1962 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş olan İrfan Paksoy, ilk ve orta eğitimini Kahramanmaraş’ta yapmış, lisans eğitimini Hava Harp Okulunda (Yeşilyurt-İstanbul) tamamlamış ve Eylül 1984 ayında da Hava Kuvvetlerinde subay olarak göreve ve meslekî yaşamına başlamıştır.
Meslek hayatı boyunca (1984-2015) değişik kademelerde görev yapmıştır. Bu çerçevede; Hava Kuvvetlerinin değişik birlik ve kurumlarında, Millî Savunma Bakanlığı Dış Tedarik Daire Başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığında ve Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Komutanlığında değişik kademelerde proje subayı, yönetici ve komutan olarak; Millî Güvenlik Akademisinde öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak, 1999-2002 döneminde de üç yıl süreyle Almanya’da Savunma Bakanlığı bağlısı kısa adı BWB olan Federal Savunma Teknolojisi ve Tedarik Dairesi nezdindeki Türk İrtibat Ofisinde Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen irtibat subayı olarak görev yapmıştır.
1991 yılında girdiği Hava Harp Akademisini (1) (Yenilevent-İstanbul) 1993 yılında tamamlamış (2) ve kurmay subay olmuş, 1998 yılında 69. dönem müdavimi olarak Silahlı Kuvvetler Akademisinde (3) (Yenilevent-İstanbul), Eylül 2011-Şubat 2012 döneminde de Millî Güvenlik Akademisinde (Ankara) eğitim görmüş, 2007-2009, 2011 -2013 dönemlerinde de Millî Güvenlik Akademisinde (4) öğretim elemanı ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmıştır.
2003 yılında Erciyes Üniversitesi (Kayseri) Tarih Ana Bilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Bilim Dalında başladığı doktora eğitimini 2008 yılında tamamlamış “Tek Parti Dönemi Siyaset Kültürünün Sonrasına Etkileri” başlıklı tezi ile “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Doktoru” unvanını almıştır.
Yazar Eylül 2017 ayında Ankara Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimini “1858 Arazi Kanunnâmesi Bağlamında Tanzimâttan Cumhuriyete Arazi Mülkiyet Sistemi” konulu çalışması ile 18 Ocak 2020 tarihinde tamamlamış olup Şubat 2020 ayından beri Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesinde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Yazarın 2018 yılında yayımlanmış “Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti”, 2020 yılında yayımlanmış “Bilgelik Okumaları” ve 2021 yılında yayımlanmış (müşterek bir çalışma olan) Enver Paşa (Hürriyet, Adalet, Müsâvât)” ve “Azerbaycan Aydınları” isimli araştırma-inceleme dalındaki eserleri ile yayımlanmış birçok makalesi bulunmakta olup değişik dergi ve yayın organlarında belirli aralıklarla da makâle yazmaktadır.
Yazar evli olup, iki evlat ve bir torun sahibidir.
DİPNOTLAR:
(1) Harp Akademileri bünyesinde verilmekte olan iki yıl süreli kurmaylık eğitimi YÖK ile Gnkur.Bşk.lığıjnda yapılan protokol gereği “Yönetim, Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” bilim dallarında yüksek lisans eğitimine muadil kabul edilmiştir.
(2) Yazarın Hava Harp Akademisi eğitimi esnasında “TSK’da şeffaflık ilkesinin amaç, ilke ve esasları nasıl olmalıdır?” başlıklı tezi hazırlamıştır.
(3) Yazarın (uluslararası ilişkiler, küresel ve bölgesel ilişkiler ve güvenlik, bölgesel ve küresel ekonomi, kriz yönetimi, ulusal güvenlik ve strateji konularında disiplinlerarası bir eğitim niteliğinde olan) 4,5 ay süreli Silahlı Kuvvetler Akademisi eğitimi esnasında “Hava Kuvvetleri Komutanlığının 21’inci Yüzyılda Lojistik Yapılanması Nasıl Olmalıdır?” başlıklı bir tez hazırlanmıştır.
(4) Millî Güvenlik Akademisi eğitimi asker ve sivil orta ve üst düzey yöneticilere verilmekte olan ulusal ve NATO ittifakı ölçeğinde (stratejik seviyede) kriz yönetimi ve harp yönetimi konularında teorik ve uygulama düzeyinde bir eğitimi içeren; ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte politik, askerî, ekonomik ve sosyo-kültürel gelişmeler konusunda müdavimlerine vizyon kazandıran disiplinlerarası bir eğitimdir.
