıştır. Bu çerçevede, 17-20 Kasım 1912 tarihlerinde yapılan I. Çatalca Muharebesi’nde 9. Tümen Komutanı, 3 Şubat-13 Nisan 1913 tarihlerinde yapılan II. Çatalca Muharebesi’nde ise 1. Kolordu Komutan Vekili olarak görev yapmıştır. 6 Ocak 1914 tarihinde 3. Kolordu K.lığına atanmıştır. Daha sonra komutanlığına atanmış olduğu 3. Ordunun (kış şartlarında) Sarıkamış Harekâtı’nı yapamayacağına kanaat getirmiş ve böylesine tarihî bir sorumluluğu almamak için 18 Aralık 1914 tarihinde görevinden istifa etmiştir. 31 Ağustos 1915 tarihinde de emekli olmuştur. Emekliliği sonrasında Arap Hükûmetlerinde görev aldığından 25 Eylül 1923 tarihli kanunun 5. maddesi gereği 22 Aralık 1924 tarihinde askerlikten ihraç edilmiştir.
7- Arapça "hareket" sözcüğünün çoğulu olan "harekât" terimi, askerî faaliyetlerinin tamamını ifade eder. Harekât sözcüğü teknik olarak; muharip, muharebe destek ve muharebe hizmet destek birliklerinin kullanımı ve muharebe etme biçimi olmak üzere iki anlamı ifade eder. Harekât sözcüğünün son dönemde Türkçeye geçen İngilizce kökenli karşılığı operasyon (operation) dur. Ancak bu sözcük kapsam bakımından daha dar olan muharebe sözcüğünün sınırlı kuvvetlerle icrasının karşılığıdır. Harekât sözcüğünün ikinci anlamı olan muharebe etme biçim ve yönteminin İngilizce karşılığı warfare sözcüğü olup Türkçeye yanlış bir şekilde "savaş" olarak geçmiştir. Bu sözcüğün İngilizcede de benzer şekilde yanlış olarak kullanıldığı Colins S. Grey'in "Savaş, Barış ve Uluslararası İlişkiler" adlı eserinde yer alan şu ifadelerden anlaşılmaktadır: "Çok sık bir şekilde iki sözcük ["war" ve "warfare"]14 dikkatsiz ve bilgisiz yorumcular tarafından birbiriyle karıştırılır" (2007: 6). Gerçekten de savaş uluslararası hukukî bir durumu, kurumsallaşmış bir yapıyı açıklarken harekât savaşın muharebe ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan askerî bölümüne ilişkindir.
8- Hâfız Hakkı Paşa (1879-1915). 1902 yılında Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun olmuş, II. Meşrutiyet’in İlanı’na giden olaylara katılmış, Viyana’da askerî ataşe iken 13 Nisan 1909 tarihinde İstanbul’da çıkan olaylar nedeniyle Viyana’daki görevinden ayrılarak Selanik’te oluşturulan Hareket Ordusuna katılmış, İstanbul’daki olayların bastırılmasından sonra Viyana’daki görevine geri dönmüştür. I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Gnkur. II. Bşk.Yrdc. olarak görev yapmıştır. Sarıkamış Harekâtı öncesinde (29 Kasım 1914) albaylığa terfi ettirilmiş, ardından da (Aralık 1914) Kafkas Cephesi’ndeki 3. Ordu bağlısı olan 10 Kolordu K.lığına atanmıştır. Sarıkamış Bozgunu sonlarında (2.1.1915) Enver Paşa tarafından önce rütbesi mirlivâlığa yükseltilmiş, ardından da (7-8 Ocak 1915 akşamı) 3. Ordu K.lığını yürüten Enver Paşa’nın İstanbul’a dönmek üzere Cephe’den ayrılması üzerine 3. Ordu K.lığına atanmış, sonrasında 3. Ordu bölgesinde yayılan tifüs salgınında hastalanmış ve 13 Şubat 1915 tarihinde Erzurum’da vefât etmiştir.
