İletişim: sakinoner@hotmail.com
Türkiye’de ilk salgın vakası 11 Mart 2020 tarihinde görüldü, okullar 16 Mart 2020 tarihinde kapatıldı ve 23 Mart 2020 tarihinde uzaktan eğitim başladı. Kırk yılı aşkın eğitimci hayatımın verdiği sorumluluk bilinciyle ve mesleki birikimimden yararlanarak o günden bugüne kadar bu konuda çeşitli önerilerde bulundum. Bu önerilerim basında ve sosyal medyada yer aldı. Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Şubat 2021 tarihinde ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un 2 Şubat 2021 tarihinde yaptığı önümüzdeki dönemde yapılacak eğitimle ilgili açıklamalarının büyük ölçüde önerilerimle örtüştüğünü görmekten dolayı memnun oldum, fakat alınması gereken bazı tedbirler daha olduğu görüşündeyim.
Önce önerilerim ile Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un açıklamaları arasında örtüşen hususları görelim.
İlk önerim şu idi: “Aslolan yüz yüze eğitim yapılmasıdır. Cumhurbaşkanı 15 Şubat’a kadar yüz yüze eğitim yapılmayacağını açıkladı. Millî Eğitim Bakanlığı 2020-2021 öğretim yılının hiç olmazsa ikinci döneminin başlayacağı 15 Şubat 2021 tarihinden sonra yüz yüze eğitime geçilmesi için bütün imkanları zorlamalıdır.”
Bakanlık, 15 Şubat'ta tüm bağımsız anaokullarının ve özel eğitim okullarının açılacağını, 1 Mart’ta tüm İlkokulların bütün sınıflarının haftada 2 gün olarak açılacağını, sınav dönemindeki (Orta son-8. sınıf, Lise son-12. Sınıf) öğrencilerin de tam zamanlı olarak öğretime başlayacaklarını açıkladı.
İkinci önerim şöyleydi: “Köy okulları derhal açılmalı ve bu okullara hemen çevreden sözleşmeli öğretmenler görevlendirilmelidir.”
Bakanlık, 15 Şubat Pazartesi günü köy okullarının tüm sınıflarda yüz yüze ve tam zamanlı olarak açılacağını açıkladı. Burada kapalı olan 17 bin köy okulunun tamamının eğitime açılabildiği ve kaç yeni öğretmenin görevlendirildiği açıklık kazanmadı.
Üçüncü önerim şuydu: “Bu sorun merkezden yönetilemez. Korona virüsü vakalarının görülmediği veya çok az görülen yerlerde bütün sınıflarda yüz yüze eğitime geçilmelidir. Ayrıca hiç olmazsa okullar, uzaktan eğitimden yararlanamayan öğrencilere açılmalıdır.”
Bakanlık, önümüzdeki süreçte farklı sınıf düzeylerinde il bazlı ve velilerimizin kararına bağlı olarak yüz yüze eğitime başlanması kararları alınabileceğini açıkladı. Bu aşamada uzaktan eğitimden yararlanamayan öğrencilerin velilerinin çocuklarını okullara göndermelerinin uygun olacağını düşünüyorum.
Dördüncü olarak şu öneride bulunmuştum: “Millî Eğitim Bakanlığı, bu soruna çözüm üretme konusunda, eğitimin bütün paydaşlarının katıldığı bir Milli Eğitim Bilim Kurulu oluşturulmalıdır.”
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk bir önceki basın toplantısında Eğitim Bilim Kurulu oluşturulduğunu açıkladı. Fakat bu kurulun kimlerden oluşturduğu açıklanmadı.
Bu konuda beşinci önerim uzaktan eğitimden yararlanamayan öğrencilerle ilgiliydi: “Yüz yüze eğitimden (aslında öğretimden) üniversite öncesinde öğretim gören 3 milyondan fazla öğrenci uzaktan eğitimden yararlanamıyor. Bu öğrencilerden bir kısmının bulunduğu yerde hiç internet bağlantısı yok. Büyük kısmının internet bağlantısı olsa bile bilgisayarı, tableti, akıllı telefonu yok. İçlerinde televizyonu olmayanlar bile var. Bu 3 milyon öğrencinin büyük çoğunluğu dar gelirli ailelerin ve çok çocuklu ailelerin evlatları. Millî Eğitim Bakanlığı bu süreçte bu çocuklara 500 bin tablet dağıtacağını açıkladı. Fakat şu ana kadar yarısı dağıtılmış. Tamamı dağıtılsa da problem çözülemeyecek. Bu konuda başta devletimiz olmak üzere milletçe bir seferberlik yapılmalıdır.”
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un açıklamasında bu konuda herhangi bir görüş belirtilmemiştir. Bakanın yüz yüze eğitime başlayan öğretmenlerimiz için şubat ayı içinde aşı planlaması yapılacağını açıklamasını olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.
Bu vesile ile son olarak öncelikle acilen uzaktan eğitim sürecindeki eşitsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için uzaktan eğitime ulaşamayan öğrencilere hafta sonu tatilleri ve hatta yaz tatilinde okullarında telafi programı uygulanmalıdır. Sonucunda yapılacak sınav sonuçlarına göre sınıf geçme notu verilmelidir.
Son söz; bakanlığın bütün çabası, salgın sürecinde yüz yüze eğitim alamadıkları için mağdur olan öğrencilerin mağduriyetlerini ortadan kaldırmak olmalıdır.