Dr. İrfan Paksoy

Tüm yazıları
...

MÜTÂREKE’DEN SAMSUN’A UZANAN YOL

1962 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş olan İrfan Paksoy, ilk ve orta eğitimini Kahramanmaraş’ta yapmış, lisans eğitimini Hava Harp Okulunda (Yeşilyurt-İstanbul) tamamlamış ve Eylül 1984 ayında da Hava Kuvvetlerinde subay olarak göreve ve meslekî yaşamına başlamıştır.

Meslek hayatı boyunca (1984-2015) değişik kademelerde görev yapmıştır. Bu çerçevede; Hava Kuvvetlerinin değişik birlik ve kurumlarında, Millî Savunma Bakanlığı Dış Tedarik Daire Başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığında ve Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Komutanlığında değişik kademelerde proje subayı, yönetici ve komutan olarak; Millî Güvenlik Akademisinde öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak, 1999-2002 döneminde de üç yıl süreyle Almanya’da Savunma Bakanlığı bağlısı kısa adı BWB olan Federal Savunma Teknolojisi ve Tedarik Dairesi nezdindeki Türk İrtibat Ofisinde Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen irtibat subayı olarak görev yapmıştır.

1991 yılında girdiği Hava Harp Akademisini (1) (Yenilevent-İstanbul) 1993 yılında tamamlamış (2) ve kurmay subay olmuş, 1998 yılında 69. dönem müdavimi olarak Silahlı Kuvvetler Akademisinde (3) (Yenilevent-İstanbul), Eylül 2011-Şubat 2012 döneminde de Millî Güvenlik Akademisinde (Ankara) eğitim görmüş, 2007-2009, 2011 -2013 dönemlerinde de Millî Güvenlik Akademisinde (4) öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmıştır.

2003 yılında Erciyes Üniversitesi (Kayseri) Tarih Ana Bilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Bilim Dalında başladığı doktora eğitimini 2008 yılında tamamlamış “Tek Parti Dönemi Siyaset Kültürünün Sonrasına Etkileri” başlıklı tezi ile “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Doktoru” unvanını almıştır.

Yazar Eylül 2017 ayında Ankara Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimini “1858 Arazi Kanunnâmesi Bağlamında Tanzimâttan Cumhuriyete Arazi Mülkiyet Sistemi” konulu çalışması ile 18 Ocak 2020 tarihinde tamamlamış olup Şubat 2020 ayından beri Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesinde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Yazarın 2018 yılında yayımlanmış “Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti”, 2020 yılında yayımlanmış “Bilgelik Okumaları” ve 2021 yılında yayımlanmış (müşterek bir çalışma olan) Enver Paşa (Hürriyet, Adalet, Müsâvât)” ve “Azerbaycan Aydınları” isimli araştırma-inceleme dalındaki eserleri ile yayımlanmış birçok makalesi bulunmakta olup değişik dergi ve yayın organlarında belirli aralıklarla da makâle yazmaktadır.

Yazar evli olup, iki evlat ve bir torun sahibidir.

 

DİPNOTLAR:

(1) Harp Akademileri bünyesinde verilmekte olan iki yıl süreli kurmaylık eğitimi YÖK ile Gnkur.Bşk.lığıjnda yapılan protokol gereği “Yönetim, Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” bilim dallarında yüksek lisans eğitimine muadil kabul edilmiştir.

(2) Yazarın Hava Harp Akademisi eğitimi esnasında “TSK’da şeffaflık ilkesinin amaç, ilke ve esasları nasıl olmalıdır?” başlıklı tezi hazırlamıştır.

(3) Yazarın (uluslararası ilişkiler, küresel ve bölgesel ilişkiler ve güvenlik, bölgesel ve küresel ekonomi, kriz yönetimi, ulusal güvenlik ve strateji konularında disiplinlerarası bir eğitim niteliğinde olan) 4,5 ay süreli Silahlı Kuvvetler Akademisi eğitimi esnasında “Hava Kuvvetleri Komutanlığının 21’inci Yüzyılda Lojistik Yapılanması Nasıl Olmalıdır?” başlıklı bir tez hazırlanmıştır.

(4) Millî Güvenlik Akademisi eğitimi asker ve sivil orta ve üst düzey yöneticilere verilmekte olan ulusal ve NATO ittifakı ölçeğinde (stratejik seviyede) kriz yönetimi ve harp yönetimi konularında teorik ve uygulama düzeyinde bir eğitimi içeren; ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte politik, askerî, ekonomik ve sosyo-kültürel gelişmeler konusunda müdavimlerine vizyon kazandıran disiplinlerarası bir eğitimdir.

