İletişim: sakinoner@hotmail.com
Büyük Önder Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra başlatmış olduğu Kurtuluş Savaşımızın zaferle sonuçlanmasından sonra, 29 Ekim 1923 yılında ilan ettiği Cumhuriyet, Türk milletine verilmiş en büyük miras ve emanettir. Türkiye Cumhuriyeti; dili, bayrağı, marşı ve başkenti, temel nitelikleri ile ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Cumhuriyetimizin kurucu iradesine bağlı olarak, Anayasanın ilk dört maddesinde yer alan temel niteliklerin varlığı, devletimizin bekasının teminatıdır. Atatürk’ün kurduğu ve bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmak, her Türk’ün asli görevidir.
Biz Cumhuriyet sayesinde, üniter yapıda millî, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin onurlu bir yurttaşı olduk, millet olma bilincine ulaştık.
Biz Cumhuriyet sayesinde, uygar dünyanın özgürce düşünebilen ve eşit hakları olan onurlu bireyleri olma imkanını kazandık.
Biz Cumhuriyet sayesinde, kişilerin, ailelerin, zümrelerin veya belli bir sınıfın değil, kendi irademizle seçtiğimiz temsilciler eliyle yönetildiğimiz demokrasiye kavuştuk.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 98 yıllık hayatı, bir başarı hikayesidir. Bugün ülkemiz, İslâm ülkeleri ve komşularımız arasındaki en uygar ülke, tek laik ve demokratik Cumhuriyettir. Başta seçme ve seçilme hakkı olmak üzere kadın haklarını çağdaş dünyanın birçok ülkesinden önce hayata geçiren, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kadınların eğitimine ve mesleki eğitime ilk önem veren Ulu Önder Atatürk’tür.
Cumhuriyetimiz; demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik, özgür düşünce, hür irade, liyakat, bağımsız ve tarafsız yargı, denge ve denetim sistemleri gibi demokratik hukuk devletlerinin temel kavram ve ilkelerini benimser. Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu, kuvvetler ayrılığının tesis edildiği, hukukun üstünlüğü ilkesinin özümsendiği bir devlet yapılanmasını zaruri görür. Çok partili demokratik parlamenter sistemin geliştirilerek uygulanması gerektiğine inanır. Türk milleti olarak Cumhuriyet’in bize kazandırdıklarını görmek ve değerini bilmek zorundayız. Bunun için milletçe Cumhuriyet’in kazanımlarını her türlü imkân ve vasıta ile korumalıyız.
Bunun için Cumhuriyet’i
Bilmek yetmez, öğretmek gerek.
Anlamak yetmez, anlatmak gerek.
Sevmek yetmez, sevdirmek gerek.
Övünmek yetmez, savunmak gerek.
Yaşamak yetmez, yaşatmak gerek…
Mustafa Kemal, hayatı, ilkeleri ve devrimleriyle bize büyük bir emanet bıraktı. Bizlere aklın ve bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlığın umut dolu ışıklı yolunda ilerlemeyi hedef gösterdi. Onun kutsal emanetine sahip çıkabilmek ve gösterdiği hedefe ulaşabilmek için çok çalışmak, yılmadan ve yorulmadan çalışmak gerekir.
Atatürk’ü sevmek demek; O’nun izinde yürümek; fikirlerini öğrenmek, özümsemek demektir.
Atatürk’ü sevmek demek; aklı, bilimi ve tekniği rehber kabul etmektir.
Atatürk’ü sevmek demek; dilimizi, kültürümüzü ve sanatımızı korumak ve geliştirmek demektir.
Atatürk’ü sevmek demek; Türkiye Cumhuriyeti’ni milletler topluluğunun bağımsız, egemen, şerefli ve itibarlı bir üyesi olarak etkin bir bölgesel güç ve lider ülke yapmak demektir.
Atatürk’ü sevmek demek; Türklüğün gurur ve onurunu yaşamak ve “Ne mutlu Türk’üm” demektir.
Atatürk’ü sevmek demek; milli menfaatleri şahsi menfaatlerin üstünde tutmak demektir.
Atatürk’ü sevmek demek; vatanını, milletini, aileni ve kendini sevmek demektir.
Yokluklar içinde yapılan büyük bir Millî Mücadele sonucunda, hasta ve tükenmiş bir imparatorluğun küllerinden kısa sürede genç ve zinde bir Cumhuriyet kurmayı başaran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, canından aziz bildiği vatanı için kanlarını bu toprağa dökmüş aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.