9- General Bronsart von Schellendorff. 1882 yılında Prusya Hassa (Muhafız) Alayına girmiştir. 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’na Japon Ordusunda askerî gözlemci olarak katılmıştır. 119. Topçu Alay Komutanı iken mirlivâ rütbesiyle 1913 yılında İstanbul’a gelmiştir. Osmanlı Gnkur. Karargâhı Kıdemli Başkanlığı ya da günümüzdeki anlamıyla kurmay başkanlığı görevini yerine getirmiştir. 20 Ağustos 1914 tarihinden itibaren muhtemel savaş durumunda cephelerle ilgili planları hazırlamaya başlamıştır. Kafkas Cephesi ile ilgili hazırlıkları Yarbay Hâfız Hakkı Bey ile birlikte gerçekleştirmiştir. Yapılan bir yasal düzenlemeyle 1917 yılına kadar fiilen Gnkur.Bşk.lığı görevini yürütmüştür. Osmanlı Genelkurmayının harbin idaresine yönelik olarak aldığı ağır eleştiriler ve Mareşal Sanders ile arasındaki anlaşmazlık sonucu Almanya’ya geri çağrılmasına karar verilmiş, yerine de Aralık 1917 ayında Tuğgeneral Hans von Seeckt atanmıştır. 1920 yılında da Alman kara kuvvetlerinden korgeneral rütbesiyle emekli olmuştur.
10- İhsan (Sökmen) Paşa (1873-1955), Türk asker ve siyasetçi. 1895 yılında Harp Okulundan teğmen olarak mezun olmuş, Osmanlı-Yunan Savaşı (1897) ve Balkan Savaşları'nda (1912-1913) görev almış, Atina Askerî Ataşeliği, Yemen Kolordusu Kurmay Bşk.lığı, Edremit Fırkası Komutanlığı, Muş Fırkası Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, I. Dünya Savaşı başladığında Kafkasya Cephesi'nde 9. Kolordu Komutanlığı görevini yürütürken Sarıkamış Muharebesi esnasında Rus kuvvetlerine esir düşmüş ve ardından Sibirya'ya sürülmüş, Mayıs 1915'te Sibirya'dan kaçmayı başararak Çin, Japonya, ABD ve Yunanistan üzerinden Eylül 1915'te İstanbul'a dönmüş, Ekim 1915'te emekliye ayrılmış, İstanbul Şehremaneti Yeniköy Belediye Başkanlığı, Pursaklar Müfettişliği görevlerini yürütmüş, 1919 yılında orduda yeniden aktif göreve dönmüş, Divân-ı Harp ve Harbiye Dairesi Başkanlığı görevine atanmış, aynı yıl Ankara Hükûmeti tarafından gizli bir kuruluş olan İstanbul Müdafaa-yı Hukuk Bşk.lığı'na getirilmiş bu görevinde Anadolu'ya silah ve cephane gönderilmesini sağlamış, 1924 yılında İzmir Valiliğine atanmış, 1926 yılında yapılan II. Dönem TBMM ara seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilmiş, 1927-1931 yılları arasında İstanbul ve 1931-1946 yılları arasında Giresun milletvekili olarak görev yapmıştır.