Dr. İrfan Paksoy

 

‘’Ordunun elinden silahları ve cephânesi alınmış ve alınmakta.

İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşması hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar.

Birer bâhâne ile, İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da.

Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, [ve] Ayıntab (Gaziantep)

İngilizler tarafından işgâl edilmiş.

Antalya ile Konya'da İtalyan birlikleri,

Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor.

Her tarafta yabancı devletlerin subay ve memurları ile özel ajanları faaliyette.

Nihâyet, 15 Mayıs 1919'da İtilâf Devletlerinin uygun bulmasıyla

Yunan ordusu İzmir'e çıkarılıyor.”

Nutuk – Mustafa Kemâl ATATÜRK

 

GİRİŞ

Bugün 19 Mayıs 2020.  Mustafa Kemal Paşa’nın, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın 101. yıl dönümü…

19 Mayıs; modern zamanların dünya tarihinde emsâli daha görülmemiş bir devrimin, Millî Mücâdele’nin ve adına “Anadolu İhtilâli” de denilen bir başlangıcın tarihidir.

19 Mayıs; tarihi çok uzun bir geçmişe dayanan Türk milletinin modern çağdaki kurtuluş atılımının başlatıldığı tarihtir.

19 Mayıs; “Misak-ı Millî” çerçevesinde “Hâkimiyet-i Milliye”, “İrade-i Milliye”’ ve “Kuvay-ı Milliye” kavramlarının bu coğrafyada yeşermeye başladığı tarihtir... 

Millî Mücadele için başlangıç niteliğindeki 19 Mayıs 1919 tarihi ve yıldönümlerinin anlamlandırılabilmesi öncelikle onun layıkıyla anlaşılabilmesiyle mümkündür. Bu yazıda da bu maksada katkı sağlamak maksadıyla adetâ kayıtsız ve şartsız bir teslim olma belgesi niteliğindeki Mondros Mütârekesi’nden, Mustafa Kemâl Paşa’nın Samsun’a çıkışına kadar olan evreler ele alınmıştır.

MÜTÂREKE SONRASI

30 Ekim 1918 tarihinde, İtilaf Devletleri adına İngilizlerin Akdeniz Donanmasının Komutanı Amiral Arthur Gaugh Calthorpe ile Bahriye Nâzırı Miralay (Albay) Hüseyin Rauf (Orbay) Bey başkanlığındaki Osmanlı heyeti (Reşat Hikmet ve Sadullah Beyler) arasında Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda Agamemnon Zırhlısı’nda imzalanan Mütâreke Osmanlı Devleti’nin tam anlamıyla teslim olmasıydı.

Mütâreke’ye esas olan metin her ne kadar Mondros’taki Osmanlı delegasyonu tarafından da ağır bulunmuşsa da müzâkereler sonucunda Amiral Calthorpe, Mütâreke şartlarının kabul edilmemesi durumunda İstanbul’a zorla gireceğini belirtmiştir. Rauf Bey, Calthorpe’un tehdidi üzerine, müzakereleri keserek İstanbul’a dönmek ya da Mütâreke’yi imzalamak şıklarından birinin tercihi konusunda Hükûmet ile temas kurmuş, Ahmet İzzet Paşa kâbinesi de ittifakla Mütâreknâme şartlarını kabul ederek imzalanması konusunda da Rauf Bey’i yetkili kılmıştır.

Alman yazar Fritz Rössler’e göre, bu Mütâreke ile Osmanlı Devleti’nin yıkılışı imzalanmış oluyordu. Mustafa Kemâl Paşa Mütâreke şartlarını öğrenince, Osmanlı Devleti’nin sadece kayıtsız şartsız kendini düşmana teslim etmekle kalmadığını, hatta memleketin istilâsında düşmana yardım ettiğini ileri sürdü. Nitekim Mütâreke’yi takiben yaşanan talihsiz gelişmeler de Mustafa Kemâl Paşa’yı haklı çıkaracaktır.

Mütâreke’nin imzalanmasını takiben 2/3 Kasım 1918 gecesi İttihat ve Terakkî’nin (İvT) ileri gelenleri olan sâbık Sadrazam Talat Paşa, Sâbık Başkumandan Vekili Enver Paşa ve Sâbık Bahriye Nazırı Cemal Paşa ile Dr. Nâzım ve Dr. Bahaeddin Şakir’in Almanların Lorely adlı elçilik vapuruyla Odesa (Rusya)’ya kaçmalarına göz yumduğu ileri sürülen Ahmet İzzet Paşa Hükûmetine gerek muhâlefet gerekse de Padişah sert tepki göstermişti. Meclisteki İvT mebusları da kaçan liderlerinin aleyhlerine dönmüşler ve sorumluların adâlete hesap vermesini istiyorlardı. Fethi (Okyar) Bey, Mehmet Cavit Bey ve Şeyhülislam bu hücumların boy hedefiydi. Padişah Vahidettin, Mütâreke görüşmeleri delege seçilirken iradesine karşı gelenleri affetmemişti. Önce istemediği kişilerin kâbineden çıkarılmasını talep etti. Birkaç gün sonra da Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’yı görevden çekilmeye davet etti.

