Tüm dünyaya malum olduğu üzere Türk milleti, özgürlüğüne aşık bir millettir. Bu sebeple binlerce yıldır milletimizin tamamen esaret altına alındığı hiç görülmemiştir. En son noktada bile esaret zincirini kırıp atmışızdır. İşgal edilip özgürlüğünü kaybeden milletimiz, tüm gücüyle yeniden bağımsızlığı için mücadele eder. Buna tarihimiz şahittir. Karşıdaki düşmanın sayısına ve gücüne bakmaksızın bu hep böyle olmuştur. 40 kişiyle Çin Sarayı’nı basan Kürşad’ı hatırlamanız yeterlidir. İşte bugün de aynı duyguya, aynı cesarete sahip bir avuç gençten bahsedeceğim.
Bir elin parmak sayısını geçmeyen bu gençler, tüm dünyanın o zamanlar çekindiği, dünyanın ikinci büyük süper gücü olan Sovyetler Birliği’ne kafa tutuyor. Hem de Sovyetlerin aydın kıyımından hemen sonra, üstelik İkinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli zamanında…
“Özgürlük” sözünün cezasının ölüm olduğu bir dönemde, sekiz genç Azerbaycan’ı Rus işgalinden kurtarıp özgürleştirmek için harekete geçiyor. 1942 yılında bir araya gelen gençler, uzun müzakereler sonucunda Azerbaycan’ı bağımsızlığa kavuşturmak için yıldırım anlamına gelen gizli “İldırım” teşkilatını kuruyor. Az sonra teşkilatın tüzüğünü ve yeminini belirleyip, teşkilata ve teşkilatın kararlarına ömür boyu bağlı kalacaklarına ant içiyorlar. İsmihan Rahimov, Hacı Zeynalov, Musa Abdullayev, Kemal Aliyev, Azer Alesgerov, Aydın Vahidov, Kamil Rzayev ve Gülhüseyn Abdullayev’den oluşan bu teşkilat, üç temel amaçta birleşiyor: Azerbaycan’ı Sovyetler Birliği’nden ayırıp bağımsızlığını elde etmek, 1937-1938 yıllarında Sovyet Rejimi tarafından katledilen veya sürgün edilen aydınlara beraat verilmesini sağlamak ve Azerbaycan Türkçesini resmi dil ilan etmek.
Teşkilatın ilk faaliyetleri, inandıkları kişiler arasında bağımsızlık fikrini aşılamak ve bu fikir doğrultusunda teşkilata yeni üyeler kazandırmaktı. Ancak bu işin çok tehlikeli olması ve bu nedenle gizli yapılması, istenilen sonucun elde edilmesini engelledi. Teşkilat üyeleri bu sefer işi aydınlar üzerinden yürütmek istedi. Bu amaçla Azerbaycan aydınlarından o dönemde en çok tanınan birine “Dönmezler” imzasıyla mektup yolladılar. Mektupta teşkilatı anlatan gençler, o aydından teşkilatın başına geçmesini ve bu millî gayeye hizmet etmesini istediler. Eğer aydın mektubu olumlu karşılarsa, ondan “Vatan Yıldızları” isimli bir şiir yazmasını rica ettiler. Ancak maalesef o şiir yazılmadı. Mektubu alan şair, bunu Sovyet istihbaratının bir oyunu zannederek mektubu KGB’ye bildirdi.
Derhal harekete geçen Sovyet istihbaratı, gençleri yakalamak için üniversitelerde sahte yazı yazma müsabakası düzenledi. Sadece bununla da kalmayarak öğrencilerin bu yarışmaya katılmalarını şart koştu. Amaç, yazıları inceleyerek mektubu kimin yazdığını ortaya çıkarmaktı. Uzun araştırmalar sonucunda KGB, mektubun yazarı olan teşkilat üyesi İsmihan Rahimov’a ulaştı. Sonrasında ise teşkilatın diğer üyeleri deşifre oldu. Artık teşkilat ortaya çıkmıştı. Sovyet makamları, teşkilatın liderleri İsmihan Rahimov, Hacı Zeynalov ve Gülhüseyn Abdullayev’e idam cezası verdi. Ancak bu ceza sonradan 25 yıllık hapis ve sürgünle değiştirildi. Diğer üyeler ise onar yıllık hapis cezasına çarptırıldı.
Dikkat çeken bir başka konu ise, teşkilat üyelerinin sorgusu sırasında aynı yıllarda faaliyet gösteren başka bir gizli teşkilatın da varlığının ortaya çıkmasıdır. Azerbaycan’ın bağımsızlığı için gizli faaliyet yürüten bu teşkilatın üyeleri hiçbir zaman bulunamadı.
Ağır hapiste zor bir hayat yaşayan “İldırım” teşkilatının üyelerine ancak Stalin’in ölümünden sonra beraat verildi.
Bu teşkilatın önemini en güzel anlatan bir açıklama ile yazımı sonlandırıyorum. Bahsi geçen açıklamanın sahibi, Azerbaycan’ın tanınan aydınlarından Fuad İbrahimbeyov’dur:
“Siz yedi kişi (teşkilat üyeleri yedi kişi olarak biliniyor, ancak gerçek sayı sekiz kişidir) değil, yedi bin kişi bile olsanız yine de Sovyet Rejimine karşı bir şey yapamazdınız. Ancak siz tarih yazdınız. Siz, Azerbaycan gençlerinin en zor zamanlarda bile kendi milleti, kendi dili ve kendi varlığı hakkında düşündüklerini ve bununla da yetinmeyerek mücadele ettiklerini gösterdiniz.”
Allah her birinden razı olsun.