“Bir kez yükselen bayrak bir daha inmez.”
Mehmet Emin RESULZÂDE
İki yıl önceki Balkan Savaşı ağır bir yenilgiyle çıkmış Osmanlı Devleti bu savaşın yaralarını sarmaya fırsat bulmadan Avrupa merkezli başlayıp kısa sürede kapsamı küresel hâle gelen I. Dünya Savaşı’nda kendisinin de içinde bulunduğu kaçınılmaz şartların bir gereği olarak Kasım 1914 ayı başında Merkezî Devletler safında bu savaşa müdâhil olmuştu.
Osmanlı Ordularının savaştığı önemli cephelerden biri olan Kafkas Cephesinde I. Cihan Harbi’nin ilk iki yılında Kafkas Cephesindeki Türk kuvvetleri üstün Rus kuvvetleri karşısında hayli gerilemiş, 1916 yılı sonu itibarıyla da Fırat nehrinin doğusuna (Mamahatun (Tercan)-Erzincan) kadar geri çekilmişti.
1917 yılında 13 Mart’ta Çarlık Monarşisini sona erdiren Menşevik [1] Devrimi ve bundan yedi ay sonra da 7 Kasım’da meydana gelen Ekim Devrimi [2] 1917 yılında Kafkas Cephesinde adeta çatışmasızlık hâli oluşturduğu gibi Ekim Devrimi’nin ardından Kafkas Rus Ordusunun çözülüp Kafkasya’ya çekilmesine ve dağılmasına neden olmuştur. Bu durum Kafkas Cephesinde Rus işgâli altında olan Osmanlı topraklarınının kurtarılması için elverişli bir ortam oluşturduğu gibi, büyük bir çalkantı yaşayan Kafkasya coğrafyasında da bir jeopolitik boşluk meydana getirmiştir.
Çarlık Monarşisi döneminde Kafkasya Özel Valiliği adlı idarî birim tarafından yönetilen Kafkasya’da, Menşevik Devrimi sonrasında Petrograd’da [3] işbaşına gelen geçici hükûmet tarafından Kafkasya’nın idaresi için bahse konu idarî birim yerine 22 Mart 1917 tarihinde Kafkasya’nın, özellikle de Transkafkasya’nın (Güney Kafkasya/Maverâ-yı Kafkasya)’nın yönetimi için kısa ve Rusça adıyla OZAKOM (Özel Maverâ-yı Kafkasya Komitesi) adında geçici bir idarî organ oluşturulmuştur. Ancak OZAKOM, 7 Kasım 1917 tarihinde gerçekleşen Ekim Devrimi’ne kadar geçen süre zarfında gerek pek bir varlık gösteremediği gerekse de bölgenin sorunlarına da yeterince çözüm getiremediği için halk nezdinde de beklediği desteği bulamamıştı. Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevikler Rusya’da merkezî yönetimi ele geçirmiş olmakla birlikte Menşevik unsurların ağırlıkta olduğu Tiflis’te Gürcü, Ermeni ve Azerbaycanlı delegeler tarafından 24-27 Kasım 1917 tarihlerinde yapılan toplantı sonucu Bolşevik hâkimiyetini tanımayan ve Rusya Kurucu Meclisi toplanana kadar da geçici bir hükûmetin kurulması kararı alınır, Rusya’da Kurucu Meclis oluşturuluncaya kadar, OZAKOM’un yerini alacak olan (bölgenin geçici hükûmeti olarak) Tiflis’te bir tür federasyon olan ZAKAVKOM (Maverâ-yı Kafkas Komiserliği/Hükûmeti) oluşturularak hükûmet üyeleri belirlenir.