Müttefikler daha Mütârekenin mürekkebi dahi kurumadan sözde Rusya’daki Bolşevik tehlikesine karşı tedbir olarak, gerçekte ise Osmanlı Devleti’nin parçalanması konusunda daha önce kendi aralarında yapılmış olan gizli anlaşmayı uygulamak maksadıyla 13 Kasım 1918 tarihinde Yunan Averof zırhlısı da dâhil 55 adet kadar büyük savaş gemisinden oluşan bir donanmayla İstanbul’a gelerek Dolmabahçe önüne demir attılar ve aynı gün karaya asker çıkarmaya başladılar. Böylece İstanbul’da (gayrı resmî) işgâl ya da Mütâreke Dönemi denen dört yıllık acı günler başladı.

Ahmet İzzet Paşa’nın sadâreti ancak 25 gün sürdü. Görevlendirildiği mütârekeyi sağlayarak, yerine eski bir sadrazam ve Londra büyükelçisi olan ve İngilizlerin teveccühünü kazanabileceği umulan Ahmet Tevfik Paşa’ya bıraktı. Ahmet İzzet Paşa Hükûmetinin 8 Kasım 1918 tarihinde istifa etmesi üzerine 11 Kasım 1918 tarihinde kurulan Ahmet Tevfik Paşa Hükûmeti 18 Kasım’da Meclis’ten güvenoyu aldı.

İç politikanın dengesiz ve istikrarsız bir yörüngeye girdiğini hisseden Vahidettin, Tevfik Paşa kabinesinin kurulmasından üç gün sonra 21 Aralık 1918 tarihinde Mebûsan Meclisi’nde okunan fermanı ile İttihatçıların çoğunlukta olduğu Mebûsan Meclisi’ni feshetti. İstanbul’da fiilî iktidar, artık sarayın ve gâlip devletlerin temsilcilerinin elindeydi. 

MÜDAFA-İ HUKUK CEMİYETLERİ

Mondros Mütârekesi’ni tâkiben önce İstanbul’da, sonra da Ankara’da önemli siyasal gelişmeler olmuştur. Üyelerinin çoğu Mütâreke sonrasında dağılan İttihat ve Terakkî Cemiyeti (İvTC) üyelerinden oluşan yerel gruplar, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri adı altında, millî bağımsızlığı kurtarmak amacıyla örgütlenmişlerdi. Mustafa Kemâl Paşa 19 Mayıs 1919 tarihinde Anadolu’ya geçmeden önce, bu grupların bazılarıyla ilişki kurmuş, bunların ileri gelenleriyle izlenecek hareket tarzını görüşmüştü. Öte yandan Anadolu’da, Erzurum’da bulunan 15. Kolordu(nun) Komutanı Kazım Karabekir Paşa ile Kırşehir’de (ve sonrasında da Ankara’ya intikâl eden) 20. Kolordu(nun) Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa yardım vaat etmişlerdi. İlaveten, Mustafa Kemâl Paşa’nın İstanbul’da Harbiye Nezâretinde (Savaş Bakanlığında) görev yapmakta olan yakın arkadaşı Miralay (Albay) İsmet (İnönü) Bey ile Fevzi (Çakmak) Paşa da hükûmet merkezindeki durum hakkında kendisini düzenli olarak bilgili kılıyorlardı.

SAMSUN’A ÇIKIŞ…

Mütâreke sonrasında adeta kalmayan devlet otoritesi nedeniyle bölgede bağımsız bir devleti kurma  hevesleri daha da artan Karadeniz bölgesindeki Rumların bölgede çıkardıkları karışıklığa son vermek ve böylece İngiltere’nin (Mondros Mütârekesi’nin 7. maddesine dayanarak) bölgeyi işgâl etmesini önlemek üzere (kısa bir süre sonra ismi 3. Ordu Müfettişliğine dönüştürülecek olan) 9. Ordunun Müfettişi olarak geniş yetkilerle bölgeye görevlendirilen Mustafa Kemâl Paşa, İzmir’in Yunanlılar tarafından 15 Mayıs 1919 tarihinde işgâlinin ertesi günü, maiyetiyle birlikte İstanbul’dan ayrılıp 19 Mayıs’ta Samsun’a  vâsıl oldu.

