İletişim: sakinoner@hotmail.com
Tanzimat döneminde millî edebiyatın oluşmasına Şinasi ile birlikte öncülük yapan şahsiyetlerin başında, Namık Kemal gelir. Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın deyişiyle “Namık Kemal, Şinasi’nin kısık sesle söylediği fikirleri, âdeta hoparlörle geniş halk kitlesine yaymıştır.” Namık Kemal, bir edebiyatçı olmakla birlikte, bir dâva, inanç ve ülkü adamıdır. Ateşli bir vatansever, büyük bir hürriyet aşığı ve samimi bir milliyetçidir. Edebiyat onun için fikirlerini, duygularını ve heyecanlarını millete taşıyan bir vasıtadır. Edebiyat, milleti her yönden eğiten, aydınlatan ve ahlâken yücelten bir unsurdur. Bu yüzden, ‘sanat cemiyet için’ yapılmalıdır.
Namık Kemal makalelerinde ve bazı yazılarında edebiyata dair düşüncelerini açıkça ortaya koymuştur: “Kemal’e göre, her şey millete faydası nispetinde değer kazanır. Edebiyatsız millet de dilsiz insana benzediğine göre, söz konusu disiplinin kendisi için de büyük bir ehemmiyeti vardır. Zira o, “bir milletin kuvve-i nâtıkasıdır”. ‘Râbıta-yı milliye’ de büyük ‘hizmetleri’ görüldüğü gibi ‘milletin hüsn-i terbiyesi’nde de büyük tesiri vardır. Fakat “müellefât-ı mensûremizde efkâr ve güftârı tabii hiçbir kitap yoktur ki tabiata tesir ile tezhib-i ahlâka hizmet etsin.” Edebiyat, yüzyıllar boyunca ‘terbiye-i efkâra hizmet etmiş’ edipler sayesinde zenginleşir.”(1)
Şahsiyetinin ana karakteri: Vatan, millet, hürriyet
Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan, Namık Kemal’in edebiyatımıza, merkezi sıkleti siyaset olan bir efkâr manzumesi getirdiğini, fikrin de edebiyatın maddesini oluşturduğunu belirtmiştir(2). Tanzimat döneminin en ateşli ve en etkili edebiyatçısı Namık Kemal’dir. Bugün kullandığımız birçok sosyal kavramı, edebiyat ve fikir dünyamıza sokan Şinasi ile o’dur. Bu kavramlar içinde Namık Kemal’in şahsiyetiyle bütünleşen üçü ‘vatan, millet, hürriyet’tir. Tanpınar’a göre asıl şahsiyetini, sert vurulmuş bir mühür gibi taşıyan kelime, ‘hürriyet’ kelimesidir.
Kemal, hürriyetin insan için önemini ve onun için her şeyin göze alınması gerektiğini, meşhur ‘Hürriyet Kasidesi’nde ortaya koymuştur.
Kemend-i cângüdâzı, ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencir-i esâretten.
………………………..
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış, idrâki kaldır muktedirsen âdemiyyeten.
Namık Kemal, ‘Hürriyet Kasidesi’ ile hem insan haklarının en önemlisi olan hürriyet üzerindeki baskılara başkaldırmış hem de vatan ve millet sevgisinin insan için önemi üzerinde durmuştur. ‘Hürriyet Kasidesi’ Tanzimat aydınının başkaldırı şiiridir. Namık Kemal, ‘Hürriyet Kasidesi’ ve diğer edebî eserleriyle nesillerin ruhlarını tutuşturarak, Türkiye’de çok mühim sosyal değişmelere sebep olmuştur.
Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam, râh-ı vatanda çâk olursa cevr ü mihnetten..
…………………
Biz ol ulvî nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-ı mezâr ehven gelir hâk-i mezelletten.
………………
Felek, her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın, gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten.
Şiirde ‘hamiyyet’ kelimesi, ‘vatanseverlik, milletseverlik’ anlamında kullanılmıştır.
Vatan ve millet aşkı
Namık Kemal, eserlerinin çoğunda vatan, millet ve hürriyet sevgisini en üst düzeyde ve korkusuzca ortaya koymuştur. O, düşündüğünü ve yazdığını yaşayan bir ülkü adamıdır. ‘Vatan, millet, hürriyet’ kavramlarını yansıtan eserlerinden dolayı müteaddit defalar sürgüne gönderilmiştir. O, sürgünde yaşarken bile:
Merkez-i hâke atsalar da bizi
Kürre-i arzı patlarız çıkarız
diyerek bu yolda hiçbir şeyden korkmadığını yüksek perdeden haykırabilme cesaretini göstermiştir.
Kâzım Yetiş, Namık Kemal’e ‘Vatan Şairi’ ünvanını kazandıran şiirin ‘Vatan Mersiyesi’ olduğunu belirtmiştir. “1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi, neticeleri ve kaybettirdikleri bakımından son derece mühimdir. Bu sırada Akdeniz adalarında bulunan vatan şâirimiz, belki ömrünün en sıkıntılı günlerini yaşar. Meşhur ‘Vatan Mersiyesi’ bu devrenin mahsulüdür. Vatan için şiir yazma ve yaşanan hâdiseleri edebiyat yolu ile ebedileştirme. Nitekim onun bu hassasiyeti edebiyat tarihimizde ilk defa şâirimize ‘vatan şairi’ ünvanını kazandırmıştır.”(3)
Kemal ‘Vatan Mersiyesi’nde, vatanın içinde bulunduğu zor durumdan duyduğu ıstırabın ve ümitsizliğin feryadını dile getirmiştir:
Kendimizden niçün olduk bu kadar biz me’yûs
Gidelim dâdına Allah için ehl-i nâmûs
Sönüyor şem-i emel işte kırıldı fânûs
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Namık Kemal’in bu şiirindeki son beyiti, I. Büyük Millet Meclisi kürsüsünden okuyan Atatürk, bu beyite şöyle bir nazire ile cevap vermiştir:
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.