11- Gâlip (Pasinler) Paşa (1868-1939). 1888 yılında Harp Okulundan teğmen olarak mezun olmuş, 27 Nisan 1911 tarihinde mirlivâ, 14 Aralık 1915 tarihinde ferik olmuştur. Balkan Savaşı’nda mirlivâ rütbesinde Garp Ordusunda Sırp Cephesi’ndeki Vardar Ordusunda 12. Tümen Komutanı ve 7. Kolordu Komutanı, Yunanistan Cephesi’nde de 13. Tümen Komutanı olarak görev yapmıştır. 6 Ocak 1914 tarihinde 3. Orduya bağlı 11. Kolordu K.lığına atanmıştır. Tifüs hastalığına mâruz kalan 3. Ordu Komutanı HâfızHakkı Paşa’nın durumunun ağırlaşması üzerine 12 Şubat 1915 tarihinden itibaren kısa bir süre vekâleten 3. Ordu Komutanı olarak görev yapmıştır. 5 Nisan 1915 tarihinde Hicaz Vali ve Komutanı olarak atanmış, Şerif Hüseyin’in isyanı üzerine Taif’te İngilizlere esir düşmüş ve harp esiri olarak üç yıl Mısır’da kalmıştır. Temmuz 1920 ayında Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından tevkif edilerek Nemrut Mustafa Paşa başkanlığındaki Divân-ı Harpte yargılanmış ve beş ay hapsedilmiş, üç ay sonra Tevfik Paşa Kâbinesi tarafından tahliye edilmiştir. Aralık 1920 ayında İnebolu üzerinden Ankara’ya gelmiş, 12 Ocak 1921 tarihinde Konya’ya vali olarak atanmış, 13 Ocak 1922 tarihinde İzmir’de kurulan Geçici Üstsubay Divân-ı Harp Bşk.lığına, bunun lağvı üzerine İstanbul’da kurulan MSB Divân-ı Harp Bşk.lığına, bunun lağvı sonrasında da 7 Şubat 1931 tarihinde Askerî Temyiz Mahkemesi II. Bşk.lığına tayin edilmiştir. 3 Ekim 1931 tarihinde kendi isteğiyle Ordudan emekli olmuştur.
12- General Nikolay Yudeniç (1862-1933). Rus general, I. Dünya Savaşı'nda Kafkas Rus Ordusu, Rus İç Harbi (1918-1920) sırasında da kuzeybatıdaki karşı devrimci Beyaz Ordu birliklerin komutanı olarak görev yapmıştır. 1887 yılında Gnkur. Akademisini bitirdikten sonra 1902'ye kadar Rus Genelkurmayı'nda görev yapmış, Rus-Japon Savaşı'na (1904-1905) katıldıktan sonra 1905 yılında generalliğe yükseltilmiştir. 1913 yılında Kafkas Askerî Bölgesinin Kurmay Bşk.lığına getirilmİş, 1914-1915 ve 1917 yıllarında Kafkasya'daki Rus Ordularına komuta etmiş, Ekim Devrimi’nin ardından Finlandiya'ya çekilmiş, bir süre sonra da Tallinn'e (Estonya) geçmiştir. Mayıs 1919 ayında Petrograd'a (bugünkü St. Petersburg) düzenlediği taarruz başarısızlıkla sonuçlanmış ve gönüllülerden oluşan ordusu Estonya'ya çekilmek zorunda kalmıştır. Sibirya'daki karşıdevrimci hükûmet başkanı Amiral Aleksandr Kolçak, Temmuz 1919 ayında Yudeniç'i kuzeybatıdaki Beyaz Orduların Başkomutanı olarak tanımıştır. Yudeniç, Baltık bölgesindeki dağınık Beyaz Ordu birliklerini toparlayarak 12.000 askerden oluşan bir ordu kurmuş ama milliyetçi Estonya hükûmetiyle ve İngiliz danışmanlarıyla arasındaki anlaşmazlıklar siyasî gücünün azalmasına neden olmuştur. Ekim 1919 ayında güneyden Moskova'ya doğru ilerleyen Beyaz Ordu birlikleriyle aynı anda Petrograd'a yeni bir taarruz düzenleyen Yudeniç, Petrograd yakınlarındaki Pulkovo'da Kızıl Ordu tarafından durdurulmuş ve Estonya'ya geri çekilmeye zorlanmıştır. Ordusunu dağıttıktan (Ocak 1920) sonra Fransa'ya kaçmış ve sürgünde ölmüştür.
13- Ricat: Eski bir kelime olup devam eden bir harekÂt ya da muharebede geri çekilme planlı ise ricat, plansız ise bozgun olarak adlandırılır.