Mustafa Kemâl Paşa’nın Samsun’a geldiği gün ülkenin genel durumu gözümüzde canlandırmak için Nutuk’ta onun ifadelerine müracaat etmek isâbetli olacaktır:

 

1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:  

Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, Genel Savaşta (I. Birinci Dünya Savaşı’nda) yenilmiş, Osmanlı Ordusu her yanda zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaşın (I. Dünya Savaşı’nın) uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve ülkeyi genel savaşa sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek ülkeden kaçmışlar, saltanat ve hilâfet (halifelik) makamında oturan (Pâdişah ve Hâlife olan) Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak, sadece Pâdişahın isteklerine uymuş, onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş.

Ordunun elinden silahları ve cephânesi alınmış ve alınmakta.

İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşması hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bâhâne ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, [ve] Ayıntab (Gaziantep) İngilizler tarafından işgâl edilmiş. Antalya ile Konya'da İtalyan birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı devletlerin subay ve memurları ile özel ajanları faaliyette. Nihâyet …., 15 Mayıs 1919'da İtilâf Devletlerinin uygun bulmasıyla Yunan ordusu İzmir'e çıkarılıyor.

Bundan başka, ülkenin yurdun dört bir yanında Hristiyan azınlıklar, gizli ve açıktan açığa kendi özel emel ve amaçlarının gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.

Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhânesinde kurulan Mavri Mira Heyeti, illerde çeteler kurmak ve yönetmekle, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Kızılhaçı, Resmî Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti’nin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli.  Mavri Mira Heyeti tarafından yönetilen Rum okullarının izci teşkilâtları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.

Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira Heyeti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor.

Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşkilâtlanmış olan ve İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti, hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.”

 

Mustafa Kemâl Paşa’nın Samsun’a gelmesi, Türk siyasî hayatında yeni bir devrin başlangıcının işaretidir. Bu tarihten itibaren ülke adetâ ikiye bölünmüş; bir tarafta devletin ve müesses (kurulu) düzenin varlığını sürdürmek için her türlü zillete katlanarak Müttefiklerle işbirliği hâlinde olan İstanbul Yönetimi, diğer tarafta da ülkenin toprak bütünlüğünü ve millî bağımsızlığı korumak maksadıyla Anadolu’da mücâdeleye başlayan Mustafa Kemâl Paşa ve onun etrafında toplananlar yer almıştır.

SONUÇ

Bilinç; insanın kendi varlığını ve aldığı duyguları sezmesi hâlidir; algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme sürecidir; çok karmaşık insan bedeninin etkinliklerini, insanın dünyaya anlam vererek, gerçekleştirdiği yaşantısını ruhsal, toplumsal, kültürel ve siyasal boyutlarda sürdürdüğü hayatını açıklamaya yarayan bir kavramdır. Bu nedenle de Alman aydınlanmasının öncülerinden Hegel’in (1770-1831) ifadesiyle “Felsefe; kendini bilinçli hâle getiren düşünce” olup fert ve toplum olarak her bakımından güçlü ve saygın bir yaşam ve bekâ için de hayatî derecede önemi hâizdir. Yakın zamanların önemli Alman filozoflarından bir olan Edmund Husserl (1859-1938) de “Kişinin farkında olması ile farkında olduğu şey arasında sıkı bir ilişki vardır; her bilinç kendine özgü bir niyet geliştirir ve bu niyet, bilincin neyi algılayıp nasıl anlamlandıracağını etkiler.” demektedir. Vatan Şâiri Nâmık Kemâl de ‘’Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de insanlar kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar.” diyor. Ancak nesne ya da olaylar hakkında (yeterli) bilgisi olmayan insanların konu edinilen nesne ve olaylar hakkında düşünmesinin de konuşmasının da anlamlı olmayacağı açıktır. Bu nedenlerle 19 Mayıs’ı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için iyi bir tarih bilincine ihtiyaç olduğu da izahtan vârestedir.

Çevremizdeki nesneleri, olguları ve olayları anlamaksızın anlamlandırabilmek mümkün değildir.  Konumuzun da 19 Mayıs 1919 özelinde tarihî bir vaka olması nedeniyle tarih bizlere dünü anlamak suretiyle hâli ya da bugünü anlamlandırma ve geleceğe dair de sağlıklı öngörülerde bulunma imkânı bahşeder.