Tiflis’te bu gelişmeler yaşanırken Bakü Guberniyasının (idarî yönetim biriminin) arazisinde 2 Kasım’da Ermeni asıllı Bolşevik Stepan Şaumyan liderliğinde üyelerinin çoğunluğu Bolşevik olan Bakü Sovyeti Hükûmeti (2.7.1917-26.7.1918) kurulmuştu. Şaumyan Mart 1918 ayında Bolşevik lider Lenin tarafından Kafkaslarda Bolşevik iktidarın etkin hâle getirilmesiyle görevlendirilir. 30 Mart- 3 Nisan 1918 döneminde yaşanan ve Mart Olayları olarak bilinen hâdiselerde Bakü şehri ve civarında Bakü Sovyeti ve Ermeni Devrimci Federasyonu (TAŞNAKSUTYUN) kuvvetlerinin Müsâvât Partisi ve Kafkas Süvari Tümeni arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azerî sivillere yönelik büyük bir katliam yapılmış olup, Azerbaycan Türkü ve diğer Müslümanlardan 12.000 kişi öldürülmüştür. 1918 Mart Olayları sonucunda Bakü’de iktidar tamamen Bolşeviklerin eline geçtikten sonra, Bakü’deki mevcut yönetimin 13 Nisan’dan sona erdiği 31 Temmuz’a kadar “Bakü Komünü” olarak tanınmıştır. Bu yönetim 31 Temmuz 1918 tarihinde sona ermiştir.
Gerek Mart 1918 olayları esnasında Bakü’nün Türk ve Ermeni sakinleri arasında çıkan çatışmalarda, gerekse de Bakü Komünü olarak adlandırılan dönemde Azerbaycan Türkleri sayısız sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır.
3 Mart 1918 tarihinde Rusya ile Merkezî Devletler arasında imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması gereği 1877-1878 Osmanlı–Rus Harbi sonucu imzalanan Berlin Antlaşması gereği Ruslara bırakılan Elviye-i Selâse’nin (her ne kadar ne şekilde olacağı belli olmamakla birlikte) Osmanlı Devleti’ne verileceği kararlaştırılmış olmasına rağmen gerek bu konuda Rusya’nın ayak sürümesi, gerekse de işgâl altındaki yerleşim merkezlerinde Rusya himâyesindeki Ermeni milislerin Müslüman Türk ahaliye zulüm ve katliamda bulunması üzerine ve bu konuda yapılan resmî girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine 3. Osmanlı Ordusu tarafından 12 Şubat 1918 tarihiinde başlatılan ileri harekât sonucu 23 Mart itibâriyle 1914 yılındaki savaş öncesi Osmanlı-Rus sınırına ulaşılmış, Nisan 1918 ayı sonunda tüm cephede, Elviye-i Selâse tamamen işgâlden kurtarılmış, 1877-1878 Savaşı’ndan önceki Türk-Rus sınırına ulaşılmış, Brest-Litovsk’ta diplomatik olarak elde edilen bir hak askerî harekâtla da fiilen elde edilmiş oldu. Ancak bahse konu tarihten sonra da askerî harekât 4 Haziran 1918 tarihinde Batum Antlaşmaları [4] imzalanana dek devam etmiştir.
22 Nisan 1918 tarihinde Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin katılımıyla kurulan Maverâ-yı Kafkas (Transkafkas) Federal Cumhuriyetinin başkenti olan Tiflis’te 26 Mayıs 1918 tarihinde çok önemli gelişmeler olur. Kafkas Cephesinde Mayıs ayının sonuna dek devam eden 3. Ordu’nun ileri harekâtı sırasında gerek Trabzon Konferansı (14.03-14.04.1918) ve gerekse de Batum Konferansı’nda (11.05-04.06.1918) istediği sonucu elde edemeyen Maverâ-yı Kafkas Federal Cumhuriyeti dağılma sürecine girmişti. Konfederasyonu oluşturan tarafların millî çıkarları birbirleriyle örtüşmediğinden bu konferanslarda sonuç alınabilmesi için Konfederasyonu oluşturan milletlerin birer bağımsız hükûmet hâline gelmeleri şarttı. Bu görüş Osmanlı Devleti tarafından ileri sürülmüş ve ancak ayrı ayrı hükûmetler olarak barış yapılabileceği, Batum Konferansı’nda Kafkas Delegeler Heyeti’ne bildirilmişti. İç ve dış politikaya ilişkin konularda önemli fikir ayrılıklarına sahip Maverâ-yı Kafkas Hükûmetindeki Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan temsilcilerinin uzlaşma zemininden uzaklaşmaları üzerine, Maverâ-yı Kafkas Seymi [5] (Yasama Meclisi) 26 Mayıs 1918 tarihinde Tiflis’te yaptığı son toplantıda kendi kendini feshettiğini ve Maverâ-yı Kafkas Hükûmeti’nin de sona erdiğini bildirir. Aynı gün Gürcüler ile Ermeniler bağımsızlığını ilan etmiş, 28 Mayıs’ta da Azerbaycan Millî Şûrâsı (Meclisi) Gence’de kurucu lider Mehmet Emin Resûlzâde’nin önderliğinde “Bir kez yükselen bayrak bir daha inmez” nidâlarıyla bağımsızlığını ilan etmiştir.