‘Vatan Şarkısı’nda Kemal, Türk milletine tarihinin büyüklüklerini ve geçmişteki kahramanlıkları hatırlatarak, milletin ikbâli için hiçbir şeyden korkulmamasını haykırmakta ve moral vermektedir. Şiirdeki ‘Osmanlı’ kelimesi ‘Türk’ anlamında kullanılmıştır.
Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır
Serhaddimize kal’a bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Kemal ‘Vatan Yahut Silistre’ piyesinde yer alan ‘Vatan Türküsü’nde ise, milletin yiğitlerini vatanın imdadına çağırmaktadır.
Yâre nişandır tenine erlerin
Mevt ise son rütbesidir askerin
Altı da bir üstü de birdir yerin
Ârş yiğitler vatan imdâdına!
Namık Kemal, vatan sevgisini bütün yönleriyle ‘Vatan’ makalesinde dile getirmiştir. Bu makalede, insanın vatanını sevmesinin sebeplerini şöyle açıklamıştır:
“İnsan vatanını sever; çünkü madde-i vücûdu vatanın bir cüzü’dür.
İnsan vatanını sever; çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı, menfaatı vatan sayesinde kâimdir.
İnsan vatanını sever; çünkü vatanında mevcûd olan hâkimiyetin bir cüz’üne tasarruf-ı hakîki ile mutasarrıftır.
İnsan vatanını sever; çünkü vatan öyle bir galibin şemşiri veya bir kâtibin kalemiyle çizilen mevhûm hatlardan ibaret değil, millet, hürriyet, menfaat, uhuvvet, tasarruf, hâkimiyet, ecdâda hürmet, aileye muhabbet, yâd-ı şebâbet gibi birçok hissiyât-ı ulviyyenin içtima’ından hâsıl olmuş bir fikr-i mukaddestir.”(4)
Görüldüğü gibi Namık Kemal, milleti, ona milli kimliğini kazandıran bütün unsurlarıyla kucaklayan şuurlu bir milliyetçidir. Fakat İmparatorluğu çözülme ve çöküşten kurtarmak isteyenlerin Osmanlıcılık siyaseti ve bu siyasetin terminolojisi olan ‘Osmanlı’ mefhumu, Kemal’de ‘Türk’ anlamında kullanılmıştır.
“Temiz Osmanlı soyunun aslı olan Kayıhanlı Aşireti... Oğuz Türkmenlerinin bir şubesidir.” (Osmanlı Tarihi)
“Sultan Osman gibi, vücudu ile bütün insanlığın övünmesi gereken yüksek iradeli bir büyük:
Osman Ertuğrul oğlusun
Oğuz, Kayı-Han neslisin
Sözleriyle hem Oğuz’a hem de Kayı-Hanlı’ya mensup oluşunu kendisi için bir iftihar vesilesi saymıştır.” (Osmanlı Tarihi)
Namık Kemal’in vatan, millet ve hürriyet sevgisi ile yazdığı eserler, kendisinden sonra gelen nesiller üzerinde büyük etki bırakmıştır. Namık Kemal etkisini en fazla hissedenlerden biri de, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. “Bedenimin babası Ali Rıza, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir.” diyen Atatürk, Namık Kemal’in üzerindeki etkisini şöyle açıklamıştır:
“Vatanın kurtuluşu ve istiklâli için ölmeyi bugünkü nesle Namık Kemal öğretti. Harbiye senelerinde siyaset fikirleri baş gösterdi. Namık Kemal’den gelen sesin büyüsüne kapılmıştık. Bu ses ruhumuzu şimşek gibi sarsıyordu. Bu ses, şimdiye kadar okuduğum şiirlerdeki sese benzemiyordu. Namık Kemal’in yiğit sesi, önümde bambaşka bir ufkun açılmasına yol açıyordu.”
Sonuç olarak Namık Kemal, bizim millî ve vatanî duygu ve düşüncelerimizin ilk mimarıdır. Son bağımsız Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde Namık Kemal’in engin ve coşkun vatan, millet ve hürriyet sevgisinin büyük katkısı vardır. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ordunun kahraman kumandanlarının hepsinin ruhunda ondan izler bulmak mümkündür.
Büyük vatan ve hürriyet şairimiz Namık Kemal, vatan sana minnettardır. Ruhun şad, mekânın cennet olsun.
(1) Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Edebiyat maddesi.
(2) Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan, “Tanzimat Edebiyatında Hakiki Müceddet” Tanzimat I., s.616.
(3) Prof. Dr. Kâzım Yetiş, Namık Kemal’in Türk Dili ve Edebiyatı Üzerine Görüşleri ve Yazıları, İ.Ü. Ed. Fak. Yayını, İstanbul 1989, s. XLIII.
(4) Namık Kemal, Makalât-ı Edebiyye ve Siyasiyye, s. 321-322.