İletişim: sakinoner@hotmail.com
Öğrenci başarısını etkileyen en önemli okul değişkeni ‘öğretmen niteliği’dir. Nitelikli öğretmenler sayesinde, düşük ve yüksek gelirli ailelerin çocukları arasındaki başarı açığı, büyük ölçüde kapanır. İyi öğretmenler, öğrencileri için daha büyük hedefler koyma eğilimi gösterirler ve sürekli olarak gelişme yolları ararlar. Bu sebeple, eğitimde öncelikli olarak ele alınacak sorun, nitelikli öğretmen yetiştirmektir. Tabiî sadece nitelik yetmez, öğretmen aynı zamanda idealist ve çalışkan da olmalıdır. Ülkesini ve milletini sevmeli, eğitimi için kendisine emanet edilen çocukları, kendi evlâdı gibi görmelidir.
21. yüzyılın Türk Öğretmeni; gelişime ve değişime açık, hayat boyu öğrenen; mesleği ile ilgili yenilikleri takip eden ve uygulayan; alanında başarılı, güven veren, millî ve evrensel değerler sistemini içselleştirmiş, ‘Lider Öğretmen’ ve her öğrencinin öğrenebileceğinin, vazgeçilecek hiçbir çocuğun olmadığının idrakinde, mesleğine ‘Adanmış Öğretmen’ olarak yetiştirilmelidir.
Türk Millî Eğitim Sisteminde nitelikli öğretmen yetiştirmek için yapılması gerekenleri şöyle özetleyebiliriz:
1. Öğretmenlik mesleği, 1739 Sayılı Milli Eğitim Kanunu’nun 43. maddesinde (öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği) olarak tanımlanmıştır. Bu madde, öğretmenlerin özel statüsünü ortaya koymak üzere 03.02.2022 tarihinde kabul edilen “Öğretmenlik Meslek Kanunu” ile kaldırılmıştır. Bu kanun, öğretmenlerin sorunlarını çözmekten çok uzaktır. 12 maddelik bu kanun, sadece öğretmenlerin kariyer basamaklarını (aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen) düzenlemiştir. Kanunda öğretmenin yetiştirilmesi, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimle geliştirilmesi, lisansüstü eğitim yapmasının ve pedagojik formasyonunun desteklenmesi ve özlük hakları ile gibi hususlara yer verilmemiştir. Bu sebeple Öğretmenlik Meslek Kanunu, eğitimin paydaşları ve öğretmen sendikalarının da görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.
2. Bir ihtisas mesleği olan öğretmenlik mesleğine eleman yetiştirmek için, 2014 yılında kapatılan Öğretmen Liseleri yeniden açılmalıdır. Bu okulların öğretim süresi, hazırlık sınıfı artı dört yıl olmak üzere beş yıl öğretim süreli olmalıdır. Çünkü her öğretmen en az bir yabancı dili iyi seviyede bilmelidir. Öğretmenlerin ileride lisansüstü eğitim yapabilmeleri için de bir yabancı dil bilmeleri gerekmektedir. Öğretmen Liseleri yatılı olmalı ve öğrencilerin bütün masrafları devlet tarafından karşılanmalıdır. Yatılılık meslek arkadaşlığının kurulmasını, öğretmenlik ruhunun ve idealinin aşılanmasını sağlayacaktır. Bu okullar öğrencilerine öğretmenlik mesleğini sevdiren okullar olarak düşünülmeli ve müfredatı ona göre yapılandırılmalıdır. Bu okulların kapatılma gerekçesi, mezunlarının son seçenek olarak Eğitim Fakültelerini tercih ettikleri ve “Başka bir meslek bulamazsam öğretmen olurum.” düşüncesinde olduklarıdır. Bu gerekçeyi ortadan kaldırmak için, öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarını tercih eden öğrencilere, öğretim süresince yurt, beslenme, kitap, kırtasiye ve burs ihtiyacının devletçe karşılanması karşılığı mezunlarına öğretim süresi kadar mecburi hizmet konulmalıdır. Öğretmen Okulu mezunları 1973 yılına kadar doğrudan ilkokul öğretmeni olarak çalışmaya başlıyorlardı ve Öğretmen Okulundaki öğretim süresi kadar mecburi hizmet yapıyorlardı.