Nuri (Killigil) Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu tarafından 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’nün Rus, Ermeni ve İngilizlerden kurtarılmasının ardından yeni Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Feth Ali Han Hoyski’nin (1875-1920) reisi olduğu Gence’deki millî hükûmeti de Bakü’ye taşınır. Böylece Azerbaycan Millî Hükûmeti öz başkentine kavuşmuş olur. Bu durum, Azerbaycan Millî Hükûmeti tarafından da 20 Eylül’de halka ilan edilir.
Bakü’nün zaptında Kafkas İslam Ordusunun şehit olanlar Türk askerleri bugün Bakü’deki Şehitler Hıyâbanı’nda bulunan Türk şehitliğinde Azerbaycanlı soydaşları ile yan yana yatmaktadır.
Demokratik Azerbaycan Cumhuriyetinin ilanının 103. yılı ve 28 May Respublika Günü kutlu, Mehmet Emin Resulzâde başta olmak üzere bu Cumhuriyetin ilanında canı, malı, kanı ve emeği olan kendilerine rahmet olası cümle kahramanlarını da saygı ve minnetle yâd ediyoruz.
DİPNOTLAR
[1] Menşevik: Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)nin 1903 Kongresinde partinin üyelik tanımı üzerinde yaşanan ihtilaf sonucu meydana gelen ayrışma kapsamında parti bünyesindeki iki farklı hizipten Julius Martov’un liderlik ettiği grup (“azınlıkta kalanlar” anlamında kullanılan) Menşevikler, Lenin’in liderlik ettiği grup da (“çoğunlukta kalanlar” anlamında kullanılan) Bolşevikler olmuştur. RSDİP’in bu iki hizbi de Marksist idi. Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevikler, Mart 1917 ayından beri geçici hükûmet olan Menşevikleri devirerek Rusya’nın merkezî yönetimini ele geçirmişlerdir.
[2] Ekim Devrimi: Geçmişte Rusya İmparatorluğu başta olmak üzere Ortodoks ülkelerde yaygın olarak kullanılan Jülyen Takvimi ile Gregoryen Takvimi arasında Julyen Takvimi aleyhine sadece gün bazında on üç günlük bir fark mevcuttu. Bu farklılık Petrograd (Rusya)’da Bolşeviklerin iktidarı ele geçirdiği tarih konusunda da kendini somut olarak hissettirir. Gregoryen Takvimine göre 7 Ekim 1917 tarihinde gerçekleşen Bolşevik Devrimi, bu devrimin gerçekleştiği esnada Rusya’da yürürlükte olan Jülyen Takvimine göre 25 Ekim 1917 tarihinde gerçekleştiğinden bahse konu devrim “Ekim Devrimi” olarak bilinir.
[3] Petrograd, St. Petersburg’un eski ismidir. Bu kent, Çarlık Rusyası döneminde ve Bolşevik Rusya’nın ilk aylarına kadar da başkent olma niteliğini sürürmüştür. Şubat 1918 ayında ise Moskova, Bolşevik Hükûmetin başkenti olmuştur.
[4] Batum Antlaşmaları: 11 Mayıs-4 Haziran 1918 döneminde Batum’da gerçekleşen konferans sonucunda; Osmanlı Devleti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan Cumhuriyeti ve Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti arasında 4 Haziran Batum Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşma, ilaveten 8 Haziran’da Osmanlı Devleti ile Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti arasında da imzalanmıştı. Kafkas İslam Ordusunun, Azerbaycan’ı kurtarma harekâtının hukukî temeli Batum Antlaşması ile geçerlilik kazanmıştır.