14- Askerî anlamda zâyiat; bir sefer, muharebe ya da savaş hâlinde askerî kuvvetlerden çatışmalarda ölen, yaralanan, kaybolan, tabiat şartları nedeniyle ölen, yaralanarak ölen, sağlık teşkillerinde tedavisi devam eden, esir düşen, sakat kalarak ya da hastalık nedeniyle savaşamayan ve benzeri nedenlerle mevcutlardan düşen ve aktif görevde bulunamayanlar için kullanılan bir tâbirdir.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
Kitaplar:
---; Balkan Savaşına Katılan Komutanların Yaşam Öyküleri, Gnkur.Bsmv., Ankara 2004.
---; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesinde 3. Ordu Harekâtı 1916-1918, C. 1, Gnkur. Bsmv., Ankara 1993.
---; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesinde 3. Ordu Harekâtı 1916-1918, C. 2, Gnkur. Bsmv., Ankara 1993.
---; Türk Harp Tarihinde Adı Geçen Komutanlar, HAK K.lığı Yay., İstanbul 1983.
---, “Hâfız Hakkı Paşa”, Büyük Lügât ve Ansiklopedi, Meydan Yay., İstanbul 1985.
Ağaoğlu, Bülent; Sarıkamış Harekâtı Kaynakçası, 1. Baskı, İkarus Yayınları, İstanbul 2007.
Akbay, Cemal; Osmanlı İmparatorluğu’nun Siyasî ve Askerî Hazırlıkları ve Harbe Girişi, Gnkur.Bsmv. Ankara 1991.
Allen, William Edward David and MURATOFF, Paul; Caucasian Battlefields, Cambridge University Press, UK 2010.
Aydemir, Şevket Süreyya ; Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa, C. III, Remzi Kitabevi, İstanbul 1972.
Bayur, Yusuf Hikmet; Türk İnkılâbı Tarihi, 3. Baskı, C. III, Ks. I, TTK Bsmv., Ankara 1991a.
Bayur, Yusuf Hikmet; Türk İnkılâbı Tarihi, 3. Baskı, C. III, Ks. III, TTK Bsmv., Ankara 1991b.
Çolak, Mustafa; Alman İmparatorluğu’nun Doğu Siyaseti Çerçevesinde Kafkasya Politikası (1914-1918), TTK Bsmv., Ankara 2006.
Belen, Fahri; 20 nci Yüzyılda Osmanlı Devleti, Remzi Kitabevi, İstanbul 1973. BLEDA, Mithat Şükrü; İmparatorluğun Çöküşü, Remzi Kitabevi Yay., İstanbul 1979.
Boğuşlu, Mahmut; Birinci Dünya Harbi, Kastaş Yay., İstanbul 1997.
Çakmak, Fevzi; I. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi Harekâtı (1935 Yılında Harp Akademisinde Verilen Konferanslar), (Yay.haz. Ahmet Tetik, Sema Kiper, Ayşe Seven, Y. Serdar Demirtaş, Gnkur.Bsmv., Ankara 2005.
Çolak, Mustafa; Enver Paşa Osmanlı-Alman İttifakı, 1. Baskı, Yeditepe Yay., İstanbul 2008.
E.Miralay Baki, Büyük Harpte Kafkas Cephesi, Harp Başından Sarıkamış’a (Hâriç) Kadar, Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti, X. Ş., C. II, Askerî Matbaa, İstanbul 1933.
Eren, Özhan; Sarıkamış’a Giden Yol, 6. Basım, Alfa Yayınları, İstanbul 2008.
Guze, (Alman Yarbay) Feliks; I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesindeki Muharebeler, (Türkçeye çev. Yarbay Hakkı (Akoğuz), Yay.haz. Alev Keskin), Gnkur.Bsmv., Ankara 2007.
Görgülü, İsmet; On Yıllık Harbin Kadrosu (1912-1922), TTK Bsmv., Ankara 1993.