Sonuç olarak, tarih bilinci olmayanların zaten askerî, siyasî ve ekonomik olarak bitmiş Osmanlı Devleti’nin (utanç verici) Sevr (Belgesi) ile beraber tarih sahnesinden silindiğini ve başta İstanbul olmak üzere Anadolu'nun neredeyse tamamen işgâl edildiğini görmeyenlerin,  Türk milletine “Misak-ı Millî” çerçevesinde “Hâkimiyet-i Milliye (Millî Egemenlik)”, “İrade-i Milliye (Millî İrade)” ve “Kuvay-ı Milliye’ kavramlarını aşılayan 19 Mayıs'ı ne anlamalarının ne de anlamlandırmalarının imkân ve ihtimâli yoktur. 19 Mayıs'a bigâne kalanlar ya da kutlamayanlardaki de hiç şüphesiz ki bu bilinç eksikliğidir.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'mız kutlu olsun…

KAYNAKLAR

Akbıyık, Yaşar; “Atatürk’ün Hayatı”, Türkler, C. 16, C. 16, 7. Baskı, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002.

Akçakayalıoğlu, Cihat; Komutan, İnkılâpçı ve Devlet Adamı Yönleriyle Atatürk, Gnkur. Bsmv., Ankara 1998.

Akın, İlhan F.; Türk Devrim Tarihi, 4. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul 1989.

Atatürk, Mustafa Kemâl; Nutuk I, (Baskıya Hazırlayanlar: Birol Emil, Metin Has-Er, Mehmet Ali Aydın), 1. Baskı, Millî Eğitim Bsmv., İstanbul 1973.

Atay, Falih Rıfkı; Çankaya, Bateş Yayınları, İstanbul 1984.

Avcıoğlu, Doğan; Millî   Kurtuluş Tarihi, C. I, Tekin Yayınevi, İstanbul 1998.

Aydoğan, Osman; “19 Mayıs 1919”,  www.sehriyar.info/?pnum=383&pt=19%20May%C4%B1s%201919, Erişim Tarihi: 19.05.2020.

Bayrak, M. Orhan; Kurtuluş Savaşı ve Atatürk, Kastaş Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1990.

Belen, Fahri; Türk Kurtuluş Savaşı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1983.

Bıyıklıoğlu, Tevfik; Atatürk Anadolu’da (1919-1921), Türk Tarih Kurumu Yayınları 1959.

Çetiner, Yılmaz; Son Padişah Vahidettin, 14. Baskı, Epsilon Yayınları, İstanbul 2005.

Erendil, Muzaffer; Askerî Yönüyle Atatürk, GATA Bsmv., Ankara 1981.

Ergin, Feridun; K. Atatürk, Duran Ofset Matbaacılık, İstanbul 1978.

Kansu, Mazhar Müfit; Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C. I, TTK Yayını, Ankara 1998.

Eroğlu, Hamza; Türk İnkılap Tarihi, 1. Baskı, Millî   Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1982.

İğdemir, Uluğ; Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1919-1918, 2. Baskı, TTK Basımevi, Ankara 1988.

İnönü, İsmet; Hatıralar, (Yayıma Hazırlayan: Sabahattin Selek), C. I, 1. Basım, Bilgi Yayınevi, Ankara 1985.

Jaeschke, Gotthard; Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922),  TTK Bsmv., Ankara 1970.

Kinross, Lord; Atatürk Bir Milletin Doğuşu, 13. Basım, Akdeniz Yayıncılık, s. 159-160.

Kocatürk, Utkan; Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988.

Kuran, Ercüment; Osmanlı İmparatorluğu’nda İnkılâp Hareketleri ve Millî   Mücadele, Baha Matbaası, İstanbul 1956.

Kuran, Ercüment; “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu”, Türkler Ansiklopedisi, C. 16, C. 16, 7. Baskı, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002.

Lewis, Bernard; Modern Türkiye’nin Doğuşu, (Çeviren: Metin Kıratlı), 2. Baskı, TTK Basımevi, Ankara 1984.

Mango, Andrew; Atatürk, (Çeviren: Füsun Doruker), 2. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul 2004.

Okyar, Fethi; Üç Devir’de Bir Adam, (Yayına Hazırlayan: Cemal Kutay), Tercüman Tarih Yayınları, İstanbul 1980.

Öztürk, İbrahim Sadi; Mondros, Sevr, Lozan Antlaşmaları, Ankara Ticaret Odası Yayını, Ankara 2004.

Sonyel, Salahi; Atatürk-The Founder of Modern Turkey, Turkish Historical Society Printing House, Ankara 1989.

Tansel, Selahattin; Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C. I, Millî   Eğitim Bsmv., Ankara 1990.

Türsan, Nurettin; Atatürk’ün Biyografisi, Harp Akademileri Bsmv., İstanbul 1988.