3. Öğretmenler; yoğun yabancı dil eğitimi verilen, 5 yıl öğretim süreli ‘Öğretmen Üniversiteleri’nde yetiştirilmelidir. Bu konuda Yüksek Öğretmen Okulları modeli göz önüne alınarak kurulacak Öğretmen Üniversiteleri, mutlaka yatılı olmalıdır. Öğretmen Üniversiteleri öğrencilerine öğretimleri süresince karşılıksız burs verilmelidir. Ayrıca mezunları, en az yüksek lisans düzeyinde lisans üstü eğitim yapmalıdır. Kapatılıncaya kadar Eğitim Enstitüsü ve Yüksek Öğretmen Okulu mezunları, bu okullardaki öğretim süresi kadar mecburi hizmet yapıyorlardı.
4. Bakanlık merkez ve taşra teşkilatlarında görev alacak yöneticiler, eğitim yöneticisi ve eğitim denetimi elemanı olacak öğretmenler, belirli bir hizmet süresinden sonra Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak açılacak ‘Öğretmen Akademileri’nde yetiştirilmelidir.
5. Mevcut öğretmen fazlalığı giderilene kadar bu okullarda ilk yıllarda ağırlıklı olarak yabancı dil öğretmeni yetiştirilmelidir. Öğretmen adaylarının ilgili dilleri uygulamalı olarak öğrenmelerini sağlamak için ilgili ülkelerle iş birliği geliştirilmeli ve asgari 8 ay bu ülkelerde kalmaları sağlanmalıdır.
6. Öğretmenler belirli aralıklarla mesleki yeterlilik sınavlarına tabi tutulmalı, yetersiz olanlar hizmeti içi eğitime alınmalıdır. Bu çerçevede; her öğretmenin her yıl belirli bir sürede hizmet içi eğitime tabi tutulması zorunlu hale getirilmelidir. Özellikle Öğrenme ve Öğretme Süreçleri, Ölçme ve Değerlendirme, Sınıf Yönetimi, Zaman Yönetimi, Eğitim Araştırmaları ve Ar-Ge Çalışmaları, Eğitimde Kapsayıcılık, Sosyal Etkileşim ve İletişim, Dijital Yetkinlik, Uzaktan Eğitim, Eğitim Teknolojilerinin Etkin Kullanımı ve öğretmenlik mesleği ile ilgili diğer konularda hizmet içi eğitim verilmelidir.
7. Öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapmaları, üniversitelerle iş birliği yapılarak teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
8. YÖK, son yıllarda yükseköğretim kontenjanları ile ilgili olarak bazı programlara ilk defa 'başarı sıralaması şartı' getirmiş, bazı programlar için de bu sıralamayı güncellemiştir. Mesela başarı sıralamaları, eczacılık için 100 bin, diş Hekimliği için 80 bin, hukuk fakülteleri için 190 binden 100 bine yükseltildi. Öğretmenlik programları için ise bu sıralama 300 bindir. Öğretmenlik mesleğine hak ettiği önemi verebilmek, daha iyi öğretmen yetiştirebilmek için öğretmenlik programını tercih edeceklerin başarı sıralaması yükseltilmeli, eğitim fakültesi kontenjanları da azaltılmalı, ihtiyaç kadar öğrenci alınmalıdır.
Halen mevcut olan 130 binin üzerindeki öğretmen açığı, öncelikle atama bekleyen öğretmen adaylarından kapatılmalıdır. İhtiyaç halinde ders ücretli öğretmen görevlendirilirken, atama bekleyen öğretmen adaylarına öncelik verilmelidir.
Öğretmenlikle ilgisi bulunmayan branşlardan mezun olup iş bulamadıkları için sözleşmeli öğretmen olanların çoğu verimli olamamaktadırlar. Bu nedenle öğretmenlik mesleği dışındaki branşlardan öğretmen ataması durdurulmalı, sözleşmeli öğretmen uygulamasına son verilmeli, bütün öğretmenler kadrolu olmalıdır.
Öğretmen Kariyer Basamakları uygulamasından vazgeçilmeli, öğretmenler mesleki performanslarına, başarılarına ve kendilerini mesleki yönden geliştirmelerine göre bu basamaklara atamaları yapılmalıdır.
9. Öğretmenlerin özlük hakları, sosyal ve mali statüleri yükseltilerek iyileştirilmelidir. Öğretmen maaşları ve ders ücretleri, eğitimde başarıya ulaşmış gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerin maaşları gibi lâyık olduğu düzeye çıkarılmalıdır. Böylece Türk Öğretmeninin yıpranan itibarı yeniden kazandırılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün “dünyanın en fedakâr ve muhterem insanları” dediği öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü bu duygu ve düşüncelerle kutluyorum.