Gürsel, Haluk F.; Tarih Boyunca Türk-Rus İlişkileri, Baha Matbaası, İstanbul 1968.
Hart, B.H. Liddell; Strateji Dolaylı Tutum, (Çev.: Selma Koçak), Doruk Yayımcılık, İstanbul 2003.
Hopkirk, Peter; İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun, (Çev. Mehmet Harmancı), Birinci Baskı, Bilgin Yayıncılık, İstanbul 1995.
Kuntman, Mehmet Derviş; Bir Doktorun Harp ve Memleket Anıları, (Der. Metin Özata), Gnkur.Bsmv., Ankara 2009,
İlter, (Kur.Alb.) Aziz Samih; I. Dünya Savaşında Kafkas Cephesi Hatıraları, (Yay.haz. Zekeriya Türkmen ve Elmas Çelik), Gnkur.ATASE Bşk.lığı Yay., Ankara 2007.
İnönü, İsmet; Hatıralar, (Yay.Haz.: Sabahattin SELEK), 2. Basım, Bilgi Yayınevi, İstanbul 2006.
Kinross, Lord; Osmanlı İmparatorluğun Yükselşi ve Çöküşü, (İngilizceden Çeviren: Meral Gaspıralı), 3. Baskı, Altın Kitaplar, İstanbul 2009.
Kocabaş, Süleyman, Alman Kapanı, 1. Baskı, Vatan Yayınları, Kayseri 2002.
Karabekir, Kâzım; Birinci Cihan Harbine Neden Girdik, C. 1, Emre Yayınevi, İstanbul 1994.
İlden, Köprülülü Şerif; Şarıkamış, (Yay.haz. Sami Önal), 2. Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2001.
Kösoğlu, Nevzat; Şehit Enver Paşa, 1. Baskı, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2008.
Kurat, Akdes Nimet; Türkiye ve Rusya, Ankara Üni. Bsmv., Ankara 1974.
Larcher, Maurice; Kafkas Harekâtı, (Çev. Can Kaypalı, Yay.haz. Bingür Sönmez), Omnia Yay., İstanbul 2010.
Mahmut Muhtar (Paşa), Maziye Bir Nazar, (Osmanlıca’dan çev. Nurcan Fidan) Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yay., Gnkur.Bsmv., Ankara 1999.
Müderrisoğlu, Alptekin; Sarıkamış Dramı, 2. Baskı, Kastaş Yayınevi, İstanbul 1997.
Mühlman, Carl; İmparatorluğun Sonu 1914, (Çev. Kadir Kon), Timaş Yayınevi, İstanbul 2014.
Öner, Öner; Yavuz ve Midilli Osmanlı’nın Son Savaşı, Yeditepe Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2012.
Özsoy, Osman; Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı (1918-1923), İkinci Baskı, Timaş Yay., İstanbul 2007.
Paksoy, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.
Palmer, Alan; Osmanlı İmparatorluğu Son Üç Yüz Yıl Bir Çöküşün Yeni Tarihi, 5. Baskı, Bilgin Yayıncılık, İstanbul 1995.
Pomianowsky, Joseph; Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküşü, “1914-1918 Birinci Dünya Harbi”, (Çev. Kemal Turan), Kayıhan Yay., İstanbul 1990.
Renouvin, Pierre; I. Dünya Savaşı Tarihi 1914-1918, (Çev. Adnan Cemgil), Üçüncü Baskı, Altın Kitaplar, İstanbul 1982.
Sabis, Ali İhsan; Birinci Dünya Harbi Harp Hatıralarım, C. II, Nehir Yayınları, İstanbul 1990.
Sanders, Liman von; Türkiye’de Beş Yıl, (Çev. M.Şevki Yazman), Burçak Yayınevi, İstanbul 1968.
Saaso, Claude R. & Tuceeker, Spencer C.; “Yudenich, Nikolai (1862-1933)”, Russia at War: From the Mongol Conquest to Afghanistan, Chechenya, and Beyond, Vol. I, (Ed. Timothy C. Dowling), ABC-CLIO INC., Santa Barbara - California - USA 2015.