[5] Seym: Lehçe bir kelime olan “seym”, “meclis” anlamına gelmektedir. Maverâ-yı Kafkasya’da kurulmuş olan bu meclise “seym” ile birlikte “rada”, “diyet” ve “duma” gibi isimler de verilmiştir. Bu ve benzeri ifadelere Rusya’nın diğer yerlerinde de rastlanmaktaydı. Mesela Polonya ve Finlandiya’daki benzer oluşumlara “seym” denirken, Ukrayna yasama meclisine “rada” adı veriliyordu. Lehçe olan “seym” ifadesinin Kafkasya’da kurulan bir meclise niçin isim olarak verildiği bilinmemekle birlikte diğerlerine nazaran daha yaygın olarak kullanılmaktaydı.
KAYNAKLAR
---; “Ermenci Devrim Federasyonu”, http://tr. wikipedia.org/wiki/Ermeni_Devrimci_ Federasyonu, erişim tarihi: 24.05.2015.
---; “Sol SR” http://tr.wikipedia.org/wiki/ Sol_SR, Erişim Tarihi: 25.05.2015.
---; “Sosyalist Devrimci Parti”, http://tr.wikipedia.org/ wiki/Sosyalist_ Devrimci_Parti, Erişim Tarihi: 25.05. 2015.
Arı, Kemâl; I. Dünya Savaş Kronolojisi, Gnkur.Bsmv., Ankara 1997.
Belen, Fahri; Birinci Cihaz Harbinde Türk Harbi 1918 Yılı Hareketleri, C. 5, Gnkur.Bsmv., Ankara 1967.
Derinsu Dayı, Esin; “Milli Mücadele Döneminde Elviye-i Selase ve Nahçıvan”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XXII, S. 64-65-66, Mart-Temmuz-Kasım 2006, http://www.atam.gov.tr/ dergi/sayi-64-65-66/milli-mucadele-doneminde-elviye-i-selase-ve-nahcivan, Erişim Tarihi: 10.10.2016.
Gökdemir, Ahmet Ender; “Millî Mücadele’de Elviye-i Selase”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. 7, S. 19, Kasım 1990, http://www. atam.gov.tr/dergi/sayi-19/milli-mucadelede-elviye-i-selase, Erişim Tarihi: 29.05.2015.
Gökay, Bülent; “The Illicit Adventures of Rawlinson British İntelligence in the Final Phase of the Ottoman Empire”, http://dergiler.ankara. edu.tr/ dergiler/ 44/683/8690.pdf, Erişim Tarihi: 1 Ocak 2014.
Gürün, Kâmuran; Ermeni Dosyası, 4. Baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara 1988.
Hovannisian, Paul C.; The Republic of Armenia: The First Year, 1918-1919, V. I: 1918-1919, University of California Press, USA 1971.
Kurat, Akdes Nimet; Türkiye ve Rusya, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1970.
Öztoprak, İzzet; “Maverayı Kafkas Hükûmeti”, Sekizinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri, XIX. ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, C. I, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yay., Gnkur.Bsmv., Ankara 2003, Erişim Tarihi: 12. 02.2015.
Paksoy, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.
Sürmeli, Serpil; Türk-Gürcü İlişkileri (1918-1921), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2001.
Sadıgov, Ramin; “Rus İhtilâllerinin Azerbaycan’a Etkileri: Bağımsızlığa Giden Yol”, Gazi Türkiye, Bahar 2015/16, Ankara.
Şahin, Enis; Diplomasi ve Sınır, 1. Baskı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2005.
Şahin, Enis; Türkiye ve Maverâ-yı Kafkasya İlişkileri İçerisinde Trabzon ve Batum Konferansları ve Antlaşmaları (1917-1918), TTK Bsmv., Ankara 2002. Uras, Esat; Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, 2. Baskı, Belge Yay., İstanbul 1967.
Yerasimos, Stefanos; Kurtuluş Savaşı’nda Türk-Sovyet İlişkileri 1917-1923, İkinci baskı, Boyut Kitapları, İstanbul 2000.
Yüceer, Nâsır; “I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan’a Askerî ve Siyasî Yardımı”,(Ed. Hasan Celal Güzel, Kemâl Çiçek, Sâlim Koca), C. 13, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
© 2021. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.