Toker, Hülya ve Aslan, Nurcan; Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay ve Daha Üst Kademedeki Komutanların Biyografileri, C. I, Gnkur. ATASE Yay., Ankara 2009.
Toker, Hülya ve Aslan, Nurcan; Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay ve Daha Üst Kademedeki Komutanların Biyografileri, C. III, Gnkur. ATASE Yay., Ankara 2009.
Trumpener, Ulrich; “The Entry into World War I: An Assestmentof Responsbilites”, The Journel of Modern History, Vol. XXXIV, December 1962, No. 4.
Westwell, Ian; I. Dünya Savaşı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 2012.
Makaleler:
Albayrak, Muzaffer; “95. Yıldönümünde Sarıkamış Harekâtını Yeniden Değerlendirmek – 2. Bölüm”, http://www. geliboluyuanlamak.com, Erişim Tarihi: 28.06.2015.
Arı, Kemâl, Birinci Dünya Savaşı Kronolojisi, Gnkur.Bsm., Ankara 1997.
Babacan, Hasan; “Enver Paşa”, Türkler, C. 13, (Ed. Hasan Celal Güzel, Kemâl Çiçek ve Salim Koca), Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
Bodger, Alan; “Russia and the End of the Ottoman Empire”, The Great Powers and the End of the Ottoman Empire, Marian Kent, 2 th Ed., London 1996.
Gök, Hayrullah - Uyar, Mesut; “I. Dünya Savaşındaki Alman Askerî Yardım Heyetinin Bilinmeyen Bir Yönü: Bir Arşiv Yağmasının Hikâyesi”, Toplumsal Tarih, S. 83, Kasım 2000.
Gönenç, Senem; “Savaş Meydanlarından Türkiye ve Avusturya Ders Kitaplarına Osmanlı ve Habsburg (Lothringen) İlişkileri”, Turkuaz, S. 1, Haziran 2020, Ankara, s. 88.
Hanioğlu, Şükrü; “Enver Paşa’yı “kendisi” olarak tarihselleştirmek”, Sabah, 31.05.2015.
Karpat, Kemâl; “Osmanlı İmparatorluğunun Birinci Dünya Savaşına Girişi”, Türk Dış Politikası, (Çev. ve Yay.Haz.: Güneş AYAS), 1. Baskı, Timaş Yay., İstanbul 2012.
Öğün, Tuncay; “Sarıkamış Harekâtı’nın Tarihsel Arka Planı”, http://kha. com.tr/guncel/11438-SarikamisHarek%C3%A2ti %E2% 80%99nin-tarihsel-arka-plani.html, 5.2.2015.
Schellendorff, Bronsart von; “Talât Paşa İçin Şahitlik”, Ermeni Araştırmaları, S. 4, Aralık 2001 - Ocak-Şubat 2002, http://www.eraren.org/index.php? Page=Dergi Icerik&IcerikNo=, Erişim Tarihi: 02.12.2012.
Şabanoğlu, Melih; ”Sarıkamış Harekâtı Sonun Habercisiydi”, Atlas Tarih, S. 30, İstanbul 2014.
Ural, Selçuk; “1914-1915 yıllarında Yıllarındaki Kafkas Cephesi’nde Yaşanan Askerî Olayların Türk Basınındaki Yankıları”, Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk Dergisi, IV/4, Erzurum 2005.
Taşyürek, Muzaffer; “Kuvveyi Külliye Mahvoldu”, Ay Vakti, S. 124, Ocak 2011.
Varlık, Ali Bilgin; “Savaşı Tanımlamak: Terminolojik Bir Yaklaşım”, Avrasya Terimler Dergisi, C. 1, S. 2, 2013.
Bilimsel Tezler:
Güreşir, Salih Koralp; Edebiyatımızda Sarıkamış Harbi (1914), Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, İstanbul 2006.